Medicana Sağlık Grubu Uzmanları En Sık Görülen Akciğer Hastalıklarıyla İlgili Merak Edilenleri Anlattı
Akciğer kanserinden kurtulmak mümkün mü? Koah olup olmadığını nasıl anlarsınız? Sigarayı bırakmada etkili ipuçları… Zatürre aşısı neden önemli, kimlere yapılmalı?
En Sık Rastlanan Akciğer Hastalıkları, Nedenleri, Tedavileri
Akciğer kanseri tedavisinde başarı oranı nasıl yükselir? Pek çok akciğer hastalığının nedeni sigaranın etkileri, bırakma yöntemleri… Koah teşhisi nasıl konur, tedavi yöntemleri nelerdir? Zatürre aşısı neden önemli? Medicana Sağlık Grubu Uzmanları, en sık rastlanan akciğer hastalıkları ile ilgili merak edilen her şeyi anlattı.
Akciğer Kanseri Tedavi Edilebilir
Kanser denilince akla ilk gelen ve en ürperten tür akciğer kanseri. Peki, akciğer kanseri düşünüldüğü kadar tehlikeli mi? Akciğer kanserinden kurtulmak mümkün mü? Akciğer kanserinin en son tedavi yöntemleri neler?
Medicana International İstanbul Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Osman Kaya, akciğer kanseri hakkında en çok merak soruları yanıtladı.
Akciğer kanserinin en dikkat çeken belirtileri nelerdir?
Akciğer kanser hastaları genellikle geçmeyen öksürük, nefes darlığı, kanlı balgam ve ileri evrelerde kilo kaybı, göğüs ağrısı gibi şikayetlerle doktora başvururlar.
Akciğer kanserinin başrolünde genetik etkenler mi yoksa hayat tarzımız mı rol alıyor?
Akciğer kanserinin yüzde 85 sebebi sigara içimidir. Tütünün içinde yaklaşık 81 adet, birçok organ kanserine yol açan kanserojen madde tespit edilmiştir. Dünyada kanserden ölümlerin en sık nedenlerinden birini akciğer kanseri oluşturur. Tüm dünyada akciğer kanserinin çoğunlukla ileri evrelerde tespit edilmesi bu hastalığa bağlı ölüm oranlarında artışa neden olur. Bir yılda 30 ve daha fazla paket sigara içen kişiler akciğer kanserine yakalanma açısından yüksek riske sahiptirler. Bu yüksek riskli kişilerde akciğer kanserine yakalanma oranı daha fazla olduğundan 50 ile 75 yaşları arasında her iki yılda bir düşük doz spiral toraks bilgisayarlı tomografi ile tarama yapılmalıdır. Akciğer kanseri evre-1 de yakalanırsa kür elde edilebilir. Yani akciğer kanserinin erken tespit edilip tedaviye başlanması yaşam süresini belirgin bir şekilde uzatır.
Akciğer Kanseri Nasıl Teşhis Edilir?
Gerek ülkemizde ve gerekse tüm dünyada akciğer kanseri çoğunlukla orta ve ileri evrede tespit edilmektedir. Özellikle uzun süre sigara içen kişilerde geçmeyen öksürük kanlı balgam gibi durumlarda direkt akciğer grafisinden ziyade düşük doz kontrastlı toraks bilgisayarlı tomografisi ile (BT) akciğerde tümoral kitlenin varlığı araştırılmalıdır. Akciğerde şüpheli bir nodül veya tümoral kitleler tespit edildiğinde bronkoskopik biyopsiler, bronkoalveolar lavaj incelemesi veya akciğerin çevre tümörlerinde transtorasik akciğer kitle biyopsileriyle tanı konmaya çalışılır. Akciğer kanserinin çoğunu küçük hücreli dışı ve küçük hücreli kanser tipleri oluşturur. Sigara içmemiş ancak tüberküloz geçirmiş kişilerde, aspest kristallerine maruz kalan kişilerde akciğer kanseri görülme riski yüksek olduğundan bu kişilerin de yakın doktor takibi yapılması gerekir.
