Sıtma Nedir? Belirtileri, Tedavisi & Nasıl Geçebileceği Hakkında Bilgiler

Sıtma Nedir? Belirtileri, Tedavisi & Nasıl Geçebileceği Hakkında Bilgiler



İnsanlık, yüzyıllar boyunca sayısız bulaşıcı hastalıkla mücadele etmek zorunda kalmış ve bu hastalıkların etkin tedavisi bulunana kadar birçok kişi hayatını kaybetmiştir. Sıtma, geçmişi oldukça eskiye dayanan ve maalesef 2020 yılında dahi ölüme neden olabilen bulaşıcı bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) güncel verilerine göre, sıtma paraziti nedeniyle 2018 yılında 228 milyon kişi enfekte olmuş ve yaklaşık 405 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Yaygın olarak tropikal ve subtropikal bölgelerde görülen sıtma vakalarının daha çok Afrika kıtası için tehdit oluşturduğu söylenebilir. Ülkemizde ise 2010 yılından itibaren yerli sıtma vakası kaydedilmemiştir. Vakaların tamamının yurtdışı kaynaklı veya nüks vakalar olduğu gözlemlenmiştir. Sıtma hastalığıyla mücadelede en yüksek riskli grup 5-6 yaş grubundaki çocuklardır.

Sıtma Nedir?

Sıtma, insanlara tek hücreli Plasmodium paraziti aracılığıyla bulaşan ve bazı durumlarda ölümcül olabilen ateşli bir hastalıktır. Birçok hastalıkla ortak belirtileri olması nedeniyle sıtmanın ne demek olduğunu bilmek tanı ve tedavi süreci açısından oldukça önemlidir. Sıtma, enfekte dişi Anofel cinsi sivrisineklerin ısırmasıyla insanlara bulaşır. Sıtma, bulaşıcı bir hastalık olmasına rağmen, insandan insana doğrudan temasla veya cinsel yolla bulaşmaz. Çok nadir olarak görülen insandan insana hastalığın bulaştığı vakalar sadece kan nakli, organ nakli, enfekte şırınga kullanımı ve hamilelikte plasenta aracılığıyla hastalığın bebeğe bulaştırılması şeklinde görülmüştür.

Hastalık, parazitin alyuvarları ve karaciğer hücrelerini ele geçirmesi sonucunda ortaya çıkar. Zamanında tedavi edilmezse ölümcül olabilen sıtma, yaygın olarak nöbetler halinde ateş ve titremeye neden olan bir hastalıktır. Sıtmanın en belirgin özelliği olan bu nöbetler, sıtma tutması olarak adlandırılır. Belirtiler çoğunlukla enfeksiyon sonrasında 10 gün ila 4 hafta arasında ortaya çıksa da bazı durumlarda 7 gün içerisinde de belirtilerin görülmeye başlanacağı söylenebilir. Hastalığın bilinen en uzun kuluçka süresi ise enfeksiyon tarihinden itibaren 1 yılı aşmamıştır.

Dünyadaki sıtma vakalarının yaklaşık %93’ü Afrika kıtasında görülür. 2010 yılı verilerine göre, her bin kişiden 71’i sıtma hastalığına yakalanma riski altındayken, yapılan çalışmalar sonucu bu sayı 2018 yılında 57 kişiye kadar düşmüştür. Ancak, halen efektif bir sıtma aşısının bulunamadığı unutulmamalıdır.

Sıtma Hastalığı

Çoğu türü bilimsel olarak tanımlanmış olan Plasmodium adlı parazitin farklı hayvan türlerini de enfekte ettiği kaydedilmiştir. İnsanlarda sıtma hastalığına neden olduğu saptanan toplamda 5 farklı Plasmodium paraziti bulunur. Bu türler; P. falciparum, P. vivax, P. malariae ve P. ovale (iki tür) şeklindedir. Ayrıca, bu türlere ek olarak, P. knowlesi adı verilen parazitin de Güneydoğu Asya'nın bazı bölgelerinde farklı etken canlılardan insana bulaşarak sıtma hastalığına neden olduğu bilinmektedir. Bu parazit türlerinden insan sağlığı için en büyük tehdidi oluşturan iki tür ise P. falciparum ve P. vivax adı verilen türlerdir.

