Çocukluk cağı, vücudun çevrede bulunan ve sağlık için zararlı olabilen çeşitli etkenlere ilk kez maruz kaldığı donemi ifade eder. Bu dönemde karşılaşılan çeşitli virüsler veya bakteriler vücudun belirli bölgelerine yerleşerek döküntülü ve ateşli çocukluk çağı hastalıklarına neden olabilir. Bu hastalıklar hayat boyu kalıcı bağışıklık kazandırıyor olsa da çeşitli komplikasyonlara yol açmaları nedeniyle ciddiye alınır. Bu hastalıklardan bir tanesi de kabakulaktır.
Kabakulak Nedir?
Kabakulak enfeksiyonu, paramiksovirus grubundan bir virüsün yol açtığı, sıklıkla çocukluk cağında görülen ancak tüm yaş gruplarında izlenebilen bir viral enfeksiyondur. Hastalık çene bölgesinde yer alan parotis isimli tükürük bezlerini etkileyerek bezlerde iltihaplanma ile seyreder. Bezlerdeki iltihaplanmaya bağlı olarak bez boyutlarının artması kulakların da itilmesiyle tipik klinik görüntüye yol açtığından kabakulak ismi verilmiştir.
Sağlıklı bir bireyde ağız içinin nemlendirilmesi, sindirimin kolaylaştırılması gibi çeşitli önemli görevleri olan tükürük salgısından sorumlu çok sayıda tükürük bezi bulunur. Tükürük bezleri anatomik olarak belirlenebilme majör tükürük bezleri ve doku bazında ele alınan minör tükürük bezleri olmak üzere iki kısımda incelenir. Majör tükürük bezleri kulakların hemen önünde, çene kemiği üzerinde bulunan parotis bezleri, ağız tabanında yer alan submandibüler bezler ve dil altında yer alan sublingual bezler olmak üzere üçe ayrılır. Enfeksiyon hastalıklarına yol açan virüs, bakteri veya mantar gibi etkenler belirli dokulara seçicilik gösterir. Bu nedenle belirli etkenlerle karşılaşan hastalarda benzer doku ve organlara ait enfeksiyonlar ortaya çıkar. Kabakulak enfeksiyonundan sorumlu virüs ise parotis bezlerine eğilim gösterdiğinden sıklıkla bu bölgede iltihaplanmaya yol açar. Kabakulak virüsü hastalığın seyri esnasında veya ileri yaştaki hastalarda testis ve üreme sistemi, pankreas, beyin ve zarları gibi farklı vücut bölgelerine de yerleşerek ciddi enfeksiyonlara neden olabilir. Bu nedenle kabakulak hastalığı ciddiye alınmalı ve yakın takiple tedavisi planlanmalıdır.
Kabakulak Neden Olur?
Kabakulak hastalığı çocukluk çağında sıklıkla görülen kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, beşinci hastalık ve altıncı hastalık gibi yaşam boyu bağışıklık bırakabilen ateşli veya döküntü hastalıklar grubunda ele alınır. Hastalık etken virüsle temas sonucu virüsün tükürük bezlerine yerleşmesini takiben ortaya çıkar. Kabakulak virüsü sıklıkla vücut salgılarına geçiş yaptığı için hastaların tükürük salgısı ile yani damlacık yoluyla başkalarına bulaşabilir. Bu salgı havada asılı kalarak solunum yoluyla vücuda alınabileceği gibi ellere veya çevredeki eşyalara temas etmesi sonucu sağlıklı bireylerin hijyene uymayarak salgının bulaştığı yüzeylere tekrar teması ile de bulaşabilir.