Bazı Kişiler Kanser Teşhis Edildikten Sonra “Kemoterapi Alırsam Daha Kötü Olurum” Düşüncesiyle Bu Tedaviden Kaçınıyor.
Bu Hastaların Sağ Kalım Oranı Nedir?
Küçük hücreli dışı akciğer kanserlerinde erken evrelerde öncelikle cerrahi müdahale yapılmalıdır. Cerrahi sonrasında kemoterapi tedavisi ve bazı olgularda radyoterapi tedavileriyle hastaların yaşam süresi oldukça uzamaktadır. Erken evre ameliyat olan ve sonrasında kemoterapi tedavilerini alan hastalarda beş yıllık sağ kalım oranı yüzde 44 civarındadır. İleri evre olup ameliyat olamayan hastalarda sağ kalım süreleri daha kısadır. Ancak bu ileri evre hastalarda kemoterapi tedavisi ile ortalama 8 ay ile 1 yıl kadar yaşam süresi uzamaktadır. İleri evreli bazı hastalarda 2. ve 3.basamak kemoterapiler, hedefe yönelik tedaviler, monoklonal antikor tedavileriyle yaşam sürelerinin daha da uzaması sağlanmaktadır. Akciğer kanserinin daha az görülen diğer türü olan küçük hücreli tipinde sınırlı evre ve yaygın evre tedavileri değerlendirilir. Sınırlı evre tedavi edilebilir evre olup kemoterapi ile eş zamanlı radyoterapi tedavisi standart tedaviyi oluşturur. Küçük hücreli akciğer kanserinde sınırlı evre kemoterapiler ile ortalama 14 ile 20 ay arasında sağ kalım süresi sağlanırken, yaygın evre dediğimiz ileri evrede ortanca sağ kalım süreleri en fazla 9-11 ay kadar olmaktadır. Yaygın evre küçük hücreli akciğer kanserinde iki yıllık sağ kalım oranı yaklaşık yüzde 4 civarındadır.
Kemoterapi ve Radyoterapi Dışında Akciğer Kanserinin Tedavisinde Kullanılan Farklı İlaçlar Var Mı?
Akciğer kanseri tedavisinde kemoterapi, radyoterapi tedavileri dışında, küçük hücreli dışı akciğer kanserinin alt tiplerinde yapılan genetik testler doğrultusunda hedefe yönelik ilaçlar (Erlotinib, Gefitinib, Krizotinib vb) ile hastaların yaşam süreleri uzatılabilmektedir. Son 10 yıldır kanser tedavisinde kemoterapi ilaçlarından ziyade akıllı molekül dediğimiz hedefe yönelik ve immünolojik antikor tedavileri alanında gelişmeler olmaktadır. Akciğer kanserinin küçük hücreli dışı skuamöz olmayan alt tiplerinde immünoterapi alanında sağ kalımı uzatan yeni bir ilaç keşfi olmuştur. Bu alt grup akciğer kanseri tedavisinde, PD-1 ligand pozitif olan hastalarda, programlanmış hücre ölüm proteini-1 (PD-1) inhibitörü monoklonal antikor olan nivolumab adlı ilaç ile kemoterapi tedavilerinden ortalama 3 ay kadar daha fazla yaşam süresi elde edilmiştir.
Kanser Artık Tedavi Edilebilir Bir Hastalık Demek Mümkün Mü?
Tüm solid organ kanserleri erken evrede tespit edildiğinde, cerrahi ve sonrasında kemoterapi, bazı olgularda radyoterapi tedavileri ile yüksek oranlarda şifa elde edilmektedir. Akciğer kanseri de evre 1 erken evrede yakalandığında yüksek oranda şifa elde edilmektedir. İleri evre kanser olgularında en güncel kanser tedavileri ile bile yaşam süreleri aylar ile ifade edilmekte, nadir olgularda bir yılı aşan yaşam süreleri gözlenmektedir. Sonuç olarak, kanser erken yakalandığında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Özellikle sigara içen, ailesinde kanser hikayesi olan kişiler daha öncelikli olmak üzere, kanser tarama programları ile bu hastalık erken evrede yakalanabilir. Ve daha etkin, şifa sağlayıcı tedaviler başarıyla uygulanabilir.
