Deprem bölgesinde bireylerin fiziksel yaralanmaları, toplu yaşam alanlarında hijyenik şartların sağlanamaması, içme suyu temininde yaşanan sıkıntılar, şehir kanalizasyonlarının suya karışması gibi kötü koşullar oluşmaktadır. Bu tarz riskler nedeniyle kolera, tifo, dizanteri; kullanım suyunun kısıtlılığı sebebiyle uygun hijyen koşulları sağlanamadığı için de uyuz, bit gibi birçok bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkma riski artmaktadır.
Bölgedeki iklim ve barınma koşulları henüz uygun zeminde olmadığı için başta enkaz altında kalan çocukların, ileri yaşta olanların ve kronik hastalığı olanların uzun süreli bir yaşam mücadelesi vermiş olması bağışıklık sistemlerini düşürür. Aynı zamanda enkaz altında kalmamış olsalar bile yaşam alanlarındaki su ve diğer hijyen koşullarının da yeterli olmayışı, bölgede barınmak durumunda kalan herkesi enfeksiyonlara karşı savunmasız hale getirebilir.
Çocukluklarda “Aşılama” Neden Önemlidir?
Sağlık Bakanlığımızın yapmış olduğu aşılama programları enfeksiyonlara karşı her ne kadar koruyucu olsa da toplum olarak farklı konularla ilgili bilinçli olmak ve farkındalık yaratmak bu süreçte büyük önem taşımaktadır. Bunlar içerisinde ilk düşünülmesi gerekenlerden biri yara enfeksiyonlarıdır. Özellikle enkaz altında kalmış olan çocuklarda kaybolan sinir hasarları, soğuğa bağlı hissizlik ve yaraların içerisinde bulunan yabancı cisimler, enfeksiyon riskini daha çok artırmaktadır.
Ayrıca çocukluk çağında olanlar için dikkat etmemiz gereken hususlardan bir tanesi, özellikle tetanoz başta olmak üzere aşılama olmalıdır. Belirgin bir yaşta, ergenlik çağında olan son 5 yıldır aşılamaya girmemiş, 3’ten az aşı yapılmış ya da aşılama durumunu bilmediğimiz kişilerde kontamine bir yaramız varsa mutlaka tetanoz aşısı yapılmalıdır. Bunlar da periyodik olarak bir takvime bağlanmalıdır.
Solunum Yolu Hastalıklarına Nasıl Dikkat Edilebilir?
Deprem sonrasında alt ve üst solunum yolları enfeksiyonları ile çok sık karşılaşılır. Afet bölgelerinde ve kamp bölgelerinde çadır yaşamları içerisinde bulaşıcı solunum yoluyla olan hastalıklar çok sık görülür. Özellikle influenza, koronavirüs, enfeksiyonları gibi birçok solunum yolu ile bulaşan akciğer hastalıklarına fazla rastlanmaktadır. Ayrıca deprem bölgesinin şu an içinde olduğu enkaz durumu nedeniyle yaygın olan inşaat tozlarının içerisinde çıkan, “mukormikozis” denilen kara mantar hastalığı da akciğer enfeksiyonlarına neden olabilmektedir.
Bu nedenle afet bölgelerinde çadırlarda ya da toplu alanlarda yaşayan, özellikle kronik hastalığı olan çocukların kişilerden uzak tutulması ve mümkünse o ortamda mutlaka maske takılması gerekmektedir. Bölgenin fiziksel durumu, enkaz kaldırma ve kurtarma çalışmaları nedeniyle oluşan toz, gaz, yanıcı ve kimyasal maddelerin ciğerlere zarar verebileceği akılda bulundurulmalı ve hırıltılı bir solunum, göğüs etrafında çekilmeler veya fazla öksürük atakları gibi belirtiler varsa mutlaka en yakın sağlık noktasına ve/veya sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Hijyen İshal Ataklarını Etkiler mi?
Diğer yandan deprem sonrasında kanalizasyonda oluşan sorunlar, tuvalet ihtiyaçlarındaki kontaminasyon riski de ishal ataklarını çok fazla artırabilir. Salmonella, şigella gibi ishal atakları, parazital enfeksiyonlar, kolera salgınları gibi salgınlar oluşabilir. Bu nedenle olabildiğince kişisel hijyene ve içinde bulunulan ortamın hijyenine dikkat edilmeli, temiz su ve sabun kullanılmalıdır.
Yara Temizliğinde Neler Yapılmalı?
Yara yollu enfeksiyonlar, çocukluk çağında bağışıklık sisteminin düşüklüğü de göz önüne alındığında artabilir. Bu yüzden yaralar mutlaka temiz suyla temizlenmelidir. Nehir, dere, deniz gibi yataklarda yara temizliği yapılmamalıdır. Belirgin bir kas yaralanması olmadan da çocuğunuzda bir eziklik olabilir. Bunlar özellikle kas ezilme sendromu dediğimiz durumlara yol açabilir. Eğer çocuklarımızın kollarında bir renk değişikliği, ağrı, karıncalanma hissi varsa ve idrar yaptıkları zaman çay renginde bir idrarla karşılaşıyorsanız mutlaka en yakın sağlık noktasına ve/veya bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.
Deprem Sonrası Enfeksiyon Riski ve Önlemler Hakkında Sık Sorulan Sorular
Kolera, tifo, dizanteri; kullanım suyunun kısıtlılığı sebebiyle uygun hijyen koşulları sağlanamadığı için de uyuz, bit gibi birçok bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkma riski artmaktadır.