Vücutta meydana gelen çeşitli hastalıkların etkisiyle doku ve organların fonksiyonlarının belirli düzeyde aksaması veya tamamen yetersizliği gelişebilir. Organların geri dönüşümsüz şekilde yetmezliğe uğraması halinde, vücut için hayati fonksiyonların yerine getirilememesine bağlı ciddi sağlık durumunda bozulmalar yaşanabilir. Hayatın idame edebilmesi için yetersiz kalan organın sağlıklı başka bir organla değiştirilmesi ya da sağlıklı organın vücuda nakledilmesi tedavi anlamında günümüzde sık başvurulan yöntemler arasında yerini almıştır. Nakli yapılabilen organlardan biri karaciğerdir.
Karaciğer vücudumuzda yaşamı sağlayan biyokimyasal maddelerin ve metabolizmanın düzenlenmesi ve denetlenmesini sağlayan, vücut için hayati maddeleri üreten, vücut için zararlı maddelerin uzaklaştırılmasında veya etkisizleştirilmesinde görev yapan ve bunlar dışında sayısız daha pek çok görevi yerine getiren yaşamsal bir organdır. Tüm bu önemli fonksiyonları nedeniyle karaciğerde yaşanan yetmezlik durumlarında hastanın yaşamını devam ettirebilmesi için yeni bir karaciğer dokusunun vücuda nakledilmesi gerekir.
Karaciğer nakli ile, hastanın vücut dokularına uyumlu olduğu tespit edilen karaciğer dokusu donör vücudundan alınarak hasta vücuda nakledilir, hastanın kan dolaşımı ile safra yollarıyla irtibatlı hale getirilir. Bu sayede nakledilen karaciğer dokusu yaşamını sürdürdüğü yeni vücutla uyumlu hale gelerek büyür ve yeni karaciğer organı olarak faaliyet göstermeye başlar. Bununla birlikte, yeni yerleştirilen karaciğer dokusu, başka bir kişinin özelliklerine sahip olduğundan hastanın vücut hücreleri tarafından yabancı doku olarak algılanabilir ve bağışıklık sistemi tarafından vücuttan uzaklaştırılmaya çalışılabilir. Bu nedenle nakil sonrası dönemde hastalar bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanmak zorunda kalır. İlaçların yetersiz kaldığı durumlarda nakledilen dokunun zaman içinde ölmesine, nakil süreci veya ilaçlar nedeniyle çeşitli sağlık problemlerinin gelişmesine neden olabildiğinden karaciğer nakil sürecinin dikkatli ve kontrollü şekilde, konunun uzmanı sağlık profesyonellerinin gözetimi altında yönetilmesini gerektirir. Bu amaçla karaciğer nakli konusunda tecrübeli ve uzmanlaşmış sağlık kuruluşlarında karaciğer nakil birimleri oluşturulmuştur.
Karaciğerin vücut için hayati öneme sahip fonksiyonlarında aksaklıkların olması halinde karaciğer yetmezliğinden söz edilir. Bu bağlamda aşağıdaki sağlık sorunlarının etkisinde kalan karaciğer dokularında yetmezlik bulguları gelişebilir:
Organ nakillerinde karşılaşılan en önemli problem nakledilen doku veya organla organ alıcısı hastanın vücut dokuları arasında uyuşmazlık gelişmesi ve buna bağlı çeşitli sağlık sorunlarının gelişmesidir. Bu doğrultuda uyuşmazlığın gelişmesini mümkün olduğu düzeyde engellemek nakil sürecinin başlıca hedefidir. Uyuşmazlığı engellemek için nakil merkezleri hastaların kan grupları ve dokulara ait uyuşmazlıktan sorumlu antijen adı verilen biyokimyasal belirteçlerini belirler ve kaydeder.
Karaciğer nakli gerektiği belirlenen hastalar öncelikle uygun bir nakil merkezine başvurarak süreci başlatır. Nakil merkezleri yıllık uygulanan nakil sayısı, yapılan nakillerin başarı oranı, nakil sonrası görülen komplikasyon sıklığı gibi parametrelere göre farklılık gösterebildiğinden iyi bir araştırma sonrası karar verilmesi gerekir. Nakil merkezlerinde hastaların bu işlem için uygun olup olmadığının değerlendirmesinde kullanılan kriterler değişkenlik arz edebilir. Nakil merkezleri tarafından tespit edilen kriterler aşağıdaki konular açısından yapılan değerlendirmeler sonucunda belirlenir:
Bu kriterler açısından araştırılan hastanın nakil merkezi kriterlerine uygunluğu tespit edildikten sonra hasta, nakil listesine alınır. Nakil listesinde amaç hastaların kan grubuna ve doku antijenlerine uygun özellik gösteren organ donörlerinin kontrol edilmesini sağlamaktır. Hastanın nakil öncesi yapılan değerlendirmesinde hesaplanan çeşitli risk skorlamalarına göre nakildeki önceliği belirlenir ve listede o önceliğe göre donör arayışına gidilir. Bu skorlar arasında en sık kullanılan MELD (son dönem karaciğer hastalığı modeli) skorudur.
Nakil merkezi donör adaylarının antijen uyumluluğu ve nakil sırasındaki hastanın nakle olan ihtiyacı arsındaki ilişkiye göre nakil sürecini yönetir. Karaciğer nakli genel olarak canlı donörden veya henüz hayatını yeni kaybetmiş kişilerden olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilebilir. Canlı donörden yapılan nakillerde karaciğer küçük bir parçası alınarak nakledilir ve nakledilen doku zamanla gelişerek bütün bir karaciğer halini alır. Organ bağışında bulunmuş hayatını kaybeden kişilerin nakle uygunluğu durumunda ise hasta acilen sağlık merkezine çağırılarak yapılan operasyonla bütün bir karaciğerin nakli gerçekleştirilir.
Nakil sonrası erken dönemde hastaların bir süre yoğun bakımda takip edilmesi, 5 ile 10 gün boyunca hastanede yatarak tedavi görmesi ve taburculuk sonrası sık aralıklı olarak kontrole gelmesi gerekmektedir. Süreç boyunca bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların kullanılması gerektiği için çeşitli komplikasyonların gelişme riski mevcuttur. Aynı zamanda hastaların beslenme, egzersiz, stres yönetimi gibi yaşam tarzı alışkanlıkları yönünden desteklenmesi ve nakil sürecini olumsuz etkileyebilecek ek hastalıklar açısından da kontrol edilmesi gerekir. Organ nakli ömür boyu hekim takibi gerektiren önemli bir tedavi yöntemidir.