Ruh sağlığı, bireyin yaşam kalitesi üzerinde doğrudan etkiye sahiptir. Bu sebeple meditasyon yöntemleri de dahil olmak üzere ruhsal hastalıkların semptomlarının önüne geçmek veya tedavisini hızlandırmayı sağlayan farklı aktivitelerden yararlanılması büyük bir önem taşır. Seçilen meditasyon türüne bağlı olarak stresten uzaklaşmak, rahatlamak, endişeleri azaltmak mümkün hale gelir.
Meditasyonda amaç, dikkat ve konsantrasyonu artırarak zihnin iyileştirilmesini sağlamaktır. Bunun için zihinsel ve fiziksel teknikler bir arada kullanılır. Bu tekniklerin kombinasyonu sayesinde hem farkındalık artırılır hem de bireyin psikolojik açıdan kendini iyi hissetmesi sağlanır.
Meditasyon, binlerce yıl öncesinden gelen eski bir uygulamadır. Buna rağmen zihinsel açıdan sağladığı faydalar nedeniyle hala dünya genelinde yaygın olarak tercih edilir. Düşüncelerin odaklanması ve yönlendirilmesi, aynı zamanda da zihnin eğitilmesi için uygulanır. Özellikle sağlık açısından bireylere kazandırdıkları öğrenildikçe her geçen gün daha da popüler hale gelir.
Meditasyon, kişiye olumlu bir ruh hali ve bakış açısı kazandırmaya katkıda bulunur. Bununla birlikte öz disiplini sağlamak, sağlıklı bir uyku düzeni oluşturmak ve hatta ağrıları azaltmak için uygulanan bir tekniktir. Bütün bunlara ek olarak meditasyon psikoterapötik bir uygulama olarak da kullanılır.
Yapılan çeşitli araştırmalar sonucunda meditasyonun bireylere fiziksel ve zihinsel açıdan pek çok konuda yardımcı olduğu görülmüştür:
Hem zihinsel hem de fiziksel sağlığın iyileştirilmesi için herkes tarafından meditasyon yapılabilir. Özel bir ekipman gerektirmeden her yerde yapılabilen bu teknik, yaşam kalitesinin artırılmasının ideal bir yoludur.
Stresi azaltan etkisi, bireylerin meditasyon yapmayı tercih etmesinin en yaygın nedenleri arasındadır. Yaşanan zihinsel ve fiziksel stres, stres hormonu olan kortizolün vücuttaki seviyesinin artmasına yol açar. Bu durum da inflamatuar sitokin salgılanmasına neden olarak uyku düzenini bozar, depresyon semptomları ve endişeyi artırır, tansiyonu yükseltir, yorgun hissetmeye sebep olur.
Yapılan araştırmalar; meditasyonun stresin zararlı etkilerini azalttığı, hassas bağırsak sendromu, travma sonrası stres bozukluğu ve fibromiyalji gibi stresle ilgili hastalık ve sağlık sorunlarının semptomlarının iyileştirilebileceğini göstermiştir. Bununla birlikte bazı araştırmalara göre meditasyonun kaygıyı azalttığını, anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerin belirtilerinin giderildiğini ve stresle başa çıkmaya yardımcı olduğu görülmüştür.
Meditasyon ayrıca kişilerin daha olumlu bir bakış açısı kazanması için de tercih edilir. Yapılan bazı çalışmalar sonucunda meditasyon yapan kişilerin yapmayanlara oranla depresyon semptomlarının iyileştiği veya daha az belirti yaşadığı öğrenilmiştir. Buna ek olarak bir araştırmaya göre meditasyon yapan kişilerin daha az olumsuz düşünmeye başlamıştır. Bunun nedeni, meditasyonun vücutta strese bir yanıt olarak salınan kimyasalların azaltılmasını sağlamasıdır.
Meditasyonun vücuttaki etkilerini ve nasıl çalıştığını anlamak amacıyla çeşitli araştırmalar yapılsa da henüz bu etkiler tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak meditatif tekniklerin bireyin genel sağlığı, psikolojik durumu üzerinde olumlu bir etkisi olduğu açıkça görülmüştür. Teknolojik gelişmelerin de yardımıyla araştırmacılar ve sağlık uzmanları meditasyonun beyni nasıl etkilediğini görebilir.
