
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Medicana International Ankara Hastanesi Genel Müdürü Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Gülçin Türkmen Sarıyıldız, Medicana International Ankara Hastanesi hakkında genel bilgileri, sağlık alanındaki çalışmalarını ve sağlık sektöründe teknoloji / dijitalleşme konularını Mag Dergisi okuyucuları için değerlendirdi.
Medicana International Ankara Hastanesi’nden kısaca bahsedebilir misiniz?
Hastanemiz özel sağlık sektöründe 25 yılı aşkın süredir hizmet veren zincir hastanelerden Medicana Sağlık Grubu’nun amiral gemisi olarak biliniyor. Hastanemiz 2018 yılında 10’nuncu yaşını kutladı. 20 bin metrekarelik bir alanda 120’nin üzerinde uzman hekim ve deneyimli sağlık profesyonelleri ile başkentin ve çevre illerin sağlık ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Rakamlarla baktığımızda 2008 yılından bu güne 1 milyon 850 bin hastaya sağlık hizmeti verdiğimizi görüyoruz. Bu sağlık sektörü içinde çok anlamlı bir rakam.
Konumumuz, tam donanımlı kliniklerimiz, alanında uzman hekimlerimiz, ileri tıp uygulamalarımız ile hizmet veriyor olmaktan gurur duyuyoruz. Yüksek başarı oranlarıyla seyreden organ nakil merkezimizde karaciğer ve böbrek nakilleri yapıyoruz. Ayrıca Kemik iliği nakil ekibimizle Türkiye ikinciliğini elimizde tutuyoruz. Kanser cerrahisi ve radyoterapi, medikal onkoloji kliniğimizle senede 10 bin civarı kanser hastasına tam donanımlı bir merkez olarak hizmet veriyoruz. El cerrahisi, epilepsi cerrahisi, mikro cerrahi gibi spesifik alanlarda uzmanlarla çalışıyoruz.
Yine 2018’in son çeyreğinde Atılım Üniversitesi ile imzaladığımız afiliasyon ile üniversite hastanesi kapasitesinde olduğumuzu ortaya koymuş bulunuyoruz. Ankara'nın yerleşik iki kurumunun bir araya gelmesiyle çok güzel şeyler oluşturulacak. Şu anda böyle bir gerçek afiliasyon Ankara'da yok. Bu gerçekten Ankara'da sağlık alanında bir ilk ve Türkiye'de birçok şeye örnek olabilecek bir ilk.
Yıllardır Ankara’da sağlık yöneticileri arasında öne çıkan bir isimsiniz. Sizi de biraz tanıyabilir miyiz?
Yaklaşık 20 yıldır hekim ve sağlık yöneticisi olarak sektörde hizmet veriyorum. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. İlkokuldan beri hayalimdeki mesleğe kavuşmanın ardından genç yaşta sağlık yöneticiliği de yapmaya başlamamla birlikte işletme öğrenimi de aldım. Yol beni yöneticiliğe itti ama hekimlikten ve o duygudan da asla vazgeçmedim. Bununla beraber çalıştığım kurum ve hastalarını sahiplenmeyi seviyorum. Hekim olmamın avantajını ise özellikle riskli ve zor bir meslek grubu olan hekimlerle çalışırken yaşıyorum diyebilirim. Evliyim ve bir çocuk annesiyim. Hem hekimlikte hem de yöneticilikte gelişmek ve gündemi yakalamak için okumaktan ve araştırmaktan vazgeçmiyorum, benim olmazsa olmazım her ikisi de.
Medicana International Ankara Hastanesi’nin özellikli ve öne çıkan branşlarınızdan biraz bahsedebilir misiniz?
