Gelişmiş ülkelerde tıptaki tüm ilerlemelere rağmen son 50 yıl içinde kronik hastalıkların görülme sıklığı tüm yaş gruplarında yükselmiştir.
Özellikle obezite, diyabet, alerjiler, hipertansiyon, depresyon, kanser ve Alzheimer gibi hastalıkların modern tıbbın tüm yaklaşımlarına rağmen iyileşmemesi bilim insanlarını kök sebepleri bulmaya yönlendirmiştir.
Fonksiyonel Tıp Yaklaşımı Nasıl Ortaya Çıktı?
1950’lerde Amerika’da insan fizyolojisi ve bunun bozulması durumunda adım adım ortaya çıkan değişimler, sebep olduğu hastalıklar tedavi yaklaşımları yıllar içinde bilimsel yöntemlerle standardize edilmeye başlanmıştır. Bütüncül ve fonksiyonel tıp uygulamaları bu bakış açısıyla ortaya çıkmıştır.
1980’lerin başında Amerika'da Complementary Integrative Medicine Klinikleri, hastanelerde ve üniversitelerde koruyucu hekimlik ve sağlıklı yaşamın sürdürülmesiyle ilgili çalışmalara aktif olarak başlamıştır.
Şu an Amerika ve Avrupa'daki güncel çalışmalara paralel olarak ülkemizde Koruyucu ve Bütünsel Tıp yaklaşımıyla sağlığı korumak ve kronik hastalıklarda ilaç miktarını yaşam değişiklikleriyle azaltmayı hedefleyecek çalışmalar yapan ve bunun için üst eğitimler alan hekim grubu mevcuttur.
Fonksiyonel Tıp Yaklaşımı Nasıl Planlanır?
Fonksiyonel Tıp yaklaşımı bir üst uzmanlık değildir. Kendi uzmanlığı olan hekim, semptomatik durumlarda ve ataklarda modern tıbbın yöntemlerini kullanmaya devam ederken kişiye özel değerlendirmelerle bireysel koruma programı oluşturur. Böylece kronik hastalıklarda atakların ve sorunların sıklığı ve şiddeti azalır. Hastalığı olmayan ancak gerek genetik yükü gerekse yaşam tarzı nedeniyle kontrol edemediği süreçlerle hastalanmaya yatkınlığı olan kişiler de fonksiyonel tıp yaklaşımı yöntemiyle hasta olmaktan korunurlar.
Fonksiyonel tıp sadece tetkik yapılıp takviye verilmesi üzerinden değil kişinin stres yönetimi ve yaşam tarzı değişikliklerinin programlanmasından da faydalanır. Bireye özel yaklaşım için detaylı muayene yapılır. Gereğinde laboratuvar tetkikleri yaptıktan sonra tespit edilen durumun evresine göre düzenlemeler yapılır ve kişi takibe alınır.
Modern tıpta kişinin beslenme düzeni, uyku ve egzersiz durumu, zihinsel stres ve sosyal sorunları genelde hekim tarafından sorgulanmaz.
Fonksiyonel Tıp Yaklaşımı’nda Hangi Hastalıklar Ele Alınır?
Fonksiyonel tıp yaklaşımında enflamasyon temelli otoimmun hastalıklarda tetiği çeken kök nedeni bulmak hedeflenir.
Bu amaçla günümüz insanında en sık sorun yaşanan barsak geçirgenliği, emilim sorunları, disbiyozis fizyolojik anlamda ele alınır.
Bu kapsamda özellikle insülin direnci, fibromyalji, Hashimoto, depresyon, beyin sisi, egzama, kronik akne ve alerjiler en sık ele alınan hastalıklardır.
Fonksiyonel Tıbbın Felsefesi Nedir?
‘Tıbbın büyük bir bölümü aslında oldukça basittir. Neye ihtiyaçları olduğunu ve neye ihtiyaçları olmadığını, diğer bir deyişle hastanın kendi biyokimyasal ihtiyaçlarına göre detoksifikasyonu ortaya koyar.’ bakış açısı Amerika’da Integratifve Medicine kitaplarında sıklıkla geçer.
Hekimi tarafından genel sağlık durumunun veya hastalığının işlevsel ele alınmasını isteyen kişiler fonksiyonel tıp yaklaşımını tercih eder.
Sağlıklıyken kendine bakan, bedenindeki mineral ve vitamin değerlerini düzenleyen, organ fonksiyonlarını hastalık sınırlarına gelmeden ele alan ve özel hayatında kendine nasıl bakacağını öğrenen kişiler hastalıklardan korunur. Sağlıklı ve kaliteli yaş alır.
Dermatoloji ve Antiagingde Fonksiyonel Tıp Yaklaşımının Avantajları
Bir önceki başlıkta belirtilen bakış açısının en büyük getirilerinden biri dermatolojik ve antiaging anlamdadır. Yaş alsa da stres ve toksik metabolitlere, mineral vitamin eksikliklerine karşı doğal yollarla korunmalı olan kadınlarda menopozal veya adet dönemiyle ilgili sorunlar en aza iner. Kollagen yapısını koruyan cilt sarkmaz, saçlar sağlığını korur.
Kadın sağlığı ve güzelliği için en kritik noktaların başında gelen gebelik, emzirme ve menopoz dönemlerinde gerekli takviyelerin kişiye özel alınması kemik erimesi ve psikolojik depresif sorunlardan kişiyi kurtaracaktır. Yaşam kalitesi yüksek, sağlıklı ve ışıl ışıl yaş almayı kim istemez!
Ayrıca ergenlik aknesi gibi büyüme sürecinin parçası gibi normal kabul edilen durumun tetkik yapıldığında genelde insülin direnci veya barsak geçirgenlik sorununa paralel saptanması gençlerin sağlığı için kritik önem taşır.
Akne kozmetik sorun değildir. Hangi yaş grubunda olursa olsun metabolizmanın incelenmesini gerektirir. Burada istenecek testler ve tedavi kişiye özeldir.
Sedef hastalığı, egzama, kepek gibi kronik sorunlar sistemik yaklaşımla ele alınıp bireysel tedavilerle izlenmesi gereken ve aslında sadece deriyi değil bütün bedeni ele almayı gerektiren diğer sorunlardır.
Yapılan çalışmalarda botoks, dolgu, yüz germe, saç ekimi gibi kozmetik işlemlerden önce muayene bulgularına göre kan değerlerinin bakılması ve kişiye özel takviyelerin, gerekliyse ağızdan kollogen vb. verilmesi yapılan işlemlerin ömrünü ve kalıcılığını uzatmaktadır.
Fonksiyonel tıp bakış açısıyla ele alınan kişinin aynı zamanda sigara, alkol gibi toksik maddelerden uzak durması da önemlidir.
Aslında fonksiyonel bütüncül tıp yaklaşımı insan doğasına uygun yaklaşımlarla modern tıbbın ve geleneksel tıbbın el ele olduğu bir yaklaşımdır.