Motor nöron hastalığı olarak değerlendirilen SMA, toplumda oldukça nadir görülür. Genel olarak sinir sistemi ve iskelet sistemi üzerinde etkilidir. Hastalığın kasları zayıflatması nedeniyle hastalar desteksiz yürümekte, oturmakta ve ayakta durmakta zorluk çekebilir. SMA’nın tipine göre, ilk belirtiler gebelikte ortaya çıkabileceği gibi yetişkinlik döneminde de görülebilir. Tedavi edilmediği takdirde zaman içinde ilerler ve ölümcül bir hale gelir.
SMA Hastalığı Nedir?
Açılımı “spinal müsküler atrofi” olan SMA; merkezi sinir sistemini, iskelet ve kas sistemini etkileyen ve motor nöronlarını yok eden genetik bir hastalıktır. Beyin sapı ve omurilikte bulunan sinir hücrelerinde meydana gelen hasar, kas güçsüzlüklerine yol açar. Hastaların yürüme, konuşma, nefes alma ve yutkunma gibi kas aktivitelerinde sorun görülür.
Vücudumuzdaki motor nöronlar; kollar, bacaklar, boğaz, yüz, göğüs ve dil hareketlerini kontrol eder. Bu nöronlarla kasların arasındaki iletişimin bozulması, temel hareketlerin de yavaşlamasına ve azalmasına neden olur. Kaslar, zaman içinde yavaş yavaş zayıflayarak gücünü kaybeder. Bu durumda ise fasikülasyon olarak da bilinen kas seğirmesi gibi semptomlar ortaya çıkabilir.
SMA Neden Olur?
SMA hastalığının nedeni, vücuttaki SMN adıyla bilinen motor nöron proteininin eksikliğidir. Bu protein eksikliği ise SMN1 ve SMN2 genleriyle ilişkilidir. SMN1 geninde meydana gelen genetik bir bozukluk ya da her tür mutasyon spinal müsküler atrofiye neden olur.
Bazı hastalarda ise SMN1 geni yoktur. Bu durumda, bu gene çok benzer bir yapıda olan SMN2 geni devreye girer. Bu iki gen de SMN proteinini sentezlemekle görevlidir. İşlevsel proteinlerin çoğu SMN1 geninde sentezlenir. Küçük bir miktar protein ise SMN2 geninden gelir. SMN1 geninin yokluğunda, SMN proteini yeterli seviyede sentezlenemez.
SMN proteini eksikliği doğrudan motor nöronları, dolaylı olarak da iskelet ve kas sistemini etkiler. Böyle bir fonksiyon bozukluğunda, nöronlar beyin ve omurilikten gelen sinyalleri kaslara iletemez. Bir anlamda beyin ve kaslar arasında iletişim yoktur. Sonuç olarak da hastaların kas aktivitelerinde zayıflama ve yavaşlama görülür.
Normalde SMN1 geninin iki kopyası, SMN2 geninin ise bir ya da iki kopyası bulunur. Bazı durumlarda ise SMN2 geninin sekize kadar kopyası olduğu da görülür. SMA hastalarında, halihazırda mutasyona uğrayan SMN1 geninin işlevini SMN2 geni yerine getirmeye çalışır. Bazı vakalarda SMN2 geninin birden çok kopyasının olması sayesinde protein sentezi artabilir ve semptomlar çok daha hafif seyredebilir.
SMA Çeşitleri Nelerdir?
SMA hastalığının dört tipi bulunur. Bu sınıflandırmada, hastaların hareket kabiliyetleri ve hastalarda SMA’nın ilk görüldüğü yaş baz alınır. Hastalığın ortaya çıktığı yaş, görülen belirtiler açısından da önemlidir. SMA, hastalar ileri yaştayken ortaya çıkarsa daha hafif seyredebilir. Bununla birlikte küçük yaşta daha şiddetli belirtiler görülür.