Medicana International Ankara Hastanesi Kemik İliği nakil ekibimizle Türkiye İkinciliğini elimizde tutuyoruz. Sağlık turizmi kapsamında organ nakli, kemik iliği gibi spesifik ve büyük cerrahi operasyonlarda da büyük başarılar elde ettik. Radyo cerrahide geçerli en son teknoloji olan Cyberknife Tedavisi’nde hasta sayısına göre dünya birinciliğine sahibiz. Yüksek başarı oranlarıyla sonuçlanan organ (böbrek ve kornea) ve kemik iliği nakilleri ile haslarımızın yeni bir hayata merhaba diyebilmeleri için çabalıyoruz. Öne çıktığımız bir diğer nokta; ileri tıp uygulamalarımız. Günümüzün en önemli sağlık sorunu olan kanserin tanı ve tedavisinde tam donanımlı bir merkez olmaktan gurur duyuyoruz. Kanser cerrahisi ve radyoterapi, medikal onkoloji kliniğimizle senede 10 bin civarı kanser hastasına tam donanımlı merkez olarak hizmet veriyoruz. Her türlü radyolojik tetkikin yanı sıra başta kritik kanser ameliyatları olmak üzere cerrahide yüksek başarı oranıyla hizmet veriyoruz. Bunlara örnek olarak baş-boyun cerrahisi, meme-endokrin cerrahisi, akciğer kanseri cerrahileri, kolorektal cerrahi, ortopedi ve mikrocerrahi, el cerrahisi, beyin cerrahisi, epilepsi cerrahisi ile jinekolojik onkoloji ameliyatlarını saymak mümkün. Güncel cerrahi yaklaşımları kapsamında laparoskopik yöntemlerle de hastalarımızın konforu için hizmet veriyoruz. Medikal onkoloji ünitesinde uzman ekibimizle güvenli kemoterapi hizmeti sunarken, radyoterapi (ışın tedavisi) imkanlarında dünyadaki benzerlerimizle yarışır durumdayız.
Çocuk sağlığı ve hastalıkları kliniğimizde çocuk endokrinolojisi, çocuk kardiyolojisi ve çocuk alerjisi dallarında da, alanında güçlü ve uzman hekim kadrosu ile hastalarımıza hizmet sunuyoruz.
Toplum sağlığının geliştirilmesi konusunda önceliğimiz kadınlar. Kadınlarda da en sık görülen kanser türü olan meme kanseriyle mücadele ile erken tanı öne çıkardığımız çalışmalar arasında yer alıyor. Muayene sonrası gerek duyulduğunda hastalarımıza üç boyutlu mamo sentezli dijital mamografi ve ultrasonografiyle daha hassas, konforlu, hekim ve hasta dostu teknolojiyle aynı gün içinde hizmet sunuyoruz. Meme koruyucu cerrahi, Intraoperatif radyoterapi teknolojisi ile hastalarımız cerrahi operasyon esnasında radyoterapi görüyor ve ameliyat sonrası uygulanan radyasyon tedavisinden kurtuluyor. Alanında uzman plastik cerrahlarımızla bu hastalarımızın meme onarımı konusunda da yanındayız. Tüm dünyada yaşamı en çok tehdit eden kalp ve damar hastalıklarının tedavisinde de toplumuzun geleceği çocuklarımızın sağlığı için de deneyimli ve geniş bir hekim kadrosuyla hizmetteyiz.
Multidisipliner tedavi yaklaşımı ve tıbbın tüm dallarında sahip olduğu güçlü hekim kadrosu ile teknolojiyi takip ederek hizmet veren hastanemiz kanser tedavisinde de ön plana çıkmıştır. Bu hizmetleri verirken en yüksek teknoloji ile çalışmak en büyük arzumuz. 2008 yılından bu yana SGK ödemelerinde artış olmadığı halde hastalarımıza en iyi hizmeti verebilmek için yatırım yapmaya devam ediyoruz. Bugüne kadar Türkiye'nin kanser hastalığıyla mücadelesine destek olan Medicana International Ankara Hastanesi, Discovery IQ PET /CT ve Versa HD cihazlarıyla etkin tanı ve tedavinin yanı sıra hasta konforu öncülüğünde hizmet vermeye devam ediyor olmaktan gurur duyuyoruz.
Medicana International Ankara Hastanesi olarak ayrıca sağlık turizminde önemli bir hasta potansiyeline sahibiz. İleri tıp uygulamalarındaki güçlü altyapımız ve nitelikli hekim kadromuz sayesinde Batı Avrupa’da ağırlıklı olarak Hollanda’dan; Doğu Avrupa’da Kosova, Bosna-Hersek, Arnavutluk ve Makedonya’dan; Kafkaslarda Kazakistan, Gürcistan ve Azerbaycan’dan; Ortadoğu’da Irak ve Suriye’den; Arap Yarımadası’nda BAE ve Yemen’den; Kuzey Afrika’da Libya ve Cezayir’den hastalar hastanemizi tercih ediyor. Bu anlamda uluslararası hasta trafiğinin Ankara’ya çekilmesinde rol oynuyoruz.
Son birkaç yıldır oldukça fazla konuşulan Sağlık ve Teknoloji ile ilgili genel görüşlerinizi almak isteriz.
