KURUMSAL HABERLER


+A A-

Dünya’da Her 5 Kişiden Biri Kansere Yakalanıyor



Dünya’da Her 5 Kişiden Biri Kansere Yakalanıyor


Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) bir alt kuruluşu olan Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) tarafından yayınladığı son raporda Dünya’da her 5 kişiden biri yaşamı boyunca kansere yakalanmaktadır. Her 8 erkekten 1'i ve her 11 kadından 1'i kanser nedeniyle yaşamını kaybetmektedir. Dünya çapında, kanser teşhisi konduktan sonraki 5 yıl içinde hayatta olan toplam kanser hastası sayısının (5-yıllık prevalans) 50,6 milyon olduğu tahmin edildiğini belirten Medicana Çamlıca Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Abdurrahman Özgür ile en sık görülen kanser türlerinden biri, Prostat Kanseri ve ürolojik kanserleri konuştuk.

Prostat Kanseri

Tüm erkeklerde akiğer kanserinden sonra 2. en sık görülen kanser türüdür. Son 10 yıllık dönemde tanı konulan hasta sayısının artmasına rağmen ölüm oranlarındaki düşüş sevindiricidir. Radikal prostatektomi, organa sınırlı hastalıkta sağladığı yüksek sağkalım oranları ile cezbedici bir yöntemdir. Düşük orta riskli hasta grubunda 10-20 yıllık takipli çalışmalarda yaklaşık %90-95 sağkalım oranları bildirilmektedir. Ameliyatın genellikle >60 yaş grubunda yapıldığı düşünüldüğünde RP’nin neredeyse küratif bir cerrahi olduğu ifade edilebilir. Ancak, hastalığın multidisipliner bir bakış açısıyla değerlendirilmesi ve medikal onkolog ve radyasyon onkoloğunun müdahil olabileceği unutulmamalıdır. Hastalığın tespiti için parmakla rektal muayene, serum PSA değeri ve Multiparametrik Prostat MR görüntüleme kullanılmaktadır. Takiben hastanın prostat biyopsi raporu önemlidir. Hastalığın yaygınlığını değerlendirmek için BT, MR ve son yıllarda moleküler görüntüleme PSMA-PET kullanımı çok değerli bilgiler sunmaktadır. Kemik sintigrafisine alternatif yöntemlerden Tüm vücut difüzyon ağırlıklı MR incelemesi, kemik sintigrafisine göre daha yüksek tanı değerlerine sahiptir. Choline PET/CT’nin sensitivite ve spesifitesi de kemik sintigrafisine göre yüksektir.Erken tanı için düzenli ürolojik kontroller çok önemlidir. Yukarıda da belirtildiği üzere derecesine göre ameliyatı hayat kurtarıcıdır.

Ürolojik Kanserler

Günümüzde gerek teknolojideki büyük değişimlerin sağladığı imkanların yaygın kullanımı, gerekse yaşlanan insan nüfusunun artışı ile paralel olarak kanser tanısı alan kişi sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Ürolojik kanserli olguların sayısında da benzer şekilde artış gorülrmektedir. Tanı alan hastalarımızın erken dönemde doğru tedavisi hayati önem arz etmektedir. Ürolojik kanserler organlarımızın vücudumuzdaki konumlarına göre yukarıdan aşağıya sırası ile şöyle özetleyebiliriz.

Böbrek Kanserleri

Ailede böbrek kanseri öyküsü olan kişilerde risk artmış olmasına rağmen, bu kanserlerin ancak %2-3 kadarı aileseldir.Son yıllarda ultrasonografi (USG) ve bilgisayarlı tomografi (BT) gibi görüntüleme yöntemlerinin yaygın kullanılması ile beraber BHK tanısı alan hasta sayısında yıllık %2-3 oranında artış saptanmıştır. Her türlü tütün kullanımı, obezite ve hipertansiyon (BHK’ların %35 civarında paraneoplastik sendrom olarak vardır) böbrek kanserleri için risk faktörüdür. Ayrıca hemodiyaliz uygulanan ve böbreklerinde kistik hastalığı bulunan hastalarda da kanser gelişme riski artmıştır. Erkeklerde kadınlara göre 1.5 kat daha sık görülür.

