Ödem, hücreler arası boşlukta ya da hücrelerin içinde sıvı birikmesi sonucu ilgili bölgede ortaya çıkan şişliklere verilen isimdir. Ödemin oluşması için dokularda yer alan vücut sıvılarının bulundukları bölgeden ayrılarak doku içine geçmesi gerekir. Dolayısıyla, vücut sıvılarında yer değiştirmeye neden olan çeşitli etkenler, dokularda ödeme yol açabilir.
Tıbbi tedaviye ek olarak, bireyin evde kendi uygulayabileceği bazı önlemler de ödemin atılmasında etkili olabilir. Sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen gösterilmeli, tuz ve sıvı alımı kontrol altında tutulmalıdır. Düzenli egzersiz, hem genel sağlık hem de dolaşım sisteminin düzgün çalışması açısından önemlidir. Vücut kitle endeksi ideal aralıkta tutulmalı; fazla kilo, damarları zorladığı için ödemi artırabilir. Sigara ve alkol tüketimi bırakılmalıdır. Aynı pozisyonda uzun süre kalmaktan kaçınılmalı; sık sık pozisyon değiştirilmelidir.
Hücreler arası boşlukta sıvı birikmesi, yumuşak kıvamda ve bastırıldığında "gode" adı verilen çukurlaşmayla karakterize ödeme neden olabilirken, enfeksiyon hastalıkları kaynaklı iltihaplanma durumunda biriken sıvı daha sert ve ağrılı bir ödem oluşturabilir. Bu nedenle, ödemin etkili bir şekilde vücuttan atılması ve tedavi edilmesi için öncelikle altta yatan nedenin doğru şekilde tespit edilmesi gerekir. Bu da ancak uzman bir doktor tarafından yapılacak ayrıntılı değerlendirme ile mümkündür. Ödem herkesi etkileyebilecek bir durumdur, ancak özellikle 65 yaş üstü yetişkinlerde ve hamilelerde daha sık görülür. Ödemin birçok çeşidi vardır. Bunlar:
Genellikle bacakları, ayakları ve ayak bileklerini etkiler; ancak kollarda da görülebilir. Dolaşım sisteminde, lenf düğümlerinde veya böbreklerde bir sorun olduğunun işareti olabilir.
Ayaklarda ve alt bacaklarda sıvı biriktiğinde meydana gelir. Yaşlılarda ve hamilelerde daha yaygındır. Ayaklarda his kaybına sebep olabilir ve hareket etmeyi zorlaştırabilir.
Kol ve bacaklarda görülen bu şişlik, genellikle vücuttan mikropları ve atıkları filtrelemeye yardımcı olan lenf düğümlerindeki hasardan kaynaklanır. Hasar, kanser tedavileri (ameliyat veya radyasyon) sonucu oluşabilir. Kanserin kendisi de lenf düğümlerini tıkayarak sıvı birikimine yol açabilir.
Akciğerlerdeki hava keseciklerinde sıvı toplandığında meydana gelir. Nefes almayı zorlaştırır ve kişi uzandığında belirtiler artar. Kalp atışı hızlanabilir, boğuluyormuş hissi yaşanabilir ve bazen kanlı, köpüklü balgamla öksürük görülebilir. Bu durum acil tedavi gerektirir.
Beyinde sıvı birikmesiyle oluşan ciddi bir durumdur. Kişi başını sert şekilde vurduğunda, bir kan damarı patladığında veya tümör ya da alerjik reaksiyon geliştiğinde meydana gelebilir.
Gözün arkasında, ışığa duyarlı doku olan retinanın merkezindeki makula adı verilen bölgede sıvı biriktiğinde oluşur. Retinadaki hasarlı kan damarlarının sıvı sızdırması sonucunda gelişir.
Günlük hayatta sık karşılaşılan sağlık sorunlarından biri de vücutta gelişen ödeme bağlı oluşan şişliklerdir. Farklı rahatsızlıklara bağlı olarak gelişebilen ödem, kişinin yaşam kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkileyebildiği gibi önemli hastalıkların habercisi de olabilir. Bu anlamda, vücutta ödemin nasıl ve neden geliştiğiyle birlikte ödemin vücuttan nasıl atılabileceğine dair bilgi sahibi olmak oldukça önemlidir. Ödemin tedavisinde en yaygın kullanılan yöntemlerden bazıları şunlardır:
Ödemi azaltmak için, kişinin normalden daha fazla idrara çıkmasını sağlayarak sıvı atımını kolaylaştıran "diüretik" ilaçlar kullanılabilir.
Sodyum, vücudun sıvı tutmasına neden olur. Bu nedenle, sodyum (tuz) tüketiminin sınırlandırılması önerilir.
Yerçekimi, şişliği artırabilir. Şişmiş bölgenin desteklenmesi ve yukarı kaldırılması, sıvı birikimini azaltabilir.