Afrika, Güneydoğu Asya, Batı Akdeniz ve Batı Pasifik’te görülen vakaların çoğunluğu P. falciparum türünden kaynaklanan vakalardır. Amerika bölgesinde görülen vakaların büyük çoğunluğu (%75) ise P. vivax adı verilen parazitten kaynaklanır.

Bilinen dört yüzden fazla türe sahip olan Anofel sivrisineğinin sadece otuz çeşidi insan sağlığını tehdit eder. Hastalığın şiddeti; hastalığı taşıyan etken canlıya, hastanın durumuna ve çevre şartlarına bağlı olarak değişiklik gösterir. Parazitin hayat döngüsünü tamamlayabilmesi için hem Anofel cinsi sivrisinekte hem de insan vücudunda belirli süre konaklaması gerekir.

Basit şekilde anlatmak gerekirse, hastalığın yayılması, paraziti taşıyan hayvanın kan emerken sporozoit adı verilen yapılar aracılığıyla bu paraziti kan dolaşımına aktarmasıyla başlar. Bu sporozoitler insanlarda doğrudan karaciğere saldırır ve hücreleri hızlı bir şekilde enfekte etmeye başlar. Karaciğerde belirli bir erginliğe ulaşan bu yapılar, daha sonrasında tekrar kan dolaşımına katılarak bu sefer de alyuvar adı verilen kan hücrelerini enfekte etmeye başlar. Bu sırada, sıtma hastalığının belirtileri ortaya çıkmaya başlar. Ortaya çıkan bu belirtiler insan kanında sıtma hastalığına sebep olan parazitin hem erkek hem de dişi olarak insan vücuduna yerleştiğini gösterir. Bu durum da parazitin insan vücuduna yerleşerek burada üremeye başladığı anlamına gelir.

Hastalığın bulaşma sürecinden de anlaşılacağı gibi zamanında müdahale ve tedaviyle hastalığın tamamen ortadan kaldırılması mümkündür. Ancak, bazı bölgelerde hâlen yerli vakalar görülmesi ve hasta bireylerin seyahat etmesi sonucunda hastalığa sebep olan parazitlerin etkisinin tamamen ortadan kaldırılması şu an için mümkün değildir.

Sıtma Belirtileri

Sıtma hastalığına sebep olan paraziti taşıyan ve taşımayan sivrisinek ısırıkları arasında gözle görülür herhangi bir fark bulunmaz. Bu, erken tanı konulmasını zorlaştıran ve hastalığın ölümcüllüğünü artıran bir durumdur. Sıtmanın başlıca belirtilerinin yaygın olarak görülen ateşli hastalıklarla benzer olduğu söylenebilir. Etken-konak birey eşleşmesi ve çevre şartlarına bağlı olarak ilk belirtiler şiddetli ya da hafif seyredebilir.

Tüm sıtma vakalarında ortak olarak görülen belirtiler; yüksek ateş, titreme, üşüme ve terlemedir. Bazı vakalarda kusma ve ishal de bu belirtilere eşlik edebilir. Hastalığın ağır seyrettiği vakalarda ise baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, iştahsızlık ve şiddetli titreme gibi belirtiler de görülebilir. Ancak, hastalığın ciddi bir organ yetmezliği problemine neden olmadığı durumlarda, hastanın mevcut tedavi yöntemleriyle tamamen sağlığına kavuşması mümkündür. Sıtma kaynaklı organ yetmezliği durumunda ise ortaya çıkan belirtiler hastada kalıcı hasarlara neden olabilir ve hatta ölümle sonuçlanabilir. Hastalığın genel döngüsünde erken sayılabilecek bu dönemde kişide ciddi bir organ yetmezliği durumu yoksa, kişi mevcut tedavi yöntemleriyle tamamen iyileşebilir. Bu durumda görülen belirtiler; nöbet geçirme, metabolik asidoz, ağır anemi, hipoglisemi, akut böbrek yetmezliği ve akciğerlerde ödem oluşumu şeklindedir. Ayrıca, sıtma hastası çocuklarda belirtilerin daha şiddetli, sık ve çoklu olabileceği unutulmamalıdır.

