Jinekolojinin en karmaşık ve kapsamlı ilgi alanı olan yumurtalıklarda kistler sıklıkla görülür. Yumurtalıkta gelişen, genellikle fark edilmeyen ve zararsız olan keseciklere yumurtalık kisti adı verilir. Birçok kadın ömrünü yumurtalık kistleriyle ilgili bir sıkıntı yaşamadan geçirir. Doğurganlık çağında olan her kadında hayatının herhangi bir evresinde yumurtalık kistleri görülebilir. Hormonsal değişimlere bağlı olarak oluşabilen ve kaybolabilen yumurtalık kistleri genelde zararsızlardır. Kistler ağrılara ve diğer komplikasyonlara nadiren yol açabilir.
Yumurtalık kistleri; adet düzensizliği, idrar yolu rahatsızlıkları gibi semptomlarla kendilerini belirli edebilir. Bu semptomlara yol açmayan yumurtalık kistleri kendi kendilerine zamanla kaybolabilir. Kişide ciddi semptomlara yol açan yumurtalık kistleri varsa ilaç tedavisi ya da ameliyat yolu izlenebilir. Yumurtalık kistleri eğer patlarlarsa ağrıya ve kanamaya yol açabilir. Yumurtalık kistleri dış etkenlerden bağımsız patlayabileceği gibi egzersiz ya da cinsel ilişki gibi fiziksel aktiviteler sonucu da patlayabilir.
Bebeklik dönemlerinden beri vücutta depolanmış halde bulunan yumurtalar ergenlikle birlikte aktif hale geçer. Aylık adet döngüsüyle yenilenen yumurtalar, yumurtalık adı verilen keselerde bulunur. Adet döngüsü içerisinde yumurtalıklarda yoğun bir hormon aktivitesi yaşanır. Bu hormonlar bazen yanlış çalışarak yumurtalık kistlerine neden olabileceği gibi tamamen kusursuz bir hormon döngüsünde de yumurtalık kistlerine rastlanabilir.
Hormonsal bozukluk sonucu ya da adet döngüsünün normal akışı içerisinde, yumurtalıkta yer alan yumurtayı büyüten graff folikülünün çalışmasında aksaklığa rastlanabilir. Çatlaması gereken graff folikülü çatlamazsa folikülün içinde sıvı birikmeye devam eder. Bu biriken sıvılar yumurtalık kistine dönüşür. Yumurtalık kistlerinin boyutları çeşitli olabilir. Kist ne kadar büyürse hastaya rahatsızlık verme ihtimali de o kadar artar. Genelde büyüyüp çatlayan kistler rahatsız edici semptomlara neden olanlardır. Küçük kistler rastgele zamanlarda oluşur ve kendi kendilerine kaybolurlar.
Fonksiyonel kist adı verilen kistler normal adet döngüsünün içerisinde, normal seviyelerde seyreden hormonal aktivitenin sonucunda oluşur. Bu türden kistler genelde zararsızdır. Fonksiyonel kistler çoğunlukla adet döngüsünün ikinci yarısında meydana gelir. Fark edilmeden, kendiliğinden geçen fonksiyonel kistler tedavi edilmesi gereken kistlere çok nadiren dönüşür. Fonksiyonel kistler kendi aralarında ikiye ayrılır.
Fonksiyonel kistlerin ilk kategorisine foliküler kist adı verilir. Foliküllerin yani yumurtaları koruyan keseciklerin görevi, hormonlar aracılığıyla emir geldiğinde yumurtaları fallop tüpüne göndermektir. Bazen, foliküllerin çıkışı tıkanır ve yumurta folikülden çıkamaz. Yumurta folikülden çıkamadığında folikül keseceği içinde sıvı birikmeye devam eder ve folikül kiste dönüşür. Folikül kistleri genelde adet gecikmesine yol açar.
Fonksiyonel yumurtalık kistlerinin diğer bir çeşidi korpus luteum kistidir. Korpus luteum; yumurta, yumurtalıklardan fallop tüpüne gönderildikten sonra geriye kalan bir nevi yumurta kılıfı olarak adlandırılabilecek parçalara verilen addır. Bazen yumurta folikülünde tıkanıklık meydana gelir ve korpus luteum uzun süre içinde sıvı biriktirerek şişmeye devam eder. Bu durumda korpus luteum kistleri meydana gelir. Tipik bir fonksiyonel kist karakteristiği olarak korpus luteum kistleri zararsızdır. Nadiren rahatsızlık veren durumlarla sonuçlanan korpus luteum kistleri, dış etkenlerden bağımsız olarak doğal adet döngüsü içerisinde oluşur.