Kompresyon giysileri ve çorapları, sıvının vücudun merkezine doğru geri hareket etmesine yardımcı olarak özellikle periferik ödemde kullanılabilir.
Yukarıda sayılan etkenlere bağlı olarak vücudun belirli bir bölgesinde ya da genelinde ödem gelişebilir. Ödeme yol açan bazı durumlar ve hastalıklar şu şekilde sıralanabilir:
Uzun süre ayakta durma, oturma veya yatma durumlarında, üzerine yük binen dokularda kan birikmesine bağlı ödem oluşabilir.
Özellikle aşırı tuz tüketimi, vücudun fazla su tutmasına neden olur ve ödem gelişme riskini artırır.
Hamilelik döneminde fizyolojik değişimlerin etkisiyle dokularda sıvı birikme ihtimali artar ve ödem gelişebilir.
Bacak toplardamarlarında oluşan pıhtı, damar yetmezliği veya varis gibi sorunlar, o bölgede ciddi ödemlere yol açabilir.
Artan damar içi basınç, sıvının dokulara geçmesini kolaylaştırarak ödem oluşturabilir.
Dokularda iltihaplanma oluşturan enfeksiyonlar, ödeme neden olan başlıca etkenlerdendir.
Özellikle kas-iskelet sistemi travmalarında, iyileşme süreci boyunca ödem sıklıkla gözlenebilir.
Kalp yeterince kan pompalayamadığında, kan dokularda birikir ve yaygın ödem oluşabilir.
Böbreklerin yeterince süzme işlevini yerine getirememesi, fazla su ve mineralin vücutta kalmasına ve ödem oluşumuna neden olur.
Karaciğerde yeterli miktarda kan proteini üretilemediğinde, sıvının damarda tutulması zorlaşır ve ödem gelişebilir.
Hipotiroidi durumunda dokularda sık sık ödem oluşabilir.
Lenf damarlarının hasarı nedeniyle lenf sıvısının dolaşımı bozulur ve bu da ödem gelişimine neden olur.
Alerjik reaksiyonlar, damar geçirgenliğini artırarak ödeme yol açabilir.
Böcek sokması sonucu meydana gelen iltihaplanmalar da ödemle sonuçlanabilir.
Bazı ilaçlar, yan etki olarak dokularda sıvı birikimine ve ödem gelişimine sebep olabilir.
Ödem bazen doğrudan "şişlik" olarak da adlandırılır. Şişlik, ödemin en yaygın belirtisidir ve aşırı sıvı birikimi vücudun belirli bir kısmının daha büyük ve şişkin görünmesine neden olur. Ödem, vücudun yalnızca belirli bir bölgesinde sınırlı kalabileceği gibi, yaygın şekilde de görülebilir. Belirtiler, ödemin bulunduğu bölgeye göre değişiklik gösterebilir. Ödemin diğer belirtileri şunlardır:
Ödem genellikle başka hastalıkların belirtisi olsa da, tedavi edilmediğinde enfeksiyon ve organ hasarı gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. Örneğin; nefes almayı zorlaştıran ve yaşamı tehdit eden akciğer ödemi, kalp yetmezliğinin önemli bir işareti olabilir.
Aşırı kilo, beslenmede fazla tuz tüketimi, kadınlarda regl dönemi, menopoz, yetersiz su alımı ve aşırı egzersiz, ödemin başlıca nedenleri arasında yer alır.
Dokular arasında vücut sıvılarının geçişi, çeşitli fizyolojik mekanizmalarla kontrol altında tutulur. Ancak, bu denge çeşitli etkenler nedeniyle bozulduğunda sıvı, yeni bir denge oluşturmak amacıyla farklı bölgelere geçebilir. Bu da belirli bir bölgede sıvı toplanmasına neden olarak ödem oluşumuna yol açar.
Ödeme yol açabilecek durumlar şunlardır:
Ödem, farklı mekanizmalarla ortaya çıkabildiği için tedavi yaklaşımı da duruma göre değişkenlik gösterir. Bu nedenle, ödem şikayeti olan kişinin uzman bir hekim tarafından değerlendirilerek altta yatan nedenin belirlenmesi büyük önem taşır. Yaygın tedavi yöntemleri şu şekildedir:
Vücut sıvısı fazlaysa, sıvı alımı sınırlandırılarak ödemin artması önlenebilir.
Dışarıdan baskı uygulayarak sıvının yeniden dolaşıma katılması sağlanabilir. Bu amaçla sargı bezi, ortez, varis çorabı ya da kompresyon cihazları kullanılabilir.
Diüretikler, anti-inflamatuar ilaçlar ve antihipertansifler gibi ilaçlar ödeme neden olan sıvının atılımını kolaylaştırmak için kullanılabilir.
Organ veya damar yetmezliğine bağlı ödemlerde cerrahi müdahale gerekebilir.
Hiperbarik oksijen tedavisi, akupunktur veya manuel terapi gibi yöntemler, diğer tedavilere yanıt alınamayan durumlarda tercih edilebilir.