Kabakulak sıklıkla çocuk yaş grubunda gözlenir ve hastalık geçiren çocuklarda antikor oluşumunu takiben hayat boyu kalıcı bağışıklık kazandırır. Bununla birlikte çeşitli nedenlerle bağışıklık sistemi baskılanan kişilerde antikor oluşumu mümkün olmaz veya hayatın sonraki dönemlerinde yeterli antikor üretilemezse hastalık tekrar geçirilebilir. Kabakulak antikorlarının kalıcı bağışıklık bırakması nedeniyle çocukluk çağında aşılama çalışmalarına ağırlık verilmiştir. Ülkemiz de dahil olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde aşılama programlarına dahil edilen kabakulak aşısı sayesinde kliniklerde kabakulak görülme sıklığı oldukça azalmıştır. Bununla birlikte aşı uygulamasında bulunmayan veya aşı ulaştırılamayan kesimlerde kabakulak enfeksiyonu ortaya çıkabilmektedir ve bu durum tespit edilen vakaların büyük çoğunluğundan sorumludur.
Kabakulak Belirtileri Nelerdir?
Kabakulak belirtileri kişinin hastalığa toleransı ve bağışıklık sisteminin iltihabi reaksiyon geliştirme gücüne bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bazı hastalar kabakulak enfeksiyonunu herhangi bir belirti geliştirmeden atlatabilir. Belirti gelişen kişilerde ise hastalığın şiddeti ve yaygınlığına göre aşağıda özetlenen farklı semptomlar izlenebilir:
- Çene ve yanaklarda, genellikle tek taraflı izlenen ancak her iki taraflı da olabilen ağrılı şişlik
- Çiğneme, yutma veya ağız hareketleri esnasında ağrı
- Yutmada güçlük
- Ateş
- Halsizlik
- Baş ağrısı
- Yaygın eklem, kas veya vücut ağrıları
- İştahta azalma
Erişkinlik döneminde ortaya çıkan kabakulak enfeksiyonlarında ise iç organların virüs tarafından iltihaplanmasına bağlı ciddi klinik tablolar ortaya çıkabilir. Bu doğrultuda aşağıdaki komplikasyonlar görülebilir:
- Orşit: Erkeklerde testis dokusunun virüs tarafından enfekte edilmesi sonucu testis iltihabı gelişebilir. Testisler ağrılıdır ve testis torbasında kızarıklık ve şişlik ile izlenir. Orşit tek taraflı veya her iki testisin tutulumuyla gerçekleşebilir. Tek taraflı orşitte kısırlık gelişmesi oldukça nadir görülmekle birlikte; İki taraflı testis iltihabında kısırlık gelişme riski artar.
- Ensefalit: Beyin dokusunun iltihaplanması anlamına gelen ensefalit durumunda hastada ciddi nörolojik problemler gerçekleşmesi söz konusudur. Bu bakımdan hastalarda bilinç bulanıklığı, epilepsi nöbetleri geçirme, ellerde veya ayaklarda his ya da güç kaybı, görme kaybı gibi ciddi belirtiler görülebilir. Yaşamı tehdit edici olabilir.
- Menenjit: Beyin ve omurilik dokularını çepeçevre saran beyin zarlarının iltihaplanması durumudur. Menenjit de tıpkı ensefalit gibi nörolojik problemlere yol açabilir. Hastalarda ense sertliği ile birlikte yüksek ateş ve genel durum bozukluğu görülebilir.
- Pankreatit: Sindirim sisteminin önemli bir parçası olan pankreasın iltihaplanması durumunda özellikle karnın üst kadranlarında, sırta ve bele yayılan şiddetli karın ağrısı veya bulantı ve kusma gelişebilir.
- İşitme kaybı: Nadiren virüsün kulak iç organını etkilemesine bağlı işitme kaybı veya denge kaybı görülebilir.
- Miyokardit: Kalp kaslarının virüs tarafından etkilenmesi durumunda kalp kası iltihabı miyokardit oluşabilir. Miyokardit durumunda kalbin kasılma fonksiyonları bozulduğundan hayatı tehdit edici klinik tablolar gelişebilir.
