Coronavirüs (Covid-19) Normalleşme Döneminde Neler Yapılmalı?

Coronavirüs (Covid-19) Normalleşme Döneminde Neler Yapılmalı?



Coronavirüs (Covid-19) Normalleşme Süreci

Normalleşme sürecine girdiğimiz şu günlerde eski hayatımıza yavaş yavaş geri dönmeye başlayacağız. Daha önce tecrübe etmediğimiz pandemik salgın, yaşadığımız kısıtlamalar, sokağa çıkma yasakları ile yaşamayı öğrendik ama hala bunlara adapte olmakta zorlanıyoruz çünkü bu değişikliklere adapte olabilmemiz için, yani bunların artık yaşamımızın bir parçası haline gelebilmesi için biraz daha zamana ihtiyacımız var.

Kısıtlamaların en üst seviyede olduğu zamanların üstesinden gelebildik, şimdi yeni hayatımızın şekillenmeye başladığı normalleşme sürecine geçiş yapıyoruz. Bu normalleşmede eski hayatımız hemen geri dönmeyecek. Eski sosyal hayatımız, ev ve iş hayatımız, alışkanlıklarımız değişmek zorunda kalacak. Salgın tam anlamıyla kontrol altına alınana kadar, kendimizin ve çevremizdekilerin sağlığı güvence altına alınana kadar bir takım fedakarlıklar yapmak zorunda kalacağız. Yapılacak değişiklikler yavaş yavaş hayatımıza yerleşecek, bu nedenle yaşayacağımız adaptasyon sorunu bu sürecin başında bizi zorlayacak ama zamanla bu sorunun üstesinden geleceğiz.

Normalleşme Sürecine Adaptasyon Nasıl Sağlanmalı?

Adaptasyon sorunu, kişinin yeni tecrübe ettiği ve ne yapacağına dair bir bilgisin olmadığı durumlara karşı hissettiği panik, kaygı duygularının eşlik ettiği bilinmezlik halidir. Kişi bu duygu durumunda ne yapacağını şaşırabilir, panikleyebilir ve sorunları çözmek için bulabileceği alternatif yolları gözden kaçırabilir. Bu nedenle adaptasyon sorunu bir 'sorun' olarak adlandırılır, kişi o ruh halinde işlevsiz hale gelir.

Yeni normalleşme sürecinde de kişiler bu adaptasyon sorununu yaşayabilirler. Yeni bir dünyaya gireceğiz ve bu dünyada bilmediğimiz çok şey var. Panikleyebiliriz ve bir sorunla karşılaştığımız zaman çözüm üretmeye odaklanmak bizim için çok zor olabilir. Ama çaresiz değiliz. Yetkili makamlar, tecrübeli insanlar, destek sistemleri bunun için var. İlk adımda karşılaştığımız sorunun ne olduğunu tanımlayalım. İkinci adım, bu sorunun çözümü için kime veya nereye başvurulabileceğini belirlemek olmalı. Üçüncü adım, bu kişiden veya kurumdan sorunun çözümü için detaylı bilgi almak, gerekirse ek bilgi kaynağı talep etmek olabilir. Sorunun çözümü için tüm bilgiler ve kaynaklar toplandıktan sonra, yine çevremizdekilerin desteği ile karşılaştığımız engellerin üstesinden gelebiliriz.

Normalleşme Sürecinde Sosyal Kaygıyı Azaltmak İçin Neler Yapılmalı?

Adaptasyon sorunu kişilerin yaşayabileceği psikolojik problemlerden biridir. Normalleşme sürecinde karşılaşabileceğimiz bir diğer psikolojik bozukluk ise sosyal anksiyetedir. Normalleşme sürecinde sosyal anksiyete yaşayan insanları ikiye ayırabiliriz, bir; daha önce anksiyetesi olmayan ama kısıtlama sürecinde sosyal kaygı geliştirmiş olanlar, iki; zaten sosyal kaygısı olan ama kısıtlama sürecinde kaygısı şiddetlenmiş olan kişiler.

İkinci grupta olanlar sosyal anksiyete ile baş etmekte biraz daha zorlanabilirler. Çünkü zaten mevcut olan psikiyatrik bir bozukluk daha şiddetli hissedileceğinden, kişi bu kaygıyla baş edemediğini düşünebilir. Bu duruma hızlı bir şekilde müdahale edebilmek için, kişinin bir psikologdan psikoterapi desteği alması gerekir. Kişinin günlük hayatını işlevsiz hale getiren kaygı durumunda ise psikoterapinin yanı sıra ilaç tedavisi de gerekebilir.

