Ebola virüsü; Afrika ülkelerinde bölgesel yayılım göstermiş, aşısı olmayan, salgına sebep olmuş bir virüstür. Yüksek ateş, iç ve dış kanama gibi belirtileri olan ebola virüsü hastalığı (EVH) ölümcüldür. 1970’li yıllardan bugüne etkisini yitirmeden bulaşmaya devam eden, en tehlikeli dönemlerinde ölüm oranları %90’a ulaşmış ebola virüsü hastalığının tedavisi için günümüzde aşı ve ilaç çalışmaları devam etmektedir. Bu hastalığın henüz Türkiye’de kaydedilmiş vakası yoktur.
Ebola Virüsü Nedir?
Ebola virüsü maymun, yarasa ve diğer bazı hayvanlardan insanlara geçen, daha sonra insanlar arasında yayılım göstermiş; ağır hastalığa sebep olan, filovirüs grubundan bir virüstür. Aniden beliren ateş, devamında ağır gribal enfeksiyon gibi seyreden belirtiler ve kanamalar ebola virüsünün varlığına işaret eder.
Bazı Afrika ülkelerinde, sağlık sisteminin yetersizliği ve insanların hijyen kurallarına uygun hayat şartlarının olmaması ebola virüsü hastalığının kontrol altına alınmasını zorlaştırmıştır. EVH salgınının durdurulmasının yolu, virüsün ortaya çıktığı bölgelerdeki yaşam standartlarının ve sağlık hizmetleri kalitesinin yükseltilmesinden geçer.
Ebola Virüsü İlk Ne Zaman Nerede Ortaya Çıktı?
Ebola virüsü, ismini ilk defa ortaya çıktığı bir köydeki Ebola nehrinden alır. 1970’li yıllarda ebola virüsü salgını, Afrika’nın orta ve batı bölgelerinde sağlık hizmetlerinin yetersiz ve hayat şartlarının zor olduğu, merkezden uzak köylerde görülmüştür. Salgın şeklinde 1976 yılında Kongo’da ve Sudan’da görülen virüs; Nijerya, Uganda, Gabon gibi pek çok Afrika ülkesini de etkisi altına almıştır. Ebola virüsü halen yayılmaya devam etmektedir.
Ebola virüsü Türkiye’de şimdiye kadar görülmemiştir. Fakat günümüzde gelişen teknolojiler sayesinde ülkelerarası ulaşımın ve etkileşimin artması, bir bölgede görülen sağlık sorununu herkesi ilgilendiren küresel bir sorun haline getirdiği için, hastalığın Türkiye’de görülme riski de vardır. EVH salgınının görüldüğü ülkelere yapılacak seyahatlerde dikkatli olunması, seyahat sonrası en az 10 gün süre ile kişinin izole edilmesi gerekir. Belirti gösterenlerin acilen bir sağlık kuruluşuna başvurmaları hayati önem taşır.
Ebola Virüsü Nasıl Bulaşır?
Ebola virüsünün kesin kaynağı belli değildir. Yapılan araştırmaların sonuçları, meyve yarasalarının virüsün doğal konağı olduğu yönündedir. Virüsün insanlara ilk bulaşmasının meyve yarasaları ve maymunlar gibi hayvanlar aracılığıyla olduğu düşünülür. Ebola virüsü taşıyan hayvanların hem kan ve temas yoluyla hem de etlerinin temizlenmeden ve yeteri kadar pişirilmeden tüketilmesi yoluyla virüsü insanlara bulaştırdığı ileri sürülür.
Ebola virüsü, hayvanlardan insanlara geçebildiği gibi insandan insana da bulaşabilir. İnsanlar arasında hastalığın yayılımı kan ve her türlü vücut sıvısı aracılığıyla gerçekleşir. Ebola virüsü ile enfekte olmuş bir kişi, ancak belirtileri gösterdiği andan itibaren diğer kişilere virüsü bulaştırmaya başlayabilir. Enfekte olan bir kişinin vücut salgılarıyla (tükürük, idrar, dışkı, meni vb.) temas etmek ve virüsü taşıyan kişiyle cinsel ilişkiye girmek virüsün bulaşmasına sebep olabilir.
Sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğu bölgelerde insanların sterilize edilmiş tıbbi malzemelere ulaşamaması, koruyucu malzeme yetersizliği, virüs bulunduran kişilerle sağlıklı kişilerin birbirlerine temasları ve virüs nedeniyle ölmüş kişiyle temas, ebola virüsünün bulaşma sebeplerindendir.
Sağlık ve hijyen kurallarına dikkat ederek ebola virüsü salgını kontrol altında tutulabilir. Ebola virüsüne yakalanmamak için koruyucu önlemler alınmalıdır. Virüsün yayılımını en aza indirgeyebilmek için dikkat edilmesi gerekenler şu şekildedir:
•Ebola virüs konağı olarak bilinen hayvanların etleri tüketilmemelidir.
•Hayvansal ürünler titizlikle temizlenmeden ve çiğ olarak tüketilmemelidir.
•Virüs taşıyan kişilerin karantinaya alınması gereklidir.
•El temizliğine dikkat edilmesi gereklidir.
•Sağlık çalışanlarına koruyucu ve steril malzeme tedarik edilmesi gereklidir.
Ebola Virüsü Belirtileri
Enfekte olan kişi 2-21 gün kuluçka süresi içerisinde ebola virüsü belirtileri göstermeye başlar. Virüs ilk belirtileri vermeye başladığı dönemde, hastalık bulguları gribal enfeksiyon belirtilerine benzerlik gösterir. Bu durum, hastalığın başlangıç döneminde EVH tanısının konulmasını zorlaştırır.
Virüs taşıyan kişi grip olmuş gibi ateşlenir, başında ve vücudunun diğer bölgelerinde ağrılar olur, midesi bulanır ve halsizleşir. Hastalığın ağır seyrettiği durumlarda kanlı ishal, deri döküntüsü ve öksürük görülebilir. Hastalığın ileri döneminde görülen, vücutta iç ve dış kanamalar ve organların görevini yerine getirememesi sonucu organ yetmezliği ebolanın ayırıcı belirtilerindendir.
Ebola virüsü belirtilerinden nefes alma güçlüğü, kalp yetmezliği, şok gibi durumların kişilerde görülmesi hastalığın hızlı bir şekilde yayıldığını ve ilerlediğini gösterir. Kontrol edilemeyen durumlarda bu hastalık çoğunlukla ölümle sonuçlanır.
Ebola Virüsü Tedavisi
Ebola virüs hastalığı, yaklaşık %50 oranında ölümle sonuçlanan bir salgındır. Ebola virüsünün 5 çeşidi vardır. Bunlardan Bundibugyo, Sudan, Zaire Ebola ve Tai Forest çeşitleri, salgınlara ve ölümlere sebep olan ebola virüslerdendir. Özellikle Zaire ebola virüsü şimdiye kadar en çok ölüme neden olan virüs çeşidi olarak bilinir.
Ebola virüsü tedavisi yapılmadan önce kişiye virüs tanısı kesin bir şekilde konulmalıdır. Kişide ortaya çıkan ebola belirtilerinin sıtma, tifo, kolera gibi hastalıklardan kaynaklanmadığı belirlenmelidir. Çeşitli kan tetkikleriyle kandaki virüs tespit edilmelidir.
Henüz tamamıyla geliştirilmiş kesin etkili bir Ebola virüsü aşısı bulunmamaktadır. Günümüzde ilaç ve aşı çalışmaları devam etmektedir. Ebola için belirlenen, virüsün kişiler üzerindeki etkilerini yok edecek özel bir tedavi yöntemi yoktur. Bu hastalıkta görülen bulguların vücuttaki tahribatını azaltmak için destekleyici bakım tedavileri yapılmaktadır.
Vücut sıvısını dengelemek için kanda ve hücrelerde elektrolitler olarak bilinen mineralleri artırıcı tedaviler de uygulanır. Enfeksiyona bağlı olarak vücuttaki sıvı ve elektrolit zamanla azalır. Bu durumlarda dengeyi sağlamak için enfekte olmuş kişiye elektrolit ve sıvı desteği verilir. Virüsün organlarda oluşturduğu tahribat nedeniyle bazı hastalar ağızdan beslenemeyebilir. Bu gibi hastalar damar yoluyla beslenerek tedavi edilir.