Hava sıcaklığı değişse de vücut sıcaklığı 36,5 ila 37,5 derece arasındadır. Vücut sıcaklığının bu aralığın üstüne çıkması veya altına düşmesi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. 37,5 derecenin üstü hipertermi olarak adlandırılırken 35 derecenin altı ise hipotermidir. Hipotermi hafif, orta ya da şiddetli seviyelerde görülebilir. Hafif hipotermi dahi oldukça önemli ve acil bir durumdur. Titreme ile ortaya çıkan bu sağlık sorununa müdahalede geç kalınması hayati risk oluşturur.
Hafif Hipotermi Nedir?
Vücudun sağlıklı kalabilmesi ve normal bir şekilde işleyebilmesi için belirli bir vücut sıcaklığına ihtiyaç duyulur. Sağlıklı bir kişinin ortalama vücut sıcaklığı 37 derece olarak kabul edilir. Gün içinde 0,5-1 derece arasında oynamalar olabilir. Kişinin bulunduğu ortam vücut sıcaklığı üzerinde etkili olsa da beynin hipotalamus bölgesindeki termoregülatör merkezi vücut sıcaklığının 36,5 ila 37,5 derece arasında tutulmasını sağlar. Dış ortamın sıcaklığı düştüğünde ya da vücudun içinden gelen diğer sinyallere göre termoregülatör merkez vücut sıcaklığını düzenler. Diğer bir deyişle dış ortamda sıcaklık sürekli değişse de vücut sıcaklığı sabit kalır.
Hava soğuyup sıcaklık kaybı arttığında vücut da soğumaya başlar. Bu durumda sıcaklığın normal aralıkta tutulması için vücutta bazı mekanizmalar devreye girer. Örneğin vücut sıcaklığı düşmeye başladığında cildin dış yüzeyinde bulunan damarlar büzülür. Bu sayede sıcak kan iç organlar ile beyne yönlendirilir ve vücut sıcaklığı korunmuş olur. Aynı şekilde titremek de kasları hareket ettirerek sıcaklık kaybının önüne geçer. Ancak vücudun aldığı bu önlemler bazen yetersiz kalabilir. Bu durumda vücut sıcaklığı düşmeye başlayarak hipotermi meydana gelir.
Vücut sıcaklığı 35 derecenin altına düştüğünde kişi hipotermiye girmiş kabul edilir. Hipoterminin temel sebebi vücudun sıcaklık üretiminin sıcaklık kaybının altına düşmesidir. Bu duruma yol açan pek çok farklı etken bulunur. Bunlardan en belirgini ise kişinin soğuğa maruz kalmasıdır. Soğuk hava dolayısıyla kış aylarında daha çok görülse de yazın dahi hipotermi riski bulunur. Hızlı sıcaklık kaybı ıslak ve rüzgârlı ortamda da başlayabilir ve kişi hipotermiye girebilir.
Hipoterminin hafif, orta ve şiddetli olmak üzere üç aşaması bulunur. Vücut sıcaklığının 32 ila 35 derece arasında olması hafif hipotermidir. Bu aşamada hasta kendini yorgun hissedebilir, mide bulantısı başlayabilir ve titreme görülebilir. Çoğunlukla ortaya çıkan ilk belirti titreme olsa da hafif hipotermi yaşayan her hastada titreme olmayabilir. Bununla birlikte ciltte solgunluk ve kuruluk artabilir, kalp atışında hızlanma ve kan basıncında artış olabilir.
Hafif Hipoterminin Belirtileri Nelerdir?
Hafif hipotermide kişi ilk olarak üşüdüğünü hisseder. Hareket etmeye rağmen üşüme hissi geçmiyorsa, hareketlerde yavaşlama başladıysa ve yazı yazmak gibi ince motor becerilerini gerektiren işlerde zorlanılıyorsa hipotermi riski başlamıştır. Bunlara ek olarak hafif hipotermide şu belirtiler görülebilir:
- Kontrol edilemeyen titreme
- Normalden soluk ve kuru cilt
- Kulaklar, burun, yanaklar, el ve ayak parmaklarının soğuması
- Yürüme gibi vücut hareketlerinde kontrol kaybı
- Uyuşukluk, yorgunluk ve uyku hali
- Net bir şekilde düşünememe
- Konuşmada bozukluklar
- Açlık hissi
- Mide bulantısı
- Kalp atışının hızlanması
- Kan basıncında artış
- Kaslarda gerilme
- Sık idrara çıkma
- 32 ila 35 derece vücut sıcaklığı
Hafif Hipoterminin Nedenleri Nelerdir?
