Ankilozan spondilit omurgada ortaya çıkan ve sebebi tam olarak bilinmeyen ağrılı bir hastalıktır. Zamanla omurganın hareket kabiliyetinde görülen azalmalar ciddi ağrılar ve postür bozulmalarına neden olabilir. Çoğu vakada omurgada görülen hastalık, vücudun farklı bölgelerinde ağrılara yol açabilir. Hastalığın tamamen iyileşmesini sağlayacak bir tedavi yöntemi olmasa da çeşitli yöntemlerle hastanın hayat kalitesi artırılabilir. Zamanında müdahale ile belirtiler ve ağrılar da en aza indirilebilir.
Ankilozan Spondilit Nedir?
Ankilozan spondilit genellikle omurgada görülen kronik, ağrılı ve ilerleyici bir hastalıktır. Omurga kemiklerinin zamanla birbirine kaynaması sonucu omurga hareketleri kısıtlanır ve bu durum ilerledikçe omurgada şekil bozuklukları ve kronik ağrılara neden olur. Eklemlerdeki ağrı ve sertleşme genellikle alt omurgada görülmesine rağmen, omuz, kalça ve diz eklemleri gibi büyük eklemlerde de ortaya çıkabilir.
Ankilozan spondilit, aslında bir iltihaplı romatizma çeşididir. İlk olarak omurganın alt bölümü ile leğen kemiklerinin arasında gelişen enflamasyon, zamanla omurganın tamamını etkileyebilir. Enflamasyon, vücudun bağışıklık sisteminin hastalıklarla savaşma yöntemidir. Bağışıklık sistemi vücutta enflamasyon geliştirerek sağlıklı dokuları hastalıklara karşı korumaya çalışır. Ankilozan spondilit hastalarının enflamasyon dengesi bozulur. Bu durumda, vücutta herhangi bir hasar olmayan bölgeler koruma altına alınmaya çalışılır ve enflamasyon şiddeti artar. Bu da eklemlerin katılaşıp kemikleşmesine neden olur.
Bu hastalığın nedeni tam olarak bilinmese de bazı kalıtsal faktörlere sahip kişilerde ankilozan spondilit görülme ihtimali daha fazladır. HLA-B27 genini taşıyan kişilerde hastalığın görülme ihtimali daha yüksektir. Ancak, bu geni taşıyan herkesin kesinlikle bu hastalığa yakalanacağı gibi bir varsayımda bulunmak yanlıştır. Bunun yanı sıra, ailede hastalık hikayesinin olduğu durumlarda, sonraki nesillerde hastalığın ortaya çıkma ihtimali oldukça yüksektir. Aynı zamanda, erkeklerde çok daha sık görüldüğü düşünülen bu hastalıkla ilgili yakın zamanda yapılan çalışmalarda, aslında görülme sıklığı açısından erkek ve kadınlar arasındaki farkın tahmin edilenden çok daha az olduğu sonucuna varılmıştır.
Ankilozan Spondilit Belirtileri
Ankilozan spondilit hastalığının belirtileri farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Genel olarak, benzer şikayetlerle doktora başvuran hastalarda 45 yaş altında olan grupta ankilozan spondilit ihtimali düşünülür. Hastalık tanısının en çok konduğu yaş aralığı 17-45 yaş aralığıdır.
Hastaların çoğu ilk olarak kronik sırt ve bel ağrısı şikayetleriyle doktora başvurur. Hastalık, ilk başta çok belirti göstermediğinden, fark edilmesi oldukça güçtür. Hastaların çoğu durumda tam olarak ağrının yeri ve başlama zamanını tarif edemediği görülür.
Uykudan sonra şiddetlenen ağrı, egzersizle azaltılabilir. En az 30 dakika süren sabah tutukluğu çok Ankilozan spondilit tanısı için çok değerlei bir bulgudur. Hasta sabah tutuk kalkar en az 30 dakika sonra hareket ettikçe ağrı azalmaya ve hareketleri açılmaya başlar. Kişi, hareketsiz kaldıkça rahatsızlık ve ağrı hissi artar. Bu rahatsızlık ve katılaşma hissi, ilerleyen dönemlerde omuz ve kalça gibi eklemlerde de görülebilir. Tedavi edilmeyen ankilozan spondilit, ciddi yorgunluğa neden olur. Bu belirtilerin yanında omurganın hareket kabiliyetini kaybetmesine bağlı olarak postür bozukluğu görülebilir. İştahsızlık, ateş, kilo kaybı ve anemi de çoğu hastada ortak görülen belirtiler arasında yer alır.
Vücutta hastalığa bağlı bazı komplikasyonlar gelişebilir. Sıklıkla görülen komplikasyonlar gözde kızarıklık ve ağrıyla birlikte ortaya çıkan üveit, göğüs kafesinin tutulduğu durumlarda nefes almada güçlük ve kemik dokusu zayıf olan kişilerde kemik çatlakları ve şiddetli enflamasyon nedeniyle gelişen kalp sorunlarıdır. Hastalığı başlatan yanlış inflamasyon bağırsakta da olabilir ve inflamatuvar barsak hastalığı (ÜLseratif Kolit, Crohn hastalığı) olarak ortaya çıkabilir.
