Dünya genelinde her yıl doğal afetler nedeniyle ölümler meydana gelir. Bu ölümlerin büyük çoğunluğu çöken bir binadan kaynaklanır. Genellikle yüksek ölüm oranları ve birçok travmatik yaralanmayla birlikte toplu kayıplar görülür. Depremlerden kaynaklanan yaralanmalar ve tıbbi komplikasyonlar; kas-iskelet sistemi, böbrekler, dolaşım ve solunum sistemi dahil olmak üzere birçok organ ve sisteme yayılabilir. Nörolojik, kardiyovasküler ya da bulaşıcı hastalıklar nedeniyle ölümler meydana gelebilir.
Depremden etkilenen insanlar, hasar görmüş ancak hala ayakta olan binalara geri dönebilir ve bu da daha fazla yaralanmaya ve ölüme neden olabilir. Hem yaralıların acil tıbbi yardımı alması hem de binaların durumunun kontrol edilmesi için uzman ekiplerin görevlendirilmesi, bu açıdan büyük önem taşır.
Depremde Ölüm Nedenleri Nelerdir?
Deprem bölgelerine uygun olarak tasarlanmadan inşa edilen binalar, nüfus yoğunluğu gibi nedenlerle depremden alınan hasar ve ölüm oranlarında artış görülebilir. Ezilme yaralanmalarından sağ kurtulan birçok hasta, ek morbidite ve mortaliteye yol açan komplikasyonlara sahip olabilir.
Depreme bağlı tıbbi komplikasyonlar; akut (deprem sonrası ilk hafta), subakut (deprem sonrası ilk ay) ve uzun vadeli (deprem sonrası ilk yıl) olmak üzere farklı zaman dilimlerinde ortaya çıkar. Çoğu kas-iskelet sistemi üzerinde görülen akut yaralanmalar; yırtılmalar, kırıklar, burkulmalar ve ezilme yaralanmalarını içerir.
Subakut faz; miyokard enfarktüsleri, inme, kardiyomiyopatiler ve hipertansiyon gibi kardiyovasküler olayların yanı sıra bulaşıcı hastalıklarla ilişkili solunum ve su kaynaklı hastalıkları içerir. Bu nedenlerle ölüm oranlarının azaltılması ve uygun bakımın sağlanması için yeterli sayıda kurtarma personeli, hemşire, doktor, rehabilitasyon uzmanı ve yardımcı personeli içeren çok disiplinli bir müdahale gerekir.
Deprem kaynaklı tıbbi komplikasyonların ve ölümlerin nedenlerinden bazıları şu şekildedir:
Enfeksiyon
Deprem nedeniyle meydana gelen acil ölümlerin ve yaralanmaların çoğu, yıkılan binalar ya da depremin tetiklediği yangınlardan kaynaklanır. Yaralanmalar; küçük kesikler ve morluklardan ciddi kırıklara, ezilme yaralanmalarından yanıklara ve büyük miktarlarda toz solumanın etkilerine kadar değişebilir. Dehidrasyon ve hipotermi gibi başka sorunlar, kişilerin uzun süre kapalı ve havasız kalmasıyla ortaya çıkabilir.
Yara ve deri enfeksiyonları ilerleyen günlerde ve haftalarda farklı sorunlara neden olabilir. Toprak ve molozdan gelen bakteriler nedeniyle, ezilen uzuvlarda ve kesiklerde enfeksiyon meydana gelebilir.
Enfeksiyon; daha ciddi durumlarda ampütasyonlara, yaşamı tehdit eden sepsise ya da toprakta yaşayan bir bakteriden kaynaklanan tetanosa neden olabilir. Bu hastalık, tetanos toksininin sinirlere zarar vermesini önleyen antikor içeren bir ilaç olan tetanos immünoglobüline erişim ve aşılama yoluyla önlenebilir ancak rutin çocukluk aşılamasındaki eksiklikler bir sorun teşkil edebilir. Sepsis de ezilme yaralanmasından kaynaklanan ölümlerin başlıca nedenlerinden biridir.
Kronik Hastalıklar
Kalp hastalıkları ya da diyabet gibi kronik rahatsızlıkları olan kişiler, deprem sonrasında gelişebilecek komplikasyonlar açısından yüksek risk altındadır. Bu kişilerin ilaçlara ve devam eden tıbbi bakıma erişimleri kesintiye uğrar. Araştırmalar, bir depremden sonraki ilk aydan başlayarak üç yıl içinde kalp krizi ve felç oranlarında artış olduğunu göstermiştir. Ayrıca depremden etkilenen bireyler arasında daha yüksek diyabet oranları izlenmiştir.