SİGARASIZ, SAĞLIKLI BİR HAYATA MERHABA
Sigara pek çok hastalığa davetiye çıkaran tehlikeli bir bağımlılık. Medicana International İstanbul Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Zeliha Arslan, sigaradan kurtulmak isteyenlere önemli ipuçları veriyor.
Sigara başta akciğer ve kalp olmak üzere tüm yaşamsal organların çalışmasını olumsuz yönde etkiler. Akciğer, mesane, mide, bağırsak, pankreas, prostat, gırtlak ve dudak kanseri ile birebir ilişkilidir. Sigara ayrıca kalp krizi, damar hastalıkları, diş ve diş eti hastalıkları, reflü, gastrit, kronikobstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), kronik bronşit oluşumunda temel etkenlerden biridir. Solunum yolu hastalıklarının ağırlaşmasına ve kullanılan ilaçların etkinliğinin azalmasına neden olur. Ciltte sararma solukluk, saç dökülmesi yapar. Tat ve koku duyusunun azalmasına neden olur. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Zeliha Arslan, sigarayı bırakmak için öneriler veriyor, sigaradan kurtulduktan sonra vücutta yaşanan pozitif değişimleri anlatıyor:
Sigarayı Bırakma Sürecinde Neler Yapabilirsiniz?
Belirlediğiniz gün sigarayı atın ve canınız sigara istediğinde birkaç kez derin nefes alın çevrenizde hoşunuza giden başka bir uğraşla meşgul olun.
Sigara içme isteği ilk 3 dakika çok yüksektir, bu süre bittiğinde azalır. Bu süreyi tamamlamaya çalışın. Bu süreçte bırakma nedenlerinizi ve size sağlayacağı faydaları yazabilirsiniz.
Çok acılı veya çok tatlı şeyler sigara içme isteğinizi artıracaktır bu tür yiyeceklerden uzak durun, taze meyve ve sebze tüketmeye çalışın.
Bırakma belirtilerinin sadece 2-3 hafta sürdüğünü unutmayın. Geçireceğiniz en zor zaman ilk bir haftadır. Sonrasında sinirlilik, aşırı iştah, sigara isteği, titreme, terleme gibi şikayetlerinizin azalacağından emin olabilirsiniz.
Sigarayı bıraktıktan sonra kendinizi ödüllendirin sigara paralarınızı biriktirin ve onlarla kendiniz ve/veya sevdikleriniz için sürprizler hazırlayın.
Yanılıp sigara içerseniz hatanıza odaklanmayın başarınızı devam ettirmek için ne yapabileceğinizi düşünün.
Kişilerin Kendi Kendine Sigarayı Bırakması Mümkün Mü?
Dr. Zeliha Arslan bu konuda şunları anlatıyor: “Kişilerin kendi kendine sigarayı bırakması mümkündür. Sigarayı bırakmak isteyen bir kişi dışarıdan destek almadan kendi kendine bu bağımlılıktan kurtulabilir. Ancak büyük çoğunluk bunu tek başına başaramaz çünkü dünyada en yüksek bağımlılık düzeyine sahip bağımlılıklardan biri sigaradır. Kolay bulunabilir, rahatlıkla satın alınabilir ve toplum tarafından da kabul görmüş bir bağımlılıktır.”
Sigarayı Bıraktıktan Sonra Vücut Ne Kadar Sürede Yenilenir?
Dr. Zeliha Arslan sigarayı bıraktıktan sonra vücutta yaşananları şöyle sıralıyor:
Sigarayı bıraktıktan 20 dakika sonra nabız, kan basıncı, vücut ısısı normale döner.