Endüstri, sanayi, tarım, moda, turizm, iletişim, basın ve medya gibi hayatımızın birçok alanında büyük yer etmeye başlayan teknoloji, sağlık alanında da birçok değişimi tetikliyor. Sağlık sektörü çok hızlı gelişen teknoloji ve buna paralel dijitalleşen dünyada her geçen gün tanı, tedavi, tedavi sonrası, koruyucu sağlık gibi süreçlerde büyük adımlar atıyor. Sağlıkta teknoloji ve dijitalleşmeyi birkaç ana başlıkta incelemek gerekiyor. Çünkü bu sayacağım başlıklar Big Data denilen veri yönetimiyle entegre olabiliyor ve birlikte bire bir kişiye özel imkanlar sağlıyor.
Örneğin şu an da bile hastalar teknoloji ve dijital sistemler ile online randevu, doğru sağlık bilgilerine hızlı ve kolay erişim, soru sorma ve yanıt alma; tahlil ve tetkik sonuçlarına ulaşma ve bunların yanı sıra bırakın yurt içinde, yurt dışındaki bir hekime danışma gibi bir çok imkanı kullanabiliyor.
Diğer yandan iletişim kanallarının ve yöntemlerinin dijitalleşmesi sağlık sektöründe yönetim kadrosundan tıbbi kadroya kadar hepimize önemli bir sorumluluk yükledi. Doğru, şeffaf ve güvenilir bilgi paylaşmak… Çünkü dijitalleşme ile birlikte sağlık okur yazarlığı arttı. Google gibi dev bir havuz hepimizin elinin altında. Hemen her sağlık kurumunun, doktorun sosyal medya hesapları var ve çok hızlı çok yoğun bilgi paylaşımı var. Dolayısıyla hastalarda bu kaynakları kullanıyor. İşte bu kadar hayatımızın içine nüfuz etmiş bir dijital dünyayı yönetmek ve doğru bilgi akışını sağlamak en önemli sorumluluklarımızdan birisi. Sağlık okuryazarlığı konusunda basının, devletin, sivil toplum örgütlerinin, doktorların ciddi bir çaba sarf etmesi gerekiyor. İnsanları bilinçlendirirken önceliğimiz insanlara hastalığı öğretmek değil, hangi durumda ne yapacaklarını, hangi yola başvuracaklarını, kime güveneceklerini neyi sorgulayacaklarını öğretmek olmalı. Bu sebeple hepimiz teknoloji ve dijitalleşme konusunda hızlı bir adaptasyon süreci yaşamalıyız.
Yapılan araştırmalara göre 1930’larda 50’li yaşlarda olan ortalama insan ömrünün, günümüzde 70’li yaşlara ulaştığını, 2150’ler de ise 100’lü yaşlara ulaşacağının öngörülüyor. Bilişim ve iletişim teknolojilerin son 20 yılda gösterdiği ve hayatımızı her alanda etkileyen bu büyük ivme artarak devam edecek. Bu sebeple teknolojiyi, bilişimi, veri kullanımını geç kaldık diye düşünmeden öğrenmeli ve geliştirmeliyiz.
Türkiye sağlık teknolojisinde diğer ülkeler ile kıyaslandığında ne durumda?
Sağlık teknolojileri konusunda çok donanımlı bir ülkeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın hayali olan Şehir hastanelerinin devreye girmesiyle de neredeyse hemen her yerde akıllı binalarımız ve son teknoloji cihazlarımızla hizmet verir hale geldik. Özel sektör ve üniversite hastanelerimiz yine öncü rol oynayarak ileri tıp uygulamalarının yapılabildiği çok gelişmiş tedavilerin gerçekleştiği hastaneler konumundadır. Sadece belki dışa bağımlı olan bu teknolojinin yerli yatırımla desteklenip teknolojiyi üretebilir hale gelmemiz önümüzde ki on yılın önceliği olacaktır.
Hızla gelişen teknoloji ve dijitalleşmenin sağlık sektörüne yansıması nasıl olacak, yakın gelecekte ne gibi yenilikler göreceğiz sizce?
