Hirudoterapi olarak da bilinen sülük tedavisinin kullanım alanı son derece geniştir. Modern sülük tedavisi; mikrocerrahi, plastik ve rekonstrüktif cerrahi, kalp-damar hastalıkları, migren, kas-iskelet sistemi ağrıları, boyun ve bel fıtıkları, fibromiyalji, dermatoloji gibi birçok alanda kullanılabilir. Günümüzde tıbbi kullanıma uygun olan sülükler, özellikle steril koşullar altında yetiştirilir. Sağlık bakanlığı sertifikalı eğitim programını tamamlamış olan hekimler tarafından steril bir ortamda yapıldığında güvenli olduğu düşünülmektedir.
Sülük Nedir?
Sülükler; kan dolaşımını artırmak, kan akışını iyileştirmek ve genel iyileşmeyi hızlandırmak için yara bölgesine uygulanan organizmalardır. Yaklaşık 10 cm uzunluğunda olan yetişkin sülükler, üç çeneye yayılan 300 dişe sahiptir. Her bir sülük, her beslenmede kendi ağırlığının neredeyse 10 katı kadar, yaklaşık 5 ila 10 ml kan tüketebilir. Bir yıla kadar beslenmeden kalabilir. Tıbbi amaçlar için tabanı çamurlu küçük bir havuzda özel olarak yetiştirilir.
- Sülükler, tıpta yararlı olan bir dizi yararlı kimyasal bileşik üretir:
- Lokal anestezik maddeler
- Kan damarlarını açan, kan akışını artıran ve pıhtılaşmayı önleyen kan sulandırıcılar (antikoagülan)
- Şişmeyi azaltan kimyasallar
Diğer zararlı bakterileri öldüren ve yara iyileşmesine yardımcı olan antibiyotikler
Sülükler, tükürüklerinde hirudin adı verilen ve güçlü bir antikoagülan olan bir enzim üretir. Hirudin, sülük çıkarıldıktan sonra 2-3 saat boyunca kanamanın devam etmesini sağlamak için ısırık bölgesinde lokal olarak hareket eder. Sülük, bağlıyken biriken kanın bir kısmını aktif olarak uzaklaştırır ve bu da doku içindeki basıncın azaltılmasına yardımcı olur. Hirudinin etkileri birkaç saatten 24 saate kadar sürebilir.
Sülükler her hastada kullanıma uygun değildir. Bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda enfeksiyon riski artabileceği için dikkatli kullanılmalıdır.
Sülüklerin vücut bölgelerinde uygulanmaması gereken yerler de bulunur. Önemli damarların bulunduğu bölgelere ya da avuç içi ve ayak tabanı gibi sert bölgelere sülük uygulanmaz. Yumuşak bir dokuya sahip olan göz kapağı ve çevresine uygulama yapılması da sakıncalıdır.
Sülük Neden Kullanılır?
Sülüklerin kan alma ve diğer tedavi amaçlı kullanımı eski Mısır'a kadar uzanır. 19. yüzyılın başlarından itibaren bademcik iltihabından hemoroitlere kadar pek çok farklı hastalık için kullanılmaya başlanmıştır.
Tıbbi sülük, insan vücudundan kan emdiğinde salgı açığa çıkarır; ağrı kesiciler, kanın pıhtılaşmasını engelleyen maddeler ve sinir yatıştırıcı maddeler enjekte edilir. İnsan vücuduna verilen bu maddeler; kalp-damar hastalıklarını, metabolik hastalıkları, sinir sistemi hastalıklarını, boşaltım sistemi hastalıklarını, cilt hastalıklarını, ürogenital sistem hastalıklarını, göz hastalıklarını, kulak hastalıklarını, burun hastalıklarını iyileştirebilir.
Sülük tedavisinin bazı faydaları şu şekildedir:
- Kan dolaşımının iyileştirilmesi: Sülük tedavisi, kan akışını uyarmaya yardımcı olduğu için besinlerin ve oksijenin vücut dokularına dağıtımını artırabilir.
- Ağrının giderilmesi: Sülüklerin antikoagülan özellikleri iltihabı azaltmaya yardımcı olur. Bu da ağrı ve şişliğin giderilmesini sağlayabilir.
