Kanser ilerleyici, tekrarlamalarla seyreden, yayılma eğiliminde olan ve çoğu zaman ölümle sonuçlanan müzmin bir hastalıktır.
Dünya sağlık örgütü (WHO) verilerine göre günümüzde yılda yaklaşık 9 milyon insan kanser nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bu ölümlerin oranı sosyoekonomik düzeyi düşük bölgelerde tanıdaki gecikme ve tedavideki yetersizlik nedeniyle daha yüksektir. Tahminlere göre 2030 yılında 11.5 milyon insanın kanser nedeniyle hayatlarını kaybetmesi öngörülmektedir.
Kanserin tedavisi kuşkusuz hastalığın insan vücudunda etkilediği tüm noktaların ve fonksiyonların bilinmesi doğrultusunda yapılan çok yönlü bir tedavi olmalıdır. Modern tıpta bu tedavi tamamen bir takım işidir. Genel cerrah veya kanser cerrahı bu takımın bir parçasıdır ve hasta adına başarının yakalanması bu takımın üyelerinin yakın ve uyumlu çalışmasına bağlıdır.
Takımın üyeleri cerrahın yanında medikal onkoloji uzmanı, radyasyon onkoloji uzmanı, onkoloji (kanser) hastalrı konusunda eğitimli ve deneyimli psikiyatri uzmanı ve psikolog, yine aynı deneyime sahip olan diyet uzmanı ve fiziyoterapisttir. Ayrıca sıklıkla konu ile ilgili yeterli tecrübeye sahip patoloji ve radyoloji uzmanları, nükleer tıp, enfeksiyon hastalıkları, gastroenteroloji ve diğer sistemleri ilgilendiren uzmanların desteği gereklidir. Uzman ve tecrübeli hemşirelik ve bakım hizmetleri de tedavi sürecinin vazgeçilmez öğelerdir.
Günümüzde halen birçok kanserin tedavi sürecinde cerrahi operasyonlar, tedavi programının omurgasını oluşturmaktadır. Kanser tedavisi ile ilgilenen takım, sadece cerrahi alanındaki başarı ile kalmayıp hastalığın tanısını koymakta ve operasyon kararını vermeden önceki dönemde hastalığın safhasını belirlemede de yetkin olmalılar. Bu takım ayrıca cerrahi tedavinin stratejisini şekillendirmede ve cerrahi öncesi ve sonrası verilebilecek kemoterapi ve radyoterapi gibi yöntemlere hakim olup bu tedavilerin sıralamasını belirleme konusunda da yeterli olmalılardır. Onkolojik takım üyeleri ve tabii ki onkolojik cerrah ayrıca hastanın kendisi ve yakınlarını fiziksel ve ruhsal olarak tedaviye hazırlama konusunda yetkin olmalıdır. Aynı zamanda operasyondan sonraki süreçte hastanın günlük hayatındaki beslenmesinden fiziksel aktivitesine, psikolojik ve sosyal durumlarından destekleyici tedavilerin seçimine kadar destek verme konusunda yetkinliğe sahip olmalıdır.
Operasyon öncesi biyolojik olarak hastayı hazırlamak, operasyon sırasında hastanın çok yakın takip ve desteğini sağlamak, operasyondan sonra yoğun bakım ünitesinde takip ve tedavisini devam ettirmek ve ameliyattan sonraki erken ve geç dönemlerde etkin ağrı kontrolünü yapmak ise yetenekli bir anestezi ekibinin sorumluluğunda gerçekleşmektedir.
Onkolojik cerrah terimi genel cerrahi alanında kanser konusunda özelleşmiş cerrahları akla getirse de beyin, kas ve iskelet sistemi, böbrek, üst ve alt solunum yolları, kadın hastalıkları ve cilt gibi yumuşak doku sistemlerin kanserlerinin cerrahisi ile ilgilenen cerrahlar da onkolojik cerrahlardır.
Kötü huylu hastalıkların büyük bir kısmı kitleler oluşturma eğilimindedirler. Latince ismi ile tümör diye anılan bu hastalıklar uzak organlara yayılmadıkları sürece geniş çaplı olarak çıkarıldıkları taktirde tamamen iyileşme şansına sahip olabilirler. Genel cerrahi alanında solid (katı) kitleler oluşturan ve cerrahi ,ile tedavi şansı olan kanserlere sıklıkla rastlanmaktadır.
Sindirim sistemi organlarından yemek borusu, mide, oniki parmak barsağı, ince ve kalın barsaklar, düz bağırsak (rektum) ve makat bölgesinin kanserleri genel adı ile sindirim kanalı kanserleri diye anılmaktadırlar.
Buna ilaveten karaciğer, safra kesesi ve safra yolları ile pankreas bezinin kanserleri, dalak kitleleri, karın duvarı, zarları ve yağlı dokuların kanserleri de sık tedavi edilen cerrahi hastalıklardır.
Genel cerrahlar ayrıca meme, tiroit ve paratiroit bezlerinin yanı sıra böbrek üstü bezlerinin kanserleri, ve bazı yumuşak doku kanserlerini (Sarkomlar) de çeşitli cerrahi tekniklerle tedavi etmektedirler.
Bir kitle oluşturarak kendini gösteren tüm kanserlerin tedavisindeki en önemli basamak, hastalık yayılmadan önce kitleyi ve çevresindeki hastalıksız bir doku sınırı ile birlikte çıkartmaktır. Öncelikli hedef her zaman hastalığı tam olarak iyileşmek olsa da kanser cerrahisinde başarının tanımı genellikle hastalığın bölgesel tekrarlama riskini %10’un altında tutmak ve hastanın beklenen hayat süresini 5 yıla yaklaştırmaktır.
Kanserin tedavisinde cerrahi müdahalelerin amacı her zaman hastalığı yok etmek olmayabilir. Başlangıçta tanıyı koymak için doku örneklemeleri ve safhayı tespit etmek, ayrıca ileri safhalarda ağrıyı kesmek, beslenmeyi sağlamak, enfeksiyonu ortadan kaldırmak, bozulmuş organ fonksiyonlarını düzeltmek ve tıkanmaları ortadan kaldırarak hayat süresini uzatmak veya kalitesini arttırmak da cerrahın görevidir. Bu amaçla lazer, radyofrekans, laparoskopi (kapalı yöntemlerle cerrahi), Robotik cerrahi ve diğer birçok modern teknolojik cihaz ve yöntem günümüzde kullanılmaktadır.