Dilin büyümesi, makroglossi olarak da bilinir ve yetişkinlerden daha çok çocukları etkileyen nadir bir durumdur. Dilin anormal bir şekilde büyümesiyle oluşur ve bu durum yeme, konuşma, nefes alma ve genel ağız sağlığını etkileyebilir.
Çocuklar dil büyümesiyle (doğuştan) doğabilir veya tıbbi bir duruma yanıt olarak doğumdan sonra (sonradan) gelişebilir. Dil büyümesi çoğu zaman dildeki doku miktarının artmasından kaynaklanır. Ayrıca bazı kanser türleri veya ciddi enfeksiyonlar nedeniyle de dilde büyüme gelişebilir. Dilin büyük boyutu ayrıca çene ve dişlerin anormal gelişimine neden olarak dişlerin hizasız veya çıkıntılı olmasına yol açabilir. Dil ucunda ülserasyon ve doku ölümü de hastalığın diğer belirtileri arasında olabilir.
Makroglossi adı verilen dil büyümesi, çeşitli faktörlerin bir sonucu olarak ortaya çıkar.
Down sendromlu bireylerin dilleri ağız boyutlarına göre normalden daha büyüktür ve bu durum konuşma ve nefes alma zorluklarını artırabilir.
Bu aşırı büyüme bozukluğu, solunum yolu tıkanıklığı, beslenme ve konuşma gelişiminde sorunlara yol açan dil büyümesine neden olabilir. Genellikle cerrahi müdahale gerekir.
Gelişim sırasında yetersiz tiroid hormonu, dil de dâhil olmak üzere genel doku büyümesine neden olabilir. Hastalığın yönetimi için tiroid hormonu replasmanıyla erken tedavi çok önemlidir.
Bu durum, dil de dahil olmak üzere dokularda amiloid proteinlerinin birikmesine ve dilin büyümesine neden olur. Önemli işlevsel bozukluklara yol açabilir ve karmaşık bir tedavi gerektirebilir.
Hipofiz bezindeki tümörler, özellikle aşırı büyüme hormonu olmak üzere hormonal dengesizliklere yol açarak akromegali ve sonrasında dil büyümesine neden olabilir. Tümörün ve hormon seviyelerinin yönetilmesi çok önemlidir.
Öncelikle bir cilt rahatsızlığı olmasına rağmen, metabolik düzensizlik yoluyla dolaylı yoldan dil büyümesine katkıda bulunabilecek sistemik bozukluklarla da ilişkili olabilir.
Bu iltihaplı hastalık dilde granülomların oluşmasına, dilin büyümesine ve fonksiyon bozukluğuna yol açabilir.
SLE, dil de dâhil olmak üzere yaygın iltihaplanmaya ve doku hasarına neden olabilir ve dil büyümesini ağrı, ülserasyon ve işlev bozukluğu ile birlikte karmaşık hale getirebilir.
Bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerde, şiddetli enfeksiyonlar dilde belirgin şişlik ve iltihaplanmaya neden olabilir, dil büyümesini şiddetlendirebilir ve potansiyel olarak yaşamı tehdit eden hava yolu tıkanıklığına yol açabilir.
Isırma veya diş tellerinin tahrişi gibi kronik travmalar, zamanla kalıcı dil büyümesine yol açabilen lokal şişliklere neden olabilir. Bu durum, önceden var olan makroglossiyi kötüleştirebilir veya hassas bireylerde tetikleyebilir.
Çeşitli tümörler, lokalize büyüme veya sistemik etkiler yoluyla doğrudan dil büyümesine neden olabilir. Lenfanjiyom ve hemanjiyom gibi tümörler, dil büyümesine yol açan vasküler malformasyonlara neden olurken, lösemi ve nörofibromatozis dil dokusuna sızarak onkolojik ve cerrahi tedavi gerektirebilir.
Doğuştan hipotiroidiye benzer şekilde, yetişkinlerde sonradan edinilen hipotiroidi, dil de dahil olmak üzere dokularda mukopolisakkaritlerin birikerek büyümesine neden olan miksödeme yol açabilir.
Diyabetin kontrol edilememesi, proteinlerin glikozilasyonuna ve dil de dahil olmak üzere dokuların kalınlaşmasına ve şişmesine yol açabilir.
