Jinekolojik Onkoloji
Jinekolojik onkoloji, kadın üreme sisteminde görülen kanser ve kansere neden olabilen lezyonlarla ilgilenmektedir. Meme kanserinden sonra kadınlarda en sık görülen jinekolojik kanserler erken tanı ve etkin yöntemler ile tedavi edilmektedir.
İlgilendiği Hastalıklar Nelerdir?
Jinekolojik onkoloji cerrahisi pek çok farklı kanser türünde başarılı tedavi yöntemleri uygulamaktadır.
Vulva Kanseri
Rahim, rahim içi ve yumurtalık kanserlerinden sonra en sık görülen kanser türü olan vulva kanserleri kadın üreme organının dış kısmında görülmektedir. Vajina girişi ve klitorisi de içine alan deride görülen kanser oldukça yavaş bir şekilde seyretmektedir. Bazı durumlarda hastalarda çok küçük semptomların dışında belirti görülmemektedir. Vücudun en hassas bölgelerinden biri olan vulvada özellikle cinsel ilişki sırasında ve regl dönemlerinde ağrıların görülmesi normaldir. Bununla birlikte, bazen aylarca süren ağrılar görüldüğü takdirde mutlaka bir uzmana başvurmak gerekmektedir. Bu sayede kanserin öncüsü olan lezyonlar önceden fark edilmiş olmaktadır.
Dış genital bölge kanseri olarak da bilinen vulva kanserinin nedenini günümüzde tam olarak söylemek mümkün değildir. Hücre mutasyonları ve HPV (Human Papilloma Virus) virüsünün vulva kanserine neden olduğu tahmin edilmektedir.
Vulva kanseri hastalarda çeşitli belirtilere neden olmaktadır. Bu belirtiler arasında;
- Cinsel ilişki sırasında görülen ağrı ve kanamalar,
- Genital bölgenin dışında görülen kaşıntılar, şişlikler ve yanmalar,
- Regl dönemi dışında gelişen kanamalar,
- Siğil,
- İdrar sırasında ağrı,
- Kasıkta iyileşmeyen yaralar oluşması,
- Genital bölgede deri döküntüleri.
Yumurtalık (Over) Kanseri
Yumurtalık kanseri, en geç tanı koyulabilen kanser türlerinden biri olduğu için tedavisi de zordur. Genel olarak yumurtalığın ana bölümlerini oluşturan epitelyum ve embriyonik hücrelerde ortaya çıkmaktadır. Bu hücrelerde görülen anomaliler ve çoğalmalar yumurtalık kanserine neden olmaktadır. Bununla birlikte, yumurtalık kanserinin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Hiç doğum yapmamış olmak, genlerdeki değişiklikler ve genetik faktörler bu kanserin nedenlerinden bazılarıdır.
Yumurtalık kanserinin geç teşhis edilmesinin en önemli nedenlerinden biri genel ve her kadında görülen semptomların olmamasıdır. Genellikle şişkinlik ve karın bölgesinde görülen ağrılar şeklinde kendini göstermektedir. Fakat bu belirtiler çoğu hasta tarafından fazla dikkate alınmamaktadır. Kitlenin büyümesi ile birlikte ilerleyen dönemlerde ise bağırsak sorunları görülmektedir. Bazı hasta gruplarında görülen diğer şikayetler ise vajinada görülen kanamalar, hazımsızlık, iştahsızlık ve hızlı kilo verme, normalden sık idrara çıkma ve kabızlık olsa da yumurtalık kanseri ile özdeşleşen ilk belirti karında ağrı ve şişliktir.
Bu kanser daha çok menapoz döneminden sonra görülmektedir. Bu yaştaki hastalarda kanser epitelyum dokularında oluşmaktadır. 20 yaş altındaki bireylerde de görülebilen yumurtalık kanserinde ise genellikle embriyonik dokular tümör altındadır.
Tanısı genellikle geç konulan yumurtalık kanserinin tedavisinde cerrahi yöntemlerden yararlanılmaktadır. Özellikle ilerleyen safhalarda farklı organlara da sirayet etmesi nedeniyle tümörlü tüm dokular çıkarılmakta ve hastalara kemoterapi uygulanmaktadır.
Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri
Büyük çoğunluğu HPV virüsü ile ilişkilendirilen rahim ağzı kanseri, dünya genelinde kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biridir. Cinsel yolla bulaşan bir virüs olan HPV, kadınlarda genital bölgede enfeksiyonların oluşmasına neden olmaktadır. Dış genital bölge ve üreme kanallarında kansere neden olan ve genellikle çok fazla belirti göstermeyen HPV virüsü oldukça bulaşıcı bir özelliğe sahiptir. Semptomların belli belirsiz olması ise hem bulaşıcılığın artması hem de bu enfeksiyonun bazı durumlarda yıllarca taşınması anlamına gelmektedir.
HPV virüsünün yanı sıra bazı faktörler de rahim ağzı kanserinin nedenleri arasında gösterilmektedir. Zayıf bağışıklık sistemi, sigara kullanmak, birden fazla doğum yapmak ve cinsel ilişkide sık sık partner değiştirmek bu nedenler arasında bulunmaktadır.
Genellikle 30, 40 ve 50’li yaşlarda görülen kanser nadir de olsa ileri yaş kadınlarda da görülmektedir. Belirtilerin oldukça ilerleyen safhalarda ortaya çıkması ise tanı koymayı zorlaştırmaktadır. Çoğu uzman jinekolog erken dönemde rahim ağzında olağandışı bir duruma rastlamamaktadır. İlerleyen dönemlerde ise regl dönemi dışında ya da cinsel ilişki sırasında görülen kanamalar, bacak ve sırt ağrıları, iştahsızlık ve kilo kaybı, idrarda yaşanan sıkıntılar rahim ağzı kanserinin belirtileri arasında bulunmaktadır. Bu dönemde kitle tespit edilmektedir.
Rahim ağzı kanserinden korunmanın en kolay yollarından biri 12 yaşından itibaren HPV aşısı olmaktır. Bu aşıların rahim ağzı kanseri ile birlikte vulva kanseri ve vajinal kanserlere karşı da koruyuculuğu bulunmaktadır.
Rahim (Uterus) Kanseri
Hem Türkiye’de hem de dünya genelinde kadınlarda meme kanseri ile birlikte en sık görülen kanser türlerinden biri rahim kanseridir. Uterus kanseri olarak da bilinen rahim kanseri, rahim içinde kontrolsüz bir şekilde çoğalan ve bölünen hücreler nedeniyle meydana gelmektedir. Uterusun içinde ortaya çıkan kanserli hücreler zaman içinde çevre dokulara ve organlara yayılmaya başlamaktadır. Bununla birlikte, erken dönemde teşhis edilebilen bir kanser türü olması nedeniyle yayılmanın önüne geçilebilmektedir.
Rahim kanseri genel olarak östrojen seviyesinin yüksek olması ile ilişkilendirilmektedir. Bu hormonun yüksek seyretmesinde 12 yaşından önce başlayan menstrüasyon dönemi, doğum yapmamış olmak, diyabet ve obezite ve ileri yaş önemli etmenlerdir. Rahim kanseri risk gruplarından öne çıkan ise menapoz sonrası döneme giren ileri yaştaki kadınlardır.
Rahim kanserinin en önemli belirtisi normal olmayan vajinal kanamalardır. Kanamaların yanı sıra genital bölgede görülen kitleler, pelvik bölgede ağrı, iştahsızlık ve kilo kaybı ve karın bölgesinde şişlikler diğer belirtiler arasında gösterilmektedir.
Erken teşhis konulabilen rahim kanseri büyük oranda tedavi edilebilen bir hastalıktır. Cerrahi yöntemlere ek olarak radyoterapi, kemoterapi ve hormon tedavisi ile hastaların yaşam kalitesi artırılmaktadır.
Tüp (Tuba Uterina) Kanserleri
Belirtileri yumurtalık kanseri ile benzerlik gösteren tüp kanseri oldukça nadir görülmektedir. Tuba olarak da adlandırılan tüp bölümü rahim ve yumurtalık arasında yer almaktadır. Amacı, spermleri yumurtalığa iletmek olan tüpün kendisinde kanser hücreleri görülebildiği gibi çevre dokulardan bulaşma da olabilmektedir.
