Pek çok ailenin en büyük isteklerinden biri olan çocuk sahibi olmak heyecan verici bir süreç olduğu kadar aynı zamanda dikkat edilmesi gereken bir dönemdir. Hamile kaldıktan sonra bebeğin ne zaman dünyaya geleceğini merak eden anne adaylarının aklında doğum şekilleriyle ilgili de pek çok soru bulunur. Genel anlamda normal doğum tavsiye edilen doğum şekli olsa da bazı durumlarda sezaryen de hayat kurtarıcı bir operasyon olabilir. Bu makalemizde doğum çeşitlerinin detaylarını öğrenebileceğiniz gibi, annelerin 9 ay hamilelik boyunca, doğum sırasında ve sonrasında yapması gerekenleri inceleyebilir ve bu bilgileri kullanarak rahat bir hamilelik süreci geçirebilirsiniz.
Doğum Çeşitleri Nelerdir?
Hamilelik haberini alan anneler, bebeğin sağlıklı gelişiminin yanı sıra nasıl doğum yapacağını da sürecin en başından itibaren düşünmeye başlar. İlk haftalarda doğum şekli gerek bebek gerekse de annenin anatomisine göre tam olarak belli olmasa da ilerleyen haftalarda ailelerin ve annelerin farklı doğum çeşitleri arasında tercih yapması mümkün olacaktır. Normal doğumun dışında, annelerin duyacakları doğum sancısını en aza indirmek ve daha kolay bir doğum olması için zamanla farklı teknikler geliştirilmiştir. Bu doğum çeşitleri arasında en çok tercih edilenler ise sezaryen ve suda doğum yöntemleridir.
Normal Doğum
Yüzyıllardır kullanılan bir doğum şekli olan normal doğum, doğal doğum olarak da adlandırılır. İlaç, ağrı kesici ve hiçbir tıbbi müdahale olmadan gerçekleştirilen bu doğumda ilk olarak rahimde kasılmaların başladığı görülür. Kasılmalar sonucunda bebeğin vajinal yoldan çıkışı ile gerçekleşen normal doğum hamileliğin 37 ila 42. haftaları arasında gerçekleşmektedir.
Normal doğum, üç aşamada gerçekleşir. İlk aşamada rahimde kasılmalar görülür. 10 ila 15 dakikada bir gelen bu kasılmalar yaklaşık 14-16 saat sürebilir. Bu aşamada rahim ağzının 8-10 cm açılması beklenir. Zaman geçtikçe kasılma şiddeti arttığı gibi, kasılmaların hissedildiği dakika aralığı da 2-3 dakikaya kadar düşebilir. 2. aşama ise bebeğin doğduğu aşamadır. Bu aşama annenin itme ve ıkınma hareketleriyle birlikte bebeğin vajinal yoldan çıkışı şeklinde kısa bir sürede sonlanabileceği gibi, bu aşama, bazı durumlarda birkaç saat sürebilir. 3. aşama olan son aşamada ise plasenta rahimden ayrılır.
Doğum konusunda kendine güvenen ve sancı ile baş edebileceğine inanan çoğu kadının sezaryen gerektiren bazı istisnai durumlar haricinde tercih ettiği normal doğumun birçok avantajı bulunmaktadır. Öncelikle annelik duygusunu hamilelik haberi ile deneyimlemeye başlayan kadınlar, doğum tecrübesini başından sonuna kadar yaşamak ister. İlaç kullanılmadığı için uyuşukluk hissi yaşamayan anneler uyanıklık durumunda bebeğin doğduğu andan itibaren onunla sıkı bir bağ kurma şansı yakalar.
Normal doğum yapan kadınların vücutlarında doğum sırasında ağrı kesici verilen kadınlara oranla daha fazla endorfin salgılanır. Bu da annelerin daha çabuk normal hayatına dönmesini sağlar. Aynı zamanda, normal doğum yapan kadınlarda sezaryen gibi diğer yöntemlerle doğum yapanlara oranla doğum sonrasında daha az ağrı şikayeti olduğu görülmektedir.
Sezaryen Doğum
Sezaryen doğum, normal doğumun riskli olduğu durumlarda kullanılan doğum yöntemlerinden biridir. Anne adayına spinal, epidural veya genel anestezi uygulanarak yapılan sezaryen doğumda anne karnına ve rahmine kesi atılmasından dolayı, bu yöntem cerrahi bir müdahale olarak değerlendirilmektedir.