Tip 1
Tip 1 SMA, hastalığın en yaygın görülen ve en ağır seyreden türüdür. Bebeklere SMA tanısı genel olarak 6 aydan önce konur. Çoğunlukla doğumdan sonraki 3. ayda ilk belirtiler görülür.
Werdnig-Hoffmann hastalığı olarak da adlandırılan Tip 1 SMA’nın yaygın belirtileri arasında; kas dokusunun azalması (hipotoni), hareketlerde yavaşlama ve azalma, reflekslerde yavaşlama, yutmada ve beslenmede zorluk, nefes darlığı, sık görülen solunum yolu enfeksiyonu hastalıkları ve kafa hareketlerini kontrol edememe bulunur.
Erken yaşta ortaya çıkan Tip 1 SMA’da, skolyoz başta olmak üzere omurga bozuklukları ve iskelet anomalileri de görülebilir. İskelet sistemiyle ilgili bozuklukların tedavi edilmemesi sonucu çocuklar ayakta durmakta ya da oturmakta zorluk çekebilir.
Bazı durumlarda gebelik sırasında da SMA teşhisi konabilir. Bu teşhisi olanaklı kılan belirtilerden biri, doğuma yaklaşıldığı dönemde bebeğin hareketlerinin yavaşlamasıdır. Bu tür SMA, Tip 0 olarak adlandırılır. Genel olarak solunum güçlüğü ile doğan bebekler, tedavi olmadıkları takdirde ilk yıllarında hayatlarını kaybedebilir.
Tip 2
Dubowitz hastalığı olarak da adlandırılan Tip 2 SMA’nın teşhisi, genellikle bebekler 6 ay ila 18 ay arasındayken konur. Bazı vakalarda ilk semptomlar daha erken dönemde de ortaya çıkabilir.
Tip 2 SMA hastalarında genel olarak omurga bozuklukları görülür. Hastalar tek başlarına oturabilse de yardım almadan yürümekte ve ayakta durmakta zorlanır. Tedavi uygulanmayan bazı hastalar, zaman içinde destek almadan oturabilme yeteneğini de kaybedebilir. Tip 2 SMA belirtilerinden biri de uyku sırasında hipoventilasyon başta olmak üzere solunum güçlüğü çekilmesidir.
Çoğu birey, tedavi olmadan ergenlik ya da genç yetişkinlik dönemine kadar yaşayabilir. Doğru ve zamanında uygulanan tedavi, bu hastaların motor becerilerini geliştirir ve yaşam süresini uzatır.
Tip 3
Tip 3 SMA, Kugelberg-Welander hastalığı adıyla da bilinir. Bu tipin tanısı, genel olarak bebekler 18. ayını doldurduktan sonra konur. Tip 3 SMA hastaları, ilk belirtileri göstermeye başladıkları dönemde, genellikle yardım almadan ayakta durabilir ve yürüyebilir. Hastalığın ilk dönemlerinde koşmada, merdiven çıkmada ve oturulan yerden kalkmada zorluk yaşanabilir. Hastaların bacak kasları zayıftır. Ellerinde titremeler görülebilir.
Tip 3 SMA belirtileri arasında skolyoz gibi omurga bozuklukları da bulunur. Aynı zamanda, eklemlerin çevresindeki kas ve tendonlar kısalıp, kasılmaya başlayabilir. Bu kasılma, bazı vakalarda kronik bir hale gelir ve eklemlerin rahatça hareket etmesini engeller. Tip 3 SMA hastaları solunum yolu enfeksiyonlarına da yatkındır. Bununla birlikte, çoğu Tip 3 SMA hastası doğru tedaviyle hayatlarına devam edebilir. Bu anlamda yaşam süresi normal kabul edilir.