- Yaraların iyileşmesi: Sülük tedavisi, kan dolaşımını iyileştirerek ve ölü dokuyu uzaklaştırarak iyileşmeyi desteklemek ve yaraları tedavi etmek için kullanılabilir.
- Detoksifikasyon: Sülük tedavisi, atık ürünlerin ortadan kaldırılmasını teşvik ederek toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olabilir.
- Cilt rahatsızlıklarının tedavisi: Sülük tedavisi; sivilce, egzama ve sedef hastalığı gibi çeşitli cilt rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılabilir.
Günümüzde sülük tedavisi, öncelikle plastik ve rekonstrüktif cerrahide venöz tıkanıklığın tedavisi için kullanılır. Plastik cerrahide gerçekleştirilen doku transferlerinin ardından bölgeye giden kan akışı yavaşlayabilir ve tıkanabilir. Bu durum, yeniden yapılan alanın bir kısmının veya tamamının kaybına neden olabilir. Bölgeye bir sülük veya sülükler yerleştirilerek küçük miktarlardaki kanın boşaltılması ve tıkanıklığın giderilerek kan akışının devam ettirilmesi mümkündür.
Bu uygulama oftalmoloji alanında da kullanılabilir. Göz içi basıncını normalleştirmeye yardımcı olduğu için gözlerdeki ağrıyı azaltabilir. Kan dolaşımını ve gözlerin hidrodinamiğini iyileştirebilir. Bu da glokomlu hastalarda görme fonksiyonlarının iyileşme sürecini olumlu yönde etkileyebilir.
Mikrocerrahide ise kanın çekilmesi amacıyla kullanılır. Bir parmak tekrar yerine dikilirken küçük damarları onarmak, büyük damarları onarmaktan zor olduğu için parmak kanla şişebilir ve yeni takılan parmağı potansiyel olarak öldürebilir. Sülükler, fazla kanı yavaş ve düzenli bir şekilde emer. Bu da damarların birbirine bağlanıp iyileşmesini sağlarken parmağın sağlıklı kalmasını sağlar. Antikoagülanlar kanı ince tuttuğu için pıhtı oluşumu engellenebilir.
Sülük tedavisi, aynı zamanda deri fleplerinin eklenmesinden sonra da kullanılır. Bu işlem aynı zamanda yeniden bağlanan kan damarlarında bir sorun olması durumunda venöz olarak tıkanabilecek dokuyu da içerir.
Sülük Tedavisi Nasıl Yapılır?
Seans başına sülük sayısı ve tedavi süresi kişiye özel belirlenir.Uygulamadan önce hastalıktan etkilenen bölge dikkatlice temizlenir ve silinerek kurutulur. Küçük kesiler yapılarak bölgeye sülükler yerleştirilir. Deriyi ısırdıklarında vücuda lokal anestezik enjekte ederek işlemin hasta için ağrısız olmasını sağlar.
Sülükler değişken olabilir ve çok fazla dokunulursa veya canlı zarar görürse ya da ciltte salin veya kimyasallar varsa tutunmayı reddedebilir. Kolayca ayrılamayacakları için ilk seferde doğru yere takıldıklarından emin olmak önemlidir. Yerine yerleştirildikten sonra, dolaşmayı önlemek için tıbbi ekipman kullanılabilir.
Sülükler, genellikle 20-45 dakika kadar beslenir. Özellikle vücudun yüz gibi hastanın izleyemeyeceği bir kısmına bağlı olan sülüklerin cilt üzerinden ayrılmasının izlenmesi önemlidir. Uygulama bölgesinin her 20-30 dakikada bir renk, sıcaklık ve kanama açısından izlenmesi ve her dört saatte bir ayrıntılı şekilde değerlendirilmesi gerekir.
Sülükler, hastaların kanıyla temas ettikleri için yalnızca bir hastada kullanılır. Bu sayede hirudoterapi seansı sırasında kan yoluyla bulaşan HIV, hepatit gibi enfeksiyonlara yakalanma olasılığı ortadan kaldırılır.
Hirudoterapinin olumlu etkisi sadece işlem sırasında değil, sonrasında da bir süre gözlenir. Ek olarak; tedavi ve iyileşme süresinin yanı sıra uygulanan ilaç miktarı da azaltılabilir.