Sezaryen doğum, genel olarak normal doğumun güvenle tamamlanmasının mümkün olmadığı vakalarda tercih edilmektedir. Anne veya bebeği tehdit eden bir durum tespit edildiğinde tıbbi müdahalenin getirdiği riskler de göz önüne alınarak sezaryen doğuma başvurulmalıdır. Risk teşkil eden bu durumlar arasında bebeğin doğum için ideal pozisyonda olmaması, bebeğin ideal ölçülerden daha büyük olması, plasentanın erkenden ayrılması, bebeğin kalp atışlarının düşük olması ve ilk gebeliğin 35 yaşından sonra olması gibi durumlar yer alır. Anne adayının psikolojisinin normal doğumu veya doğum sancısını kaldırabilecek güçte olmaması da sezaryen doğumun tercih edilmesinin sebepleri arasında sayılabilir.
Sezaryen, özellikle Türkiye’de normal doğumdan sonra en sık tercih edilen doğum şekli hâline gelmiştir. 2017 yılının doğum verilerine göre her 100 çocuktan 53’ü sezaryen ile dünyaya gelmektedir. Ancak, Sağlık Bakanlığı ve diğer pek çok uzman, sezaryen doğumun sadece normal doğumun mümkün olmadığı istisnai durumlarda tercih edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Sadece ülkemizde değil birçok ülkede de kadınlar, normal doğuma teşvik edilmektedir. Örneğin, Amerikan Jinekoloji ve Obstetri Birliği’nin (ACOG) 2008 yılında yaptığı açıklamada 39. haftadan önce isteğe bağlı sezaryen doğum yapılmasının kabul edilen bir durum olmadığı belirtilmiştir.
Anne adayları, sezaryen doğumda normal doğumdaki kadar ağrı ve acı çekmez. Ancak, sezaryen doğumun dezavantajları normal doğuma göre çok daha fazladır. Öncelikle, sezaryen doğumda anestezi gerekli olduğu için anne, vücudunda uyuşukluk hisseder ve dolayısıyla normal doğumun vermiş olduğu hissi yaşayamaz. Karın katları kesi ile tek tek açıldığı için annenin doğumdan sonra iyileşme süreci normal doğuma göre daha uzundur. Bu durum hem hastanede kalış süresini uzatabilir hem de annenin bebekle kuracağı yakın teması da olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca, sezaryen doğum cerrahi bir müdahale olduğu için her ameliyatta yaşanabilecek riskler bu ameliyatta da bulunmaktadır. Normal doğumun bir diğer avantajı ise normal doğumda bebeğin akciğerdeki sıvıyı daha kolay atmasıdır. Sezaryen doğumda bu süreç daha uzun sürebileceğinden, bebekte geçici solunum problemleri görülebilir.
Anne ve bebek sağlığını tehdit eden bir durumun olduğu vakalarda, sezaryen doğum hayat kurtarıcı bir operasyona dönüşmektedir. Ancak, acil müdahale gerektirmeyen durumlarda sadece annenin değil doktorun da bu konuda görüşüne başvurulmalı, şartlar normal doğum için uygun değilse sezaryen tercih edilmeli ve süreç hakkında detaylı bilgi alınmalıdır.
Suda Doğum
Suda doğum, özellikle son yıllarda sıkça tercih edilmeye başlanan bir doğum şeklidir. Normal doğuma alternatif olarak görülen bu doğum şeklinde anne, 35-37 derecelik ılık bir suyun içerisinde doğumu gerçekleştirir. Ilık su, anneye rahatlatıcı etki kazandırdığından bu doğum şeklinde ağrı kesici veya suni sancıya gerek duyulmaz. Dolayısıyla, suda doğumun normal doğuma benzer bir doğum şekli olduğu söylenebilir.
Ayrıca, doğum sırasında salgılanan endorfin hormonunun su içerisinde daha fazla salgılandığı kanıtlanmış bir gerçektir. Annenin gevşemesini ve daha rahat bir doğum yapmasını sağlayan bu hormon stres ve kaygı düzeyini de azaltır. Suda doğum sayesinde, aynı zamanda, bebek, 9 ay geçirdiği anne karnındaki sudan çıkıp başka bir su ortamına geçer ve bu da bebeğin şoka girmesini önler. Ancak, bu gibi sebeplerle oldukça tercih edilen suda doğumun uygulanamayacağı bazı durumlar da bulunmaktadır. Örneğin, erken doğum, bebeğin ters gelmesi, ikiz gebelik, aşırı kanama, genital uçuk gibi durumlarda suda doğum yapılamamaktadır. Bunun yanı sıra, genel olarak suda doğum ikinci ya da üçüncü doğumlarda tavsiye edilmektedir.
