Vücudumuzun canlılığını koruması ve sürdürebilmesi, vücudumuzu oluşturan hücrelerimizin yaşamsal faaliyetlerini yerine getirmesine bağlıdır. Bunun için sürekli olarak enerji üretimi gerekir. Hücrelerimiz enerjiyi beslenme yoluyla alınan gıdalar ve solunumla alınan oksijen vasıtasıyla üretir. Gıdaların ve oksijenin tüm vücuda ulaştırılması ise kalp ve damarlarımızın oluşturduğu dolaşım sistemi ile sağlanır. Ancak çeşitli nedenlerle kalbin pompalama fonksiyonu ortadan kalkarsa hayatı tehdit edici şekilde bu mekanizmalar aksar ve hücre ve doku ölümleri gerçekleşir. Kalbin fonksiyonunun tamamen ortadan kalktığı duruma kardiyak arrest adı verilir.
Kardiyak Arrest Nedir?
Kardiyak arrest kalbin pompalama fonksiyonunun ortadan kalkması halidir. Bu durumda vücudun diğer dokularının ihtiyaç duyduğu kan dolaşımı desteği karşılanamayacağından doku ve organlar dolaşım yetersizliğine bağlı olarak fonksiyonlarını süratle kaybeder. Bu ise erken müdahale yapılmadığı takdirde kardiyak arrest gelişen hastanın ölümüyle sonuçlanabilir. Kardiyak arrest medikal acillerin en başında gelir ve kalp masajı olarak da bilinen kardiyopulmoner resusitasyon (KPR veya CPR) ile acil müdahale edilmesi gerekir.
Kardiyak Arrest Neden Olur?
Kardiyak arrest kalbin pompalama fonksiyonunun durması ve kalp atımının tamamen sona ermesi halidir. Bu durum kalbin kasılma fonksiyonunu olumsuz etkileyebilen kalp hastalıklarıyla ilişkili olabileceği gibi kalp dışından kaynaklanan ve kasılmayı engelleyen sağlık problemleri nedeniyle de gerçekleşebilir. Her iki koşulda da kalbin dakikada tüm vücuda göndermesi gereken miktarda kan dolaşıma gönderilemez.
Kalp atımının durması sonucu atardamarlardaki pompalanan kan miktarı azaldığı gibi, damar çeperine uygulanan kan basıncı da düşer. Kan basıncının düşmesi ise vücudun geneline yayılan damar yapısında gevşemeye ve damar içindeki kanın vücudun daha alt bölgelerinde göllenmesine neden olur. Sonuçta başta beyin ve merkezi sinir sistemi olmak üzere, vücudun yaşamını sürdürmesi için hayati olan organlara yeterli miktarda kan desteği sağlanamaz.
Beyin, böbrekler, karaciğer, ince bağırsaklar gibi hayati organların kan desteğinden yoksun kalması durumunda, bu organları oluşturan hücreler besin ve oksijene ulaşamadığından yaşamı devam ettirecek enerjiyi üretemez ve kısa süre içinde ölmeye başlar. Sonuç olarak erken müdahale edilmeyen ve kalbin pompalama fonksiyonu geri kazandırılamayan hastalarda beyin ile sinir sistemi başta olmak üzere, hayati organlarda yetmezlik gelişir ve ölüm meydana gelir.
Kardiyak arrest gelişmesinde kalbin doğrudan veya dolaylı olarak zarar görmesine yol açan sağlık problemleri etkilidir. Bu bakımdan aşağıdaki hastalıklar nedeniyle kardiyak arrest ortaya çıkabilir:
- Kalp krizi: Kalbin kendi dokularına ait dolaşım sistemindeki aksaklıklarda kalp kaslarının yaşamlarını sürdürebilmeleri için gereken yeterli kana ulaşmaları engellenir. Koroner arter hastalığı olarak da bilinen bu durumda kalbin damarları koroner damarlarda daralma ve ciddi durumlarda tamamen tıkanma ortaya çıkar. Damarların tam tıkanıklığı halinde kaslara kan akışı kesilir ve zamanla kaslar canlılığını kaybeder. Bu ise kalbin pompalama fonksiyonunun kaybedilmesine, kalbin genelinde kasılma özelliğini aksatacak şekilde ritim bozuklukları gelişmesine veya anatomik olarak zarar görmesine olanak verir. Tüm bu süreçler kalp krizi kapsamında değerlendirilir. Kardiyak arrestin en sık görülen sebebi kalp damar hastalıklarıdır.
- Aritmiler: Kalbin ritmin olarak düzenli ve etkili kasılabilmesi kalp kaslarının fizyolojik olarak ürettikleri elektriksel uyarımlarla sağlanır. Kalp ritminde çeşitli nedenlerle bozulmaların yaşanması ise kalp kaslarının düzensiz veya etkisiz kasılmasıyla sonuçlanabilir. Kalp ritmindeki bozulmalara aritmi adı verilir. Aritmiler kalbin anatomik problemlerinden kaynaklanabileceği gibi, kalp damar hastalıklarının seyrinde veya başka hastalıklar nedeniyle gerçekleşebilir.