Stres ve hastanelerde tutulan tıbbi verilerin depremde kaybedilmesi, konsültasyonların ya da tedavilerin kaçırılmasına neden olabilir. İşsizlik ya da yeni bir şehre taşınma gibi tıbbi bakım aramayı geciktiren koşullar da bulunabilir. Normal rutinlerin bozulması ve stres, sağlık risklerini artıran beslenme değişikliklerine yol açabilir.
Bulaşıcı Hastalıklar
Deprem, genellikle su hizmetlerinin kesintiye uğramasına ve barınaklarda aşırı kalabalık gruplarla yaşanmasına neden olur. Büyük ölçekli yer değiştirmeler nedeniyle bulaşıcı hastalıklar ve solunum ve su kaynaklı hastalıkların salgınları görülebilir.
Su borularının ve su arıtma tesislerinin hasar görmesi nedeniyle kolera; aşırı kalabalık barınaklar nedeniyle ise kızamık ve COVID-19 gibi solunum yolu hastalıkları yayılabilir. Su ve sanitasyonun iyileştirilmesi, kolera bağışıklığının güçlendirilmesi ve oral kolera aşısının hedefe yönelik kullanımı, hastalığın etkisinin azaltılmasına yardımcı olabilir.
Stres, aşırı soğuk hava, temiz suya erişimin kısıtlı olması ve yetersiz beslenme gibi pek çok faktör, salgının yayılmasını hızlandırırken hayatta kalanların bağışıklık sistemlerini baskılayarak durumu daha da kötüleştirebilir. Enkaz kaldırma çalışmalarının gecikmesi de salgın olasılığını artırır.
Ezilme/Crush Sendromu
İnsanların bir kısmı vücutlarını ezen ağır yükler nedeniyle ezilme yaralanmalarına maruz kalır. Büyük bir depremden sonra ezilme yaralanmalarının çoğu, çökmüş yapıların ve molozların altında sıkışıp kalmaktan kaynaklanır. Bu yaralanmalar, genellikle 1000 U/L'nin üzerindeki kreatin kinaz konsantrasyonları ile ilişkilidir.
Crush sendromu, ezilme ya da basınçtan kaynaklanan kas hücresi hasarının sistemik rahatsızlığıdır. Bu; böbrek yetmezliğine, diğer böbrek hastalıklarına ve ciddi vakalarda amputasyona neden olabilir. Lokal doku hasarı, organ disfonksiyonu ve asidoz, hiperkalemi ve hipokalsemi dahil olmak üzere metabolik anormallikler meydana gelebilir.
Ortaya çıkan akut böbrek yetmezliği, hiperkalemi, asidoz ve hipovolemik şok ölümcül olabilir. Ezilme yaralanması deprem sırasında çok yaygın görülür ve yüksek mortalite ile ilişkilidir. Hastaların miyoglobin ve subklinik rabdomiyolizini kontrol etmek için idrar ölçüm çubuklarının kullanılması gerekir.
Elektrolit seviyeleri normal görünen kişiler dahil, hastalar agresif sıvı resüsitasyonuna tabi tutulmalıdır. Bu sıvılar potasyum veya kalsiyum içermemelidir. Hastalar, halihazırda yüksek seviyede bu minerallere sahiptir. Daha fazlasını vermek ölüm riskinin artmasına neden olabilir.
Böbrek yetmezliği gelişen hastaların bazıları için diyalize ihtiyaç duyulabilir. Deprem ortamında böbrek yetmezliği olan kişilerde ölüm oranı düşük olsa da vakit kaybetmeden durumun değerlendirilmesi ve gerekli tıbbi müdahalenin yapılması gerekir.
Hipotermi
Deprem, yaşanan binayı ve altyapıyı yok ederken insanların zorlu şartlardan korunmasına engel olabilir. Bunun bir sonucu olan hipotermi, bir depremde meydana gelen ölümlerin nedenlerinden biridir. Büyük ölçekli bir depremde, hayati belirtileri olmayan hipotermik kişilerin hayata döndürülme ya da bir hastaneye nakledilme olasılığı düşüktür.
Hipotermi, uzun süre soğuğa maruz kalan kişilerde sık görülen bir sağlık sorunudur. Zamanında müdahale edilmezse kalp ritmi bozukluğu, kalp yetmezliği ve hatta ani kalp durmasına neden olabilir. Ortam sıcaklığı düştükçe hipotermi gelişme riski artar. Soğuk hava, rüzgâr ve ıslak giysiler nedeniyle ısı kaybı zamanla artış gösterir. Kapalı alanlarda meydana gelen hipotermi vakaları, özellikle altta yatan rahatsızlıkları bulunan ve evlerini boşalttıktan sonra kendi evlerinde ya da barınaklarda yaşayan ve günlük yaşam aktiviteleri için yardıma ihtiyaç duyan kişiler arasında zamanla artabilir.