Mide Kanaması

Mide Kanaması



Mide-bağırsak sistemi ile alakalı problemler toplumda en sık görülen sağlık sorunları arasında yer alır. Özellikle sindirimle ilgili çeşitli rahatsızlıklar günlük hayat kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkileyebilir. Bununla birlikte, mide-bağırsak sistemi ile ilgili bazı sağlık sorunları altta yatan önemli hastalıkların habercisi olabilir. Bu bağlamda dikkat edilmesi gereken rahatsızlıkların başında mide kanaması gelir.

Mide Kanaması Nedir?

Mide kanaması; aslında gastrointestinal sistem (GİS) olarak da adlandırılan mide-bağırsak sisteminin üst kısmında gerçekleşen iç kanamalara halk arasında verilen isimdir. Anatomik olarak mide-bağırsak sistemi; onikiparmak bağırsağının karın arka duvarına tutunmasını sağlayan Treitz bağı adındaki özel bir bağ dokusu sınır kabul edilerek iki bölümde incelenir. Treitz bağının öncesinde yer alan kısma üst GİS adı verilirken, bağın sonrasında kalan kısım alt GİS olarak adlandırılır.

Bu bakımdan, üst GİS olarak adlandırılan kısımda yer alan yemek borusu, mide ve onikiparmak bağırsağı gibi bölgelerde meydana gelen kanama şikayetleri benzer belirtiler gösterebilir. Bu organları etkileyen çeşitli rahatsızlıkların etkisiyle kanama ortaya çıkabilir ve bu kanama durumu mide kanaması olarak tanımlanır.

Mide Kanaması Nasıl Gelişir?

Üst mide-bağırsak sistemi kanamaları; genellikle mide-bağırsak duvar bütünlüğünün bozulması sonucu görülür. Doku bütünlüğü bozulan mide ve bağırsak cidarının altında yer alan kan damarları zedelenerek sızıntı şeklinde kanamaya yol açar. Bu anlamda, doku hasarına yol açma ihtimali bulunan etkenlerin mide kanaması ile sonuçlanabileceği söylenebilir.

Yine kan damarlarının mide-bağırsak dokusu altında anormal yerleşmesi veya çeşitli hastalıkların etkisiyle genişleyerek damar bütünlüğünün zarar görmesi gibi durumlarda da mide kanaması görülebilir. Bu bakımdan, mide kanamalarının şiddeti ve ciddiyeti, altta yatan neden ve damar zedelenmesinin şiddeti ile yakın ilişkilidir.

Mide Kanaması Nedenleri Nelerdir?

Üst sindirim sistemi kanamaları bu bölgede yer alan organları etkileyen çeşitli sağlık sorunlarının etkisiyle ortaya çıkabilir. Bu bağlamda aşağıdaki durumlar mide kanaması ile sonuçlanabilir:

