Koroner arter hastalığı, halen tüm dünyada ölüm nedenleri arasında en sık görülen sebeplerden biridir. Maalesef bu hastalıktan kaynaklanan ölümlerin neredeyse yarısı hastaneye ulaşamadan gerçekleşmektedir. Bu nedenle koroner arter hastalığı konusunda erken teşhis her zamankinden çok daha önemli hale gelmiştir.
Son birkaç yıla kadar bu hastalığın erken tanısı konusunda en sık uygulanan yöntemler egzersiz testi, ekokardiyografi ve kalp sintigrafisi idi. Ancak bu yöntemlerle yapılan değerlendirmeler, sinsi şekilde seyreden bu hastalığı en fazla yüzde 80 civarında erken teşhis etmeye imkân sağlamıştır. Ayrıca bu yöntemlerin tanı değeri bazı durumlarda da yüzde 50'nin altına kadar düşebilmektedir. Hastalığın kesin tanısında kullanılan konvansiyonel koroner anjiyografi ise girişimsel bir yöntem olup, ancak koroner damarlara girilerek gerçekleştirilecek bir yöntem olduğu için düşük de olsa risk içermektedir.
Son yıllarda gelişen teknoloji ile özellikle risk grubunda olan hastaları yüzde 100‘e yakın doğrulukla belirleyecek bir yöntem mevcuttur. Bu yöntem kalp damarlarına doğrudan girilmeden, tomografi ile gerçekleştirilen bir tetkik olup yüzde 100'e yakın bir sonuç vermektedir. Ayrıca hastanın değerlendirmesinin çok kısa sürmesi, normal anjiyografideki gibi hastanın 6 saat süreyle yatağa bağlı kalması gereğinin olmaması, tetkik esnasında verilen ilacın toplardamardan verilmesi nedeniyle ilaç verilen damara bağlı sorunlarla karşılaşılmaması yöntemin avantajları arasındadır.
Bu yöntem, normal anjiyografidekine oranla koroner damarları tıkayan ve plak olarak adlandırılan yağ ile kireçten oluşan kombinasyon hakkında daha detaylı bilgi vermesi, bu bilginin hastanın tedavisinin planlanmasında yönlendirici olması nedeniyle kardiyologlar tarafından gittikçe daha sık kullanılmaktadır.
Bu değerli tetkik yönteminin güvenilirliğini belirleyen bazı faktörler mevcuttur ve bu faktörlerin tetkiki yaptıracak insanlar tarafından bilinmesi gerekmektedir. Bunlardan birincisi bu tetkikin gerçekleştirildiği cihazın teknolojik düzeyidir. Kalp hareketli bir organ olduğu için bu organa ait yaklaşık 2-3 mm çapındaki koroner damarları inceleyebilecek cihazın son derece hızlı olması gerekmektedir. Bu cihazlarda hızı belirleyen temel özellik ise cihazın kaç kesitli olduğudur. Bu kesit sayısı eski cihazlarda 4, 8, 16 ve 32 olup, bu cihazların hızı hareketli bir organ için düşük bulunmuştur. Bu nedenle günümüzde kullanılan son teknoloji cihazlarda kesit sayısı 64'tür. Böylece hem doktorların hem de hastaların, işlemin yapıldığı cihazın kesit sayısını bilmeleri ve yüksek kesit sayılı cihazları tercih etmeleri doğru bir seçim olmaktadır. Bir diğer önemli husus ise yapılan işlemi değerlendirecek olan doktor veya doktor grubunun bu konuda ne denli deneyimli olduğudur. Hastaların bu tetkiki yaptırırken dikkat etmesi gerekenlerin başında özellikle kardiyoloji konusunda yoğun çalışan daha spesifik merkezleri tercih etmeleri gelmektedir.
Bu yöntemin uygulanması hastalar için son derece kolay bir yöntemdir. İşlem esnasında sadece toplardamar aracılığıyla radyoopak ilaç verilir ve sonrasında bir nefes tutulması istenir. Bu esnada tüm işlemler 4 saniye gibi kısa bir sürede sonlanmaktadır.
4 Saniyede Anjiyo (Koroner Anjiyografi) Kimlere Uygulanabilir?
Bu yöntem özellikle diyabet, hipertansiyon, sigara kullanımı ve ailede erken yaşta koroner arter hastalığı olanlarda kalple ilişkili yakınma olmasa dahi altta sinsi olarak seyreden bir koroner damar hastalığı olup olmadığının belirlenmesinde rahatlıkla kullanılabilecek bir yöntemdir. Ancak hastalarına bu tetkik yapılmadan önce mutlaka bir kardiyolog tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunun nedeni ise her hastanın bu yöntem için uygun olmaması ve işlem öncesi bazı ilaçların verilmesi ve bazı önlemlerin alınması gereğidir.