Tip 4
Tip 4 SMA en nadir görülen ve genellikle yavaş gelişim gösteren türdür. Genel olarak 21 yaşından sonra, yetişkinlik döneminde ilk belirtilerini gösterir. Hafif ya da orta derecede görülen bu belirtiler arasında; kas güçsüzlüğü nedeniyle yürümede zorluk çekme, solunum güçlüğü ve skolyoz gibi omurilik bozuklukları bulunur. Bu semptomlar genellikle hafif seyreder. Tip 4 SMA’da zaman içinde bu yetilerin kaybedilmesi çok nadir rastlanan bir durumdur.
SMA Belirtileri Nelerdir?
SMA belirtileri, hastalığın tipine göre değişiklik gösterir. Şiddeti değişmekle birlikte hastalarda görülen ortak belirtilerin bazıları şu şekildedir:
- Zayıf ve güçsüz kaslar nedeniyle motor becerilerin gelişmemesi
- Yardım almadan yürüyememe ya da tek başına yürümede zorluk yaşama
- Desteksiz bir şekilde ayakta durmakta ya da oturmakta güçlük
- Reflekslerde azalma
- Kafa hareketlerini kontrol edememe
- Yutkunma ve beslenmede güçlük
- Nefes almakta zorluk yaşama
- Ellerin istemsiz titremesi
- Kas seğirmesi (fasikülasyon)
- Denge problemleri nedeniyle sık sık düşme
SMA Tanısı Nasıl Konur?
SMA tanısının konulabilmesi için hastaların öncelikle fizik muayeneye girmesi gerekir. Hekimler, bu sırada hastaların ve ailelerinin tıbbi geçmişini de dinler. Tanı için semptomların diğer kas hastalıklarından sebepli olup olmadığı da belirlenmelidir.
SMA hastalığının kesin tanısı ise kan testi ve genetik inceleme ile konur. Hastaların ortalama %90-%95’inde SMN1 geninde mutasyon veya genin eksikliği görülür. Kan testi kesin teşhis için yeterli olsa da bazı durumlarda kas aktivitesi de kontrol edilir. Bunun için EMG olarak da bilinen elektromiyografi yönteminden yararlanılır ve kasların elektriksel aktivitesi ölçülür.
SMA’nın Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Günümüzde, SMA hastalığının bilinen kesin bir tedavisi yoktur. Bununla birlikte, semptomların kontrol altına alınması ve zaman içinde gelişebilecek komplikasyon riskinin azaltılması amacıyla bazı yöntemlerden yararlanılır.
SMA hastalığında, SMN1 geni motor nöronların işlevini yerine getirebilmesi için yeterli proteini sentezleyemediği için, SMN2 geni protein sentezlemeye başlar. Bu nedenle, tedavi planı öncelikle bu proteinin artırılmasına yönelik yapılır. SMN geliştirme olarak da adlandırılan tedavide; SMN2 geninin etkinliğini artırmak amaçlanır. Bazı hastaların tedavisinde ise doğrudan SMN1 geninin fonksiyon bozukluğunu gidermek ya da bu geni yenilemek temel amaçtır.
SMA hastalığının tedavisi, yalnızca SMN protein sentezinin artırılmasını değil farklı yöntemleri de içerir. Protein eksikliği, motor nöronları öldürerek vücudun diğer sistemlerini de etkiler. Bu durumda, iskelet ve kas sistemi ve sinir sistemi üzerindeki tahribatın giderilmesi amacıyla diğer tedavi yöntemleri de uygulanır.
Bu farklı tedavi yöntemlerinin eş zamanlı uygulanması gerektiği düşünülmektedir. Hastaların aynı anda hem SMN proteinini artırıcı hem de vücut sistemlerini iyileştirici ilaçları birlikte kullanması tavsiye edilir. Hastalığın tipi ve seyrine göre, hastalar belli bir dönem hem SMN için hem de diğer semptomlar için iki ilaç kullanabilir. Bu yöntemden farklı olarak; belli bir süre ilk tedavi uygulanabilirken ardından ikinci tedaviye geçilebilir.