Sağlıkta da yakın geçmişe kadar bahsetmediğimiz ancak teknolojinin son dönemde gösterdiği hızlı gelişim ivmesi ile yakından takip ettiğimiz birçok ürün, uygulama, cihaz, teşhis ve tedavi yönetimi ortaya çıktı. Yapay zeka, sanal gerçeklik, 3D organlar, robotik uygulamalar (ilaç dağıtımından cerrahiye kadar), 5 duyuya sahip robotlar ve hissi açık robotik uzuvlar, nöromedikal cihazlar; kişisel DNA profilleri ve buna bağlı kişiselleştirilmiş tedaviler-erken teşhisler; kök hücre alanındaki hızlı ve etkili gelişmeler, gen ve klon bankaları; ses tanıma uygulamaları, veri tabanı/veri madenciliği çalışmaları, akıllı kartlar ve bunlara bağlı geliştirilen implant uyarlamaları ve daha niceleri… Bugün bunlardan bahsediyor ve gelişmelerini başta sağlığa hizmet veren insanlar olmak üzere hepimiz izliyorsak altında yatan teknolojinin gücünü görmemiz ve bu alanda hıza ayak uydurmamız gerekiyor.
Ne gibi yenilikler göreceğiz kısmını örneklersek, üç boyutlu yazıcılar sayesinde yakın gelecekte yapay organlar meydana getirilebileceği ve organ naklinde kullanılabileceği konuşuluyor. Yani insan ömrü uzayabilecek görüşü var. Buna destek olarak giyilebilir teknolojiler sayesinde insan vücudundaki değişimler anlık olarak izlenebilecek. Ki şu anda bile kullanılabilen uygulama ve cihazlar mevcut. En basiti spor performansımızı, günlük su tüketimimizi yeme - içme durumumuzu hatta nabzımızı ölçen akıllı telefon ve saatleri çok yaygın kullanıyoruz. Gelecekte sağlık izleme sistemleri ile hasta kendi kendinin taramasını yapabilecek düzeyde olacağı konuşuluyor. Giyilebilir teknolojiler sayesinde anlık uyarı sistemleri ile çok hızlı müdahale imkanı doğacak. Örneğin kalp krizine erken müdahale fırsatımız olacak.
Teknoloji ve dijitalleşmenin sağlık sektöründe yaratacağı öngörülen bu kadar hızlı bir dönüşüm için siz ne düşünüyorsunuz?
İnsan hayatı her şeyin ötesinde benim için hem bir hekim hem de bir sağlık profesyoneli olarak söylüyorum bunu. Sağlığın tanımlamasını Dünya Sağlık Örgütü şöyle açıklıyor; insanların ruhsal, sosyal ve bedensel olarak iyi olma hali. Bu derece önem taşıyan ve insanlığın en temel ihtiyacı olan sağlığın teknoloji ve dijitalleşme ile entegrasyonu bence çok fazla olumlu katkı sağlayacak.
Dijitalleşme sayesinde sınırlar olmadan sağlık alanında hizmetlere ulaşacağımız, dünya genelinde her eve ve her kişiye daha az maliyetle dokunabileceği günleri görmemiz çok uzak değil. Yine Aruba raporundan örnek verirsem sağlık alanında yaşayacağımız bu dönüşüm bir tür bilim kurgu gibi görülmemeli. Aslında hali hazırda bunların ilk adımlarını yaşıyoruz ve çok hızlı entegre oluyoruz.
Dünya nüfusu hızla yaşlanıyor. Bu durum iyi bakım ve iyi tedavinin hayati bir öneme sahip olabileceğini gösteriyor. Birleşmiş Milletler rakamları 60'lardan sonra nüfusun 2030 yılına kadar %56 artacağını ve bu durumun büyük ölçüde daha verimli sağlık hizmetleri ihtiyacını artıracağını söylüyor.
Elbette bu gelişmeler heyecan verici fakat bir gerçeği de gözümüzün önünden ayırmamak lazım. Bu kadar hızlı öğrenmek, entegre olmak, dönüşüm rüzgarı beraberinde karmaşayı da getirecektir. Ancak öğrenmez, gelişmez ve uyum sağlayamazsak sağlık gibi temel bir ihtiyaçta zayıflamaya başlayacağız.
Dönüşümlerde ve bu tip gelişimlerde riskleri görmeli, iyi analiz etmeli ancak olumlu tarafından motive olmalıyız. Bugün mobil uygulamalar, aplikasyonlar, giyilebilir teknolojilerin faydasını asla yadırgayamayız. Ülkemiz hastanecilikte, tanı ve tedavi yöntemlerinde dünyada önemli bir konumda. Sağlık teknolojileri konusunda donanımlı bir ülkeyiz. Ayrıca hem dünyada hem de ülkemizde eğitimli sağlık çalışanlarının gelişime sürekli katkı sağlaması toplumun sağlık açısından kendini çok daha güvende hissetmesini sağlıyor.
