Klinik Mikrobiyoloji
Mikroorganizmanın kelime kökeni Yunanca’dır. Mikro; küçük, organismos; canlı, organizma demek olup, mikroorganizma gözle görülemeyecek kadar küçük canlı demektir. Bakteriler, mantarlar, parazitler, virüsler başta olmak üzere mikroorganizmalar çok çeşitlidir. Bakterilerin atasının yaklaşık 4 milyar yıl önce evrimleşen ilk canlı formları olduğu düşünülmektedir.
Mikroorganizmalar toprakta, suda, termal sularda, okyanusların en derin yerlerinde, dağların en tepesinde, bitkilerde, hayvanların ve insanın vücudunda olmak üzere her yerde bulunurlar. Yeryüzünde 5x1030 bakteri olduğu tahmin edilmektedir. Mikroorganizmaların büyük bir yüzdesi hastalık yapmamaktadır. Ancak çok küçük kısmı insanlarda hastalık oluşturmaktadır.
Mikroorganizmaların Tarihi
17. yüzyılda keşfedilmeden önce mikroorganizmalar ile ilgili tahminden öte bir bilgi yoktu. M.Ö. 1.yüzyılda Roma’da yaşamış olan Marcus Terrentius Varro, bataklık çevresine yerleşenleri uyarmak için "Buralarda havada süzülerek ağızdan ve burundan vücuda giren ve ciddi hastalıklara sebep olan, gözle göremediğimiz çok küçük hayvanlar ürüyor" diyerek mikroorganizmaların varlığından bahsetmiştir. İslam medeniyetinin İbn-i Sina, Razi, İbn-i Zühr gibi bilim insanları mikroorganizmaların varlığına dair fikirler ileri sürmüşlerdir.
Mikrobiyolojinin Tarihi
Dönüm noktası 17. Yüzyılda Antonie van Leeuwenhoek ile olmuştur. Antonie van Leeuwenhoek 1676 yılında kendi dizayn ettiği mikroskop ile mikroorganizmaları göstermiştir. Ancak modern anlamda mikrobiyolojinin kurucuları 19.yüzyılda Louis Pasteur ve Robert Koch kabul edilmektedir. Mikrobiyolojinin bir bilim dalı olarak bilime dahil olmasıyla birlikte gelişmeler arka arkaya ve hızla gelmiş, günümüzdeki seviyesine ulaşmış ve her geçen gün yeni bilgiler ile güçlenmektedir.
Mikroorganizmalar ve İnsan
İnsanların derisinde, burnunda, boğazında, barsaklarında, genital bölgesinde trilyonlarca mikroorganizma vardır. Bir gram dışkıda yaklaşık 90 milyar bakteri bulunmaktadır. Bu mikroorganizmalar insan sağlığı için faydalıdır. Bakterilerin vücudumuzda olmaması durumunda yaşamda olmazdı.
Klinik Mikrobiyoloji Nedir?
Mikrobiyolojinin insan sağlığı, hayvan sağlığı, tarım, endüstri gibi alanları vardır. İnsan sağlığı, tıp alanı ile ilgilenen mikrobiyoloji alanı klinik mikrobiyoloji olarak adlandırılmaktadır.
Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları
Mikrobiyolojinin çalışma alanı laboratuvarlardır. Bu bilim dalı ile birlikte, ayrılmaz ikili infeksiyon hastalıkları bilim dalıdır. Bir arada çalışan bu bilim dallarından infeksiyon hastalıkları hastaların tanı ve tedavisini üstlenmektedir.
Mikroorganizmaların Gösterilmesi
Mikroorganizmaları mikroskop ile doğrudan veya bazı boya türleri ile boyayarak gösterebiliriz. Besiyeri adını verdiğimiz ortamlarda çoğaltarak üretip, tanımlayabiliriz. Ya da doğrudan gösteremiyorsak dolaylı delillerini arayarak tanımlamaya çalışırız.
Klinik Mikrobiyolojide Örnek Alınması
Klinik mikrobiyolojide en önemli konu hastalık etkenini tespit etmek için örneğin en uygun nereden alınması ve normal vücut florasında bulunan diğer bakteriler ile karıştırılmaması gerekliliğidir. Örneğin bir boğaz infeksiyonu olan bir hastanın boğaz bölgesinden örnek alırken, kulak çubuğunun biraz büyüğüne benzer bir sürüntü çubuğu kullanılmaktadır. Hastanın ağzını açtırdıktan sonra sürüntü çubuğu dudaklara, ağız içi mukozasına veya dile değdirmeden tonsillalar (bademcikler) ve yutak bölgesindeki iltihaplı bölgelere değdirilerek alınır ve aynı şekilde bir yere değdirmeden taşıma besiyerine konur.
Başka bir örnek vermek gerekirse, idrar kültürü alırken en sık orta akım idrarını almaktayız. Bir miktar idrar dışarı yapılıp orta kısmı steril bir kaba alınır. İdrarın son kısmı da dışarı yapılır.
Steril vücut bölgelerinden (kan, beyin omurilik sıvısı, plevra sıvısı, doku gibi) alınacak örnekler açısından sterilliğe çok dikkat etmek gerekir. Örneğin kan kültürü alınırken ciltteki bakterilerin karışmaması gerekir. Bunun için cilt bir antiseptik ile silinip enjektör ile kan örneği alınıp besiyerine aktarılır.
Klinik Mikrobiyolojide İnceleme Yöntemleri
Mikroskobik inceleme, besiyerinde üretip bakteriyi tanımlama ve sonrasında antibiyotik duyarlılık testlerini yapma gibi klasik yöntemler günümüzde de altın standarttır.
Bu yöntemler dışında mikroorganizmanın antijenini göstermek ya da mikroorganizmaya karşı oluşmuş olan antikoru saptamak gibi dolaylı yöntemlerde kullanılmaktadır.
Daha öncesinde de kullanılmakla birlikte günümüzde COVID-19 pandemisi ile birlikte tüm dünyanın duyduğu polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) yöntemi ile de örneklerden çeşitli mikroorganizmalar saptanabilmektedir. Bu bölüm moleküler biyoloji olarak adlandırılmaktadır.
Mikroorganizmalar yaşamımızın her anında yer almaktadırlar. Onlarsız bir yaşam düşünülemez. Ancak zaman zaman hastalık yapıcı mikroorganizmalar ile de karşılaşacağız. Bu durumda klinik mikrobiyoloji hastalığınızın tanısında sizlere yardımcı olacaktır.