Bazı ciddi sağlık problemleri kan basıncında görülen düzensizliklerden kaynaklanır. Özellikle kan basıncının normalden yüksek seyretmesi anlamına gelen hipertansiyon; kalp ve damar sağlığı açısından en önemli rahatsızlıkların başında gelir. Tansiyonun yüksek seyretmesinin yanı sıra, tansiyon düşüklüğü de kişinin hayatını ciddi anlamda olumsuz etkileyen bir diğer sağlık sorunudur. Bu noktada, “Tansiyon düşünce ne yapılır?” sorusunun cevabı büyük önem kazanır.
Tansiyon Düşüklüğü Nedir?
Kan basıncı olarak da adlandırılan tansiyon; kalbin vücudun geri kalanına kanı pompalaması sonucu damar duvarına kan akışı esnasında uygulanan gerim ile alakalı bir durumdur. Pompalanan kanın vücuttaki tüm dokulara ulaşabilmesi için yeterli şiddet ve basınçta olması gerekir. Aksi takdirde, düşük basınca sahip kan dolaşımı belirli vücut bölgelerine ulaşamayacağından, dokularda fonksiyon bozuklukları ve hücre kaybı görülebilir.
Kan basıncı, temelde damar içindeki kan sıvısının miktarı ve kalp atım gücü ile doğru orantılıdır. Bu bakımdan, bu iki değerde görülen değişimler kan basıncının da değişmesine yol açar. Bir diğer deyişle, kalbin kan pompalama kuvvetinin azalması veya dolaşımdaki kanın miktarında görülen azalma sonucu düşük kan basıncı ortaya çıkabilir. Bu duruma tansiyon düşüklüğü veya hipotansiyon adı verilir.
Sağlıklı bir bireyde kan basıncı iki ayrı değere göre ölçülür. Kalbin kan pompaladığı zaman ölçülen kan basıncı sistolik kan basıncı veya halk arasındaki adıyla büyük tansiyon şeklinde adlandırılır. Kalbin gevşeyerek dinlendiği dönemde ölçülen kan basıncı ise diyastolik kan basıncı veya halk arasındaki adıyla küçük tansiyon şeklinde adlandırılır. Sağlıklı kişilerde kan basıncı değeri ortalama sistolik 120, diyastolik 80 mmHg şeklinde ölçülür. Bu değerlerin altında hesaplanan ölçümler kişide tansiyon düşüklüğü olduğu anlamına gelir.
Bununla birlikte, genetik özellikler, yaş, cinsiyet ve bazı çevresel faktörlere bağlı olarak ortalama kan basıncı değerleri değişiklik gösterebilir ve yukarıdaki değerlerin üstünde veya altında seyredebilir. Bu anlamda, normal değerler kişiden kişiye değişebileceği gibi, yaş ve çevresel faktörlere bağlı olarak da farklılık gösterebilir. Dolayısıyla, ortalama tansiyon değeri yüksek olan bir kişide, başka kişilerde normal kabul edilebilen değerler tansiyon düşüklüğü belirtilerinin görülmesine neden olabilir.
Tansiyon Neden Düşer?
Kan basıncı, temelde kalbin atım gücü ile kan miktarına bağlı olsa da kalp atım hızı ve damar direnci gibi farklı unsurlardan da etkilenebilir. Bu bakımdan, aşağıdaki durumlara bağlı olarak tansiyon düşüklüğü gelişebilir:
- Genetik faktörler: Bazı kişilerde vücut yapısı ve fizyolojiye bağlı olarak doğuştan tansiyon düşüklüğü görülebilir. Bu durum, kişide herhangi bir sağlık sorununa yol açmadığı sürece tamamen normal kabul edilen bir durumdur.
- Ani hareketler: Kişinin ani hareketler yapması sonucu anlık tansiyon değişikliklerine bağlı olarak düşük tansiyon sorunu ortaya çıkabilir. Bu durumun en bilinen örneği, oturur pozisyondayken aniden ayağa kalkma veya yatarken doğrulmaya bağlı olarak gelişen tansiyon düşüklüğüdür (ortostatik hipotansiyon).
- Gebelik: Hamilelikle birlikte vücut fizyolojisinde görülen önemli değişiklerden biri de kalp atım gücü ve hızındaki farklılıklardır. Ayrıca, hamilelikte vücuttan su atılımının hızlanmasına bağlı olarak da tansiyon düşüklüğü görülebilir.