Bu beslenme yetersizliği hastalığı dilde mukozal değişikliklere ve şişmeye yol açarak dilin aşırı büyümesine neden olabilir.
B12 vitamini eksikliği glosit ve dilde şişmeye neden olarak dil büyümesine yol açabilir.
Bu tip I mukopolisakkaridoz hastalığı, dokularda glikozaminoglikan birikimine neden olarak dil büyümesine ve diğer sistemik semptomlara yol açar.
Belirtiler, dil büyümesine neden olan durumun nedenine ve şiddetine göre değişiklik gösterir. Belirtiler şunları içerebilir:
Dil büyümesini tedavi etmek için ilaçlar, cerrahi, radyasyon ve ortodontik tedavi dahil olmak üzere çeşitli tedavi yöntemleri kullanılabilir. Tıbbi tedaviye yanıt vermeyen akromegali ve makroglosi hastaları kısmi glossektomiden faydalanabilir. Dil büyümesi nedeniyle tedavi gören kişilerin yaklaşık %10'u dillerinin boyutunu küçültmek için ameliyat olur.
Makroglosi ile ilişkili kalıtsal veya konjenital bozukluklar arasında Down sendromu, Beckwith-Wiedemann sendromu, primer amiloidoz ve konjenital hipotiroidizm bulunur. Edinilmiş nedenler arasında travma, kanser, endokrin bozuklukları ve inflamatuar veya enfeksiyöz hastalıklar yer alabilir.
Doktorunuz, bu sorunun temel nedenini belirledikten sonra standart veya cerrahi tedaviler önerecektir. Dil büyümesi, doğuştan gelen bir sorundan kaynaklanıyorsa, dil boyutunu küçültmek için Glossektomi (dilin bir kısmının veya tamamının alınması işlemi) adı verilen cerrahi bir işlem uygulanır.
Öte yandan, sorun travmatik durumlar veya ağız içi rahatsızlıklar sonucu ikincil olarak ortaya çıkarsa, birincil rahatsızlığı tedavi etmek için uygulanan kişiye özel tedavi, dil devinimini de tedavi edebilir. Hafif makroglosi vakaları olan kişilerin cerrahi müdahalelere ihtiyacı yoktur, ancak uygun ortodontik tedavilere ve konuşma terapilerine ihtiyaçları vardır.
Dil büyümesinin tedavisi, bu rahatsızlığın altında yatan nedenin belirlenmesiyle başlar. Doktorların kan testleri ve röntgen gibi görüntüleme sistemleri kullanmasını gerektirir. Bazı durumlarda, aile öyküsü ve fiziksel tıbbi testler gereklidir. Dil büyümesiyle ilişkili çok sayıda potansiyel faktör bulunduğundan testler farklılık göstermektedir. Bu testler şunları içerebilir:
BT taramaları, başın ve boynunn üç boyutlu (3B) görüntülerini oluşturmak için bir dizi X-ışını ve bir bilgisayar kullanır.
Bu görüntüleme testi, vücuttaki organların ve yapıların çok net görüntülerini üretmek için büyük bir mıknatıs, radyo dalgaları ve bir bilgisayar kullanan ağrısız bir testtir.
Dil büyümesi (makroglossi), yani dilin normalden büyük olması durumu, farklı nedenlerden kaynaklanabilir ve değerlendirme için birkaç uzmanlık alanı devreye girebilir. Bunlar: Kulak Burun Boğaz, iç hastalıkları, endokronoloji, pediatri ve ağız ve çene cerrahisi (Diş hekimi)
Tedavi edilmediği takdirde dil büyümesi çeşitli komplikasyonlara yol açabilir, bunlar arasında şunlar yer alır:
Dilin aşırı büyümesi solunum yolunu tıkayarak uyku apnesine veya solunum sıkıntısına yol açabilir.
Ağız hijyeninin yetersiz olması nedeniyle dişlerde hizasızlık ve çürük riski artabilir.
Yutma güçlüğü yetersiz beslenmeye ve kilo kaybına yol açabilir.
Kısa vadeli komplikasyonlar arasında akut solunum yolu sorunları yer alabilirken, uzun vadeli komplikasyonlar arasında kronik diş sorunları ve devam eden konuşma güçlükleri yer alabilir. Bu riskleri en aza indirmek için erken teşhis ve tedavi şarttır.