Çocukluk çağı vücut için o ana kadar yabancı olan birçok mikroorganizma ile vücudun bağışıklık sisteminin ilk kez karşılaştığı önemli bir dönemi ifade eder. Bu dönemde ortaya çıkan pek çok enfeksiyon hastalığının sonucunda bağışıklık sistemi belirli etkenlere karşı kalıcı bağışıklık kazanır. Bununla birlikte bu hastalıklar, bazı çocuklarda ciddi hastalık tablosuna yol açabilir ve erişkinlik döneminde de görülebilen bazı sağlık problemlerine neden olabilir. Bahsedilen hastalıklardan biri suçiçeğidir.
Suçiçeği Nedir?
Suçiçeği hastalığı, sıklıkla çocukluk çağında görülen, varicella-zoster virüsü (VZV) tarafından meydana gelen ve ciltte yaygın döküntü ile tanınan bir virüs enfeksiyonudur. Hastalık özellikle cilt boyunca ortaya çıkan, kaşıntılı, içi sıvı dolu ve hayli bulaşıcı olan döküntüleri ile karakterizedir. Suçiçeği enfeksiyonu genellikle hayat boyu tam bağışıklık bırakarak iyileşir. Bununla birlikte suçiçeği geçiren kişilerde bağışıklık sisteminin zayıfladığı hallerde ortaya çıkan zona hastalığı gelişmesi mümkündür. Çocukluk çağında vücut belirli mikroorganizmalarla ilk defa karşılaştığından yetişkinlik döneminde sıklıkla tekrar izlenmeyen, bir grup virüs enfeksiyonu bu dönemde oldukça sık görülür. Bu enfeksiyonlar etkenleri nedeniyle oldukça bulaşıcıdır, 10-14 günlük virüsün yerleşme dönemi sonrası ateş, halsizlik ve cilt döküntüsü ile izlenirler. Bu hastalıklar arasında kızamık, kızamıkçık, beşinci hastalık (eritema infeksiyosum), altıncı hastalık (roseola infantum), el-ayak-ağız hastalığı (herpanjina) ve kızıl hastalığı sayılabilir. Suçiçeği de bahsedilen döküntülü hastalıklardan biridir.
Suçiçeği Neden Olur?
Suçiçeğinin etkeni olan varicella-zoster virüsü oldukça bulaşıcı olup kişilerin vücut salgılarında bol miktarda bulunabilir. Bu nedenle, virüs hastalığın yol açtığı döküntülerdeki sıvılara temasla bulaşabileceği gibi; kişinin tükürük salgısı, hapşırma ve soluma yoluyla havada asılı kalan damlacıklar ve öksürük yoluyla da bulaşabilir. Suçiçeği geçiren kişilerde döküntülerin gelişmesinden 1-2 gün öncesinde bulaşıcılık başlar ve döküntünün tamamen gerilemesine kadar sürebilir. Hastalığın daha önce geçirilmesi veya aşılamanın olması halinde hasta kişilerle yakın temas sonrası yeniden hastalığın gelişmesi beklenmez. Bununla birlikte daha önce suçiçeği geçirmeyen veya aşılanmayan kişiler hastalık açısından risk altındadır. Hastalığın meydana gelebileceği kişi grupları aşağıdaki gibi özetlenebilir:
- Hasta olan kişiyle yakın temasta bulunanlar
- 12 yaş ve altı olanlar
- Çocuklu aileler
- Gündüz bakım evlerinde zaman geçiren çocuklar ve yetişkinler
- Çeşitli hastalıklar veya durumlar nedeniyle bağışıklığı baskılanmış kişiler
Suçiçeği Belirtileri Nelerdir?
Suçiçeği virüsünün hastalığın tipik belirtilerine neden olmadan yaklaşık 7 ile 21 gün önce hastanın vücuduna ulaştığı kabul edilir. Bu süre içinde virüs hedeflediği dokulara ulaşarak çoğalmaya başlar. Hastalığa ait döküntülerin başlamasından yaklaşık 48 saat öncesine kadar virüs miktarı bulaşıcılık kazanacak kadar artar. Bu dönemde hastalarda aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir:
- Ateş
- Halsizlik – yorgunluk
- Baş ağrısı
- İştah kaybı
Bu belirtilerin gelişiminden yaklaşık olarak bir gün sonra hastalarda tipik cilt döküntüsünün gelişmesi beklenir. Döküntü vücudun farklı yerlerinde, eş zamanlı olmadan ortaya çıkar ve üç aşamadan geçerek tamamen söner. İlk olarak ciltten kabarık, kaşıntılı, kızarık sivilcemsi döküntü olarak başlar; ardından döküntü içerisine sıvı dolmaya başlar ve vezikül halini alır; son olarak vezikül patlayarak kurur ve ciltten dökülür. Hastalığın en tipik özelliklerinden biri vücutta görülen döküntülerin aynı anda farklı aşamalarda izlenebilmesidir. Suçiçeği döküntüsü saçlı deri dahil tüm ciltte ortaya çıkabilir. Döküntülerin tamamen sönmesi 2 hafta kadar sürebilir. Döküntülerin tamamen iyileşmesine kadar hastalar bulaşıcı kabul edilir.
Suçiçeği Tanısı Nasıl Konur?
