Vücudun en hassas noktalarından biri olan gözlerde ortaya çıkan sorunlar, ciddi sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle düzenli göz muayenesi olmak gerekir. Özellikle herhangi bir semptoma neden olmadan yavaşça ilerleyebilen glokom için muayene ve tedavi son derece önemlidir.
Glokom ya da diğer adıyla göz tansiyonu, gözde bulunan optik sinire zarar veren bir sağlık sorunudur. Optik sinir görülenleri gözden beyne gönderir ve dolayısıyla kişinin görüşü açısından büyük bir öneme sahiptir. Optik sinirdeki hasar ise genellikle gözdeki yüksek basınçla ilgilidir. Ancak glokom bazen normal göz basıncında dahi olabilir.
Glokom her yaştan bireyde görülebilse de ileri yaşlarda daha sık ortaya çıkar. Bununla birlikte ilerleyen yaşlarda körlüğün yaygın nedenlerinden biridir. Genellikle glokom herhangi bir semptom olmaksızın başlar ve hatta hastalığın sonraki aşamalarında da hasta görüşünde bir değişiklik fark etmeyebilir.
Semptomsuz da ilerleyebilmesi nedeniyle glokomun tespit edilmesi için düzenli göz muayeneleri büyük önem taşır. Erken teşhis edildiği takdirde görme kaybı yavaşlatılabilir veya önlenebilir. Teşhis sonrasında hastalığın kontrol altına alınabilmesi için ise çeşitli tedavi yöntemleri uygulanabilir.
Glokom; oluşma şekli, nedenleri ve semptomları gibi özelliklerine göre farklı şekillerde görülebilir. Açık açılı, kapalı açılı, normal tansiyonlu ve konjenital glokom olmak üzere dört tipte glokom bulunur.
Açık açılı glokom, en yaygın görülen glokom çeşididir. Bu tip glokomda gözün drenaj kanallarında direnç oluşmuştur. Drenaj kanalları açık ve normal çalışıyor gibi görünse de bir süre sonra gözde sıvı birikir. Biriken sıvı ise optik sinire baskı uygular. Çoğunlukla semptom görülmediği için hastalık uzun süre fark edilmeyebilir.
Kapalı açılı glokom, açı kapanması ya da dar açılı glokom olarak da adlandırılır. Bu tip glokom genellikle aniden ortaya çıkması nedeniyle akut glokom krizi şeklinde de bilinir. İris ve kornea arasındaki açı çok dar olduğunda ortaya çıkan kapalı açılı glokom, göz bebeği çok hızlı büyüdüğünde de gerçekleşebilir. Bu durum drenaj kanallarını tıkar. Drenaj kanallarının tıkanması gözde sıvı birikmesine neden olarak göz basıncını yükseltir. Akut glokom krizinde aniden başlayan göz ve baş ağrısının yanı sıra mide bulantısı ve kusma da yaşanabilir. Acil müdahale gerektiren bu durum tedavi edilmediği takdirde görme kaybı yaşatabilir.
Normal tansiyonlu glokomda hastanın göz içi basıncı normal seviyededir. Ancak yine de optik sinirler hasar aldığı için görüş bulanıklaşır. Normal tansiyonlu glokoma henüz neyin neden olduğu bilinmemektedir.
Pediatrik glokom ya da çocukluk glokomu olarak da adlandırılan bu durum doğuştan gelir. Bebeğin drenaj kanalları anne karnında düzgün bir şekilde oluşmadığından dolayı görmede sorunlar yaşar. Semptomlar doğumda fark edilebilir ya da çocukluk döneminde tespit edilebilir.
Birçok faktör glokoma yol açsa da nedenleri henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Göz tansiyonunun artması bilinen ve değiştirilebilen tek risk faktörü olmakla birlikte glokomun ana nedeni değildir. Çünkü normal göz tansiyonuyla da glokom gelişebilir. Diğer yandan genellikle göz içi basıncının artmasından kaynaklı olarak glokom görülür.
Glokom herhangi bir semptoma neden olmadan da görüşe zarar verebileceğinden dolayı risk faktörlerine karşı dikkatli olmak gerekir. Glokom için risk faktörleri ise şu şekildedir:
Bazı kişilerde drenaj açısı doğuştan dar olur ve bu açının kapanması da glokom riskini artıran bir faktördür.
Glokomu olan birçok kişide genellikle başlangıçta herhangi bir belirti olmaz. Hastalık yıllar içinde yavaşça gelişir ve önce çevresel görüşü etkiler. Dolayısıyla çoğu kişi glokomun farkında olmaz ve rutin göz kontrolleri esnasında teşhis edilir. Bunun yanı sıra bulanık görme veya gözde ışık çakması gibi belirtiler de yaşanabilir. Glokom yalnızca bir gözde gelişebilir ancak genellikle her iki göz de etkilenir. Nadiren de olsa aniden gelişebilir (akut glokom krizi) ve şu semptomlara yol açabilir:
Glokom semptomları glokom tipine ve evresine bağlı olarak da değişebilir. Açık açılı glokomun erken evrelerinde semptom yoktur, ilerleyen evrelerde şu semptomlar görülebilir:
Normal tansiyonlu glokomun da erken evrelerinde herhangi bir semptom görülmez. Hasta ilerleyen evrelerde yavaş yavaş bulanık görmeye başlar. Sonraki evrelerde yan görüş kaybı yaşanır.
Konjenital glokom semptomları ise şunlardır:
Glokom tiplerinde semptomlar her zaman fark edilemeyeceği için düzenli göz muayenesine gitmek önem taşır. Akut glokom krizinde ise semptomlar aniden ortaya çıkar ve hızlı bir şekilde tıbbi müdahale gerektirir. Akut glokom krizi semptomlarından birinin ya da daha fazlasının yaşanması hâlinde en kısa sürede doktora gidilerek muayene olunmalıdır.
Glokom çoğu zaman rutin göz kontrolleri sırasında -bir belirti göstermemiş olsa dahi- tespit edilebilir. Glokom şüphesi varsa gözlerin kontrol edilmesi için göz içi basıncının ölçülmesi dahil olmak üzere birtakım testler yapılır. Hastanın tıbbi geçmişi de teşhis için önemlidir. Bununla birlikte ek olarak şu testler de yapılabilir:
Glokom tedavisi hastanın yaşı, tıbbi geçmişi ve durumuna göre belirlenir. Kesin bir tedavi yöntemi olmamakla birlikte semptomların kontrol altına alınması için tedavi gereklidir. İlaç tedavisi ya da cerrahi tedavi tercih edilebileceği gibi bazı durumlarda ikisi birden uygulanabilir. Buna ek olarak bazen ameliyatın tekrar edilmesi de gerekebilir. Tedavi edilmeyen glokom kalıcı körlüğe yol açabileceğinden dolayı glokom semptomları olan kişiler mutlaka bir sağlık uzmanına başvurmalıdır.
Glokom semptomları yönetilebilir ancak glokom önlenebilen bir hastalık değildir. Erken teşhis edilmesi, görme kaybının önlenmesi ya da ilerlemesini yavaşlatmak açısından önemlidir. Bunun için ilk olarak düzenli göz muayeneleri yaptırmak gerekir. Böylece herhangi bir optik sinir hasarı meydana gelmeden hastalık teşhis edilebilir. Bununla birlikte eğer kişi risk altındaysa daha sık muayene olmalıdır.