Böbrekler vücudumuz için hayati ola birtakım görevleri yerine getiren çok önemli organlardır. Vücudun sıvı ve mineral dengesinin sağlanması, kan basıncının düzenlenmesi, vücuda zararlı maddelerin uzaklaştırılması gibi fonksiyonları olan böbrekler çeşitli kronik hastalıkların seyrinde vücutta ilk etkilenen organlar arasında yer alır. Kronik hastalıkların seyrinde böbrek dokularının zarar görmesiyle birlikte önemli sağlık problemleri ortaya çıkar. Bu bakımdan klinik sık görülen böbrekle ilişkili sağlık problemlerinden biri şeker hastalığı seyrinde görülen diyabetik nefropatidir.
Diyabetik nefropati, şeker hastalığı olan hastalarda kan şekeri düzeyinin uzun süre düzenli gitmemesi ve kan şekerinin kontrolsüz şekilde yükselmesine bağlı olarak böbrek dokularının zamanla hasar alması nedeniyle böbrek fonksiyonlarında bozuklukların gelişmesidir. Böbrek fonksiyonlarının ilerleyici şekilde bozulması sebebiyle zamanla böbreğin önemli fonksiyonlarında aksamalar meydana gelir. Bu fonksiyonlar şu şekilde özetlenebilir:
Düzenli diyaliz uygulaması gerektirebilen böbrek yetmezliği tablosunun en sık sebeplerinden biri diyabetik nefropatidir. Diyabet tanısı konan her üç kişiden birinde kan şekerinin düzensiz gitmesine bağlı olarak diyabetik nefropati görülebilir. Diyabetik nefropati şeker hastalığının en önemli komplikasyonlarından biridir. Uzun vadede yaşam kalitesini olumsuz etkilediği gibi hayatı tehdit edici bir hal de alabilir. Diyabetik nefropatinin önlenmesinde en önemli etken hastada sıkı kan şekeri ve kan basıncı kontrolünün sağlanmasıdır.
Böbrekler glomerül ve nefron adı verilen mikroskobik düzeydeki fonksiyonel yapıları sayesinde kanın sıvı ve mineral kısmını süzerek zehirli maddelerin ayrıştırılmasını sağlar, fazla sıvı ve mineralleri idrara aktararak uzaklaştırır ve kan basıncının kontrol edilmesini temin eder. Bunun yanında eritropoetin, renin gibi vücut için önemli hormonların üretim merkezi böbreklerdir. D vitaminin kemiklerde etki gösterebilmesi için aktif forma dönüştürülmesi de böbreklerde gerçekleşir.
Kan şekerinin uzun süre yüksek seyretmesi durumunda nefron ve glomerül yapılarında bozulmalara neden olur. Böbrek kılcal damarlarının fonksiyon kaybına uğraması sonucunda böbreğin kan süzme yetisi geriler. Sonuçta vücutta toksik maddeleri biriktiği gibi, fazla sıvı ve mineraller atılamaz. Sonuçta böbrek hastalığına bağlı klinik belirtiler hastalarda gelişebilir. Fazla sıvının atılmamasına bağlı vücutta yüksek tansiyon ortaya çıkabilir. Kan basıncının yüksek seyretmesi böbrek damarlarında daha fazla hasara yol açabilir ve böbrek hastalığının ilerlemesiyle sonuçlanabilir.
Diyabetik nefropati kan şekerinin yüksek seyretmesiyle ilişkili olduğundan, kan şekeri düzenlemesi için tedavinin yetersiz kaldığı tip 1 ve tip 2 diyabet hastalarında ortaya çıkabilir. Hastalarda yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği, obezite, sigara kullanımı gibi ek faktörlerin varlığında diyabetik nefropati gelişme riski artar.
Diyabetik nefropati uzun dönemde böbrek dokularının zarar görmesiyle ilişkili olduğu için hastalığın erken dönemlerinde hastalar herhangi bir belirti hissetmeyebilir. Böbrek fonksiyonlarının geri dönüşümsüz şekilde bozulmasıyla birlikte klinik tablo ortaya çıkar. Diyabetik nefropati gelişen hastalarda aşağıdaki semptomlar izlenebilir:
Diyabetik nefropati gelişen hastalarda ilerleyici düzeyde böbrek hastalığı gelişebildiği için hastaların tedavisiz kalması durumunda böbrek yetmezliği çıkabilir. Bu duruma bağlı olarak aşağıdaki sağlık problemlerinin yaşanma riski yükselir:
Diyabet tanısı konulan hastalarda uzun dönem hastalığa bağlı komplikasyonların erken teşhis ve tedavisinin sağlanması amacıyla aralıklı takiplerin yapılması gerekir. Hastalarda sıkı kan şekeri düzenlenmesini sağlamak için ilaç tedavisi belirlenirken diyabete bağlı göz, böbrekler ve sinir dokusu gibi doku ve organların hasarına yönelik incelemelerde bulunulur.
Diyabetik nefropati tanısı diyabete yönelik yapılan incelemeler sırasında planlanan biyokimyasal testler sayesinde belirlenebilir. Tip 1 diyabet hastalarında diyabetik nefropati açısından takip hastalığın 5.yılından sonra başlar. Tip 2 diyabet hastalarında ise tanı konduğu anda nefropati açısından incelemelere başlanır. Buna yönelik olarak hastalarda aşağıdaki tetkiklerden yararlanılır:
Diyabetik nefropatinin tedavisinde en temel unsur kan şeker düzeyinin ve kan basıncının optimal düzeylerde kalacak şekilde düzenlenmesidir. Bunun sağlanmasında ilaç tedavisinin yanında hastanın günlük yaşam alışkanlıklarının uygun hale getirilmesi önemlidir. Diyabete uygun diyet alınması, tuz kullanımının kısıtlanması, tütün kullanımına son verilmesi, kilo verilmesi gibi tedbirler örnek verilebilir.
Diyabetik nefropatiye bağlı gelişen ödem, yüksek tansiyon gibi durumların tedavisinde ilaç tedavilerinden yararlanılmaktadır. Diyabetle birlikte gelişme riski artan yüksek kolesterol, kan şekeri düzenlenmesinin bozulması gibi durumlar için de ilaç tedavileri reçeteye eklenebilir. Diyabetik nefropati varlığında kan şekeri düzenlenmesi zorlaştığından insülin tedavisi veya oral antidiyabetik ilaçların dozları yakın takip edilerek yeniden düzenlenmelidir.
Nefropatiye bağlı ileri düzey böbrek hastalığı durumunda hastalarda diyaliz tedavisi uygulanması gerekebilir. Son dönem böbrek yetmezliğinin en önemli sebeplerinden biri diyabetik nefropati olup ömür boyu diyaliz tedavini gerektirebilir. Uygun vakalarda böbrek nakil yapılması gündeme gelebilir. Böbrek yetmezliğine bağlı gelişen kemik erimesi, kansızlık gibi komplikasyonların giderilmesinde uygun ilaç tedavileri planlanabilir.