Tıp alanında kullanılmaya başlandığı günden beri birçok kişinin sağlığına çok çabuk kavuşmasını sağlayan da Vinci robotik cerrahi sistemi, açık ameliyat ve laparoskopik ameliyata alternatif olarak kullanılan üçüncü bir ameliyat yöntemidir. Sadece cerrah değil hasta için de önemli avantajları olan da Vinci robotik cerrahi sistemi hastanede kalış süresini büyük ölçüde kısaltmaktadır. İsminde “robot” kelimesi yer aldığı için birçok kişinin kafasında soru işaretleri oluşmasına sebep olsa da teknolojinin geldiği bu son noktada ameliyatlar büyük oranda başarıyla sonuçlanmaktadır[MOU1] . da Vinci robotik cerrahi sisteminin nasıl çalıştığını ve en çok hangi ameliyatlarda kullanıldığını bu makalede öğrenebilirsiniz.
Robot yardımlı laparoskopi ameliyatı olarak da bilinen da Vinci, dünyanın ilk ve tek robotik cerrahi sistemidir. da Vinci robotik cerrahi sistemi; NASA’da çalışan araştırmacılar, sanal gerçeklik alanında uzmanlaşan mühendisler ve Stanford Üniversitesi Araştırma Merkezi robot teknolojisi uzmanları tarafından geliştirilmiştir. Bu sistem, sağlık hizmetine ihtiyaç duyulması durumunda dünyadaki cerrah konsolundan uzaydaki astronotların ameliyat edilmesi için yaratıldı. Amerika Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) 2000 yılında verdiği onayla kalp ve damar cerrahisi ameliyatlarında kullanılmaya başlanmasından sonra bugüne kadar yaklaşık 8 milyondan fazla operasyon gerçekleştirildi. Üroloji, jinekoloji, genel cerrahi, göğüs cerrahisi ve KBB (Kulak-Burun-Boğaz) alanlarında yaygın olarak kullanılan bu sistem zaman içerisinde Türkiye’de de sıkça tercih edilen bir yöntem haline gelmiştir.
da Vinci robotik cerrahi sistemi da Vinci robotu, hasta konsolu ve cerrah konsolu olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Ameliyatın yapılmasında kullanılacak el aletlerini taşıyan 4 kol Robot bölümünde bulunur. Bu kolların ucundaki el aletleri vücut içerisine ciltte açılan 0.5-1cm çapındaki deliklerden yerleştirilir. Kollardan birisi ameliyat sahasının görüntüsünü dışarıya veren yüksek çözünürlüklü kamerayı taşır. Diğer 3 robotik kolla cerrah ameliyatı gerçekleştirir.
Cerrahın parmaklarını hareket ettirerek verdiği komutlarla eş zamanlı çalışan da Vinci sisteminde, sanılanın aksine ameliyatı robot değil yine cerrahlar yapar. Teknoloji ve cerrahinin gelmiş olduğu son nokta olarak kabul edilen bu sistem, cerrahın işini kolaylaştırırken aynı zamanda hastaya da büyük yararlar sağlar.
da Vinci robotik cerrahi ile birçok alanda farklı ameliyat yapılabilir. Son teknolojik sistemlerin kullanıldığı bazı alanlar şu şekilde sıralanabilir:
Ürolojik cerrahi da Vinci sisteminin Türkiye’de en çok kullanıldığı alanlar arasında yer alır. Bu cerrahi yöntemle prostat, böbrek ve mesane kanserleri, UPJ (böbrekten çıkan idrar kanalı) darlığı ameliyatı, böbrek nakli ve böbreküstü bezi tümörü cerrahileri yapılabilir.
Obezitenin cerrahi tedavisi de da Vinci sisteminin sıkça kullanıldığı alanlardan bir tanesidir. Tüp mide, gastrik by-pass ve switch ameliyatlarında yağ dokusunun fazla olduğu durumlarda bu sistem cerraha büyük kolaylıklar sağlar.
da Vinci robotik cerrahi yöntemi, rahim kanseri, rahim miyomları, çikolata kisti, rahim sarkması, anormal rahim kanaması gibi hastalıkların cerrahi tedavisinde jinekologlar tarafından kullanılabilir.
da Vinci robotik cerrahi yöntemi, genel cerrahi alanında da sıkça kullanılan bir ameliyat yöntemidir. İleri teknolojinin bir ürünü olan bu sistem, özellikle kolon ve rektum kanserlerinin tedavisinde, böbreküstü bez ameliyatlarında ve rektum cerrahisinde kullanılır.
Koroner by-pass, kalp deliği, mitral kapak onarımı veya değişimi, kalp tümörü, triküspit kapak onarımı gibi ameliyat türlerinde kullanılan cerrahi yöntemleri arasında da Vinci robotik cerrahi sistemi yer alır.
Akciğer kanseri ve timoma/timüs bezi tümörü ameliyatları robotik sistem ile başarıyla gerçekleştirilebilir.
Gırtlak, tiroid, yutak, dil kökü, bademcik kanserlerinde etkili bir şekilde kullanılan robotik cerrahi yöntem uyku apnesi tedavisinde de kullanılabilir.
da Vinci robotik cerrahi yöntemi, hastaların ameliyat sonrasında daha az acı çekmesi, hastanede kalış süresinin geleneksel ameliyat yöntemlerine göre daha kısa olması ve hastaların sağlıklarına daha çabuk kavuşması gibi sağladığı avantajlar sayesinde, pediatrik cerrahide de sıklıkla tercih edilen bir sistemdir.