24.saatin sonunda kanda karbonmonoksit gazı hızı azalır. Sigarayı bıraktıktan 2 hafta – 3 ay sonra efor kapasiteniz artar.
Öksürük azalır ve 3 ay içinde kaybolur.
Balgam miktarı 2 haftada yarı yarıya azalır.
Soluk alıp vermeniz kolaylaşır.
Koku-tat alma duyularınız iyileşir.
Bağışıklık sisteminiz güçlenmeye başlar.
Kendinizi daha dayanıklı ve güçlü hissetmeye başlarsınız.
Diş ve parmaklarınızda ki sarı lekeler kaybolur.
Uzmana Danışmak Doğru Bir Yol
Dr. Zeliha Arslan sigaradan kurtulmak için nasıl bir yöntem izlediklerini sorusunu şöyle cevaplıyor: “Sigarayı bıraktırmak için genel sağlık durum kontrolü ve ön değerlerdirme yapıyorum. Daha sonra hasta ile birlikte yaşam koşullarına uygun tıbbi müdahale seçeneklerini tartışıyorum. Örneğin işi konuşmak olan birine nikotin sakızı öneremezsiniz ya da yüzme hocası ya da sporcu ya nikotin bandı uygun olmayacaktır. Psikolojik problemleri olan antidepresan kullanan kişilerde psikolojik danışman eşliğinde ilaçları düzenlenerek tedavi başlamak daha uygun olacaktır. Sigara bırakma günü sonrası ve 1, 2, 4 ve 6. haftalardaki kontrollerde tedaviye uyum takip edilir. Bu takiplerde karbon- monoksit (CO) ölçümleri yapılabilir. Tıbbi müdahaleye rağmen zorlanan kişilerde davranış terapileri, bireysel ve grup terapileri önerilebilir. Sigara bırakmada yararlanılan bir diğer yöntem olan ilaç tedavisinde, ilaçlar kesinlikle reçeteli olarak alınmalı ve hekim kontrolünde kullanılmalıdır.”
Hamilelikte Sigara İçimi Bebeğe Ciddi Zararlar Veriyor
Hamilelikte sigara içimi anne ve bebek için büyük risk taşıyor. Dr. Zeliha Arslan; “Hamilelikte sigara kullanımı erken doğuma, intraüterin gelişme geriliğine, bebeğin anne karnında ani ölümüne, düşük doğum ağırlığına ve doğumda bebeğin ölümcül sonuçlanabilen respiratuardistres sendromu geliştirmesine neden olabiliyor. Sigara içenlerde düşük riski de artış gösterir ek olarak doğumdan sonra bebeğin erken dönemde ölme riski de 2 kat artış gösterir. Ek olarak kalp anomalileri, karın ön duvarı anomalileri, yarık damak-dudak riski de sigara içimi ile artış gösterir” diyor.
Sigara Bırakma Sürecinde Kalorili Gıdalardan Kaçının
Sigarayı bırakırken beslenme de büyük önem taşıyor Dr. Arslan sigarayı bırakırken insanların kuruyemiş ve/veya aşırı ve kalorili gıda tüketmeleri doğru olmadığına dikkat çekiyor; “Bu tip gıdaların yerine meyve, sebze ve su tüketilmeli. Çay, kahve, kola, alkol gibi sigara ile tüketilen içeceklerden uzak durmalılar. Ara öğünler almak, sık beslenmek ve spor yapmak hem sigarayı bırakmayı kolaylaştıracak hem de kilo alımını azaltacaktır.”
KOAH Sigaranın Sebep Olduğu Bir Hastalıktır!
Ülkemizde beş milyona yakın kişide koah olduğu tahmin ediliyor. Koah’ın en önemli nedeni sigara! Erken teşhis koah tedavisinde de çok önemli.