Ankilozan Spondilit Tanısı
Hastalığın başlangıç ve ilerleme sürecinde çok fazla belirti görülmediğinde, hastalık tanısı koymak uzun yıllar alabilir.
Tanı sürecindeki ilk adım fiziksel muayene olacaktır. Yaşanan ağrıların geçmişi ve detayları ayırıcı tanı için oldukça önemlidir. Fiziksel muayene sırasında çeşitli eklemlerin hareket açıklığı kontrol edilir.
Fiziksel muayenenin yanı sıra, röntgen, bilgisayarlı tomografi, MR gibi görüntüleme yöntemleriyle hastalık daha net bir şekilde tespit edilebilir.
Vücuttaki enflamasyon derecesini tespit etmek amacıyla çeşitli kan testlerine başvurulabilir. Aynı zamanda, hastanın HLA-B27 genini taşıyıp taşımadığına bakılır.
Ankilozan Spondilit Tedavisi
Ankilozan spondilit hastalığının kesin bir tedavisi yoktur. Hastanın hastalık ve tedavi yöntemleri açısından eğitimi çok önemlidir. Tedavinin hedefi enflamasyon şiddetinin en aza indirilmesidir, böylece hastanın ağrıları azalır ve hastanın hareket kabiliyeti artar.
Hastaların alacağı bazı yöntemler de hastalığın ilerlemesini durdurabilir. Örneğin, düzenli olarak egzersiz yapmak, hem hastanın hareket kabiliyetinin artmasını sağlayarak ağrıları azaltır hem de kişinin uyku kalitesini artırır. Hastalığın şiddetli seyrettiği dönemlerde hastayı uykudan uyandıracak kadar şiddetli ağrılara sebep olabilen ankilozan spondilit, uyku kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkiler. Yoga ve yüzme gibi omurganın uzun ve en sağlıklı pozisyonda kalmasını sağlayan fiziksel aktiviteler de hastalığın ilerlemesini yavaşlatacaktır.
Sigara içmenin hastalığı alevlendirdiği ve daha ağır seyretmesine sebep olduğu hastaya detaylı anlatılmalıdır. Sigara kullanan hastaların sigarayı bırakması, vücuttaki enflamasyon düzeyinin kontrol altında tutulması açısından oldukça önemlidir. Bu noktada, sigara kullanımının uygulanan mevcut tedavi yöntemlerinin etkinliğini azaltacağı unutulmamalıdır
Ağrı kesici ve iltihap önleyici çeşitli ilaçlar tedavinin ilk adımını oluşturur. İbuprofen ve naproksen, ağrı yönetiminde en sık kullanılan ilaçlardandır. Şiddetli ağrıları giderme amaçlı kullanılan farklı ilaç çeşitleri bulunmaktadır, ancak bu ilaçların yan etkileri oldukça fazla olduğundan, bu ilaçlar dikkatli kullanılmalıdır.
Yaygın olarak kullanılan ağrı kesici ve enflamasyon önleyicilerden etkili bir sonuç alınamadığı durumlarda, anti-TNF isimli özel ilaçlara başvurulabilir. Bu ilaçlar, vücutta enflamasyon tetikleyicilerinden biri olan TNF’yi bloke eder. Enflamasyon azaldıkça, eklemlerde görülen sertleşme ve ağrı da azalır.
İlaç tedavisinin yanı sıra, hastaya ve duruma özel olarak hazırlanan ve uzman fizyoterapistler eşliğinde gerçekleştirilen çeşitli egzersiz programları da tedavinin önemli bir parçasını oluşturur. Özel masaj terapileri ile kas dokusu yumuşatılıp eklemler üzerindeki baskı azaltılarak eklem ağrılarının hafiflemesi sağlanabilir. Düzenli egzersizle eklemlerin hareket açıklığı korunabilir ve bu sayede hastalığın ilerlemesinin önüne geçilebilir.
İlaç tedavisi ve diğer yöntemlerin etkili sonuç vermediği durumlarda tedavi sürecinde başvurulacak son yöntem, cerrahi müdahaledir. Ciddi şekilde deforme olmuş omurga ya da kalça kemikleri için protez işlemi gerçekleştirilebilir. Bunun dışında, aşırı kaynamış kemik yapılarını birbirinden ayırıp tekrar hizalama işlemi de uygulanabilir.
Hastalığa iyi gelen belli bir beslenme düzeni olmasa da her hastalıkta olduğu gibi sağlıklı ve dengeli beslenmek, hastalığın ve enflamasyon düzeyinin kontrol altında tutulmasını kolaylaştırır. Aynı zamanda, ağrının görüldüğü bölgeye soğuk kompres uygulanması da hastalığa karşı evde yapılabilecek basit yöntemler arasında yer alır.