Sodyum, sinir ve kas fonksiyonu için hayati öneme sahiptir. Aynı zamanda kan basıncını düzenlemeye yardımcı olur. Yeterli sodyum olmadan, vücudun hücrelerdeki ve çevresindeki su dengesini koruması mümkün değildir. Bir elektrolit dengesizliği olan sodyum düşüklüğü, akut ve kronik tipte yaygın olarak görülür. Genellikle belirli sağlık sorunlarının sonucu olarak ortaya çıkar. Tedavi seçenekleri arasında sıvı alımının sınırlandırılması, ilaç kullanımı veya IV sıvı alımı yer alır.
Hiponatremi olarak da bilinen sodyum düşüklüğü, kandaki düşük sodyum seviyesini ifade eder. Sodyum, kanda bulunan bir element veya bir elektrolittir ve çoğunlukla hücrelerin dışındaki vücut sıvılarında bulunur. Vücut sıvıları ve dokularındaki en pozitif yüklü iyon olduğu için tüm kimyasal süreçlerin tamamlanmasına yardımcı olur. Yaşamsal faaliyetler hücresel düzeyde gerçekleşir; sodyum olmadan kas ve sinir hücrelerindeki işlemler tamamlanamayabilir.
Sodyum ayrıca, vücudun su tutma yeteneğini de etkiler. Sodyum seviyesi düşük olduğunda vücut, elektrolit ve su dengesini koruyamaz. İdeal olarak, sağlıklı yetişkinlerde sodyum değeri 136-145 mEq/L'dir. Şiddetli hiponatremi, serum sodyumunun <125 mEq/L olması olarak tanımlanır.
Sodyum düşüklüğü aşağıdaki şekillerde olabilir:
Hücrelerin dışında bulunan sıvılardaki sodyum miktarı normalin altına düştüğünde, seviyenin dengelenmesi için su hücrelere girer. Bu, hücrelerin çok fazla su ile şişmesine neden olur. Beyin hücreleri şişmeye karşı özellikle hassastır. Düşük sodyum semptomlarının çoğuna bu durum neden olur.
Sodyum düşüklüğünün nedenleri aşağıdakiler olabilir:
Sodyum seviyesinin düşük olması, bunların yanı sıra hipotiroidizm ve adrenal yetmezlik gibi hormonal rahatsızlıklarla da açıklanabilir. Fazla su tüketimi, sodyum miktarını dengesiz hale getiren su zehirlenmesine neden olabilir. Bazı hastalar için bu durum, duygudurum bozukluklarıyla ilişkilidir.
Terlemeye bağlı olarak normalden daha fazla su kaybına neden olan aşırı egzersiz de şiddetli hiponatremiye yol açabilir. Bebeklerde ise mama yerine su veya dengeli bir elektrolit solüsyonu verildiğinde hiponatremi oluşabilir. Aşırı dozda ilacın MDMA (ecstasy) ile birlikte kullanılması da sodyum düşüklüğü ile ilişkili olabilir.
Sodyum düşüklüğünün olası belirtileri aşağıdaki gibidir:
Hiponatreminin klinik belirtileri, serum sodyumunun düşme hızına bağlıdır. 24 ila 48 saat içinde sodyumda akut bir düşüş, ölümcül olabilen beyin sapı herniasyonuna, nöbetlere, komaya, solunum durmasına ya da ciddi beyin ödemine neden olabilir. Bu durum, sodyumun 125-130 mEq/L gibi nispeten çok düşmediği durumlarda dahi meydana gelebilir.
Belirtiler, birkaç gün veya hafta içinde kademeli olarak azalabilir ve daha hafif seyredebilir. Bazı kişilerde ise asemptomatik olabilir. Giderek azalan nörolojik belirtiler arasında kusma, kafa karışıklığı, baş ağrısı, uyuşukluk ve mide bulantısı bulunur.
Hiponatremiyi teşhis etmenin tek yolu kan testidir. Hastalardan ayrıca, idrar elektrolitlerini ve konsantrasyonunu kontrol etmek için idrar testi istenebilir. Kapsamlı tıbbi öykü, kullanılan ilaçlar ve fizik muayene ile birlikte bu testler, su dengesizliğinin nedenini ortaya çıkarmaya yardımcı olabilir.
Teşhis için yapılan testler şunları içerebilir:
Hiponatremi tedavisi, hastalığın altında yatan nedeni iyileştirmeye odaklanır. Tedavi ayrıca, sodyum düzeyine, hastalığın gelişme süresine ve semptomlara bağlı olarak belirlenir. Aşırı su alımına bağlı hiponatremi durumunda, hastaların sıvı alımını geçici olarak azaltması gerekir. Durumun nedeni kanser ise tümörü çıkarmak için radyasyon, kemoterapi veya cerrahi yöntemlerden yararlanılarak sodyum dengesizliği düzeltilebilir.
Hipervolemik hiponatreminin tedavisinde birinci basamak tedavi olarak su kısıtlaması önerilir. Bu, günde yaklaşık 1 litre ya da daha az su dahil sıvı alınmasını içerir. Diğer tedaviler arasında furosemid ile diüretik tedavisi, sodyum kısıtlaması veya vaptan tedavisi yer alır.
Diğer tedaviler, spesifik hiponatremi tipine bağlıdır.