Birinci gruptaki insanlar için yaşadıkları bu kaygılı ruh hali daha baş edilebilirdir. Bu kaygının gelişmesinin birkaç nedeni var. İnsan toplum içinde yaşayan sosyal bir varlıktır. İnsanlarla beraber yaşamayı öğrendik, onlarla iletişim içinde olarak kendimizi, sosyal becerilerimizi geliştirdik. Ama salgının neden olduğu kısıtlamalarla birlikte daha çok evde vakit geçirdik, sevdiğimiz insanlardan uzak durmak zorunda kaldık, sosyal yaşantımız bir anda kesildi. Bu kısıtlamaların sonucunda daha sıklıkla yalnız kaldık, çevremizle iletişimimiz azaldı. Bu iletişim eksikliği sosyal becerilerimizin zayıflamasına neden olmuş olabilir, toplum içine çıkmaya çekimser yaklaşmamıza neden olabilir. Bu durumun patalojik bir kaygıya neden olmaması için hızlı bir şekilde önlem almamız gerekiyor. Eski sosyal yaşantımız nasıldı ve şimdi yaşadığımız normalleşme sürecinde, tedbiri elden bırakmadan eski sosyal yaşantımızı ne kadar canlandırabiliriz? Hızlı bir değerlendirmeden sonra sosyal yaşantımızı yavaş yavaş canlandırarak, arkadaşlarımızla, ailemizle yeniden görüşmeye başlayabiliriz. Genellikle açık havayı tercih ederek sevdiklerimizle vakit geçirebiliriz. Yavaş yavaş canlanan iş hayatında, iş arkadaşlarımızla çay, kahve, yemek molalarını değerlendirebiliriz. Yakından görüşemediğimiz aile büyüklerimizi telefonla düzenli olarak konuşabiliriz.

Temizlik Önlemlerinin “takıntı“ Haline Dönüşmemesi İçin Nasıl Davranmalıyız?

Normalleşme sürecinde yetkili kişilerin açıkladığı tedbirleri uygulayarak yeni yaşamımıza başlayacağız. Bu tedbirlerin başında maske ve dezenfektan kullanmak, sosyal mesafeye dikkat etmek, kalabalık sosyal ortamlardan kaçınmak var. Temizlik konusundaki hassasiyet birçok uzman tarafından vurgulanıyor ama bunun bir sınırı var mı?

Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB), kişilerin tahammül edemediği düşüncelere (obsesyon) karşı geliştirdikleri bir takım, tekrarlayan davranışları (kompülsiyon) dahil eden psikiyatrik bir bozukluktur. Bireyin, zihnine süzülen, bastıramadığı, aklına geldikçe onu dehşete düşüren düşünceleri susturabilmek için, bireyi geçici bir süreliğine rahatlatan, zihnindeki düşünceyi uzaklaştıran davranışları olur.  Örneğin, kişi, eğer eşyalarını simetrik düzende yerleştirmediği zaman başına bir felaket geleceği obsesyonuna sahip olabilir, bu felaket düşüncesini bastırmak için eşyalarını, evini, girdiği her ortamı simetrik bir şekilde düzeltmeye çalışır, bu simetri davranışı felaket önleyici olarak görülür. Oysa düşünce ve davranış arasında alakalı bir ilişki yoktur, simetri felaketi nasıl önler? Obsesyon ve kompülsiyon arasında kesin bir nedensel bağ olmaması, OKB'nin psikiyatrik bir olgu olmasının bir diğer nedenidir 

Toplumumuzda sıklıkla duyduğumuz temizlik takıntısı OKB'nin alt tipidir. Genellikle kişilerin kir, mikrop kaygısını bastırmak için yaptıkları, uç boyutta, sağlığa zarar verecek derecede yapılan temizliktir. Temizlikle ortadan kalkan kirin birey için daha farklı bir anlamı olur ve yine, yapılan temizlikle bastırılmaya çalışılan obsesyon arasında kesin bir nedensel bir bağ bulunmamaktadır. Bu temizlik 'takıntısı' yeni normalleşme sürecinde karşılaşabileceğimiz bir psikiyatrik sorun haline gelebilir. Hastalık boyutuna varan temizlik yapmak, kişinin fiziksel ve psikolojik sağlığını bozabilir. Bu temizliğin bir takıntıya dönüşmemesi için, sadece uzmanların söylediği temizlik uygulamalarını yapmamız yeterli olacaktır. Uzmanların yaptığı açıklamalarda, temizliği hastalık obsesyonuna dönüştürebilecek bir uygulamadan bahsedilmedi. Ve yapılan açıklamalardaki temizlik tedbirleri, yeni tip koronavirüsten korunmamız için yeterli olacağı yönünde. İleri boyutta temizlik yapmak bizi daha güvenli hale getirmeyecek, tam tersine daha kaygılı, stresli hissedeceğimiz için bağışıklık sistemimiz zayıflayacak. Uzmanların açıklamalarını takip etmemiz ve tedbirleri uygulamamız, sağlığımız için yeterli olacaktır.

Oluşturma: 01.06.2020 05:12
Son Güncelleme: 11.01.2022 10:48
Oluşturan: Medicana Web ve Yayın Kurulu
+A A-