Bir nörotransmitter olan serotonin, sinir hücreleri arasında iletişimi sağlayan kimyasal bir habercidir. Esas olarak sindirim sisteminde merkezi sinir sisteminde ve trombositlerde bulunur. Vücuttaki diğer nörotransmitter’lerin uyarıcı etkilerini dengelemeye yardımcı olur. Bu dengeleyici etki, serotonini duygudurum, uyku düzeni, hafıza, ağrı ve diğer birçok biyolojik işlev için önemli kılar. Fizyolojik süreçlerin düzenlenmesinde rol oynadığı için serotonin dengesizliklerinin belirlenmesi önemlidir. Bazı durumlarda düşük veya yüksek serotonin seviyeleri, beslenme rutini ve yaşam tarzı değişiklikleri ile düzeltilebilir.
Proteinleri oluşturan 20 çeşit amino asitten biri olan triptofan’dan türetilen serotonin, ilk olarak 1935'te Roma'da Vittorio Erspamer tarafından fare bağırsağında varlığı keşfedilmiş ve 1940'ların sonlarında Amerikalı bilim adamları tarafından insanda mevcudiyeti doğrulanmıştır. Vücutta üretilen ve genellikle "mutluluk hormonu" olarak adlandıran bir kimyasaldır. 5 hidroksitriptamin (5-HT) adı verilen bir monoamin vericisidir. Sinaps adı verilen, iki sinir hücresi veya nöron arasındaki boşlukta hareket eder. Hem nörotransmitter (sinirlerin birbirine mesaj göndermek için kullandığı bir madde) hem de vazokonstriktör (kan damarlarının daralmasına neden olan bir madde) görevi görür.
Bir nöronun başka bir nöronla iletişimi, gönderilen elektrik sinyalinin serotonin gibi bir nörotransmitter aracılığıyla iletilmesi ile gerçekleşir. Bu mesaj iletildikten sonra; nörotransmitter yeni hücrede kalabilir, eski hücreye dönebilir veya bunlar arasındaki boşlukta hareket edebilir. Bazı nöronlar, yalnızca belirli nörotransmitter’ler aracılığıyla etkileşime girebilir.
Serotonin; en çok sindirim sistemi, merkezi sinir sistemi (beyin ve omurilik) ve trombositlerde bulunur. İnsan bağırsağındaki hücrelerde yoğun olarak serotonin mevcuttur ve bağırsak hareketinin düzenlenmesinde rol oynar. Merkezi sinir sistemindeki serotonerjik nöronlarda yoğun bir serotonin sentezi görülür. Uyku ve iştah gibi çeşitli işlevlerin düzenlenmesinde görev alır.
Serotonin düzeyleri, çoğunlukla amino asitlerden triptofan yönünden zengin bir beslenme rutiniyle ilişkilidir. Triptofan, peynir gibi süt ürünlerinden fındık gibi kuruyemişlere kadar pek çok yiyecekte bulunur. Triptofan eksikliği, duygudurum bozukluğuna yol açabilen düşük serotonin seviyelerine neden olabilir.
Serotonin, merkezi sinir sistemi boyunca iletişimi kolaylaştırarak birçok farklı vücut fonksiyonunun düzenlenmesine yardımcı olur. Duygulardan motor becerilere kadar vücudun her bölümünü etkilediği için doğal bir duygudurum dengeleyici olarak kabul edilir. Uyku, yemek yeme ve sindirim sürecine yardımcı olan bir maddedir. Bunların yanı sıra öfke, bilişsel süreçler, stres, ağrı gibi pek çok fizyolojik sürecin yönetilmesine yardımcı olur.
Serotonin, vücut için aşağıdaki faydaları sağlayabilir:
Serotonin, diğer hormonlar ve nörotransmitter’lerle uyum içinde çalışır. Östrojen, testosteron, dehidroepiandrosteron (DHEA) ve tiroid hormonu serotonin aktivitesini artırabilir. Öte yandan, kortizol dengesizlikleri ve yüksek insülin serotonin seviyesini etkiler. Dengesiz serotonin, ayrıca dengesiz melatonin seviyeleri için bir işaret olabilir. Optimize edilmiş serotonin seviyelerinin, sağlıklı tiroid fonksiyonunu ve hipotalamus aktivitesini desteklediği bilinmektedir.
Vücutta kimyasal dengenin sağlanması içinse serotonin ve dopamin faaliyetlerine bakılması gerekir. Bu kimyasallar, genellikle dengeyi korumaya yardımcı olmak için vücutta zıt etkiler üretirler.
Vücutta düşük serotonin seviyeleri hem fiziksel belirtilere neden olabilir hem de duygudurum üzerinde etkili olabilir:
Ancak, bu belirtiler tek başına serotonin düşüklüğüne işaret etmeyebilir ve başka nedenlerden kaynaklanabilir. Bu nedenle, birçok faktörün bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir.