Beyinde bulunan ve birbirine sinyal gönderen nöronların her biri, binlerce farklı nörona bağlıdır. Bu sayede nöronlar beynin farklı bölümlerinde ağlar oluşturur. Bu ağlar ise beynin farklı uzmanlıklara sahip olan bölgeleridir. Yapılan birçok araştırma, düzenli meditasyon yapan bireylerin beyin yapısında farklılıklar olduğunu göstermiştir.
Araştırmalar sonucunda düzenli meditasyon yapan kişilerde beyin dokularının daha yoğun ve büyük olduğu, bununla birlikte nöronların arasında da daha fazla bağlantı olduğuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla meditasyonun nöronlar arasındaki bağlantının güçlenmesini sağladığı görülmüştür.
Beynin meditasyondan etkilenen bölgeleri ise duyular, duygular, düşünme ve konsantre olma yeteneğini kontrol eden kısımlardır. Dolayısıyla bu da düzenli meditasyon yapan bireylerin beyinlerinin daha sağlıklı hale gelmesini ve ilerleyen yaşlarda işlev kaybı oluşması ihtimalinin düştüğü anlamına gelir.
Meditasyon yapan kişilerin etkilenen bölgeler arasında duyguları işleyen kısmın bulunması bireyin kaygı, öfke ve üzüntü gibi olumsuz duygularla başa çıkmasını kolaylaştırır. Diğer bir deyişle araştırmalar, meditasyonun beyin üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu göstermiştir.
Günümüzde meditasyon birçok farklı amaçla kullanılan bir tekniktir. Sağlıklı bir zihin sağlıklı bir kalp ve sağlıklı bir vücut için meditasyon tedavi yöntemlerine ek olarak da tercih edilebilir. Yapılan pek çok farklı araştırmanın konusu olan meditatif uygulamalar sayesinde daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşamın mümkün olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Amigdala ve Varsayılan Mod Ağı (DMN) adı verilen beynin 2 bölgesi ruh sağlığı üzerinde etkili bir role sahiptir. Amigdala; konsantrasyon, hafıza, korku, öfke ve üzüntü gibi duyguları düzenleyen kısımdır. Zaman zaman bireyler bu duyguları üzerindeki kontrollerini yitirebilir. Diğer önemli kısım olan DMN, hayal kurmak ve bunun gibi bunun gibi dikkati dağıtabilen diğer düşüncelerden sorumludur. Genellikle hayal kurmak zararsız gibi görünse de bazen depresyon ve kaygı gibi istenmeyen sonuçlara da neden olabilir.
Düzenli bir meditasyon yapmak beynin bu iki önemli bölgesindeki aktiviteyi azaltmaya yardımcı olabilir. Bu sayede zihni düşünceleri ve duyguları sakinleştirebilir. Daha sağlıklı bir uyku, daha az endişe ve daha olumlu bir bakış açısı için meditasyon tercih edilen bir yöntemdir.
Gün içinde kişi kendini stresli hissettiğinde vücut bu durumla başa çıkmak için çeşitli stres hormonları salar. Salınan bu hormonlar kalp atışını hızlandırır, kan basıncını yükseltir ve bedeni karşılaşılabilecek zorluklara karşı hazırlar. Stres doğru bir şekilde yönetilmediğinde böbreklere zarar verebilir, kalp hastalıklarına, kalp krizine ya da felce yol açabilir.
Meditasyon sayesinde vücudun stresli durumlar karşısında verdiği “Savaş ya da kaç” tepkisi, yerini “Dinlen ve sindir” aşamalarına bırakır. Günümüzde kalp hastalıkları riskini azaltmak, kalp atışlarını ve tansiyonu düzenlemek amacıyla rutin bir şekilde meditasyon yapılabilir.
Stres ve kaygının çok fazla yükseldiği zamanlarda vücut aslında yaşam için önemli olan birçok işlemi yapmayı erteleyebilir. Vücut enerjiyi istenen noktaya yönlendirmek için bağışıklık ve sindirim gibi son derece gerekli olan işlevleri yerine getirmeyebilir. Dolayısıyla bağışıklık sistemi zayıflayabilir, infertilite semptomları ortaya çıkabilir, bağırsakta hassasiyetler hissedilebilir.
Meditatif uygulamalar, vücudun daha sağlıklı hale gelmesine yardımcı olur. Düzenli olarak meditasyon yapmak sinirlerin yatıştırılmasına, kaygının azaltılmasına ve vücudun stres nedeniyle kendini kapatması yerine olması gerektiği gibi çalışmasına katkıda bulunur.