- Düşük: Gebelikte geçirilen kabakulak enfeksiyonlarında gebeliğin erken dönemlerinde düşük gelişme riski artar.
Kabakulak Tanısı Nasıl Konur?
Kabakulak teşhisi genellikle hastanın tipik belirtilerinin varlığında klinik şüphe üzerine konur. Özellikle bağışıklık sisteminin baskılanmasıyla sonuçlanan hastalıkların varlığında veya kabakulak aşısını yaptırmayan kişilerde parotis bezindeki iltihaplanmalarda kabakulak enfeksiyonu akla gelmelidir. Hekim gerekli gördüğü takdirde kandan yapılan serolojik çalışmalarla aktif, geçirilmiş veya aşılanarak elde edilmiş kabakulak antikorlarını inceleyerek hastalık teşhisini kesinleştirebilir.
Kabakulak Tedavisinde Neler Yapılır?
Kabakulak enfeksiyonu viral bir enfeksiyon hastalığı olduğundan kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Hastalarda destek tedavisi uygulanarak hastalığın kendiliğinden atlatılması beklenir ve bu süreçte yakın takip gerekir. Hastalık komplikasyonları nadiren gelişir ve hastalık sıklıkla kendi kendini sınırlar.
Kabakulak enfeksiyonu ile en iyi mücadele yöntemi kabakulak aşısıdır. Bu hastalık ciddi riskler barındırdığından aşılamaya azami ölçüde dikkat edilmesi çok önemlidir. Kabakulak aşısı ülkemizde kızamık ve kızamıkçık virüsleri ile birlikte kombine şekilde kızamık-kızamıkçık-kabakulak (KKK) aşısı şeklinde uygulanır. Ülkemizdeki aşılama programında KKK aşısı 1 yaş itibariyle ve 4 yaş sonunda olmak üzere iki doz şeklinde tüm çocuklara uygulanır. Bununla birlikte ülkemizde salgın riski taşıyan bölgelerde 9.-11. aylarda ek bir dozun daha yapılması uygulamaya girmiştir.
KKK aşısı yapısı gereği hastalık yapma özelliği zayıflatılmış canlı virüs aşısı şeklinde olduğundan bağışıklık sistemi baskılanmış veya çeşitli hastalıklar nedeniyle canlı aşı uygulanması uygun olmayan çocuklara uygulanmamalıdır. Bunun dışında aşının hazırlanması esnasında kullanılan maddeler nedeniyle, antibiyotik gruplarından biri olan neomisine alerjisi olanlara KKK aşısı uygulanmaz. Neomisin dışında aşı bünyesindeki başka maddelere alerjik reaksiyon gösteren kişilerde de aşı uygulaması sakıncalıdır.
Gebelerde kabakulak enfeksiyonu düşük riskini artırabildiğinden hamilelik dönemi boyunca veya 4 hafta içinde gebelik planlayan kişilerde kabakulak aşısı yapılması uygun değildir. Aşının yukarıda belirtilen gruplar haricinde ciddi bir yan etkisi bulunmaz ve güvenle tatbik edilebilir. Bugüne kadar yapılan aşı çalışmalarında KKK karma aşısı sayesinde bu üç hastalığın toplumda görülme sıklığı oldukça azalmıştır. Bununla birlikte nadiren KKK aşısı sonrası yüksek ateşle ilişkili epileptik nöbet geçirme görülebildiği bildirilmiştir. Bu nöbet sıklıkla kendi kendini sınırlayan tarzda olup yaşam boyu epilepsi hastalığı gelişme riskini artırmaz.
Kabakulak Hakkında Sık Sorulan Sorular
Hastalık etken virüsle temas sonucu virüsün tükürük bezlerine yerleşmesini takiben ortaya çıkar.
Kabakulak enfeksiyonu ile en iyi mücadele yöntemi kabakulak aşısıdır. Bu hastalık ciddi riskler barındırdığından aşılamaya azami ölçüde dikkat edilmesi çok önemlidir.