Sonuç olarak artık sağlık sektörü her alanında teknoloji ve dijitalleşmeden bağımsız düşünülemez.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Medicana International Ankara Hastanesi Genel Müdürü Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Gülçin Türkmen Sarıyıldız, Medicana International Ankara Hastanesi hakkında genel bilgileri, sağlık alanındaki çalışmalarını ve sağlık sektöründe teknoloji / dijitalleşme konularını Mag Dergisi okuyucuları için değerlendirdi.
Medicana International Ankara Hastanesi’nden kısaca bahsedebilir misiniz?
Hastanemiz özel sağlık sektöründe 25 yılı aşkın süredir hizmet veren zincir hastanelerden Medicana Sağlık Grubu’nun amiral gemisi olarak biliniyor. Hastanemiz 2018 yılında 10’nuncu yaşını kutladı. 20 bin metrekarelik bir alanda 120’nin üzerinde uzman hekim ve deneyimli sağlık profesyonelleri ile başkentin ve çevre illerin sağlık ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Rakamlarla baktığımızda 2008 yılından bu güne 1 milyon 850 bin hastaya sağlık hizmeti verdiğimizi görüyoruz. Bu sağlık sektörü içinde çok anlamlı bir rakam.
Konumumuz, tam donanımlı kliniklerimiz, alanında uzman hekimlerimiz, ileri tıp uygulamalarımız ile hizmet veriyor olmaktan gurur duyuyoruz. Yüksek başarı oranlarıyla seyreden organ nakil merkezimizde karaciğer ve böbrek nakilleri yapıyoruz. Ayrıca Kemik iliği nakil ekibimizle Türkiye ikinciliğini elimizde tutuyoruz. Kanser cerrahisi ve radyoterapi, medikal onkoloji kliniğimizle senede 10 bin civarı kanser hastasına tam donanımlı bir merkez olarak hizmet veriyoruz. El cerrahisi, epilepsi cerrahisi, mikro cerrahi gibi spesifik alanlarda uzmanlarla çalışıyoruz.
Yine 2018’in son çeyreğinde Atılım Üniversitesi ile imzaladığımız afiliasyon ile üniversite hastanesi kapasitesinde olduğumuzu ortaya koymuş bulunuyoruz. Ankara'nın yerleşik iki kurumunun bir araya gelmesiyle çok güzel şeyler oluşturulacak. Şu anda böyle bir gerçek afiliasyon Ankara'da yok. Bu gerçekten Ankara'da sağlık alanında bir ilk ve Türkiye'de birçok şeye örnek olabilecek bir ilk.
Yıllardır Ankara’da sağlık yöneticileri arasında öne çıkan bir isimsiniz. Sizi de biraz tanıyabilir miyiz?
Yaklaşık 20 yıldır hekim ve sağlık yöneticisi olarak sektörde hizmet veriyorum. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. İlkokuldan beri hayalimdeki mesleğe kavuşmanın ardından genç yaşta sağlık yöneticiliği de yapmaya başlamamla birlikte işletme öğrenimi de aldım. Yol beni yöneticiliğe itti ama hekimlikten ve o duygudan da asla vazgeçmedim. Bununla beraber çalıştığım kurum ve hastalarını sahiplenmeyi seviyorum. Hekim olmamın avantajını ise özellikle riskli ve zor bir meslek grubu olan hekimlerle çalışırken yaşıyorum diyebilirim. Evliyim ve bir çocuk annesiyim. Hem hekimlikte hem de yöneticilikte gelişmek ve gündemi yakalamak için okumaktan ve araştırmaktan vazgeçmiyorum, benim olmazsa olmazım her ikisi de.
Medicana International Ankara Hastanesi’nin özellikli ve öne çıkan branşlarınızdan biraz bahsedebilir misiniz?
