Kandaki glikoz oranının belirli bir düzeyin üzerinde olması diyabetin (şeker hastalığının) habercisidir. Diyabetin öncesinde ise pre-diyabet olarak adlandırılan gizli şeker rahatsızlığı görülür. Gizli şeker hastalığı, Türkiye’de ve tüm dünyada sık görülen ve ilerleyen dönemde diyabete neden olabilen bir sağlık sorunudur. Ülkemizde her 3 kişiden birinde gizli şeker görüldüğünden, gizli şekerin nasıl anlaşılabileceği ve vücuda ne gibi zararlar verdiğini merak edilen konular arasında yer alır.
Gizli Şeker Nedir?
Hareketsiz (sedanter) yaşam tarzı ve zararlı beslenme alışkanlıkları çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Son yıllarda bu alışkanlıkların artması sonucunda ülkemizde en sık görülen hastalığın diyabet olduğu söylenebilir. Diyabet birdenbire ortaya çıkan ve ilerleyen bir hastalık değildir. Hastalığın erken döneminde vücutta çeşitli sorunlar görülür ve bunun sonucunda glikoz seviyesi olması gereken seviyenin üstüne çıkar.
Ancak, bazı durumlarda, yapılan kan şekeri ölçümündeki değerler şeker hastalığı teşhisi konulacak kadar yüksek olmayabilir. Bu gibi durumlarda, hastaya gizli şeker tanısı konur. Diyabet öncesi anlamına gelen pre-diyabet terimi halk arasında gizli şeker hastalığı olarak adlandırılır.
Gizli şeker, ilerleyen evrelerinde diyabetle sonuçlanan, ilk dönemlerinde ciddi bulgular göstermeyen ve erken fark edildiğinde tedavisi mümkün olan bir hastalıktır.
Hamilelikte Gizli Şeker
Hamilelikle birlikte progesteron, östrojen gibi bazı hormonlar değişime uğrar. Bu durum da insülin direncinin gelişmesine neden olabilir. Hormonal sebeplerden ortaya çıkan yüksek glikoz gebelikten önce oluşmaz ve gebelikle birlikte görülür. Bu rahatsızlık, gestasyonel diyabet (gebelik diyabeti) olarak adlandırılır.
Hamilelikte görülen gizli şeker ise diğer hastalarda ortaya çıkan belirtilerle benzerlik gösterir. Hastalığın takibi ve tedavisi yapılmadığı durumlarda, bu durum anne ve bebek açısından çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, hamilelik boyunca annenin gizli şeker değerlerinin takip edilerek kontrol altında tutulması büyük önem taşır.
Hamilelikte gizli şekerin anlaşılabilmesi için anne adaylarına bir test yapılır. Gizli şeker testi için 50 gramlık glikozlu su aç karnına anne adaylarına içirilir ve 1 saat sonra kandaki glikoz değerlerine bakılır. Anne adayına gizli şeker teşhisi konulması durumunda, hastalığın tedavisi için anne adayına uygun bir beslenme programın çıkartılması gerekir. Bazı durumlarda ise hastaya ilaç tedavisi başlanması gerekebilir.
Gizli Şeker Hastaları Nasıl Beslenmeli?
Gizli şekerde en iyi sonuç veren tedavi yönteminin hastanın mutlaka uyması gereken beslenme programı olduğu söylenebilir. Gizli şeker hastaları için oluşturulacak diyet listesinin zayıflamak için başvurulan diyet listelerinden farklı olduğu unutulmamalıdır. Gizli şeker diyeti, hastalığın tedavisine yönelik oluşturulan ve glikoz seviyesini belli bir düzeyde tutmayı amaçlayan bir yöntemdir.
Pre-diyabet tanısı konulmuş hastada ilerleyen dönemde diyabet görülebilir. Ancak, gizli şeker, tedavisi mümkün olan bir hastalık olduğundan, zamanında müdahaleyle pre-diyabetin diyabete dönüşme riski azaltılabilir veya ortadan kaldırılabilir.
Gizli şeker beslenme ile doğrudan ilişkili olan bir sağlık sorunudur. Uzman bir diyetisyenden yardım alınarak kişiye özel bir beslenme programı oluşturulması hastalığın tedavisi için büyük önem taşır. Gizli şeker diyetinde öncelikli hedef vücut ağırlığının %5 ila %10 arasında azaltılmasıdır. Bu nedenle, hastaların insülin direncine sebep olacak beyaz un gibi basit karbonhidratlardan ve şekerden uzak durması tavsiye edilir.
Hastaların beslenme programında, tahıl ve baklagiller gibi yavaş sindirilen ve tokluk hissi veren besinlere öncelik verilmelidir. Ayrıca, kolesterol oluşumuna sebep olabilecek yağlı yiyeceklerden de uzak durulmalıdır.
Gizli şekeri olan kişiler sık sık acıkabildiği için öğünler arası kısa tutulmalıdır. 3 ana öğün çerçevesinde oluşturulan beslenme programı ara öğünlerle desteklenmelidir.
Çok fazla şekerli gıda ve tatlı tüketen pre-diyabet hastalarının bu gıdalardan mümkün olduğunca uzak durması gerekir. Yapılan araştırmalara göre, pre-diyabet döneminde egzersizle birlikte çok yönlü diyet tedavisi alan kişilerin iyileşme oranının oldukça yüksek olduğu görülmüştür.
