Gebelik sürecinde bebeğin gelişimi için oldukça önemli olan plasenta, anne karnındaki bebeğin yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmesi için yaşam köprüsü niteliği taşır. Plasenta, fetüse göbek kordonu ile bağlanarak bebeğin beslenmesi, atıklarının uzaklaştırılması ve fetüsün oksijen alabilmesi açısından büyük öneme sahiptir. Görünüm itibarıyla süngerimsi bir diski andıran plasenta, yaklaşık olarak 20 cm çapında ve 3 cm kalınlığında olan fetal bir organdır. Plasentanın gelişim süreci döllenmenin ardından meydana gelir, doğum sürecine kadar gelişmeye devam eder ve doğum sırasında vücuttan atılır.
Plasenta, anne ve fetüs arasındaki önemli bir iletişim yoludur. Anne ve fetüs arasında madde alışverişinin gerçekleştiği plasenta, kan damarlarından oluşur ve gelişmekte olan bebeğe besin, su, oksijen ve hastalıklara karşı antikorlar üretir. Aynı zamanda bebeğiniz, karbondioksit ve ihtiyaç duymadığı diğer atıkları plasenta aracılığıyla size gönderir. Plasenta, rahim duvarına bağladır. Bulunduğu yer genellikle rahmin alt kısmalarıdır ancak, her gebelikte tam olarak bulunduğu konum biraz farklı olabilir. Plasenta, hormon üretimi yaparak fizyolojik değişikliklerin düzenlenmesine ve gebeliğin sürdürülmesine destek olur. Plasenta ile ilgili yaşanabilecek bazı sorunlar hem anne adayı hem de doğmamış bebek için hayati tehlikeler oluşturabilir.
Plasentanın meydana gelme süreci döllenmenin akabinde hamileliğin ilk evrelerinde başlar. Öyle ki plasenta, döllenmiş yumurtanın rahminize yerleşmesinden yaklaşık yedi ila 10 gün sonra oluşmaya başlar. Özellikle gebeliğin 5. haftasından itibaren plasenta fark edilir bir hal alabilir ve gebeliğin 12. haftasında daha da işlevseldir. Birçok kişinin ilk trimesterdeki mide bulantısı ve yorgunluk belirtileri, ikinci trimesterde plasentanın devreye girmesiyle ortadan kalkar.
Genel hatları ile plasentanın gelişim aşamaları şöyledir;
Plasentanın gelişimi blastosistin implantasyonu esnasında devreye girer. Döllenmeden sonra bir sperm hücresi başarıyla bir yumurtayı döllediği takdirde meydana gelen zigot, birkaç hücre bölünmesi sonucu bir blastosist meydana getirir. Blastosist daha sonra implantasyonun gerçekleşmesini sağlar ve bu plasentanın gelişimini işaret eder.
Zigotlar küme halinde hücre oluştururlar. Bu, blastosist şeklinde ifade edilir. Ayrıca bazı hücreler rahim duvarına girer ve buraya yerleşirler.
Blastosist, rahim iç yüzeyine yerleşir. Trofoblast hücreleri rahim duvarına salınarak tutunmaya başlar.
Trofoblast, plasentayı oluşturmada oldukça önemlidir. Bu trofoblast hücrelerinin bazıları plasentanın dış katmanının oluşmasını da sağlar.
Bu süreçte koryon villusları adı verilen uzantılar gelişir ve anne kan damarlarıyla temas kurar. Bu yapı daha sonra plasentayı meydana getirir.
Yaklaşık gebeliğin 12. haftası civarında plasenta büyük oranda gelişim gösterir ve görevlerini yerine getirmeye başlar. Plasenta hamilelik süresince büyümeye devam edecektir.
Plasenta, hem anne hem de bebek açısından sağlıklı bir gebeliğin mümkün olabilmesi için üstün görevlere sahiptir. Plasenta, bebeğe göbek kordonu adı verilen bir yapı ile bağlıdır. Plasenta, göbek kordonu aracılığıyla gelişmekte olan bebeğin yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmesi için hayati değer taşır.
Plasentanın başlıca görevleri şöyle sıralanabilir;
Doğumun ardından plasenta kısa bir süre sonra dışarı atılır. Buna doğum sonu evresi veya doğumun üçüncü evresi adı verilir. Bebeğin normal doğumla dünyaya gelmesi halinde, rahim plasentayı dışarı atmak için bir müddet kasılır ve bebeği takip ederek vücuttan dışarı atılır. Eğer doğum yöntemi sezaryense, hekiminiz bu işlem sırasında plasentayı rahminizden çıkarır. Plasentanın vücuttan atılması kasılmalar yoluyla genellikle doğumdan sonraki 5–30 dakika içinde meydana gelir. Doktorunuz bu süreçte göbek kordonunu nazikçe çekerek veya rahminize masaj yaparak plasentanın atılmasına destek olacaktır. Plasentanın tamamının çıktığından emin olunması halinde doğumun son aşamasına gelinmiş olur. Ancak burada herhangi bir parça kalırsa enfeksiyon veya kanama riski olabilir. Doğumdan sonra, sağlık uzmanınız plasentanın durumunu ayrıntılı olarak inceleyecektir. Plasenta çıkmazsa doktorunuz elle müdahale yöntemini deneyebilir.
Evet, plasenta halk dilinde bebeğin eşi şeklinde tabir edilir. Genellikle bu tabir, plasentanın bebeğin yaşamını sürdürmede önemli bir role sahip olduğunun altını çizmek için kullanılır. Tüm insanlar, varoluşunun ilk dönemlerinde yaşamak için plasentaya ihtiyaç duyar. Plasenta, fetüsün ne şekilde besleneceğini, nefes alacağını ve hastalıklardan nasıl korunacağı konusunda hayati destek sağlar. Ancak tıp dilinde çoğu zaman plasenta, bebeğin eşi şeklinde tanımlanmaz. Bu doğrultuda halk arasında anlam bakımından doğru telaffuz edilen bir kelime olduğunu dile getirmek mümkündür.
Doğumdan sonra plasenta rahimden alınmazsa, bu durum “plasenta retansiyonu” olarak bilinen bir duruma işaret edebilir. Plasenta retansiyonu, bebeğin doğumundan sonra 30 dakika içerisinde plasentadan çıkarılamaması ya da atılamaması şeklinde tanımlanabilir. Bu durum şiddetli kanama eğilimi gösteren ve yaşamı tehdit eden bir sorundur. Ayrıca plasenta retansiyonu; ateş, kötü kokulu akıntı, karın ağrısı gibi rahimde enfeksiyon belirtileri ile de kendini gösterebilir. Uterus masajı sonrası plasenta çıkışının tam olarak incelenmesi ve plasentanın kesin olarak çıktığından emin olunması önemlidir. Aksi durumda acilen müdahale gerekir. Bu yöntemler arasında; elle çıkarma, kürtaj ya da nadiren ameliyat (histerektomi) yöntemine başvurulabilir.