Patolojik yumurtalık kistleri genelde en çok sıkıntıya yol açan kistlerdir. Bu tür kistler fonksiyonel kistler gibi sıvı birikimi yoluyla oluşmazlar. Kontrolsüz hücre büyümesi patolojik yumurtalık kistlerinin temel sebebidir. Patolojik yumurtalık kistleri fonksiyonel kistlere kıyasla çok daha nadirlerdir lakin daha uzun ömürlüdürler. Patolojik yumurtalık kistleri kişiye yoğun ağrı ve rahatsızlık veren semptomlara yol açabilecekleri gibi kanserin habercisi olabilirler ya da kansere yol açabilirler. Fonksiyonel kistlere göre daha ciddi sonuçlara yol açabilen patolojik yumurtalık kistleri, menopozdan sonra daha yoğun olarak görülürler.
Teratom olarak da adlandırılan dermoid kist, farklılaşan hücrelerden oluşur. Matür, immatür ya da malign olarak sınıflandırılan dermoid kistler, vücudun çeşitli parçalarından dokular içerir. Saç, deri, diş dokuları barındıran teratomlar çok nadiren kanserli kistlere dönüşür. Bu türden kistler de genelde kendilerini fark ettirmez, kişinin doktora başvurmasına yol açan semptomlara sebep olmaz. Ağrıya yol açmayan kistler hemen hemen her zaman başka bir şikâyet için doktora başvurulduğunda fark edilir.
Kistadenom ve endometriyoz olarak adlandırılan kistler de patolojik kist kategorisi altında yer alır. Kistadenomlar yumurtalıkların yüzeyinde ortaya çıkarlar. İçlerinde mukusumsu, yoğun yapılı bir sıvı olabileceği gibi daha seyrek ve akışkan bir sıvı da olabilir. Endometriyoz kistlerinin içerisinde adet döngüsünde atılan türden endometriyomal dokular bulunur. Kistadenonmlar ve endometriyoz kistler genelde zararsızdır.
Yumurtalık kanserinde karşılaşılan tümörler de patolojik kist kategorisine girer. Bu türden kistler ya da tümörler, kontrolsüzce çoğalan hücre topluluklarından oluşurlar. Yumurtalık kanseri en kısa sürede tedavi edilmesi gereken semptomatik bir rahatsızlıktır. Erken teşhis ile daha kolay tedavi edilebilen yumurtalık kanseri tedavi edilmediğinde kanser vücuttaki diğer dokulara sıçrayabilir. Bu durumun önüne geçmek için kanser şüphesi taşıyan kişilerin periyodik muayenelere girerek kanser durumunu takip etmeleri önerilir.
Yumurtalık kistleri çok fazla rahatsızlık yaratmadığı için teşhis edilmeyebilir. Çoğunlukla diğer jinekolojik muayenelerde tesadüfen karşılaşılan yumurtalık kistleri çok büyük olmadıkları sürece tedavi gerektirmez. Büyüyen kistlerin yol açabileceği semptomlar şunlardır:
Bu sorunlar ile karşılaşan ve jinekoloğa görünen hastalara, yaşadıkları sıkıntıların ciddiyetine göre tedavi yolu çizilir. Kistleri 5 cm’den büyük ya da menopoz, ergenlik dönemleri dışında kist oluşumu gözlenmiş hastalarda ameliyatla kistler alınabilir. Kistleri küçük olan hastalara çoğunlukla düzenli aralıklarla kontrole gelmeleri önerilir ve müdahale edilmez. Kist alma ameliyatı laparoskopi ya da laparotomi şeklinde yapılabilir.
Laparoskopi, kapalı kist alma ameliyatına verilen addır. Küçük boyutlu ve iyi huylu olan kistlerin alınması gerekliyse genelde laparoskopi tercih edilir. Laparoskopi operasyonu geçiren hastalar kolayla iyileşip hayatlarına devam edebilirler. Laparotomi olarak bilinen kist alma ameliyatı açık ameliyattır. Laparoskopi yani açık ameliyatla alınamayacak kadar büyük ya da kötü huylu kistleri almak için laparotomi tercih edilir. Bu ameliyat, laparoskopiye kıyasla daha ağırdır ve hastanın iyileşmesi daha uzun zaman alır.