Daha güzel, daha bakımlı ve daha çekici görünmek isteyenlere yeni nesil estetik uygulamalar ve teknoloji sayesinde cerrahiye gerek duymadan birçok alternatif sunulabildiğini söyleyen Prof. Dr. Prof. Dr. Serhan Tuncer ve Uzm. Dr. Fulya Fındıkçıoğlu yüz ve vücut gençleştirme için uygulanan yöntemlerin bir kısmı ameliyat gerektirirken, teknolojinin ve bilimin sunduğu imkanlar sayesinde ameliyatsız yöntemlerle de çok iyi sonuçlar elde edilebildiğini vurguladı. Sn, Tuncer “Yoğun iş ve yaşam temposu ve olumsuz çevresel faktörlerin etkisiyle zamanla cilt kalitesi de bozulmaktadır. Cilt rengi matlaşıp ince kırışıklar oluşmakta ve liflerdeki gevşemeye bağlı sarkmalar kaçınılmaz olmaktadır. Hastanede yatış olmaması ve toparlanma süresinin kısalığı nedeniyle günümüzde ameliyatsız estetik işlemlere talep hızla artmaktadır. Bu sayede hem daha az vakit ayırarak bu işlemler yaptırabilmekte, hem de çok daha çabuk iş ve sosyal hayata dönüş sağlanabilmektedir. Ameliyatsız yöntemler hiçbir zaman ameliyatların yerini tutmasalar da uygun kişilerde buna çok yakın sonuçlar sağlanabilmektedir. Hatta bu yöntemler çoğu zaman ameliyatlara tamamlayıcı tedavi olarak uygulanabilir. Ameliyatsız estetik işlemlerin bir çoğu birden fazla seans gerektirir ve belirli aralıklarla uygulandığında daha iyi sonuç verir.” dedi.
Medicana International Ankara Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Serhan Tuncer bu tür operasyonlarda en önemli nokta hastaya doğru yöntemi önermek ve uygulamak olduğunu belirtti. Detaylı bir değerlendirme sonrası hastanın yaşı, cilt yapısı, deri ve deri altı dokularının özellikleri göz önüne alınarak hastaya en uygun yöntemlerin belirlendiğini söyledi.
Uzm. Dr. Fulya Fındıkçıoğlu, ise bu yöntemlerden en sık kullanılanlar hakkında bilgi verdi.
Botox
Dolgu
PRP
Mezoterapi
Fraksiyonel Mikro-iğneli Radyo Frekans (RF)
Leke Tedavisinde Kullanılan Kimyasal Peeling
Enzimatik Peeling- Demamelan, Cosmelan
Lazer ve Geniş Spektrumlu Dalgaboylu Işık Sistemleri
BOTOX UYGULAMASI:
Yüz bölgesinde bazı kırışıklıklar mimiklerimizi yapmak için kullandığımız kasların uzun sure, tekrar tekrar kasılması sonucu oluşur. Herkes aynı mimikleri aynı sıklıkta yapmadığı, cilt kalınlıkları ve yapısı aynı olmadığı için için bu kırışıklıkların veya çizgilerin oluşmaya başladığı yaş ve yerleri de birebir aynı değildir. Kaşlarını çatma eğiliminde olan kişilerde 20 yaşında bile kaş arası çizgileri oldukça belirgin hale gelebilir. Gözlerini kısarak gülümseyen veya gözleri güneşe çok hassas olduğu için sürekli gözleri kısık olan kişilerde çok erken yaşlarda kazayağı denilen çizgilenmeler oluşabildiği gibi konuşurken alın kaslarını çok kullanan kişilerde alında yatay çizgilenmeler oluşabilir. Bazı kişilerde yaşlanmaya bağlı, bazılarındaysa genetik nedenlerle kaş kenarlarında düşüklük olabilir. Bu düşüklük ameliyatla tedavi edilebildiği gibi, ameliyat için zamanı olmayanlarda veya ameliyattan çekinen kişilerde botox ile kaşların kenar kısımlarının kalkması sağlanabilir. Botulinum toksin özellikle alın bölgesindeki yatay çizgiler, kaşların arasındaki dikey çizgiler ve kazayağı denilen göz kenarındaki kırışıklıklarda ve kaş kaldırmak için uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bunlar dışında burun kenarı, dudak üstü, çene ucu ve boyun çizgileri gibi bölgelerde de uygulanabilir.