- Dehidratasyon: Kan miktarında azalma ile sonuçlanan uzun süre susuz kalma durumunda ciddi anlamda tansiyon düşüklüğü görülebilir.
- Kan kaybı: Kan miktarında kısa süre içinde görülen azalma ciddi anlamda tansiyon düşüklüğü ile sonuçlanabilir. Aynı zamanda, anemiye bağlı olarak da tansiyon düşüklüğü gelişebilir.
- Kalp problemleri: Kalp atım gücü veya hızında bozulmalara yol açan kalp krizi, aritmi ve kalp kapağı hastalıkları gibi sağlık sorunları da kan basıncının düşmesine neden olabilir.
- Hormonal bozukluklar: Endokrin sistemi ilgilendiren tiroit bezi, paratiroit bezi, böbrek üstü bezi ve hipofiz bezine ilişkin hastalıklarda hormon dengesinin bozulması sonucu kan basıncı düşebilir. Bu anlamda, hipotiroidi ve Addison hastalığının yanı sıra, diyabet de tansiyon düşüklüğüne neden olabilir.
- Alerji: Özellikle ani gelişen alerjik reaksiyona (anafilaksi) bağlı olarak hayatı tehdit edecek seviyede tansiyon düşüklüğü görülebilir.
- Enfeksiyonlar: Vücutta yaygın iltihaplanmayla sonuçlanan enfeksiyon hastalıklarının seyrinde tansiyon düşüklüğü gelişebilir.
- İlaç yan etkileri: Çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar, yan etki olarak tansiyon düşüklüğüne neden olabilir.
Tansiyon Düşüklüğü Belirtileri Nelerdir?
Kan basıncındaki düşüşe bağlı görülen belirtiler, tansiyonun ne kadar süre içerisinde düştüğüne göre değişiklik gösterir. Uzun süre içinde, yavaş gelişen tansiyon düşüklüğü çok ciddi problemlere yol açmazken, tansiyonun aniden düştüğü vakalarda hayatı tehdit edebilecek durumlar ve ciddi belirtiler ortaya çıkabilir. Hipotansiyonda sık görülen belirtiler şu şekildedir:
- Gözlerde kararma veya bulanık görme
- Baş dönmesi
- Halsizlik ve yorgunluk
- Bilinç bulanıklığı ve bilinç kaybı
- Odaklanmada güçlük
- Bayılma (senkop)
- Terleme
- Bulantı ve kusma
- Üşüme hissi
- Susama hissi
- Sık nefes alma, nefes darlığı
Tansiyon Düşüklüğü Tanısı Nasıl Konur?
Kan basıncı; kişinin vücut yapısı, günlük yaşam alışkanlıkları, yaptığı fiziksel aktiviteler ve psikolojik durumu gibi çeşitli koşullardan etkilenebildiği için tansiyon düşüklüğü tanısının konması için doğru teknik ve ekipman kullanılarak tansiyon ölçümünün yapılması gerekir. Aynı zamanda, tansiyon düşüklüğü çeşitli sağlık sorunlarıyla ilişkili olabileceğinden, hastaların uzman bir doktor tarafından değerlendirilmesi faydalı olacaktır.
Bu doğrultuda, ayrıntılı hastalık öyküsü ve fizik muayene sırasında rahatsızlığa ilişkin bulgular araştırılır. Muayene sırasında genellikle hastanın her iki kolundan da tansiyon ölçümü yapılır.
İlk muayene sırasında ve daha sonrasında hastanın takip edildiği evrede tansiyon ölçümünün doğru yapılması oldukça önemlidir. Hasta oturur pozisyonda ve en az 5 dakika dinlenmiş haldeyken, kol ölçülerine uygun uzunluk ve kalınlıkta manşona sahip tansiyon aleti kullanılarak tansiyon ölçümü yapılmalıdır. Ölçüm birden fazla kez yapılmalı ve ölçümler arasında ikişer dakika ara bırakılmalıdır. Her iki koldan yapılan ölçümde, kan basıncının yüksek tespit edildiği kol esas alınmalıdır. Art arda yapılan ölçümlerde elde edilen değerlerin ortalaması hastanın kan basıncı değerini belirler. Ölçümler arasında 5 mmHg’dan fazla fark tespit edilmesi durumunda, ölçümlerin tekrarlanması gerekebilir.