Tıpkı yumurtalık kanseri gibi geç teşhis edilen tüp kanseri nadir görülse de ölümcül olabilmektedir. Hastalığın çok hızlı seyretmesi de tanı koymada geç kalınmasına neden olmaktadır. Bu nedenle belirtiler mutlaka dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, tüp kanserinin belirtileri kişiden kişiye değişmekte ve hastalar bu semptomları farklı rahatsızlıklarla ilişkilendirilmektedir. Karında şişlik ve ağrı, hazımsızlık, idrar yolu rahatsızlıkları ve bel ağrıları bu kanserin belirtileri arasında bulunmaktadır. En önemli belirti ise anormal kanamalar ve akıntılardır. Belirtilerin dikkate alınmaması nedeniyle tüp kanseri tanısı genellikle tesadüfen konulur.
Vajinal Kanser
Döl yolu kanserleri ya da vagen kanseri olarak da bilinen vajinal kanserler doğrudan vajinadan kaynaklanabileceği gibi çevre dokulardan metastatik olarak bulaşmayla da kendini göstermektedir. Jinekolojik kanserler arasında en nadir görülen kanser türlerinden biri olan vajinal kanserler genellikle vajinanın iç kısmında görülmektedir. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte anne karnında maruz kalınan bir hormondan kaynaklandığı düşünülmektedir. Aynı zamanda vulva ve serviks kanserlerde olduğu gibi HPV virüsünün de bu kanser türü ile ilişkisi olduğu bilinmektedir.
Dünya genelinde hastaların büyük çoğunluğunu 45-65 arası ileri yaştaki kadınlar oluşturmaktadır. Cinsel ilişki esnasında ya da sonrasında görülen anormal kanamalar ise vajinal kanserin en önemli belirtisidir.
Tanı ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Jinekolojik kanserlerde erken teşhis tedavinin başarılı olması için büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte, bazı kanser türlerinde belirtilerin kendini çok geç göstermesi ya da hastaların bu belirtileri farklı hastalıklarla ilişkilendirmesi ve semptomları önemsememesi tanı koymayı güçleştirmektedir. Bu anlamda, kadınların herhangi bir belirti göstermese de belli periyotlarla jinekolojik muayeneden geçmesi gerekmektedir. Kolposkopi, smear testi ve biyopsi de tanı yöntemleri arasında bulunmaktadır.
Tedavide ise kanserin türü ve hastalığın seyri büyük önem taşımaktadır. Bu etkenlere bağlı olarak bazı kanser türlerinde yalnızca cerrahi operasyon uygulanırken bazılarında ise bu operasyonlara ek olarak kemoterapi, radyoterapi ve hormon tedavisi de uygulanmaktadır.
Sık Sorulan Sorular
- Jinekolojik kanserlerden korunma yolları nelerdir?
Özellikle çevresel faktörlerden kaynaklanan jinekolojik kanserlerden korunmanın bazı yolları bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi rutin jinekolojik kontrole gitmektir. Özellikle tanısı geç konulan kanser türlerinde teşhisin erken yapılabilmesi için jinekolojik muayene büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte HPV taraması ve aşısı olmak, sigara ve alkol tüketimini sınırlandırmak ve genital belirtileri dikkate almak da korunma yolları arasında bulunmaktadır.
- Hamilelikle HPV aşısı yaptırılır mı?
Uzmanlar gebelik döneminde HPV aşısının yapılmasını tavsiye etmemektedir. Genellikle hamileliğin sonlanmasının ardından HPV aşısı yaptırılmaktadır.
- Kolposkopi nedir?
Rahim ağzının görüntüsünü büyüten ışıklı kolposkop cihazı, özellikle rahim ağzı kanserinin erken teşhisini sağlayan önemli yöntemlerden biridir. Bu cihaz sayesinde jinekolojik muayenede sorunlu hücre ve dokular çok daha rahat görülmektedir.
- Doğum kontrol hapları jinekolojik kanserlerden korur mu?
Yapılan araştırmalar doğum kontrol hapı kullanımının özellikle yumurtalık ve rahim kanseri riskini düşürdüğünü göstermektedir.