Botox en çok tercih edilen ve tüm dünyada en yaygın uygulanan estetik işlemdir. Diğer taraftan kaşların çok kalktığı, mimiklerin tamamen donduğu doğal olmayan sonuçlar olacağı endişesi duyulan bir uygulamadır. Fakat ehil ellerde ve kişiye özel uygulamalarla daha doğal sonuçların alınacağı bilinmelidir. Botulinum toksinin etkisi geçici olduğu için işlemin 4-6 ayda bir tekrar edilmesi gerekmektedir.
DOLGU UYGULAMALARI:
Yaşlanmaya bağlı yüz bölgesinde kaybolan hacmi ve dolgunluğu geri kazandırmak, kırışıkları azaltmak, cildi içerden nemlendirmek amacıyla yapılan uygulamalardır. Ameliyatsız bir işlem olması, kolay uygulanabilmesi, hemen sonuç alınması, yan etkileri pek fazla olmayan işlemler olması bu uygulamaların yaygınlığını arttırmış ve bu alanda yapılan çalışmalar sayesinde daha güvenilir ürünler kullanıma sunulmuştur.
Farklı yapıda ve içerikte dolgu maddeleri arasında hyaluronik asit içerikli dolgu maddeleri, tüm dünyada en yaygın kullanılan dolgulardır. Hyaluronik asit vücudumuzda bağ dokusunda da bulunan bir maddedir. Bu dolguların üretimi sırasında uygulanan çapraz bağ teknolojisi dolguların kalıcılık sürelerini belirlemektedir. Çapraz bağ içermeyen hyaluronik asit dolgular daha çok bir mezoterapi gibi uygulanır. Yüz, dekolte ve elde nemin yanı sıra parlaklık artışı sağlar. Çapraz bağlı dolgular ise yüzdeki hacim kayıplarını yerine koyar, zamanla oluşan çizgi, çukur ve olukları doldurarak yumuşatır, lifting (kaldırma) etkisiyle yüzü toparlar. Dolgu uygulaması yapılan bölgeler; burun kenarlarından ağız köşelerine inen oluklar, dudaklar, gözaltı, kaş arası, yanaklar, çene, boyun, eller ve vücuttaki doku kaybı olan diğer yerlerdir. Kalıcılık süreleri, dolgunun türüne, uygulandığı bölgeye ve kişinin yapısına göre değişir ve ortalama 6 ay ile 1 yıl arasındadır.
Akıllı Dolgu
Akıllı dolgu', uygulandığında hedeflediği bölgeye kendisi yerleşen, yerleştikten sonra hacim verme etkisini kendisi sağlayan yani bir bakıma hafızalı, yerleştikten sonra kalıcılık ömrünü kendisi belirleyen, bu ömrün sonunda da vücuda hasar vermeden kendiliğinden uzaklaşan özelliğiyle ‘akıllı dolgu’ adını almış, cilt gençleştirmede devrim niteliğinde bir uygulamadır.
Ciltteki sıkılık ve esnekliği korumaya yardımcı olan, ciltte doğal olarak bulunan kollejenin yeni nesil uyarıcılarından olan akıllı dolgu ile kırışıklıklar giderildiği gibi güzellik, dinçlik ve uzun süre kalıcı sonuçlar için vücudun doğal kollajen üretimi harekete geçirilir.
