Çağımızın en ciddi ve önemli hastalıklarının başında kanser hastalığı gelir. Kanser; vücuttaki hemen her dokuda görülebilen ve genetik temelli birtakım olaylara bağlı olarak hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla sonuçlanan kronik bir hastalıktır. Kanser hastalığı boşaltım sistemini oluşturan böbrek, mesane, üretra gibi dokular ile erkek üreme sisteminin bir parçası olan prostat bezi veya testis gibi organlarda geliştiğinde, tanı ve tedavi aşamaları üroloji anabilim dalının alt branşı olan üroonkoloji bölümünde gerçekleştirilir.
Üroonkoloji Nedir?
Üroonkoloji; üroloji anabilim dalında görev alan doktorların bu dalın ilgi alanına giren dokularda görülen kanser türlerinin tanı, tedavi ve takip uygulamalarını gerçekleştirdiği branşa verilen isimdir. Temelde üroloji anabilim dalı; 6 alt branşa ayrılır. Bu branşlar; pediatrik üroloji (çocuk ürolojisi), ürojinekoloji (kadın ürolojisi), androloji ve infertilite (erkek üreme sağlığı), endoüroloji (ürolojiye ait hormon sistemleri), nöroüroloji (ürolojiye ait sinir sistemi) ve üroonkoloji (ürolojik kanserler) olarak sıralanabilir.
Üroonkoloji hizmetleri kapsamında hastalarda erken dönemde kanser vakalarının tespit edilmesi hedeflenir, buna göre; uygun görülen ilaç tedavisiyle birlikte, girişimsel ve cerrahi tedavi yöntemleri uygulanır, uzun dönemde ise hastalar rehabilitasyon açısından takip edilir.
Ürolojik Kanser Türleri Nelerdir?
Üroloji temel anlamda böbrekler, üreterler, mesane ve üretradan oluşan boşaltım sistemi ile erkeklerde testisler, üreme kanalları ve prostat bezinden oluşan üreme sistemini ilgilendiren hastalıklara bakar. Bu bakımdan, bu bölgelerde gelişen kanserler üroonkoloji bölümünün uzmanlık alanındadır. Ürolojik kanser türleri; erken tanı sayesinde başarılı bir şekilde tedavisi mümkün olan hastalıklar arasında yer alır. Bu nedenle, ürolojik kanserler hakkında doğru ve yeterli bilgiye sahip olmak, erken tanı ve etkili bir tedavi açısından kritik öneme sahiptir.
Üroonkolojide sıklıkla görülen kanser türleri aşağıdaki gibidir:
Böbrek Kanseri
Böbreklerde idrarın kandan süzülerek boşaltım sistemi yoluyla vücuttan uzaklaştırılması işlemi, çeşitli epitel hücrelerinin yardımıyla gerçekleştirilir. Bu anlamda, böbrek fonksiyonlarından sorumlu bu hücrelerden kaynaklanan kanser vakaları “renal hücreli karsinom” olarak adlandırılır. Özellikle böbrek için kanserojen olan kadmiyum, benzen, asbest gibi kimyasallar; sigara kullanımı ve kronik diyaliz tedavisi gibi çevresel etkenlerle bazı genetik sendromlar böbrek kanseri açısından risk faktörü olarak kabul edilen unsurlar arasında yer alır.
Böbrek kanseri vakalarında sık görülen belirtiler arasında karında şişlik, bel ağrısı ve kanlı idrar gibi belirtiler bulunur. Yavaş seyirli olmakla birlikte, kan yoluyla büyük damarlar üzerinden vücuda yayılım gösterme ihtimali bulunduğundan, bu kanser türünün erken dönemde teşhis edilmesi tedavinin başarılı olması açısından oldukça önemlidir.
Mesane Kanseri
İdrarın böbreklerden atıldıktan sonra bir süre beklediği mesane; idrar içinde yer alan çeşitli kimyasallara önemli ölçüde maruz kalan bir organdır. Mesane kanserinde risk faktörü olarak kabul edilen unsurlar arasında boya endüstrisinde sık kullanılan aromatik aminler, nikel, arsenik ve kadmiyum gibi kimyasallar; sigara kullanımı ve bazı ilaçlar yer alır. Ayrıca, mesanede görülen kronik enfeksiyonlar, ailede mesane kanseri öyküsünün olması ve gelişimsel bazı mesane problemleri de mesane kanseri riskini artırır.