Medicana International Ankara Hastanesi Kemik İliği nakil ekibimizle Türkiye İkinciliğini elimizde tutuyoruz. Sağlık turizmi kapsamında organ nakli, kemik iliği gibi spesifik ve büyük cerrahi operasyonlarda da büyük başarılar elde ettik. Radyo cerrahide geçerli en son teknoloji olan Cyberknife Tedavisi’nde hasta sayısına göre dünya birinciliğine sahibiz. Yüksek başarı oranlarıyla sonuçlanan organ (böbrek ve kornea) ve kemik iliği nakilleri ile haslarımızın yeni bir hayata merhaba diyebilmeleri için çabalıyoruz. Öne çıktığımız bir diğer nokta; ileri tıp uygulamalarımız. Günümüzün en önemli sağlık sorunu olan kanserin tanı ve tedavisinde tam donanımlı bir merkez olmaktan gurur duyuyoruz. Kanser cerrahisi ve radyoterapi, medikal onkoloji kliniğimizle senede 10 bin civarı kanser hastasına tam donanımlı merkez olarak hizmet veriyoruz. Her türlü radyolojik tetkikin yanı sıra başta kritik kanser ameliyatları olmak üzere cerrahide yüksek başarı oranıyla hizmet veriyoruz. Bunlara örnek olarak baş-boyun cerrahisi, meme-endokrin cerrahisi, akciğer kanseri cerrahileri, kolorektal cerrahi, ortopedi ve mikrocerrahi, el cerrahisi, beyin cerrahisi, epilepsi cerrahisi ile jinekolojik onkoloji ameliyatlarını saymak mümkün. Güncel cerrahi yaklaşımları kapsamında laparoskopik yöntemlerle de hastalarımızın konforu için hizmet veriyoruz. Medikal onkoloji ünitesinde uzman ekibimizle güvenli kemoterapi hizmeti sunarken, radyoterapi (ışın tedavisi) imkanlarında dünyadaki benzerlerimizle yarışır durumdayız.
Çocuk sağlığı ve hastalıkları kliniğimizde çocuk endokrinolojisi, çocuk kardiyolojisi ve çocuk alerjisi dallarında da, alanında güçlü ve uzman hekim kadrosu ile hastalarımıza hizmet sunuyoruz.
Toplum sağlığının geliştirilmesi konusunda önceliğimiz kadınlar. Kadınlarda da en sık görülen kanser türü olan meme kanseriyle mücadele ile erken tanı öne çıkardığımız çalışmalar arasında yer alıyor. Muayene sonrası gerek duyulduğunda hastalarımıza üç boyutlu mamo sentezli dijital mamografi ve ultrasonografiyle daha hassas, konforlu, hekim ve hasta dostu teknolojiyle aynı gün içinde hizmet sunuyoruz. Meme koruyucu cerrahi, Intraoperatif radyoterapi teknolojisi ile hastalarımız cerrahi operasyon esnasında radyoterapi görüyor ve ameliyat sonrası uygulanan radyasyon tedavisinden kurtuluyor. Alanında uzman plastik cerrahlarımızla bu hastalarımızın meme onarımı konusunda da yanındayız. Tüm dünyada yaşamı en çok tehdit eden kalp ve damar hastalıklarının tedavisinde de toplumuzun geleceği çocuklarımızın sağlığı için de deneyimli ve geniş bir hekim kadrosuyla hizmetteyiz.
Multidisipliner tedavi yaklaşımı ve tıbbın tüm dallarında sahip olduğu güçlü hekim kadrosu ile teknolojiyi takip ederek hizmet veren hastanemiz kanser tedavisinde de ön plana çıkmıştır. Bu hizmetleri verirken en yüksek teknoloji ile çalışmak en büyük arzumuz. 2008 yılından bu yana SGK ödemelerinde artış olmadığı halde hastalarımıza en iyi hizmeti verebilmek için yatırım yapmaya devam ediyoruz. Bugüne kadar Türkiye'nin kanser hastalığıyla mücadelesine destek olan Medicana International Ankara Hastanesi, Discovery IQ PET /CT ve Versa HD cihazlarıyla etkin tanı ve tedavinin yanı sıra hasta konforu öncülüğünde hizmet vermeye devam ediyor olmaktan gurur duyuyoruz.
Medicana International Ankara Hastanesi olarak ayrıca sağlık turizminde önemli bir hasta potansiyeline sahibiz. İleri tıp uygulamalarındaki güçlü altyapımız ve nitelikli hekim kadromuz sayesinde Batı Avrupa’da ağırlıklı olarak Hollanda’dan; Doğu Avrupa’da Kosova, Bosna-Hersek, Arnavutluk ve Makedonya’dan; Kafkaslarda Kazakistan, Gürcistan ve Azerbaycan’dan; Ortadoğu’da Irak ve Suriye’den; Arap Yarımadası’nda BAE ve Yemen’den; Kuzey Afrika’da Libya ve Cezayir’den hastalar hastanemizi tercih ediyor. Bu anlamda uluslararası hasta trafiğinin Ankara’ya çekilmesinde rol oynuyoruz.
Son birkaç yıldır oldukça fazla konuşulan Sağlık ve Teknoloji ile ilgili genel görüşlerinizi almak isteriz.