Uygulama yüzdeki orta ve aşırı kırışıklık ve kıvrımların düzeltilmesi ile yüz şekillendirme ve ellerin gençleştirilmesi için kullanılmaktadır. 35 yaş üzeri, cildinde orta-ileri kırışıklığı, katlanması, çöküntüsü olan ve yüzüne yeniden hacim kazandırmak isteyen hastalar için idealdir.
Bir yıldan dört yıla kadar kalıcı olan dört farklı versiyonu, sık tekrarlanan uygulama ihtiyacını ortadan kaldırmış olur.
PRP UYGULAMASI:
PRP trombositten zengin plazma anlamına gelmektedir. Kanın pıhtılaşmasını sağlayan trombositler, aktif hale getirildikleri zaman büyüme faktörü olan iyileştirici proteinleri salgılayarak, dokuların (kemik, kıkırdak, sinir ve bağ dokusu, tendon) hızla iyileşip yenilenmesini sağlamaktadır. PRP’nin yüz bölgesi uygulamalarında kollajen üretimini harekete geçirildiğinden, cilde daha parlak daha zinde bir görünüm kazandırmaktadır.
PRP uygulaması için kişinin kendi kanı alındıktan bir miktar alındıktan sonra santrifüj işlemiyle elde edilen serum ince iğneleri olan enjektörlerle, hedeflenen bölgelerde deri altına enjekte edilir. Bunun dışında dermapen/dermaroller uygulaması sonrası cilt yüzeyine sürülerek de uygulama yapılabilir. Etkin sonuç alabilmek için iki hafta ara ile 3-4 uygulama yapılmalıdır.
Hastanın kendi kanından elde edildiği için bu serumun alerjik reaksiyon riski yoktur. Tüm işlemler hastane koşullarında steril ve tek kullanımlık malzemeler ile yapıldığından enfeksiyon riski de yoktur.
MEZOTERAPİ:
Yaşlanma ve olumsuz çevresel faktörlerin etkisiyle zamanla cilt kalitesi bozulmaktadır. Cildin elastikiyetinden sorumlu ana protein lifleri kollajen liflerdir. Ancak 25-30 yaşından sonra her yıl ciltteki kollajen miktarının %1-1.5 kadarını kaybedilir ve buna bağlı olarak cildin elastikiyeti, nem tutma kabiliyeti ve nem yoğunluğu azalır. Bu kayba bağlı olarak 30’lu yaşların başlarında mimik çizgileri derinleşmeye ve takibeden süreçte de sarkma ve çökmeler oluşmaya başlar.
Yüz mezoterapisi derinin orta tabakası içine vitamin, mineral ve hyaluronik asit enjekte edilerek cildinizin daha canlı, pürüzsüz görünmesini sağlayan bir antiaging sistemidir. Yüz mezoterapisi tedavisinde ihtiyaca göre somon DNA proteini, antioksidanlar, çeşitli vitaminler, DMAE ve düşük konsantrasyonlu hyaluronik asit gibi maddeler kombine edilerek uygulanabilir.
Yaklaşık 2 hafta ara ile yapılan 4-6 seanslık tedavi bir kür olarak kabul edilir. Tedavi sonucu oluşan canlılık ve iyilik halinin korunması için 6-12 ayda bir tekrarı önerilmektedir. Mezoterapi; yanaklar, alın, göz kenarları, dudak üstü, çene, boyun ve dekolte bölgesine olduğu gibi el sırtına da uygulanabilir. Bu tedavi yönteminde kesin sonuç 4-6 seans civarında alınır. Seanslarda cilt içine yapılan enjeksiyonlar nedeniyle uygulamanın hemen sonrasında ciltte kızarıklık, morluk, hafif ödem meydana gelebilir. Bunların tümü geçicidir.
