KURUMSAL HABERLER


+A A-

Ankilozan Spondilit tedavisine bütünsel yaklaşım



Ankilozan Spondilit tedavisine bütünsel yaklaşım

AS’i , daha çok genç yaşlarda ve erkeklerde kadınlara göre daha fazla görülür.Tipik olarak, omurga ve ona bağlanan bağları, omurganın son kısmı (sakrum) ile leğen kemikleri (ilium) arasında yer alan karşılıklı iki eklemi (sakroiliak eklem) tutan iltihaplı (enflamatuar) bir romatizmadır. Bu bölgelerin yanısıra her iki topuk arkasını, gözleri, böbrekleri ve bağırsakları da tutabilmektedir.

Bel ve kalça arkası ağrısı, topuk arkasında ağrı gibi yakınmaları olan kişilere aşağıdaki soruları sorarız:

1-Kişi genç yaşta mı?

2-Şikayetleri aniden değil de sinsi bir şekilde mi başlamış?

3-Şikayetleri 3 aydan daha uzun bir sürede mi bulunmakta?

4-Dinlenmekle, istirahat ile ağrısı artıyor mu?

5-Günün ilerleyen saatlerinde, hareket ile, egzersiz ile ağrısı hafifliyor mu?                                              

6-Gece ve özellikle sabaha doğru ağrı ile uyanıyor mu?

7-Sabahları yataktan kalkmada zorluk ve yarım saatten daha uzun süren tutukluk ve ağrısı oluyor mu?

Cevap ekseriyet ile evet ise kişide omurga sistemini tutan iltihabi bir hastalığının olma ihtimalinin yüksek olduğu kararına varılır. Bu durumda ilgili uzmanlarca (Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı veya  Romatoloji  uzmanı) tarafından daha ileri tetkikler  yapılarak kesin teşhis konulur.

AS tanısı konulduktan sonra multidisipliner bir şekilde tedavi edilmeli,  gerek hasta ve gerekse yakınları işin ciddiyetinin farkında olmalıdır.

AS tedavi edilmez ve kontrol altına alınmaz ise göz, böbrek, bağırsaklar, göğüs kafesinin eklem ve bağlarını tutabilir. Her bir organ tutulumunun ayrı ayrı problemleri ortaya çıkar. Hastalık daha da ilerler ise boyun, sırt ve bel hareketlerinde ileri düzeyde kısıtlanma ve kamburluk gelişir. Bir zamanlar Türk halkının yakından tanıdığı  ‘’Deprem Dede’’ lakaplı Prof.Dr.A.Mete IŞIKARA ile ünlü tiyatro oyuncusu Suna PEKUYSAL’in tipik  duruşları ortaya çıkar!

AS’nin tedavisi var mı?

Günümüz modern tıbbın üzerinde en çok kafa yorduğu hastalıkların başında AS gibi çeşitli romatizmal hastalıklar gelmektedir. En büyük hedef ise, enflamasyon dediğimiz yangıyı baskılamak, kontrol altına almak ve yapısal hasarı minimize etmek, kişinin günlük yaşam kalitesini normalize etmektir. Bu amaç ile biyolojik ajanlar dediğimiz daha gelişmiş ilaçlardan tutun çeşitli tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.

Tedavinin en önemli basamağı eğitimdir. Kişi ve yakınlarının bilinçlenmeleri  son derece önemlidir.

Fizik tedavi ve kaplıca tedavilerinin uzun vadede faydaları gösterilmiştir.

Özelde Ankilozan Spondilit genelde ise tüm enflamatuar romatizmal hastalıklarda tamamlayıcı tedavi yöntemlerini hiçbir zaman küçümsememek lazım. Tam tersine bu tür tedavi yöntemleri uzun vadede hayat kurtarıcı olabilmektedir.

Tamamlayıcı tıbbın en etkili ve en modern yöntemlerinden olan Nöralterapiyi  baş köşeye koymakta fayda vardır. Çünkü bu tedavi şekli, bedenimizi bir network ağı gibi saran (neredeyse 500 bin km uzunluğuna sahip) Vejetatif Sinir Sistemi (VSS) denilen sistem üzerinden etki etmektedir.  Nöralterapide kullanılan tek ilaç olan Lokal Anesteziklerin de bir çok faydalarının yanısıra çok güçlü enflamasyonu önleyici etkileri de bulunmaktadır. Bu hastalıkta da biliyoruz ki kemik ve eklemleri saran ligaman ve bağlarda enflamasyon ve hasar meydana gelmektedir. İlginçtir ki bu bağlar VSS’den çok zengin yapılardır. Yapılan bilimsel çalışmalarda bir dokuda ağrı ve enflamasyonun ortaya çıkması için mutlaka VSS dediğimiz sinir siteminin de etkilenmiş olması gerektiği gösterilmiştir. Ankilozan Spondilit gibi tüm romatizmal hastalıklarda işin en temelinde de enflamasyon ve ağrı yatmaktadır. Böylece Nöralterapi ile bütün bedende bir yeniden düzenlenme yani regülasyon sağlamış olurken kişinin ağrısı ve enflamasyonu da kontrol altına alınarak ilerleyen zamanda oluşabilecek yapısal hasarların da önüne geçilmiş olunur.

Nöralterapi ile birlikte kişinin eksik mineral ve vitaminlerinin yerine konulması,  gerek stres gerekse de kullandığı antienflamatuar ve biyolojik ajanların da katkıları ile bozulmuş olan bağırsak florasının (disbiyozis) düzenlenmesi de son derece önemlidir. Reçeteye kişiye uygun bir probiyotik ve prebiyotikler mutlaka ilave edilmelidir.

Yukarda sayılan tüm bu tedavi seçeneklerinin yanına mutlaka ama mutlaka koymamız gereken bir tedavi de kişinin beslenmesinin düzenlenmesidir.

1960-70’li yıllarda yani babalarımızın döneminde doktorlara ‘’hekim’’ denilirdi!  Ve her hekim, gelen tüm hastalarına önerdiği ilaçlarına ilaveten bir de ‘’perhiz’’ verirlermiş. İster romatizma, ister gastrit veya kolesterol, isterse tansiyon veya şeker hastası olsun o hastaya göre yani kişiye uygun bir beslenme düzenlenmesi yapılırmış. Perhiz diyetten farklıdır. Hasta olan kişilerin yiyecekleri belirli şekilde tüketerek iyileşmenin sağlanmasıdır. Diyet ise daha çok zayıflama programları için önerilen bir beslenme şeklidir.

Sonuç olarak, bu tür kronik hastalıklar bir ömür boyu devam edebilmekte. Dolayısı ile kişinin psikolojisi ciddi anlamda ekilenmektedir. Bunun yanında oluşan iş güç kaybı hem kendisine hem de sigorta şirketlerine ciddi ekonomik bir yük bindirmektedir. Bu yüzden tedavi de birkaç koldan başlanmalı ve her şeyden önce bütünsel olmalıdır.

Unutulmamalı ki beden, zihin ve ruh bir bütünlük içinde olduğunda ancak sağlıklı yaşamdan söz edilir.


Uzm.Dr.Aziz DENLİ

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı

Nöralterapi uzmanı

Özel Medicana İnternational Ankara Hastanesi/ANKARA


Oluşturma: 11.12.2020 12:00
Son Güncelleme: 11.12.2020 09:37
Oluşturan: Medicana Web ve Yayın Kurulu