Endüstri, sanayi, tarım, moda, turizm, iletişim, basın ve medya gibi hayatımızın birçok alanında büyük yer etmeye başlayan teknoloji, sağlık alanında da birçok değişimi tetikliyor. Sağlık sektörü çok hızlı gelişen teknoloji ve buna paralel dijitalleşen dünyada her geçen gün tanı, tedavi, tedavi sonrası, koruyucu sağlık gibi süreçlerde büyük adımlar atıyor. Sağlıkta teknoloji ve dijitalleşmeyi birkaç ana başlıkta incelemek gerekiyor. Çünkü bu sayacağım başlıklar Big Data denilen veri yönetimiyle entegre olabiliyor ve birlikte bire bir kişiye özel imkanlar sağlıyor.
Örneğin şu an da bile hastalar teknoloji ve dijital sistemler ile online randevu, doğru sağlık bilgilerine hızlı ve kolay erişim, soru sorma ve yanıt alma; tahlil ve tetkik sonuçlarına ulaşma ve bunların yanı sıra bırakın yurt içinde, yurt dışındaki bir hekime danışma gibi bir çok imkanı kullanabiliyor.
Diğer yandan iletişim kanallarının ve yöntemlerinin dijitalleşmesi sağlık sektöründe yönetim kadrosundan tıbbi kadroya kadar hepimize önemli bir sorumluluk yükledi. Doğru, şeffaf ve güvenilir bilgi paylaşmak… Çünkü dijitalleşme ile birlikte sağlık okur yazarlığı arttı. Google gibi dev bir havuz hepimizin elinin altında. Hemen her sağlık kurumunun, doktorun sosyal medya hesapları var ve çok hızlı çok yoğun bilgi paylaşımı var. Dolayısıyla hastalarda bu kaynakları kullanıyor. İşte bu kadar hayatımızın içine nüfuz etmiş bir dijital dünyayı yönetmek ve doğru bilgi akışını sağlamak en önemli sorumluluklarımızdan birisi. Sağlık okuryazarlığı konusunda basının, devletin, sivil toplum örgütlerinin, doktorların ciddi bir çaba sarf etmesi gerekiyor. İnsanları bilinçlendirirken önceliğimiz insanlara hastalığı öğretmek değil, hangi durumda ne yapacaklarını, hangi yola başvuracaklarını, kime güveneceklerini neyi sorgulayacaklarını öğretmek olmalı. Bu sebeple hepimiz teknoloji ve dijitalleşme konusunda hızlı bir adaptasyon süreci yaşamalıyız.
Yapılan araştırmalara göre 1930’larda 50’li yaşlarda olan ortalama insan ömrünün, günümüzde 70’li yaşlara ulaştığını, 2150’ler de ise 100’lü yaşlara ulaşacağının öngörülüyor. Bilişim ve iletişim teknolojilerin son 20 yılda gösterdiği ve hayatımızı her alanda etkileyen bu büyük ivme artarak devam edecek. Bu sebeple teknolojiyi, bilişimi, veri kullanımını geç kaldık diye düşünmeden öğrenmeli ve geliştirmeliyiz.
Türkiye sağlık teknolojisinde diğer ülkeler ile kıyaslandığında ne durumda?
Sağlık teknolojileri konusunda çok donanımlı bir ülkeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın hayali olan Şehir hastanelerinin devreye girmesiyle de neredeyse hemen her yerde akıllı binalarımız ve son teknoloji cihazlarımızla hizmet verir hale geldik. Özel sektör ve üniversite hastanelerimiz yine öncü rol oynayarak ileri tıp uygulamalarının yapılabildiği çok gelişmiş tedavilerin gerçekleştiği hastaneler konumundadır. Sadece belki dışa bağımlı olan bu teknolojinin yerli yatırımla desteklenip teknolojiyi üretebilir hale gelmemiz önümüzde ki on yılın önceliği olacaktır.
Hızla gelişen teknoloji ve dijitalleşmenin sağlık sektörüne yansıması nasıl olacak, yakın gelecekte ne gibi yenilikler göreceğiz sizce?