Böbrek tümörlü hastaların çoğunda, hastalık ilerleyen döneme kadar herhangi bir semptom vermemektedir. Bu kanserler için klasik klinik triad olarak kabul edilen yan boşlık ağrısı, idrarda kan görülmesi ve ele gelen kitle, olguların az bir kısmında (%15) görülür. Hastaların önemli bir kısmında tümörden salgılanan maddelerden dolayı paraneoplastik sendromlar meydana gelebilir. Örnek olarak hipertansiyon (renin), hiperkalsemi (paratiroid hormon benzeri madde), eritrositoz (eritropoetin), galaktore (prolaktin), hipoglisemi (insülin), amenore / libido bozuklukları (gonadotropin benzeri maddeler), Cushing (ACTH), protein enteropatisi (enteroglukagon) sayılabilir.

Hastaların yarıdan fazlasında başka nedenlerle yapılan görüntülemeler esnasında, kitle tesadüfî olarak fark edilmektedir. Ultrasonografi ilk kullanılan tanı yöntemidir ve oldukça faydalıdır. Bilgisayarlı tomografi ve MR diğer elimizdeki önemli iki tanı aracıdır.İhtiyaç durumunda iğne biyopsisi ve patolojik incelemeden de faydalanılabilmektedir.

Erken tanı ile açık veya laparoskopik ameliyatlar hayat kurtarıcı olmaktadır. Tümörün boyutuna, hastanın genel sağlık durumuna göre Krioterapi, Radyofrekans Ablasyon tedavisi veya Cerrahi ile tedavi mümkün olabilmektedir.

Mesane Kanserleri

Kadınlarda dokuzuncu erkeklerde ise dördüncü en sık kanser tipidir. Erkeklerde kadınlardan yaklaşık 3 kat daha fazla görülmektedir. Kadınlarda daha az görülmesine karşılık erkeklere nazaran %30 daha fazla ölüm riski taşımaktadır. Tüm olguların yaklaşık %75’inde kanser yüzeyde, mukoza veya submukozaya sınırlıdır. Bunların yaklaşık %50- 70’i 5 yıl içerisinde tekrarlar ve %10-15’i ise derine gidebilir. Bu nedenle bu hastaların büyük çoğunluğunda ömür boyu takip gerekmektedir. Ultrasonografi, BT ve MR tanı ve derecelendirmede kullanılan radyolojik incelemelerdir. Sistoskopi mesane kanseri tanı ve takibinde idrar sitolojisi ile birlikte altın standart yöntemdir. İdrar sitolojisinin duyarlılığı, yüksek dereceli tümörler için yüksektir. Ağrısız, makroskopik hematüri, en sık başvuru şikâyeti olmaktadır. İdrarda yanma, sık idrara çıkma, idrar yapmada aciliyet gibi irritatif belirtiler bir uyarı olabilir ve dikkate alınmalıdır. Ayrıca ileri hastalığa işaret eden pelvik ağrı ve işeme zorlukları diğer görülen nadir belirtilerdendir.Erken tanı ve cerrahi ile tedavi mümkündür.

Testis Kanserleri

Genellikle tek taraflı ağrısız testiküler kitle olarak, rastlantısal bir ultrasonografi bulgusu olarak veya testiküler travma sonrası gösterirler. 15- 35 yaş arası erkeklerde en sık görülen malign tümördür. Skrotal ağrı %20 hastada ilk semptom olarak görülebilmekte. Epididimorşiti taklit edebililmektedir. En sık Skrotal fizik muayenede kitle palpe edilmesi ile tanı konulur. Serum tümör belirteçleri testis kanseri prognostik göstergeleri olup tanı ve evrelemeye yardımcı olur. görülebilir. USG, non-invaziv ve radyasyon içermediği için testis kanserinden şüphe edilen tüm hastalara yapılmalıdır. MR şüphe duyulan durumlarda ileri tetkik olarak kullanılabilir.Erken tanı ve hzılı tedavi kesinlikle hayat kurtarıcıdır.


Oluşturma: 26.11.2021 12:00
Son Güncelleme: 27.12.2021 12:38
Oluşturan: Medicana Web ve Yayın Kurulu