Bu kanser türü; idrar yapmada güçlük veya idrar yapma alışkanlığının değişmesi; karnın alt kısmı veya belde ağrı, kanlı idrar yapma ve halsizlik gibi belirtilere yol açar. Mesane kanserinin erken dönemde teşhis edilmesi durumunda, kapalı yöntemle yapılan çeşitli girişimsel yöntemler aracılığıyla tümör dokularının temizlenmesi mümkündür. Daha ileri vakalarda ise mesanenin tamamen çıkarılması gerekebilir.
Prostat Kanseri
Prostat bezi; erkeklerde mesanenin hemen altında yer alan ve idrar kanalını (üretra) çepeçevre sararak ejakülasyon (boşalma) esnasında ürettiği salgıyı meni sıvısına aktaran, ceviz büyüklüğünde bir salgı bezidir. Yapısal olarak erkek eşey hormonlarına duyarlı olan prostat bezi; özellikle ileri yaşla birlikte hacimsel olarak büyüme eğilimindedir. Prostat bezini oluştan hücrelerin kontrolsüz çoğalmasına bağlı olarak çevre dokulara yayılım göstermesi durumunda prostat kanserinden söz edilir. Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanser türü olup, akciğer kanserinden sonra en sık ölümle sonuçlanan ikinci kanser türüdür.
Prostat kanseri genel olarak ileri yaş ve aile öyküsü ile ilişkilidir. 50 yaşından sonra prostat kanserinin görülme sıklığı önemli ölçüde artar. Prostat kanserinde sık görülen belirtiler arasında idrar yapma alışkanlığının değişmesi, sık idrara çıkma, idrar yapmada güçlük, damlama şeklinde idrar yapma, kanlı idrar, bel ağrısı ve meniden kan gelmesi gibi belirtiler yer alır. Tedavide hastadaki tümörün büyüklüğüne göre girişimsel veya cerrahi yöntemlerle tümör dokusunun giderilmesi hedeflenir.
Aynı zamanda, erkeklerde prostat bezinin kontrollü olarak hacimsel büyüdüğü vakalara da rastlanabilir. Benign prostat hiperplazisi (İyi Huylu Prostat Büyümesi) adı verilen bu prostat büyümesi; kötü huylu bir kanser hastalığı olmasa da tanı ve tedavi açısından üroonkoloji alanının ilgilendiği önemli bir hastalıktır. Bu hastalıkta esas sorun, prostat bezinin büyüyerek idrar kanalını işlevini büyük ölçüde azaltacak şekilde daraltmasıdır. Hastalık, kansere neden olmaz ve çevre dokulara yayılım göstermez. Bununla birlikte, hastalarda idrar yapmada zorluk, sık idrara çıkma, damlama şeklinde idrar yapma ve idrar yaparken yanma gibi şikayetlere neden olur. Büyüyen prostat dokusunun girişimsel veya cerrahi yöntemlerle vücuttan alınması gerekebilir.
Testis Kanseri
Testis dokusunu oluşturan çeşitli hücre türlerinin kontrolsüz çoğalması sonucu testis kanseri gelişebilir. Testis kanseri; köken aldığı hücre türüne göre farklı özelliklere sahip bir grup kanser alt türünü ifade eder. Bu bakımdan, üreme hücrelerinden kaynaklanan seminomalar, gelişimsel hücrelerden kaynaklanan embriyonal karsinoma, yolk sac tümörleri, teratomalar ve testis bağ dokusundan kaynaklanan Leydig ve Sertoli hücre tümörleri testis tümörü olarak sınıflandırılan tümör çeşitleridir.
Testis tümörleri her yaşta görülebilir, ancak sıklıkla genç erkeklerde gelişir. Bu anlamda, bazı genetik özellikler testis tümörü oluşumunu tetikleyebilir. Aynı zamanda, bu tümörler; HIV enfeksiyonu ve kriptorşidizm (testisin karın içinde kalması) gibi çevresel etkenlerden de kaynaklanabilir. Testiste şişlik, testis bölgesinde veya karnın alt kısmında hissedilen ağrı, meniden kan gelmesi ve memede hassasiyet gibi belirtilerle tanınır. Tedavide, etkilenen testis dokusunun cerrahi olarak çıkarılması ve ilaç tedavisi esastır.