Diyetle birlikte kişinin düzenli egzersiz yapması sağlanmalı ve buna uygun bir spor programı oluşturulmalıdır. Günde en az yarım saat yapılacak düzenli egzersizle gizli şekerin neden olduğu olumsuz durumların önüne geçilebilir.
Gizli Şeker Zararları
Çoğu zaman ciddi belirtiler göstermeyen gizli şeker, ilerleyen dönemlerde şeker hastalığına dönüşebileceği için bazı zararları da beraberinde getirir. Bunun sebebi ise birçok hastalığın diyabet kaynaklı olmasıdır. Örnek vermek gerekirse, gizli şeker, göz hastalıklarına, böbrek ve pankreas problemlerine ve çeşitli kalp damar rahatsızlıklarına yol açabilir. Organ yetmezliğine kadar gidebilen bu olumsuzlukların önüne geçmek için pre-diyabet döneminde erken tanı konulması ve vakit kaybedilmeden buna uygun bir tedavi planının oluşturulması büyük önem taşır.
Gizli Şeker Nasıl Ölçülür?
Genetik olarak ailesinde şeker hastalığı bulunan kişiler, kilolu bireyler, kolesterol hastaları ve 4 kilonun üzerinde doğum yapan kadınlar pre-diyabet için risk grubunu oluştururlar. Risk grubunda yer alan kişilere 3 yılda bir uzman bir doktora başvurarak gizli şeker testi yaptırmaları tavsiye edilir. Özellikle orta yaşın üzerindeki kilolu kişilerin düzenli muayene ve kontrolleri ihmal etmemesi gerekir.
Gizli şeker, hastaya yapılan kan tetkikleriyle ölçülebilir. Bu kan testlerinde aşağıdaki değerlere bakılır:
•8 saat aç kalınarak ölçülen açlık kan şekeri
•Şeker yüklemesi sonrasında ölçülen tokluk kan şekeri
•3 aylık kan şekeri düzeyinin ortalamasını veren HbA1c
Rutin kan tetkiklerinde gizli şeker tanısı koymak biraz zor olabilir. Bu nedenle, hastanın durumuna bağlı olarak yukarıda sıralanan kan testlerinden hangisinin uygun olacağı belirlenmelidir.
Gizli Şeker Kaç Olmalı?
Gizli şekeri tespit edebilmek için açlık/tokluk kan şekeri ve hemoglobin HbA1c şeker testi yapılır. Yapılan testler sonucunda ortaya çıkan değerler sonucunda hastanın durumu belirlenebilir.
•Sağlıklı kişilerde açlık kan şekeri değeri 70-100 mg/dl arası, tokluk kan şekeri değeri 140 mg/dl’nin altı ve 3 aylık kan şekeri oranı olan HbA1c değeri ise 5,5’in altında olmalıdır.
•Gizli şekeri olan hastalarda ise açlık kan şekeri değeri 100-124 mg/dl, tokluk kan şekeri değeri 140-199 mg/dl ve hemoglobin HbA1c değeri 5,5-6,4 aralığındadır.
•Diyabet hastalarında açlık kan şekeri değeri 125 mg/dl’nin, tokluk kan şekeri 200 mg/dl’nin ve hemoglobin değeri 6,5 mg/dl’nin üzerindedir.
Gizli Şeker Belirtileri
İlerleyen evrelerinde diyabete neden olan gizli şeker hastalığının, diyabet gibi belirgin bulgu ve kendine özgü ayırt edici belirtileri yoktur. Hastalığın ileri evrelerinde gizli şeker belirtileri görüldüğü söylenebilir. Gizli şeker genellikle belirti göstermeden ortaya çıktığından, tanısı zordur. Çoğunlukla başka bir hastalık için doktora başvurulduğunda yapılan kan tetkikleriyle fark edilir. Bazı hastalarda diyabet belirtileri görülebilir, ancak bu belirtiler diyabete göre daha hafif seyreder. Gizli şeker hastalığı belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
•Sürekli olarak su içme ihtiyacı
•Çok sık idrara çıkma
•Ataklar şeklinde gelen tatlı yeme isteği
•Yoğun açlık hissi
•Fazla kilo alma
•Uykuya dalamama, uykunun bölünmesi
•Gün içinde kendini halsiz ve yorgun hissetme
Gizli şeker teşhisi konulan hastalar, sağlıklı beslenerek ve düzenli spor yaparak ilerleyen dönemlerde hastalığın diyabete dönüşmesini engelleyebilirler. Kişinin yaşam tarzında yapacağı değişiklikler gizli şeker tedavisinin ilk adımını oluşturur.
Gizli Şeker Tedavisi
Gizli şekerin tedavi edildiği durumlarda, hastalığın diyabete dönüşme riskinin ortadan kalkacağı söylenebilir. Pre-diyabet tedavisinde genel anlamda hastanın yaşam tarzında yapacağı değişiklikler ve ihtiyaç duyulan durumlarda ilaç tedavisi büyük önem taşır.
Tedavide temel olarak insülin direncinin azaltılması hedeflenir. Beslenmeye dikkat ederek, fazla kilolardan kurtularak ve düzenli spor yaparak insülin hormonu kontrol altında tutulabilir. Aynı zamanda, gerekli görüldüğü durumlarda ilaç tedavisine başlanabilir. İnsülin hormonunu dengelemek için kullanılan en yaygın ilaç metformin adı verilen ilaçtır. Gizli şekerin tedavi edilmesi ve kontrol altına alınması şeker hastalığının yaratacağı ciddi sağlık sorunlarının önüne geçilmesine katkıda bulunur.