Hipotermi, kişinin vücudunun sıcaklığını hızla kaybetmesiyle ortaya çıkar. En yaygın nedenleri ise soğuk havaya ya da soğuk suya maruz kalmaktır. Eğer kişi vücudundan daha soğuk bir ortamda uzun süre bulunursa veya soğuk havaya uygun şekilde giyinmezse hipotermi başlayabilir. Hipotermiye yol açabilen durumlar şu şekilde sıralanabilir:
- Hava koşullarına uygun olmayan kıyafetler giymek
- Çok uzun süre soğuk havada ya da soğuk suda kalmak
- Islak kıyafetleri uzun süre değiştirmemek veya sıcak ve kuru bir ortama geçememek
- Isıtması yetersiz olan veya klimanın sürekli düşük derecelerde çalıştığı soğuk bir evde yaşamak
Vücut yeterince korunmadığında vücudun açıkta olan tüm yüzeylerinden sıcaklık hızla dışarı yayılır. Rüzgâra maruz kalmak da vücudun daha hızlı soğumasına neden olur. Ayrıca eğer kişi direkt olarak soğuk su veya soğuk zemine temas ediyorsa vücut sıcaklığı düşer. Ek olarak su havayla kıyaslandığında suyun sıcaklığı transfer etme konusunda daha iyi olduğu görülür. Bu nedenle soğuk suda hipotermi riski daha yüksektir. Aynı şekilde yağmura yakalanmak ve ıslak giysilerle kalmak da vücut sıcaklığının hızla düşmesine yol açar. Bunların yanı sıra hipotermi riskini artıran faktörler şunlardır:
- Yaş
Bebekler, çocuklar ve yaşlılar hipotermi açısından riskli yaş grupları arasındadır. Çocuklar hem hava koşullarına karşı kendilerini koruyamadıkları hem de yetişkinlere oranla vücut sıcaklığını daha hızlı kaybettikleri için hipotermi açısından riskli sayılırlar. Yaşlılarda ise deride bulunan sinir uçlarının kaybı sıcaklık değişikliklerini fark etmelerini engelleyebilir. Ayrıca metabolizma hızlarının düşmüş olması da vücut sıcaklığını düşüren bir etkendir.
- Demans, Alzheimer ve Felç
Demans ve Alzheimer hastaları kişisel bakımları konusunda başkalarına ihtiyaç duyabilir. Bu hastalıkları nedeniyle havaya uygun giyinmeyi ve kendilerini soğuktan korumayı unutabilir ya da uzun süre soğuk havada bulunduklarını fark etmeyebilirler. Felç geçiren ya da hareketsiz kalmayı gerektiren bir sağlık sorunu yaşayan hastalar da soğuk havaya karşı duyarsız hale gelebilir.
- Alkol ve Uyuşturucu Madde Kullanımı
Alkol tüketimi sıcaklık hissi verir. Ancak aynı zamanda vücut sıcaklığını düşürür. Metabolizmayı yavaşlattığından dolayı vücut kendini sıcak tutamayabilir. Bu nedenle özellikle soğuk havalarda dışarıda alkol tüketen kişiler ciddi hipotermi riski altındadır. Bunlara ek olarak alkol kişinin muhakeme yeteneğini de etkiler. Kişi çevresini ya da kendi fiziksel durumunu fark edemeyebilir. Dolayısıyla soğuğa karşı önlem alma ihtimali de düşer.
Hafif Hipotermi Nasıl Teşhis Edilir?
Hafif hipotermi teşhisinin koyulması için semptomlar izlenir. Ayrıca hastanın rahatsızlandığı ya da bulunduğu ortam da doğru teşhisin koyulması açısından önemlidir. Bunlara ek olarak düşük dereceleri okuyabilen özel bir termometre ile vücut sıcaklığı ölçülerek teşhis koyulabilir. Eğer hastanın vücut sıcaklığı 32-35 derece ise hafif hipotermidir.
Hafif Hipotermi Nasıl Tedavi Edilir?
Hipotermi tedavisinde en önemli nokta hipotermi seviyesi ilerlemeden farkına varılmasıdır. Tedavide daha fazla sıcaklık düşüşünün önüne geçmek ve hastanın yeniden ısınması hedeflenir. Ayrıca solunum ve kan dolaşımının da kontrol edilerek desteklenmesi gerekir. Hafif hipotermi teşhisi koyulan bir hastanın vücudu saatte 0,5 ila 2 derece arasında ısıtılmalıdır. Bunun için hafif hipotermi geçiren hastalara pasif harici yeniden ısıtma yöntemi uygulanır.
Eğer hastanın kıyafetleri ıslaksa bunlar çıkarılarak daha kalın kıyafetler giydirilir. Vücudun açıkta kalan tüm bölgeleri soğuğa maruz kaldığından bu bölgeler de kapatılır. Hafif hipotermi hastası için yalıtım sağlamak genellikle tedavi için yeterlidir. Çünkü hasta titremeye başladığında bu da vücut sıcaklığının artırılmasına katkıda bulunur. Ancak pasif harici yeniden ısıtma için hastanın vücudundaki glikoz depolarının dolu olması gereklidir. Dolayısıyla hastaya ağızdan glikoz da verilebilir.
Hafif Hipotermide İlk Yardım Nasıl Olmalıdır?
Hafif hipotermi geçirilen bir hastayla karşılaşılması durumunda 112’ye haber verilmelidir. Bu esnada hasta dışarıda ise kapalı ya da korunaklı bir alana taşınmalıdır. Taşınması mümkün değilse hastanın rüzgârdan korunduğuna emin olunmalı, soğuk zeminle temas kesilmelidir. Üzerindeki kıyafetler ıslaksa kuru ve kalın olanlarla değiştirilmeli, mümkünse bir battaniyeye sarılmalıdır. Özellikle başın kapatılması daha fazla sıcaklık kaybının önlenmesi açısından önemlidir.
Hasta uyanıksa şekerli yiyecek ve içecekler verilebilir. İçecekler yudum yudum verilmeli, ılık ve alkolsüz olmalıdır. Yardım gelene kadar hastanın uyanık tutulması da önemlidir. Soğuktan etkilenen bölgeleri ovalamak ya da masaj yapmak hastaya zarar verebileceğinden bunlardan kaçınılmalıdır. Özellikle kollar, eller, bacaklar ve ayaklar ovulmamalıdır. Yardım gelene kadar hasta yalnız bırakılmamalıdır. Eğer hastanın vücudu yeterince ısınmadıysa yavaş yavaş ılık ve kuru kompresler de yapılabilir.