  • Peptik ülser: Mide kanamasının en sık görülen nedeni peptik ülserlere bağlı gelişen kanamalardır. Peptik ülser; çeşitli etkenlerin sonucunda mide veya onikiparmak bağırsağı duvarındaki dokunun zedelenerek yara ve ülser gelişimi ile sonuçlanmasıdır. Ülser tabanında yer alan damar yapılarında hasar görüldüğünde, ciddi kanama şikayeti ortaya çıkabilir. Peptik ülser başta H.pylori bakterisinden kaynaklanan enfeksiyonlar olmak üzere, çeşitli ilaçların kontrolsüz kullanımı ve fiziksel ve duygusal stres gibi çeşitli etmenlere bağlı olarak görülebilir.
  • Özofagus varisleri: Özellikle karaciğer yetmezliğinin son aşaması olan siroz evresinde karaciğer toplardamarlarının yetmezliğine bağlı mide ile yemek borusunun (özofagus) birleştiği bölgede yer alan damarlar genişler ve bu durum damar yapısında bozulmalara yol açar. Özofagus varisi adı verilen bu rahatsızlık, zaman zaman ciddi mide kanamaları ile sonuçlanabilir.
  • Mallory-Weiss sendromu: Başta alkol tüketimi olmak üzere, çeşitli nedenlerle şiddetli kusma refleksi gelişen kişilerde, kusma esnasında mide ve yemek borusunda yüksek basınca bağlı olarak yırtılmalar ve doku zedelenmeleri meydana gelebilir. Dokulardaki hasara bağlı olarak çeşitli şiddetlerde mide kanamaları görülebilir.
  • Eroziv gastrit: Mide dokusunun çeşitli etkenlere bağlı olarak iltihaplanıp zarar görmesi ve eroziv tarzda yapısının bozulması sonucu mide boyunca farklı odaklarda yaygın kanama gelişebilir.
  • Travma: Başta cerrahi operasyonlar ve endoskopi gibi girişimsel yöntemler olmak üzere, çeşitli fiziksel travmalar; mide ve çevresindeki kan damarlarında hasara neden olarak kanamaya yol açabilir.
  • Dieulafoy lezyonu: Midenin fundus adı verilen kubbe bölümündeki kan damarlarının anormal gelişme göstermesi durumu mide dokusunu zedeleyerek kanamaya neden olabilir. Bu duruma Dieulafoy lezyonu adı verilir.
  • Özofajit: Yemek borusu dokularında iltihaplanma ve zedelenmeye yol açabilen her türlü etken (enfeksiyonlar, doku zedeleyici kimyasallar, ilaçlar, radyoterapi vb.) kanama ile sonuçlanabilir.
  • Mide-bağırsak damarlarına ilişkin hastalıklar: Sindirim sisteminin kanlanmasında görevli damarların yetmezliği durumu veya vaskülit gibi iltihaplı hastalıklarda mide-bağırsak sisteminde kanama görülebilir.
  • İlaçlar: Mide ve bağırsak dokularının kanlanmasını bozan, kanamaya yatkınlık meydana getiren veya organ fonksiyonlarında aksamalara yol açan anti-inflamatuarlar ve kan sulandırıcılar gibi çeşitli ilaçlar mide kanamasına yol açabilir.

Mide Kanaması Belirtileri Nelerdir?

Üst sindirim sisteminde kanama gelişen kişilerde altta yatan neden ve kanamanın şiddetine bağlı olarak çeşitli belirtiler görülebilir. Hafif seyreden kanamalarda belirgin bir klinik tablo görülmeyebilir; ancak şiddetli kanamalarda kan kaybına bağlı olarak hayatı tehdit eden durumlar gelişebilir. Bu doğrultuda, klinik tablonun şiddetine göre aşağıdaki belirtiler sıklıkla mide kanamasına eşlik edebilir:

  • Kanlı veya kahve telvesi gibi koyu renkli kusma
  • Siyah ve kötü kokulu dışkılama (melena)
  • Şiddetli kanamalarda kanlı dışkılama veya makattan kan gelmesi
  • Çarpıntı
  • Nefes darlığı
  • Halsizlik ve yorgunluk
  • Tansiyon düşüklüğü
  • Baş dönmesi
  • Bayılma (senkop)
  • Gözlerde kararma
  • Ciltte solukluk

Mide Kanaması Tanısı Nasıl Konur?

Mide kanamasının belirlenebilmesi öncelikli olarak kanama odağının tespit edilmesine bağlıdır. Buna yönelik olarak hastalarda sıklıkla endoskopik görüntüleme yapılır. Ağızdan sokulan ve ucunda bir kamera bulunan endoskopi ekipmanı; yemek borusu, mide ve bağırsak dokularının detaylı olarak görüntülenebilmesi, mevcut kanama odaklarının tespit edilmesi ve uygun koşullarda tedaviye yönelik girişimlerin yapılabilmesini sağlar. Aynı zamanda, endoskopi ile izlenen kanamanın şiddeti tespit edilerek gerekebilecek ek tedavi yöntemleri planlanabilir.