‘Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’ isminin baş harflerinden oluşan kısaltılmış bir hastalık ismi olan KOAH, uzmanlara göre dünyada en sık ölüme yol açan hastalıklar arasında yer alıyor. Medicana Bahçelievler Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Bülent Eriş, Koah hastalığının nedenleri ve belirtileri hakkında önemli bilgiler veriyor: “Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (Koah), bronşlarda tıkanmayla seyreden bir hastalıktır. Yapılan tüm çalışmalarda koah’ın en önemli risk faktörünün sigara olduğu gösterilmiştir. Ülkemizde beş milyona yakın koah hastası olduğu düşünülmektedir. Kaba bir hesapla her beş sigara içicisi kişiden bir tanesinde koah gelişmektedir. Genellikle 40’lı yaşlardan sonra belirti vermeye başlayan hastalığın en sık bulguları olan öksürük ve balgam, kişiler tarafından sigaraya bağlı şikayetleri olarak değerlendirildiği için genellikle tanı hastalığın ilerlemiş safhalarında konulabilmekte bu da tedavi başarısını azaltmaktadır.”
Bu Belirtilere Dikkat
Dr. Bülent Eriş koah hastalığının belirtilerini şöyle özetliyor: “Sigara başta olmak üzere zararlı maddelerin bronş yapısını bozmasıyla bronşit ve de hava keseciklerinin yapılarının bozmasıyla da amfizem gelişir. Koah bu iki durumun bir birleşimi olarak ortaya çıkar. Koah’ın söylediğimiz gibi en sık belirtileri öksürük, balgam ve nefes darlığıdır. Öncelikle sabahları yoğun olarak başlayan şikâyetler, sigara içimine devam edilmesi ve tedavi alınmaması sonucunda gün içine de yayılarak ilerleyici bir yapıya bürünür ve giderek şiddetlenir.”
Koah Hastalarına Zatürre ve Grip Aşısı Yapılabilir
Peki koah hastalığına yakalanmamak için neler yapılabilir? Koah tanısı nasıl konulur? Dr. Eriş bu soruları yanıtlıyor: “Üzerine basarak söylemek gerekirse hastalığın ilerleyerek ağır rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önlemek için sigaranın bırakılması gerekiyor. Koah tanısı, uzun süreli sigara içim hikayesi olan ve yukarıda bahsettiğimiz şikayetlere sahip kişilere Solunum Fonksiyon Testi yapılıp tıkanıklığın saptanmasıyla konur. Tedavi, başta sigara olmak üzere akciğerlere zarar veren tüm etkenlerden korunma ve düzenli nefes açıcı ilaçların kullanımı şeklindedir. Beslenmede daha çok sulu gıdalar tercih edilmeli, gaz şikayeti oluşturacak besinlerden kaçınılmalıdır. Koah hastalarına her sene kışa girerken mutlaka grip ve zatürre aşılarının yapılması da mikrobik alevlenmelerin engellenmesi adına önem taşımaktadır.”
SİZDE KOAH OLABİLİR Mİ?
BEŞ SORUDA KENDİNİZİ TEST EDİN
Medicana International Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nihal Başay’ın hazırladığı sorulara vereceğiniz cevaplarla koah riskiniz olup olmadığınızı test edebilirsiniz.
1. Haftanın çoğu günü sık sık öksürüyor musunuz?
2. Pek çok gün balgam çıkarıyor musunuz?
3. Yaşıtlarınıza göre nefesiniz daha kolay mı daralıyor?
4. Yaşınız 40'ın üzerinde mi?
5. Halen sigara içiyor musunuz ya da eskiden içtiniz mi?
Yukarıdaki sorulardan en az üçüne ‘evet’ yanıtı verdiyseniz, doktorunuza başvurarak koah olup olmadığınızı anlamak üzere basit bir solunum testinden geçmenizi öneririz. Koah, erken dönemde saptanırsa akciğerinizin daha fazla zarar görmesini engelleyerek, kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacak önlemler alabilirsiniz. Lütfen bu önemli hastalığın farkında olun ve önleminizi alın.
ZATÜRRE AŞISI NEDEN ÖNEMLİ?