İnsan vücudunda karaciğerlerde gelişim gösteren sıtma paraziti, daha sonrasında periyodik olarak görülen nöbetlere neden olur. Enfekte olan kan hücreleri aynı anda patlayarak kan dolaşımına karışır ve bu da hastanın nöbet geçirmesine yol açar. Bu nöbetler genellikle hücre çoğalması ve yeni enfekte hücrelerin oluşma süresiyle doğru orantılı olarak 48 ya da 72 saatlik döngüler halinde görülebilir. Uyku sırasında geçirilen nöbet ya da gece sıtma tutması olarak adlandırılan durum, çoğu vakada görülen bir belirtidir ve nöbet geçiren kişiye zamanında müdahale edilememesi ciddi sonuçlar doğurabilir.

Sıtma Tedavisi

Çoğu hastalığın tedavisinde en etkili koruyucu yöntem olan aşılama, sıtma hastalığı için henüz mümkün olmayan bir durumdur. Sıtma hastalığına karşı ortak bir aşının geliştirilmesinin önündeki en büyük engel, enfeksiyon sonucu oluşan yapının kendisinin ve yapının gelişim sürecinin oldukça karmaşık olmasıdır. Hastalığa neden olan parazit, insan vücudunda bağışıklık sistemiyle savaşır ve bu sırada sürekli olarak kendi yüzeyini değiştirebilir. Aşı araştırmalarında üzerinde durulması gereken temel konu, parazitin bu değişikliğine karşı sürekli farklı şekillerde cevap vermeye çalışan bağışıklık sistemimizin kompleks yapısıdır.

Hastalığın tedavi sürecini belirleyen ana etmen enfeksiyona sebep olan Plasmodium parazitinin türüdür. Bu nedenle, parazitin hangi türden olduğunun belirlenmesi tedavi sürecinin en önemli adımını oluşturur. Yukarıda da belirtildiği gibi, sıtma belirtileri, akut ateşli hastalıklarla büyük ölçüde benzerlik gösterdiğinden, genel anlamda sıtma açısından tehlikeli kategoride değerlendirilen ülkelere son 1 yıl içerisinde seyahat edilmiş olması, hastalık ihtimalinin göz önünde bulundurulmasını gerektiren bir durumdur.

Parazitin hangi türden olduğunun belirlenmesinin ardından, tedavi planının oluşturulması da farklı etkenlere bağlı olarak gerçekleşir. Parazitin nereden ve ne zaman bulaştığı, belirtilerin şiddeti, hastada görülen diğer hastalıklar, alerjiler ve gebelik, tedavide farklı yöntemlere başvurulmasına neden olur.

Sıtma Hastalığı Testi

Hastalığın tanısı için kullanılan farklı sıtma testleri vardır. Kullanılan testler, vakadan vakaya değişse de testin ne kadar hızlı sonuç verdiği sıtma gibi hastalıklarda büyük önem taşır. Sıtmanın yaygın olarak görüldüğü Afrika gibi bölgelerde hâlâ sıtma testleri için laboratuvar koşulları yeterli olmasa da genel anlamda testlerin ulaşılabilir olduğu ve kolaylıkla yapıldığı söylenebilir. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından hem riskli bölgelere seyahat öncesi hem de sonrası için detaylı bilgi, test ve ilaç servisi sunulur.

Sıtma tanısı konulması, klinik yetersizlikler, uzun kuluçka süresi veya kazanılabilir bağışıklık gibi nedenlere bağlı olarak zorlaşabilir. Tanıda kullanılan temel yöntemler şu şekildedir:

•Klinik tanı yöntemi

•Mikroskobik tanı yöntemi

•Antijen testi

•Moleküler tanı yöntemi

•Seroloji

•İlaç direnci testi

Bu yöntemler arasında klinik tanı en düşük maliyetli yöntemdir, ancak, sıtma birçok hastalıkla benzer belirtiler gösterdiği için ayırıcı belirtilerin saptanması büyük önem taşır. Yukarıda da belirtildiği gibi, vakadan vakaya değişiklik gösterme ihtimali bulunsa da en yaygın görülen sıtma belirtileri yüksek ateş, üşüme, titreme, halsizlik ve terlemedir. Ayrıca, klinik tanı yönteminde, sonuçların mutlaka laboratuvar testleriyle doğrulanması gerektiği unutulmamalıdır.