Mide kanamaları çeşitli sağlık sorunlarına bağlı olarak ortaya çıkan bir durum olduğundan, tanı sürecinde altta yatan hastalıkların doğru tespit edilmesi bir diğer önemli faktördür. Buna yönelik olarak, hastaların ayrıntılı öyküleri sorgulanır ve detaylı fizik muayene yapılır. Gerekli görüldüğü takdirde, ek görüntüleme ve laboratuvar tetkiklerinden faydalanılır ve böylece kesin tanı konmuş olur.

Mide Kanaması Nasıl Tedavi Edilir?

Mide kanaması vakalarının yaklaşık olarak %70-80’i kendiliğinden durma eğilimindedir. Bu sayede, hastaların büyük bir kısmında herhangi bir tıbbi müdahaleye gerek kalmadan kanama kontrol altına alınabilir. Bununla birlikte, bazı mide kanaması vakaları oldukça şiddetli seyredebilir veya uzun süre devam edebilir.

Bu gibi durumlarda mide kanamasının tedavisi temel anlamda iki gruba ayrılır. İlk olarak, mevcut kanamanın kontrol altına alınması ve olası klinik sonuçların giderilmesi gerekir. Mide kanaması tespit edilen bir hastada ilk olarak hastanın hayati değerleri kontrol edilerek yaşamsal bulguları stabil hale getirilir. Özellikle şiddetli kanamalarda kan kaybına bağlı dolaşım yetmezliği ve şok gelişebileceğinden, hastalarda bu durumun önüne geçilmesine yönelik ayrıntılı değerlendirme yapılması kritik önem taşır. Kan kaybı tespit edilen hastalarda, uygun serum ve kan örnekleriyle kaybedilen kan miktarı takviye edilerek kan basıncı düzenlenir.

Yaşamsal bulguları stabil olan hastalarda, kanamanın kontrol altına alınması amacıyla, tanıda da kullanılan endoskopik görüntüleme yöntemleri sıklıkla başvurulan yöntemler arasında yer alır. Endoskopik görüntüleme esnasında kanama odağı; skleroterapi, koterizasyon, bant ligasyonu, vazokonstriktör ajan kullanımı gibi çeşitli tekniklerle kontrol altına alınır ve kanama durdurulur. Yeni kanamalara yol açabilecek muhtemel odaklar giderilir. Endoskopik olarak kontrol altına alınamayan şiddetli kanamalarda ise anjiyografi gibi daha ileri yöntemler veya cerrahi operasyonlarla kanamalara müdahale edilir.

Peptik ülser gibi çeşitli hastalık etmenlerinin etkisiyle ortaya çıkan kanamalarda ise kanama kontrol altına alındıktan sonra, altta yatan nedene yönelik bir tedavi planının oluşturulması büyük önem taşır. Bu kapsamda, mide koruyucu ilaçlar, proton pompa inhibitörleri ve antihistaminikler sıklıkla hastalara verilen ilaç grupları arasında yer alır. H.pylori gibi enfeksiyonlarda çoklu antibiyotik tedavisine de başvurulabilir. Aynı zamanda, hastalardan sigara ve alkol gibi kanamayı tetikleyebilecek zararlı alışkanlıkları bırakmaları istenebilir.

Mide ve bağırsak dokusunun ileri düzeyde zarar gördüğü durumlar veya damar anomalilerine bağlı kanamalarda, cerrahi olarak altta yatan nedenin giderilmesi; temel tedavi planını oluşturur.

Uzm. Dr.
Serdar Eren
Gastroenteroloji
MEDICANA ÇAMLICA
Profili Gör
Oluşturma: 30.05.2024 05:27
Son Güncelleme: 30.05.2024 05:27
Oluşturan: Serdar Eren
+A A-

İlgili Bölüm Hekimleri