“Kalp Hastalıkları Oldukça Çeşitlidir”
Kalp hastalıkları birçok kardiyovasküler rahatsızlığı içerisinde barındıran geniş bir terimdir. Birçok hastalık ve sağlık problemi kalp hastalığı adı altında değerlendirilebilir. Kalbin elektriksel ileti sistemindeki problemler nedeniyle oluşan aritmiler, ateroskleroz olarak isimlendirilen damar sertleşmesi, kalp kasının fonksiyonları ile ilgili problemler sonucu oluşan kardiyomiyopatiler, doğuştan gelen kalp hastalıkları, kalbin beslenmesi ve oksijen desteğinden sorumlu damarlardaki problemleri ifade eden koroner arter hastalıkları ve kalp dokusunda enfeksiyon meydana gelmesi bu terim altında yer alan hastalıklardan bazılarını oluşturur. Bir bireyde kalp probleminin gelişmesi ile birlikte bayılma, kalp hızında değişiklik meydana gelmesi, göğüste sıkışma veya ağrı, nefes darlığı ve vücudun çeşitli bölgelerinde ödem gibi şikayetler oluşabilir. Bu belirtilerden herhangi birinin bulunması halinde kişinin sağlık kuruluşlarına başvurarak uzman hekimlerden destek alması gerektiğini belirten Uzm. Dr. Naser Can, erken tanı ve uygun tedavi yaklaşımları sayesinde kalp krizi veya inme gibi ağır komplikasyon riskinin düşürülebileceğinin altını çizdi.
“Kalp Hastalıklarına Tanısal Yaklaşım Öykü Alımı ile Başlar”
Kalp hastalıklarına tanısal yaklaşımda muayene öncesi hastanın şikayetleri ve tıbbi öyküsü ile ilgili irdeleme gerçekleştirilir. Aynı zamanda kişinin nabız ve tansiyon gibi yaşamsal bulgularının da tespit edilmesi sağlanır. Ardından hekimler biyokimyasal veya radyolojik tetkikler ile şüphelenilen rahatsızlığın ortaya çıkarılmasını sağlayabilir. Kolesterol düzeyleri, CRP (c-reaktif protein) ve troponin gibi belirteçler, bu kapsamda incelenebilecek değerler arasındadır. Fizik muayene ve kan tetkiklerinin ardından başta EKG olmak üzere çeşitli invaziv olmayan tanı araçlarına başvurulur. Bir tetkikin invaziv olmaması onun hastanın deri bütünlüğünün bozulmadan gerçekleştirilebilmesi anlamına gelir. EKG olarak kısaltılan elektrokardiyografi bu tetkiklerden biridir. Bu tetkikte göğüs bölgesine yerleştirilen elektrotlar sayesinde kalbin çalışması sırasında oluşan elektriksel aktivite incelenebilir. Bir diğer tetkik olan ekokardiyografide ise ses dalgaları kullanılır ve kalbin yapılarının görüntülenmesi sağlanır. Bazı hastalarda, kalbin daha fazla çalıştığı durumlarda nasıl tepki verdiğinin incelenmesi adına stres testi adı verilen uygulamaya da başvurulabilir.
Obezite ve İleri Yaş Gibi Risk Faktörlerine Sahip Kişiler Daha Dikkatli Olmalı
X-ray, bilgisayarlı tomografi (CT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gibi radyolojik görüntüleme yöntemleri kalp hastalıklarının ortaya çıkarılmasına yardımcı olabilir. Göğüs filmi (x-ray), düşük miktarda radyasyon içeren ve siyah beyaz görüntünün elde edildiği tetkiklerdir. Bilgisayarlı tomografi yönteminde ise çoklu x-ray görüntüleri alınarak kalbin kesitsel bir görüntüsü elde edilir. Manyetik rezonans görüntüleme yönteminde ise cihaz içerisinde yer alan büyük mıknatıslar vücudun iç yapısının görüntülenebilmesi adına radyo dalgaları üretirler. Multi Slice Bilgisayarlı Tomografi ile kalbin damar yapılarının da ayrıntılı olarak incelenebilmesi sağlanabilir. Bu invaziv olmayan tetkikler bazı durumlarda altta yatan hastalığa dair yeterli yanıt elde edilmesini sağlamayabilir. Bu gibi hallerde koroner anjiyografi, kardiyak kateterizasyon veya elektrofizyolojik çalışma gibi invaziv yöntemlerde gündeme gelebilir. Eğer kendinizde veya çevrenizdeki kişilerde kalp hastalıklarına dair belirtileri gözlemliyorsanız, hekimlerinizden randevu almanız oldukça önemlidir. Bu rahatsızlıklara özellikle kalp hastalıklarına dair aile öyküsü, tütün kullanımı gibi zararlı alışkanlıklar, obezite ve ileri yaş gibi risk faktörlerine sahip olan kişilerin daha dikkat etmesi gerektiğini belirten Kardiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Naser Can çeşitli yöntemler kullanılarak gerçekleştirilecek erken tanının hayat kurtarıcı bir etki yapabileceğini sözlerine ekledi.