Yaygın olarak kullanılan diğer bir yöntem olan mikroskobik tanı yönteminde ise sıtma hastası olduğundan şüphelenilen bireyden alınan kan örneği mikroskop altında incelenir. Bu yöntem yüksek oranda doğru sonuç verdiği gibi en ucuz ve güvenilir standart tani yöntemlerinden biridir.

Aynı zamanda, kandaki antijen seviyesine bakılması sonucu da çok hızlı bir şekilde sıtma tanısı konulabilir. Mikroskop altında inceleme yapılmasının mümkün olmadığı durumlarda ve özellikle yerli vakaların fazla olduğu bölgelerde sıklıkla bu tanı yöntemine başvurulur.

Moleküler tanı yönteminde ise polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) adı verilen test sayesinde parazitlerde bulunan nükleik asitler tespit edilebilir. Bu yöntem de oldukça güvenilir sonuçlar vermesine rağmen, maliyetli bir tanı yöntemidir. Bunun dışında, sıtma hastalığının tanısında kullanılan serolojik yöntemlerde, parazitin kendisinin tespit edilmesinden ziyade, bağışıklık sisteminin enfeksiyonla mücadelesinde görev alan antikorların varlığı incelenir. Yalnızca özel laboratuvarlarda yapılabilen ilaç direnç testleri ise sıtmaya karşı daha etkin bir tedavi süreci oluşturulmasını sağlayabilir.

Sıtma Neden Bulaşır?

Sıtmanın neden ve nasıl bulaştığının bilinmesi, hastalıkla mücadele açısından büyük önem taşır. Bu noktada, sıtmanın sıcak ülkelerde daha yaygın olarak görüldüğü söylenebilir. Bunun nedeni ise sıtmaya neden olan Anofel cinsi sivrisineklerin daha çok sıcak bölgelerde yaşamasıdır. Ancak, her sıcak bölgede sıtma vakasına rastlanmaz. Bu bölgeler, sıtma parazitinden tamamen temizlenmiş bölgelerdir.

Her ne kadar seyahat ederken sıtma hastalığına karşı alınabilecek bazı önlemler bulunsa da hastalık açısından riskli bölgelere seyahat etmek, hastalığın bulaşma riskini büyük ölçüde artıran bir faktördür. Riskli bölgelere seyahat ederken bulaş riskini en aza indirmek hayati önem taşır. Örnek vermek gerekirse, sıtma parazitini taşıyan sivrisineklerin ısırığından korunmak için riskli bölgelerde uyurken cibinlik kullanılması oldukça basit ancak en etkili korunma yöntemlerinden biridir.


Hamilelikte Sıtma Tutması

Hamilelikte sıtma tutması hem anne hem de bebek için ciddi sonuçlar doğurabilir. Yapılan araştırmalara göre, bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle, sıtma hastası hamile bireylerde belirtilerin normalden çok daha ağır seyrettiği gözlemlenmiştir. Ancak, hamilelik sırasında sıtma hastalığına yakalanan anne adaylarının hastalığı bebeğe bulaştırma riski hakkında yapılan araştırmaların yetersizliğinden dolayı, bu konu hakkında kesin bir yargıya varmak yanlış olacaktır. Bu noktada, anneden bebeğe sıtma hastalığının bulaştığı vakaların gözlemlendiği ve sıtma parazitinin plasenta aracılığıyla bebeğe aktarıldığı unutulmamalıdır. Hamilelikte annede görülen sıtma hastalığının erken teşhis edilemediği durumlarda, hastalık, erken doğum veya düşüğe neden olabilir. Doğumdan sonraki süreçte ortaya çıkabilen lohusalıkta sıtma tutması da annelerde görülebilen durumlar arasında yer alır. Emzirme döneminde sıtmaya yakalanan annelerin tedavi süreci konusunda yapılan araştırmalar ilaç kullanımının bebeğe zarar verip vermediği konusunda yetersiz kalmıştır. Ancak, yine de lohusa dönemindeki annelerin ilaç kullanmasının bebeğin sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik göstereceği söylenebilir.

Enfeksiyon Hastalıkları
Prof. Dr.
Reşit Mıstık
Enfeksiyon Hastalıkları
MEDICANA BURSA
Profili Gör
Oluşturma: 28.10.2020 15:54
Son Güncelleme: 22.12.2021 15:18
Oluşturan: Reşit Mıstık
+A A-

İlgili Bölüm Hekimleri