Serotonin kompleks bir yapıdır ve tek bir basit test ile kesin sonuç elde edilemeyebilir. Doktorlar serotonin seviyesini tespit etmek için farklı testler uygulayabilir. Kan testi ve idrar testi serotonin seviyelerini test etmek için sıklıkla kullanılır. Amino asitlerin analizi, triptofan düzeyleri hakkında daha fazla bilgi sağlamada da faydalı olabilir. Ancak hormonlar, gün boyunca doğal olarak dalgalandığı için sonuçlar değişebilir. Zaman zaman röntgen, bilgisayarlı tomografi gibi yöntemlerden de faydalanılabilir.
Bir nörotransmitter’in görevi, nöronların birbirleriyle iletişim kurmasına yardımcı olmaktır. Bu nedenle, ihtiyaç duyulan yerde tam olarak doğru miktarda serotonine sahip olunması, insanlar da dahil olmak üzere herhangi bir organizmanın sağlıklı işlemesine yardımcı olur.
Serotoninin mevcudiyetini ve alımını artıran ilaçlar, depresyon tedavisinde kullanılır. Serotonin ayrıca, hormonu depolayan trombositler tarafından salgılanır. Trombositler bir kan pıhtısına bağlandığında, iyileşmeyi desteklemek için pıhtılaştırma görevi görmenin yanı sıra vazokonstriktör görevi gören serotonini serbest bırakır.
Serotonin seviyesinin düşük olması; uyumada güçlük, stres, depresyon gibi rahatsızlıklara neden olabilir. Seçici serotonin geri alım inhibitörü (SSRI) sınıfı ilaçları, beyindeki serotonin seviyelerini artırabilir. Bunu yapmak için kimyasal geri emilimi bloke eder. Bazı ağrı kesici ilaçlar, antibiyotikler ve bazı diyet takviyeleri dahil olmak üzere serotonin aktivitesini de etkileyebilen çok sayıda reçeteli hem de reçetesiz ilaç mevcuttur. Ancak bu ilaçların kullanımı doktor kontrolünde olmalıdır.
İlaçların yanı sıra serotonin seviyelerinin artmasında aşağıdakiler etkili olabilir:
Tıpkı serotonin düşüklüğü gibi çok fazla serotonin aktivitesi de tehlikeli olabilir. Aşırı serotonin, genellikle insanlar serotonin fonksiyonunu etkileyen ilaçlar aldıklarında ortaya çıkar. Bu, serotonin aktivitesini etkileyen ilaçların aşırı dozda alınmasından sonra ortaya çıkabileceği gibi bu ilaçlardan bir veya daha fazlasının normal terapötik kullanımından sonra da ortaya çıkabilir.
Serotonin sendromu, insan vücudundaki anormal derecede yüksek serotonin aktivitesi nedeniyle ortaya çıkan, potansiyel olarak yaşamı tehdit eden tıbbi durumu tanımlamak için kullanılan terimdir.
Çoklu ilaç kullanımı, serotonin sendromu gelişimi ile ilişkili olabilir. SSRI sınıfı ilaçlara ek olarak diğer antidepresanlar, reçetesiz satılan bazı öksürük baskılayıcılar ve ağrı kesici ilaçlar serotonin aktivitesini etkileyebilir. Kantaron ve triptofan gibi bazı besin takviyeleri bile serotonin sendromunun potansiyel nedenleri olabilir. Bu nedenle reçeteli bir ilaç kullanırken doktora danışmadan herhangi başka bir ilaç ya da besin takviyesi kullanılmamalıdır.
Serotonin sendromunun olası belirtileri aşağıdakiler gibidir:
Bu belirtiler, sıklıkla ilaç kullanımından sonraki saatler içinde ortaya çıkar ve etkilenen kişi ilaçları almaya devam ederse kötüleşebilir. Serotonin sendromunun tedavisi, bu duruma neden olan ilaçların kesilmesini içerir. Benzodiazepinler, ajitasyon başta olmak üzere serotonin sendromunun diğer belirtilerini tedavi etmek için kullanılabilir.
Serotonin sendromu tedavi edilmezse yaşamı tehdit edebilir. Semptomları şiddetli seyreden hastaların hastaneye yatırılması ve bazılarının yoğun bakım ünitesinde izlenmesi gerekebilir. Bununla birlikte serotonin sendromu hemen tedavi edildiğinde, çoğu hasta komplikasyon olmadan hayatta kalır. Ancak teşhis gecikirse veya hastalık teşhis edilmezse, farklı komplikasyonlar ortaya çıkabilir.