Bazı hastalarda hastanede yapılan anlık kan basıncı ölçümleri yanıltıcı olabildiği ve günlük kan basıncı değerleri sürekli olarak değişkenlik gösterebildiği için doktor kararıyla ambulatuar tansiyon ölçümü adı verilen yöntem uygulanabilir. Bu yöntemde, hastaya takılan cihaz aracılığıyla gün boyu kan basıncı değeri aralıklı olarak ölçülür ve buna göre değerlendirme yapılır.
Tansiyon Düşüklüğü Nasıl Tedavi Edilir?
Gün içinde gelişen kısa süreli tansiyon düşüklüğü önemli bir sağlık sorununa yol açmasa da uzun süre devam eden ve klinik belirtilere neden olan tansiyon düşüklüğü durumunda çeşitli tedavi yöntemlerinin uygulanması gerekebilir. Hipotansiyon durumunda tedavide en önemli adım, altta yatan nedenin doğru tespit edilmesi ve buna uygun bir tedavi planının oluşturulmasıdır.
Ciddi tansiyon düşüklüğü vakalarında, altta yatan nedenin tedavi edilmesinin yanı sıra, hastanın günlük hayatında da birtakım değişikliklere gitmesi faydalı olacaktır.
Tansiyon Düşünce Ne Yapılır?
Tansiyon düşüklüğünde hastanın günlük hayatında birtakım değişiklikler yapması gerekebilir. Bu anlamda, özellikle evde tansiyonun düşmesi durumunda ne yapılabileceği hakkında yeterli bilgi sahibi olmak oldukça önemlidir. Tansiyon düşünce uygulanabilecek yöntemler şu şekildedir:
- Çeşitli nedenlere bağlı olarak vücudun yoğun sıvı kaybetmesi sonucu tansiyon düşüklüğü görülebileceğinden, günlük yeterli miktarda sıvı alınması kritik önem taşır.
- Kişinin sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanması gerekir. Bu anlamda, beslenme düzenine B12 vitamini, folik asit ve demir gibi kan dolaşımı için önemli olan vitamin ve minerallerin dahil edilmesi oldukça yararlı olacaktır.
- Bazı durumlarda, fazla yemek yemeye bağlı olarak sindirim sistemindeki damarların genişlemesine sonucu tansiyon düşüklüğü görülebilir. Bu nedenle, az miktarda ve sık öğünler halinde beslenmek tansiyonun düşmesini önler.
- Günlük yeterli miktarda tuz tüketilmesi de oldukça önemlidir. Tuzun içerisinde bulunan sodyum minerali kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olur. Ancak, gereğinden fazla tuz alımı yüksek tansiyonla sonuçlanabileceğinden, günlük alınan tuz miktarının dengelenmesi gerekir.
- Tansiyonun düştüğü durumlarda kişinin sırtüstü uzanması ve bacaklarının kalp seviyesinden yukarıya kaldırılması bu bölgedeki kanın vücut dolaşımına geri kazandırılmasını sağlar. Bu anlamda, kişinin istirahat etmesi ve tansiyon değerleri normal seviyeye çıkana kadar herhangi bir fiziksel aktivitede bulunmaması gerekir.
- Tansiyon problemi olanların ani hareketler yapmaktan kaçınması gerekir. Aynı zamanda, uzun süre boyunca oturmak veya ayakta durmak da tansiyonun düşmesine neden olabilir.
- Bazı vakalarda, bacaklara aktarılan kan miktarının artırılması için varis çorabı kullanılması gerekebilir.
- Düzenli egzersiz alışkanlığının kazanılması hem kalp-damar sağlığını korur hem de kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olur.
- Alkol gibi zararlı alışkanlıklardan mümkün olduğunca uzak durulması gerekir.
- Tansiyon düşüklüğü görülen kişilerin ağır yük kaldırmaması ve sıcak duş, banyo ve sauna gibi ortamlardan kaçınması tavsiye edilir.
Tansiyon Düşünce Ne Yapılır? Hakkında Sık Sorulan Sorular
Genetik faktörler, ani hareketler, gebelik, dehidratasyon, kan kaybı, kalp problemleri gibi durumlar tansiyon düşüklüğü görülmesine neden olabilir.
Sağlıklı kişilerde kan basıncı değeri ortalama 120-80 mmHg şeklinde ölçülür. Bu değerlerin altında hesaplanan ölçümler kişide tansiyon düşüklüğü olduğu anlamına gelir.