Sağlıkta da yakın geçmişe kadar bahsetmediğimiz ancak teknolojinin son dönemde gösterdiği hızlı gelişim ivmesi ile yakından takip ettiğimiz birçok ürün, uygulama, cihaz, teşhis ve tedavi yönetimi ortaya çıktı. Yapay zeka, sanal gerçeklik, 3D organlar, robotik uygulamalar (ilaç dağıtımından cerrahiye kadar), 5 duyuya sahip robotlar ve hissi açık robotik uzuvlar, nöromedikal cihazlar; kişisel DNA profilleri ve buna bağlı kişiselleştirilmiş tedaviler-erken teşhisler; kök hücre alanındaki hızlı ve etkili gelişmeler, gen ve klon bankaları; ses tanıma uygulamaları, veri tabanı/veri madenciliği çalışmaları, akıllı kartlar ve bunlara bağlı geliştirilen implant uyarlamaları ve daha niceleri… Bugün bunlardan bahsediyor ve gelişmelerini başta sağlığa hizmet veren insanlar olmak üzere hepimiz izliyorsak altında yatan teknolojinin gücünü görmemiz ve bu alanda hıza ayak uydurmamız gerekiyor.
Ne gibi yenilikler göreceğiz kısmını örneklersek, üç boyutlu yazıcılar sayesinde yakın gelecekte yapay organlar meydana getirilebileceği ve organ naklinde kullanılabileceği konuşuluyor. Yani insan ömrü uzayabilecek görüşü var. Buna destek olarak giyilebilir teknolojiler sayesinde insan vücudundaki değişimler anlık olarak izlenebilecek. Ki şu anda bile kullanılabilen uygulama ve cihazlar mevcut. En basiti spor performansımızı, günlük su tüketimimizi yeme - içme durumumuzu hatta nabzımızı ölçen akıllı telefon ve saatleri çok yaygın kullanıyoruz. Gelecekte sağlık izleme sistemleri ile hasta kendi kendinin taramasını yapabilecek düzeyde olacağı konuşuluyor. Giyilebilir teknolojiler sayesinde anlık uyarı sistemleri ile çok hızlı müdahale imkanı doğacak. Örneğin kalp krizine erken müdahale fırsatımız olacak.
Teknoloji ve dijitalleşmenin sağlık sektöründe yaratacağı öngörülen bu kadar hızlı bir dönüşüm için siz ne düşünüyorsunuz?
İnsan hayatı her şeyin ötesinde benim için hem bir hekim hem de bir sağlık profesyoneli olarak söylüyorum bunu. Sağlığın tanımlamasını Dünya Sağlık Örgütü şöyle açıklıyor; insanların ruhsal, sosyal ve bedensel olarak iyi olma hali. Bu derece önem taşıyan ve insanlığın en temel ihtiyacı olan sağlığın teknoloji ve dijitalleşme ile entegrasyonu bence çok fazla olumlu katkı sağlayacak.
Dijitalleşme sayesinde sınırlar olmadan sağlık alanında hizmetlere ulaşacağımız, dünya genelinde her eve ve her kişiye daha az maliyetle dokunabileceği günleri görmemiz çok uzak değil. Yine Aruba raporundan örnek verirsem sağlık alanında yaşayacağımız bu dönüşüm bir tür bilim kurgu gibi görülmemeli. Aslında hali hazırda bunların ilk adımlarını yaşıyoruz ve çok hızlı entegre oluyoruz.
Dünya nüfusu hızla yaşlanıyor. Bu durum iyi bakım ve iyi tedavinin hayati bir öneme sahip olabileceğini gösteriyor. Birleşmiş Milletler rakamları 60'lardan sonra nüfusun 2030 yılına kadar %56 artacağını ve bu durumun büyük ölçüde daha verimli sağlık hizmetleri ihtiyacını artıracağını söylüyor.
Elbette bu gelişmeler heyecan verici fakat bir gerçeği de gözümüzün önünden ayırmamak lazım. Bu kadar hızlı öğrenmek, entegre olmak, dönüşüm rüzgarı beraberinde karmaşayı da getirecektir. Ancak öğrenmez, gelişmez ve uyum sağlayamazsak sağlık gibi temel bir ihtiyaçta zayıflamaya başlayacağız.
Dönüşümlerde ve bu tip gelişimlerde riskleri görmeli, iyi analiz etmeli ancak olumlu tarafından motive olmalıyız. Bugün mobil uygulamalar, aplikasyonlar, giyilebilir teknolojilerin faydasını asla yadırgayamayız. Ülkemiz hastanecilikte, tanı ve tedavi yöntemlerinde dünyada önemli bir konumda. Sağlık teknolojileri konusunda donanımlı bir ülkeyiz. Ayrıca hem dünyada hem de ülkemizde eğitimli sağlık çalışanlarının gelişime sürekli katkı sağlaması toplumun sağlık açısından kendini çok daha güvende hissetmesini sağlıyor.
Sonuç olarak artık sağlık sektörü her alanında teknoloji ve dijitalleşmeden bağımsız düşünülemez.