Suda doğumda; doğumu yaptıracak olan doktor ve ekibinin deneyimli olmasına, ortamın steril olmasına ve acil bir durumda sudan çıkışın hızlı ve etkili bir şekilde yapılabilecek olmasına dikkat edilmelidir.
Doğum Ne Zaman Gerçekleşir?
Zamanında doğum, bebeğin gelişimini tamamlamasının ardından 37 ila 42. haftalar arasında gerçekleşmektedir. Bebeğin dünyaya geleceği zaman, annede rahim kasılmaları ve düzenli sancılar başlar. Bazen nişan gelişi ( rahim ağzındaki kanlı mıkuslu tıkacın atılması) ve su gelişide doğumun habercisi olan durumlardır. Bu belirtiler ortaya çıktığı anda anne adayının doktoruna ulaşmalı ve onun yönlendirmesine göre hastaneye gitmelidir.
Bebek Kaç Haftada Dünyaya Gelir?
Anne adayları, hamile kaldıklarını öğrendikten sonra bebeğin hamileliğin kaçıncı haftasında dünyaya geleceğini merak ederler. Heyecan verici bu süreç 37 ila 42 hafta arasında sürebilir.
Doğum zamanını hesaplamak için son adet tarihinin birinci gününden itibaren 40 hafta yani 280 gün eklemek gerekir. Gün ve hafta sayma dışında, doktorlar ultrason görüntüleriyle de bebeğin ne zaman doğacağını tahmini olarak hesaplayabilirler. Doğum tarihini yaklaşık bir şekilde hesaplamak için ise gebeliğin fark edildiği anda doktora başvurmak büyük bir önem taşımaktadır. Böylelikle bebeğin her günü ve haftası doktor kontrolünde takip edilebilir.
Gebelik tarihini hesaplamanın bir başka yolu ise son adet tarihinin üzerine 7 gün ekleyip 3 ay çıkarmak ve 1 yıl eklemektir. Örneğin;
1 Ağustos 2020 + 7 gün: 8 Ağustos 2020
8 Ağustos 2020 - 3 ay: 8 Mayıs 2020
8 Mayıs 2020 + 1 yıl: 8 Mayıs 2021
Tahmini doğum tarihi 8 Mayıs 2021’den 3 hafta önce olabileceği gibi 2 hafta sonra da olabilir.
Doğum Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler
Hemen hemen her kadın hamile kaldıktan sonra günlük hayattaki alışkanlıklarının bazılarından vazgeçmek durumunda kalır. Sağlıklı beslenmek, stresten uzak durmak, kilo vermek gibi hem anne hem de bebek sağlığı için dikkat edilmesi gereken birçok konu bulunmaktadır. Hamilelik döneminde yapılması gerekenler, annenin rahat bir hamilelik geçirmesini sağlayacağı gibi bebeğin gelişimini de olumlu yönde etkileyecektir. Anne adaylarının doğum öncesinde dikkat etmesi gerekenler şu şekilde sıralanabilir:
- Sağlıklı ve besleyici ürünler tüketmek
- Bebeğin beyin gelişimi için omega-3 kaynaklı balıklar tüketmek
- Kılıç, kiremit, kral balığı gibi yüksek cıva içeren balıklar yememek
- Kabızlığın önüne geçmek, sindirimi kolaylaştırmak ve toksinleri atmak için günde en az 2 litre su içmek
- Sigara ve alkol kullanmamak
- Aşırı kahve, çay, gazlı içecek ve çiğ süt tüketmemek
- İşlenmiş gıda ve doymuş yağ tüketmemek
- Yağlı ve baharatlı yiyeceklerden uzak durmak
- Buhar banyosu, sauna, jakuzi gibi aşırı sıcak ortamlara girmemek
- Ağır kaldırmamak ve yorucu hareketlerden kaçınmak
- Özellikle iş ortamında stresten uzak durmak
- Yüksek topuklu ayakkabı giymemek
- Röntgen gibi radyasyon yayan görüntüleme cihazlarından kaçınmak
- Hasta olan kişilerle yakın temasa geçmemek
- Doğumu kolaylaştırmak ve kasları güçlendirmek adına eğitmen gözetiminde egzersiz yapmak
- Hem bebek hem de anne sağlığı için çok fazla kilo almamaya dikkat etmek
- Sadece doktorun önerdiği ilaçları ve vitaminleri kullanmak
- Kedi kumu temizlememek ve kedilerden mümkün olduğunca uzak durmak
- Vücudun yeteri kadar dinlenebilmesi için günde 7 ila 9 saat arasında uyumak
- Pamuklu ve yüksek belli iç çamaşırları ve göğüsleri rahat ettirecek sütyenler tercih etmek
- Sentetik kumaşlar yerine pamuklu ve bol kıyafetler tercih etmek
- Beli sıkan kemerlerden ve pantolonlardan uzak durmak
- Araba, otobüs ve tren yolculuklarını 6 saatten az tutmak
- Uçak yolculuğu için doktordan onay alarak seyahat gerçekleştirmek
- Çoğul gebelikte 6. aydan sonra cinsel ilişkiden uzak durmak
Doğum Sırasında Yapılması Gerekenler
Doğum anı, her ailenin yaklaşık olarak 9 ay 10 gün sabırsızlıkla beklediği bir andır. Doğum sırasında sadece doğuma odaklanmak ve olumsuz düşüncelere kapılmamak, annenin daha rahat doğum gerçekleştirmesine yardımcı olur. Normal doğum yapacak annelerin doktorun önerdiklerini uygulaması büyük önem taşımaktadır. Belirtilen zamanlarda ıkınmak doğum süresini azaltabileceği gibi annenin enerjisini boşa harcamamasını da sağlar. Sezaryen doğumda da yine hem kadın doğum doktorunun hem de anestezi doktorunun söylediklerine uymak doğumun sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesinde önemli rol oynar.