FRAKSİYONEL MİKRO İĞNELİ RADYO FREKANS (RF):
Cilt gençleştirmede yeni yöntem olarak kullanılan mikro iğneli fraksiyonel radyofrekans sistemi mikro iğneler ile cilt tabakalarına radyofrekans enerjisi vererek hem yüzeysel hem de derin alt tabakalarda kollajen uyarıcı etki yaratmaktadır. Cildin 0.5 - 3.5 mm‘ye kadar derinliğine inebilen ve geçtiği bölgenin tamamına radyo-frekans enerjisi veren bu yöntem cildin tüm katlarını etkilediğinden epidermis ve dermisteki ince kırışıklıklar, akne ve yara izi, leke gibi problemleri tedavi etme imkanı sunar. Ayrıca çene konturunun belirginleşmesi, gıdı toparlama, cildin genç ve dolgun görünüm alması, genişlemiş gözeneklerin tedavisini mümkün kılar. Tek bir seansta dahi ciltteki değişimi gözlemek mümkündür. Daha iyi sonuç almak için bir ay aralıklarla üç seans şeklinde uygulanması tavsiye edilir. Uygulama öncesi cilde sürülen lokal anestezik krem sayesinde fazla acı hissedilmez ve uygulama 30-40 dakika civarında sürer. Altın iğneler özel bir başlık yardımıyla yüzün çeşitli bölgelerindeki deri kalınlığı göz önünde bulundurularak 0,5-3,5 mm kalınlığa kadar ayarlanarak işlem gerçekleştirilir. Ciltte iğne izi kalmaz ve morluk oluşmaz. Ciltteki hafif kızarıklık 1-2 saat sonra geçtiği için işten uzak kalmayı gerektirmez.
Uygulama sonrasında cildin güneş koruyucu ile korunması ve iyice nemlendirilmesi dışında özel bir bakım gerektirmez. Ancak uygulamanın üzerine bir de cildi iyileştirici besleyici ürünlerle ya da PRP ile kollajen ve elastin stimülasyonunu artırıp uygulamayı daha da etkili hale getirmek mümkündür.
KİMYASAL PEELİNG
Kimyasal peeling, deriyi canlandırmak, gençleştirmek, sivilce izlerini, ciltte istenmeyen lekeleri gidermek için deriye bazı solüsyonların uygulanmasıdır. Peeling uygulaması, cildin yıpranmış, tazeliğini ve parlaklığını kaybetmiş üst tabakasının soyulmasını ve dökülmesini sağlar. Derinin daha alt tabakalarında yeniden bir yapılanma sürecini başlatıp kollajen sentezlenmesini uyararak daha genç ve sağlıklı ayrıca homojen bir derinin ortaya çıkmasını sağlar.
Peeling işlemi ile;
• Gözaltı ve ağız çevresindeki ince kırışıklıklar,
• Güneş ışınlarının ve kalıtsal faktörlerin neden olduğu yaşlılık belirtileri ve kırışıklıklar,
• Sivilce ve sivilce izleri,
• Güneş lekeleri, yaşlılık lekeleri, çiller, doğum kontrol ilaçlarının ve gebeliğin neden olduğu lekeler tedavi edilir.
Peeling, kısa süren bir işlemdir. Deri, yağlarından arındırıldıktan sonra seçilen peeling solüsyonuna ve uygulamanın derinliğine bağlı olmak üzere yüzde bekletilen solüsyon nötralize edilir ve işlem sonrası iyileştirici, yatıştırıcı bir krem ve güneş koruyucu uygulanarak işlem sonlandırılır ve günlük yaşama hemen dönülebilir. İşlem sonrası doktorun önerdiği tedaviler ve güneş koruyucularla tedavi desteklenir.
ENZİM PEELİNG (DERMAMELAN-COSMELAN)
Lazer, cilt soyma işlemlerinden sonra ayrıca gebelik, yaşlılık, güneş etkisi ve diğer nedenlerle ortaya çıkan lekelerin tedavisinde kullanılan yöntemlerin başında gelmektedir. Bu yöntem deride bulunan melanin (renk maddesi) miktarını azaltarak leke oluşumunu engelleyen enzimatik peeling yöntemidir. Ciltte leke oluşumunu tetikleyen yapıyı baskılayarak leke oluşumunu engellemektedir.