Suçiçeği hastalığının klinik tanısı belirtiler üzerine yapılan fizik muayene ile konulabilir. Çocukluk çağında kızamık, kızamıkçık, altıncı hastalık gibi çeşitli döküntülü hastalıklar meydana gelebildiğinden hastalıkların ayrımının yapılması ve erken tedavinin başlanması açısından bir sağlık kuruluşuna başvurulması önemlidir. Klinik belirtilerin yanında ara kalınan vakalarda hastalardan alınan kan örneklerinde varicella-zoster virüsüne yönelik gelişen antikorların düzeyine bakılarak aktif veya geçirilmiş hastalık ile bağışıklık düzeyi tespit edilebilir. Ayırıcı tanıda yer alan hastalıklara yönelik yürütülen tanı testleri ile teşhis kesinleştirilebilir. Bazı döküntülü hastalıkların etkeni olan virüslerin ciddi anlamda bulaşıcı olması ve anne karnındaki bebeklerde çeşitli sağlık problemlerine yol açabilmesi sebebiyle, aile bireylerinden birinde döküntülü hastalık geliştiği zaman hekimle irtibat kurmak gerekir.
Suçiçeği Tedavisinde Neler Yapılır?
Suçiçeği hastalığı viral bir enfeksiyondan ileri geldiğinden, sıklıkla kendi kendini sınırladığından ateş, halsizlik gibi belirtilerin kontrol alındığı semptomatik tedavinin verilmesi genellikle yeterli olur. Hastalık süresi boyunca bulaşın önlenmesi için hastanın izole edilmesi ve hijyene dikkat edilmesi gerekir. Daha şiddetli geçiren vakalarda ise antiviral antibiyotiklerin başlanması gerekebilir ve semptomların daha hafif geçirilmesine yardımcı olabilir. Hastalığın seyrinde görülen sıvı dolu veziküllerde sonradan çeşitli bakteri enfeksiyonlarının gelişmesi mümkün olduğundan, veziküllerin patlama ve sönme aşamalarında hijyenine azami dikkat gösterilmesi gerekir. Enfeksiyon gelişen döküntülerde topikal antibiyotik kullanılması gündeme gelebilir. Kaşıntılı döküntüler için antihistaminik ilaçlar ve çeşitli pomadlar reçete edilebilir. Hastaların ılık banyo yapması, nemlendirici kullanması ve döküntüleri etkilemeyecek hafif kıyafetler tercih edilmesi yararlı olabilir. Hastalığı ağır geçiren kişilerde hastalık belirtilerinin kontrol altına alınabilmesi için hastalık etkeni virüse karşı üretilmiş antikorlar damar yoluyla hastaya verilerek tedavi uygulanabilir. Bu tedaviye Varicella-zoster immunoglobin (VZIG) adı verilir.
Suçiçeği virüsü vücudun salgı bezleri ve sinir dokusuna yerleşerek bağışıklık sisteminden kaçabilmektedir. Bu durumda virüs hastalık oluşturmadan yıllar boyunca vücutta saklı kalabilir. Vücudun bağışıklık sisteminin zayıfladığı hastalıklarda, bazı ilaçların kullanımında, yoğun stres gibi hallerde virüs yeniden vücutta çoğalabilir ve zona hastalığı olarak da bilinen, cildin belirli bölgesinde ağrılı, kaşıntılı döküntülerle seyreden sağlık problemleri ortaya çıkabilir.
Suçiçeği hastalığı ile mücadelede en etkili yöntem aşı uygulamasıdır. Suçiçeği aşısı virüsün hastalık yapma özelliği zayıflatılmış bir versiyonu ile hazırlanır ve bu nedenle canlı aşı kabul edilir. Canlı aşı olması nedeniyle bağışıklık sistemi zayıf kişilerde ve gebelerde suçiçeği aşısı yapılması uygun değildir. Aşı sonrası çocuklarda kısa süreli ve kendi kendini sınırlayan hafif ateş, halsizlik, grip enfeksiyonu benzeri belirtiler ortaya çıkabilir. Suçiçeği aşısı sıklıkla 1 yaş itibariyle uygulanır ve 4-6 yaşta hatırlatıcı doz yapılabilir. Aşı uygulaması belirli koşullar dışında tüm çocuklara önerilir. Ülkemizde de aşı takviminin bir parçası olarak hayatın ilk yılı tamamlandığında rutin olarak uygulanır. Bununla birlikte aşağıdaki durumlarda canlı aşı olan suçiçeği aşısının uygulanması sakıncalı olabileceği için hekim onayı olmadan aşı yapılmamalıdır:
- Daha önce suçiçeği aşısına karşı alerjik reaksiyon geliştirmiş olanlar
- Jelatin veya neomisin antibiyotiğine karşı alerjisi olanlar
- Aşı uygulaması yapılacağı dönemde orta-ağır düzeyde enfeksiyon hastalığı olan kişiler
- Gebeliği olan kadınlarda gebelik sonlanana kadar
- 1 ay içinde gebelik gelişme riski olan kadınlarda gebelik şüphesi kalkana kadar
- HIV enfeksiyonu/AIDS hastalığı olanlar, bağışıklık baskılayıcı tedavi alanlar, kanser hastalığı olanlar, kanser tedavisi alanlar gibi bağışıklık sistemi baskılanmış olan kişiler
- Yakın zamanda kan ürünü ile tedavi görenler
Çocukken aşı olmayan veya hastalığı geçirmeyen yetişkinlerde hastalık daha ağır seyredebildiğinden bağışıklık olmadığının tespit edilmesi halinde aşı uygulanabilir. Suçiçeğine yönelik bağışıklık düzeyi kanda bakılan antikor seviyeleri sayesinde incelenebilir.
Suçiçeği Nedir? Hakkında Sık Sorulan Sorular
Suçiçeği hastalığı, sıklıkla çocukluk çağında görülen, varicella-zoster virüsü (VZV) tarafından meydana gelen ve ciltte yaygın döküntü ile tanınan bir virüs enfeksiyonudur.
Suçiçeği hastalığı ile mücadelede en etkili yöntem aşı uygulamasıdır.
Suçiçeği aşısı sıklıkla 1 yaş itibariyle uygulanır ve 4-6 yaşta hatırlatıcı doz yapılabilir.