- Kalp yetmezliği: Kalp kaslarının yeterli düzeyde kasılmaması ve etkili kan pompalama gerçekleştirememesi durumuna kalp yetmezliği adı verilir. Kalp yetmezliği kronik olarak aritmi olması, kalp damar hastalığına bağlı kalp kaslarının hasar alması, kalp kapaklarının fizyolojik özelliklerini yitirmesi gibi çok çeşitli nedenlerle olabilir. Ağır kalp yetmezliklerinde kalbin pompalama fonksiyonu tamamen yitirilebilir ve arrest gelişebilir. Bunun yanında doğuştan kalbin anatomik olarak sorunlu olması halinde de (konjenital kalp hastalığı) kalp yetmezliği ve arrest görülebilir.
- Şok: Dolaşım sisteminin yeterli kan basıncı oluşturmaması ve kanın vücudun alt bölgelerinde göllenmesine bağlı dolaşım yetmezliği durumuna şok adı verilir. Kardiyak arrestin kendisi şok tablosuna yol açabildiği gibi; ciddi kan kaybı, sıvı kaybı, sinir sistemi hastalıkları veya pnömotoraks gibi sebeplerle kalp dışında da şok oluşabilir. Bu hallerde kalbin de dolaşımı bozulacağından şoka bağlı arrest gelişebilir.
- Zehirlenmeler: Bazı toksik maddelerin etkisiyle kalp kasları doğrudan baskılanarak kalbin atım fonksiyonu engellenebilir.
- Travma: Özellikle göğüs kafesine ulaşan yüksek enerjili travmalarda kalp ve çevresinde dokular zarar görerek kasılma fonksiyonunun engellenmesine neden olabilir.
- Böbrek yetmezliği: Böbrek tarafından vücuttan uzaklaştırılan toksik maddelerin, böbrek yetmezliği durumunda kanda yükselmesi sonucunda kalpte ritim bozuklukları gelişebilir ve buna bağlı arrest ortaya çıkabilir.
Kardiyak Arrest Belirtileri Nelerdir?
Kardiyak arrest gelişen kişide dolaşım ani şekilde yetmezliğe uğradığından tüm vücut dokularında kan dolaşımındaki aksaklığa bağlı organ fonksiyonlarında kayıp izlenir. Buna bağlı olarak kardiyak arrest gelişen hastada aşağıdaki klinik belirtiler izlenebilir:
- Bilinç kaybı
- Solunumun durması
- Bayılma veya yığılma
- Nabız yokluğu
- Ciltte solukluk ve soğukluk
- Kusma veya mide sıvısının solunum yoluna kaçması (aspirasyon)
Bunların yanında kardiyak arrest gelişmeden önce aşağıdaki belirtiler hastalarda görülebilir:
- Nefes darlığı, zorlu nefes alma veya iç çekme
- Göğüs ağrısı
- Halsizlik-yorgunluk
- Bilinç bulanıklığı, konuşmada bozulma, his veya güç kaybı
- Çarpıntı
- Soğuk terleme
- Ciltte soluklaşma
Kardiyak Arrest Durumunda Nasıl Müdahale Edilir?
Arrest olduğu tespit edilen hastada hiç vakit kaybetmeden kalp masajına başlanması ve hastane dışı ortamda ilk yardım müdahalelerinin uygulanması hayat kurtarıcıdır. Hastane ortamında gelişen arrestlerde ise sağlık profesyonelleri tarafından temel ve ileri yaşam desteği uygulamalarına başlanır. Kardiyopulmoner resusitasyon sürecinde saniyeler ve dakikalar hastanın yaşamını belirleyici olabilir.
Kalp masajının amacı kalbin yerine getiremediği pompalama fonksiyonunun dışarıdan müdahale ile sağlanmasıdır. Göğüs kafesi ise omurga arasından kalbin ritmin olarak sıkıştırılması vasıtasıyla kan dolaşımı tekrar sağlanarak beyin, böbrek, karaciğer gibi hayati organlara kanın tekrar ulaştırılması hedeflenir. Kalp masajının yanında solunumun desteklenmesi ve gerekli hallerde solunum cihazları ile sağlanması yoluyla oksijen desteği sürdürülür.
Kardiyak arrest durumunda kalpte ciddi ritim bozuklukları ortaya çıkabilir. Bu nedenle arrest durumundaki hasta elektrokardiyogram (EKG) cihazına bağlanarak ritim kontrol edilir. Kalp masajı esnasında tespit edilen uygun kalp ritimlerinde ritim düzenleyici ilaç tedavileri veya doğrudan elektroşok cihazı müdahalesiyle kalp ritminin yeniden düzenlenmesine çalışılır.
Arrest durumunda kan basıncı hızla düşeceğinden dolaşımın desteklenmesi için kan basıncını kontrol altına alacak sıvı ve ilaç tedavilerine başlanır. Bunun için hastaya bir veya daha fazla damar yolu açılarak hızlı sıvı tedavisi verilir. Gerekli hallerde tansiyonunun arttırılması ve kalbin pompalama gücünün desteklenmesi için damardan noradrenalin veya dopamin verilmesi gündeme gelebilir.
Kardiyak Arrest Nedir? Hakkında Sık Sorulan Sorular
Kalp krizi, aritmiler, kalp yetmezliği, şok, zehirlenmeler, travma ve böbrek yetmezliği kardiyak arreste neden olabilir.
Bilinç kaybı, solunumun durması, bayılma veya yığılma, nabız yokluğu, ciltte solukluk ve soğukluk, kusma veya aspirasyon, nefes darlığı, göğüs ağrısı, soğuk terleme görülebilmektedir.