Bu yöntem ile yapılan leke tedavisi diğer peeling (soyma) yöntemlerine göre daha az rahatsızlık vermektedir. Her türlü cilt tipine, yaz mevsimi dışında uygulanabilir. Ciltte yara oluşturmaz ancak kızarıklık, hafif soyulma görülmektedir. Kabuklanma yapmaz. Ancak nadir olarak hassas ciltlerde ödem oluşturabilir. Akne izlerine de faydası vardır. Aynı zamanda anti-aging etkisi de bulunur. Genelde % 50-60 oranında bir yanıt 4 hafta içinde alınmaktadır. Sonuçta parlak, tazelenmiş ve birkaç ay içerisinde de lekelerden büyük oranda arındırılmış bir cilde sahip olmanıza yardımcı olur.
Yüz ve vücut uygulamaları yapılabilir. Tedavinin en önemli adımı güneşten korunmaktır. Tüm uygulamalar bittikten sonra sürekli olarak gündüz güneşe karşı yüksek koruma faktörlü krem kullanılmalıdır. İlk uygulandıktan sonra maske yüzde 8 saat kalır ve hasta maskesini evde kendi çıkarır. 48 saat sonra kontrole geldiğinde ise devam kremleri sürülür ve hasta bakım ve koruma süreci ile ilgili eğitilir. Yaklaşık 2-3 ay belli günler kontrole çağırılarak takipleri yapılır.
Bu yöntemin avantajları şöyle sıralanabilir; uygulama ağrısızdır, çok kısa sürede sonuç alınır (leke probleminin yoğunluğu ile orantılı olarak ve ev devam protokolü düzgün uygulandığı takdirde), hassas ciltlerde dahil olmak üzere her türlü cilt tipine uygulanabilir, çok hafif cilt soyucu etken madde içerir dolayısıyla yan etkileri minimal seviyededir, yılın her mevsiminde uygulanabilir, akne izleri ve ciltteki lekeli görünüm üzerinde de etkilidir.
LAZER ve GENİŞ SPEKTRUMLU DALGA BOYU IŞIK ve ENERJİ SİSTEMLERİ:
Fraksiyonel lazer sistemleri olarak da adlandırılan bu yöntem, tüm cilt tiplerinde cilt gençleştirmeden kırışıklık tedavisine, cerrahi ve akne izlerine, lekeden damar tedavisine, çatlak izlerinin azaltılmasına kadar kapsamlı bir kullanım alanı sunmaktadır. Fraksiyonel lazer sistemleriyle cildin hem alt hem de üst tabakasında kontrollü ısı hasarı yaratılır. Soyucu olan ve olmayan özelliklere sahip lazerler doktor kontrolünde uygulanır, cildin alt katmanlarına enerji göndererek kontrollü bir mikro-hasar yaratılması asıl amaçtır. Böylece cilt yüzeyinde leke, cilt tonu düzensizlikleri tedavi edilirken, cildin alt tabakasında da kollajen üretimi tetiklenerek cilt gençleştirme ve yenileme sağlanır. Daha pürüzsüz, ışıltılı ve sağlıklı bir cilt elde edilir. Bu sistemleri de 3 seans uygulamak daha efektif sonuç alınmasını sağlar.
Uygulama öncesinde uzman bir dermatolog tarafından muayenenin tercih edilmesinin gereğine işaret eden Medicana International Ankara Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanları Prof. Dr. Serhan Tuncer ve Uzm. Dr. Fulya Fındıkçıoğlu bu tür uygulamaların mutlaka uzman bir doktor kontrolünde ve gerekli hijyen koşullarının sağlandığı bir ortamda yaptırmanın son derece önemli olduğunu da önemle vurguladı.