Doğum Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler
Hamilelik ve doğum sırasında yapılması gerekenler kadar lohusalık dönemi de dikkat edilmesi gereken bir dönemdir. Bebek doğumu sonrasında başlayan ve ortalama 6 hafta süren bu dönemde annenin hem psikolojisi hem de fizyolojisinde birtakım değişiklikler görülür. Bu süreci daha rahat atlatmak için anne adaylarının dikkat etmesi gereken bazı noktalar aşağıda sıralanmıştır:
- Normal doğum yapanların 24, sezaryen doğum yapanların ise 48 saat hastanede gözetim altında tutulması gerekir.
- Hastane çıkışında annelerin evde dinlenmesi tavsiye edilir.
- Dinlenmek, sürekli yatmak şeklinde olmamalıdır. Ev içerisinde dolaşmak ve basit işleri yapmak annenin kan dolaşımını artıran önemli bir faktördür.
- Normal doğum yapanlar doğumdan 1 hafta sonra basit egzersiz yapmaya başlayabilirler. Ancak, sezaryen doğumlarda annenin 6 ay boyunca dikişleri zorlayacak hareketlerden uzak durması gerekir.
- Emzirme için proteini yüksek besinler tüketilmeli, gaz yapıcı yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
- Acılı, baharatlı ve yağlı besinler tüketilmemelidir.
- Kabızlık yaşanmaması için bol su içilmeli ve lifli gıdalar tüketilmelidir.
- Sigara ve alkol kullanılmamalıdır.
- Çay ve kahve tüketimi minimuma indirilmelidir.
- Banyo yapmak için doktorun önerdiği gün beklenmeli ve ayakta duş alınmalıdır. Küvete girilmemeli ya da küvet içerisinde oturulmamalıdır.
- Özellikle normal doğum yapan kadınların vajinal temizliğe dikkat etmesi gerekir. Günlük ped kullananlar pedlerini sürekli değiştirmeli ve genital bölgeyi temiz ve kuru tutmalıdır. Sezaryen doğum yapan kadınların ise dikiş yerlerini sürekli temiz tutması önemlidir.
- Bu süreçte aileden ve özellikle babadan destek alınmalıdır. Emzirmeden sonra bebek ile uyumak vücut direncini sağlamak için önemli bir unsurdur.
- Memede enfeksiyon oluşmaması ve süt kanallarının tıkanmaması için anne bebeği sık sık emzirmeli ve fazla süt sağılarak boşaltılmalıdır. Memeye sıcak havluyla yapılan masaj da sertliğin inmesine yardımcı olacaktır.
- Lohusalığın bitimine kadar cinsel ilişkiden uzak durulmalıdır.
- Bebeğin genel kontrolleri ve aşıları zamanında yaptırılmalıdır.
- Gebelik sonrasında vajinal kontrol için muayene olunması gerekir.
- Aşırı kan ve pıhtılaşma, akıntı renginin değişmesi, kesik yerinde şişlik, kızarıklık, şiddetli ağrı, kusma ve bulantı gibi durumlarda geç kalmadan doktora başvurmak en iyisi olacaktır.
- Özellikle emziren annelerin doktorun verdiği ilaç ve vitaminler dışında başka hiçbir ilaç kullanmaması gerekir.