Pnömokok aşısı ciddi sorunlara yol açabilen zatürreye karşı koruma sağlayabiliyor. Yrd. Doç. Dr. Hülya Vatansev, zatürre aşısının türlerini, kimlerin aşı yaptırması gerektiğini anlattı.
Pnömoniye (akciğer iltihabı) neden olan en sık görülen mikroorganizma, pnömokok (bakteri türü)’tur. Pnömokok yetişkin ve çocukta; zatürre, menenjit, sinüzit, osteomiyelit (kemik enfeksiyonu), kan iltihabı, orta kulak iltihabı yapan ana mikroorganizmadır. Yrd. Doç. Dr. Hülya Vatansev pnömokoklar’ın çocukluk döneminde özellikle kreş ve okul çağı çocuklarında burun ve boğazda yaygın olarak bulunduğuna dikkat çekip ekliyor; “Kendileri hasta olmasa bile aile bireylerine taşırlar, aile içinde zatürreye neden olabilirler. İşte bu hastalıklardan büyük oranda korunabilmek için zatürre aşısı yaptırmalıyız.” Yrd. Doç. Dr. Hülya Vatansev’e zatürre aşısıyla ilgili merak edilenleri sorduk…
Aşı türleri var mıdır?
2 tip pnömokok aşısı vardır. Birincisi 2 yaş altında yapıldığında koruma yüzde 80’dir, 2 yaş üzerinde yapılırsa koruma yüzde 50’ye geriler. Fakat ömür boyu koruma sağlar, tekrar gerektirmez. Sağlık ocaklarında 2 aydan itibaren ücretsiz yapılmaya başlanmıştır. 2 yaş üstü çocuklar ve erişkinlerde tek doz yeterlidir. İkinci tip aşı ise sadece 2 yaş üstüne yapılabilir. 5 yıl koruyuculuğu vardır ve 5 yılda bir tekrarlanmalıdır. Pnömoniden korunmak için özellikle kronik hastalıkların kontrol altına alınması, dengeli beslenme, sigara ve alkolden uzak durmak, egzersiz ile sistemi güçlendirmek ve pnömokok aşısı yaptırmak gerekir.
Pnömokok aşısı kimlere yapılmalı?
65 yaş ve üzeri kişiler
Kronik hastalığı olanlar yaşa bakmaksızın aşılanmalıdır. (Böbrek, karaciğer, kalp, akciğer ve diyabet hastaları)
Dalağı alınan veya tam fonksiyon yapmayan kişiler
Kronik alkol alanlar
Tekrarlayan pnömoni enfeksiyonu geçirenler
Kanser tedavisi olanlar
Sigara içenler
Organ nakli geçirenler
Bağışıklık yetmezliği olan veya baskılayıcı tedavi kullanan hastalar
Beyin, omurilik sıvı kaçağı olanlar
Pnömoni enfeksiyonu ile sık karşılaşan hastane çalışanları, huzurevi çalışanları ve sağlık personelleri
Aşının yan etkileri var mı?
Hangi tip aşı kullanılması gerektiğine doktorlar karar vermelidir. Aşı koldan kas içine yapılan güvenli bir aşıdır. Ciddi bir yan etkisi yoktur. Çünkü iki aşı da bakteriden arındırılmış ölü aşılardır. Grip hastalığı da zatürre oluşumuna neden olduğu için zatürreden korunmak için vakti geldiğinde yıllık grip aşısı yaptırılması da uygun olur. Zatürre aşısının mevsimi yoktur. Yılın her ayında yaptırılabilir.
Aşının yapılmaması gereken durumlar nelerdir?
Sadece çocuklarda ilk dozda ciddi bir alerjik reaksiyon gelişmiş ise 2. doz yapılması önerilmez. Ciddi ateş, hastalık durumunda aşı önerilmez, mevcut hastalık geçince aşının yapılması daha uygun olur. Hafif gribal enfeksiyonlarda pnömokok aşısı yapılabilir.