Hidrosefali Tedavisinde Endoskopik Yöntem

Hidrosefali Tedavisinde Endoskopik Yöntem



Her yaşta görülebilen nörolojik ve kronik bir hastalık olan hidrosefali, tedavi edilmediği takdirde ölümcül sonuçlara neden olabilmektedir. İlaçla tedavi edilemeyen, teşhis edildikten sonra hemen cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulan hastalık günümüzde geliştirilen alternatif yöntemlerle çok daha risksiz bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Teknolojinin gelişmesiyle gerçekleştirilen endoskopik yöntem, klasik hidrosefali ameliyatlarına göre daha kısa sürmesi ve daha az tahribatlı olması nedeniyle tercih edilmektedir.

Hidrosefali Rahatsızlığı Nedir?

Hidrosefali, beyin omurilik sıvısının miktar ve basıncının artışı ile oluşan bir hastalıktır. Anne karnında bulunan ve yenidoğan bebekler de dahil olmak üzere her yaşta görülebilen hidrosefali, sıvı birikiminin beyin üzerinde baskı yapması nedeniyle çok sayıda soruna neden olabilmektedir. Beyinde gelişen hasarlar çocuk ve yetişkinlerde birtakım zihinsel ve fiziksel problem ortaya çıkarmaktadır.

Hidrosefali Neden Olur?

Hidrosefali, doğuştan ve sonradan çok farklı faktörlere bağlı olarak gelişmektedir. Bu anlamda; kafa içi kanamalar, travmalar, menenjit, felç, kan pıhtıları, merkezi sinir sistemi enfeksiyonu ve beyin tümörlerine bağlı gelişebildiği gibi doğumsal nedenlerle de karşımıza çıkabilmektedir.

Yetişkinler ve çocuklarda gelişen hidrosefali genellikle kafa yaralanmaları ve travmalar ile çeşitli hastalıklara bağlıdır. İleri yaşta kişilerde ise bu yaralanmaların yanı sıra enfeksiyonlarla da ilişkilidir. Çoğu vakada kesin nedeni belirlenememekle birlikte ileri yaşta hidrosefalide diyabet ve kalp/damar hastalıklarının da etkisi olduğu düşünülmektedir.

Prematüre doğan bebeklerde görülen hidrosefali, omurilik sıvısının akışını etkileyen beyin problemleri nedeniyle gelişmektedir. Doğuştan gelişen hidrosefalinin nedeni tam olarak bilinememektedir. Bununla birlikte özellikle gen mutasyonları ve Dandy Walker gibi nadir görülen genetik bozukluklar hidrosefalinin nedeni olabilmektedir.

Hidrosefali Belirtileri Nelerdir?

Hidrosefalinin belirtileri hastalığın tipine ve hastaların yaşına göre değişiklik göstermektedir. Genel olarak; yeni doğan ve bebeklik döneminde başın büyümesi ile kendini gösteren hidrosefali erişkinlerde ise baş ağrısı ve kusma gibi belirtilerle karakteristiktir.

Bebeklerde görülen diğer belirtiler şunlardır:

    • Başın büyümesi,
    • Saç derisinden görülebilen ince damarlar,
    • Bulantı ve kusma,
    • Özellikle ayaklarda görülen kas spazmları,
    • Bıngıldakta oluşan şişlikler.

Çocuklar ve yetişkinlerde ise şu belirtiler görülmektedir:

    • Baş ve boyun ağrısı,
    • Mide bulantısı ve kusma,
    • Sürekli uyuma isteği,
    • Görme kaybı,
    • Çift ya da bulanık görme,
    • Yürürken zorlanma,
    • Zihinsel problemler.

İleri yaşta bireylerde görülen hidrosefalide bu belirtilere ek olarak aniden düşme, hafıza sorunları ve idrar tutamama gibi semptomlar da yaygın olarak görülmektedir.

Bu belirtiler sabit durulduğunda ya da beyin sıvısının boşalmasına engel olan yatay pozisyonda daha belirgin hale gelebilmektedir. Özellikle uykudan kalkılan sabah saatlerinde ve gün içinde otururken baş ağrısı artabilmekte ve kronik bir hal alabilmektedir.

Hidrosefali Tedavi Yöntemleri Nedir?

Günümüzde hidrosefali hastalığının ilaç kullanarak tedavi edilmesi mümkün değildir. Bu hastalığın ciddi sonuçlar doğurmaması için tanının ardından hemen cerrahi operasyonla tedavi edilmesi gerekmektedir.

Hidrosefali tedavisinde 1960’lı yıllardan beri en yaygın kullanılan yöntem şant adı verilen, beyin omurilik sıvısını beyinden alıp karın boşluğuna (bazen diğer boşluklar da kullanılabilir) sürekli boşaltan ve cilt altına yerleştirilen ince bir tüptür. Genel anestezi altında gerçekleştirilen bu klasik operasyonda şant tüpünün bir ucu beyne takılırken diğer ucu ise sıvıyı beyinden uzaklaştıracak göğüs bölgesine ya da karın boşluğuna yerleştirilmektedir.

Klasik şant ameliyatı etkili bir tedavi olmasına karşın tıkanma, enfeksiyon, az ya da fazla beyin omurilik sıvısı boşalımı ve hastanın ömür boyu şanta bağımlı olması gibi sorunlar içermektedir. Bu anlamda, şantın düzenli olarak kontrol edilmesi gerekmektedir. Bazı hastalarda bu sorunlar nedeniyle tekrarlayan ameliyatlar gerekli olabilmektedir.

Hidrosefalide Endoskopik Yöntem (EVT)

Bazı dezavantajlara sahip olan şant ameliyatına alternatif olan ve 1990’lı yılların başından itibaren kullanılan bu yöntem, günümüzde sıklıkla tercih edilen hidrosefali tedavi yöntemidir. Endoskopik üçüncü ventrikülostomi ya da aquoduktoplasti olarak da bilinen bu yöntem şant bulunmaksızın beyin omurilik sıvısının dolaşım yollarındaki tıkanıklığın açılması (aquoduktoplasti) ya da yeni yol açılması (ventrikülostomi) yöntemidir.

Operasyon, 1-2 cm uzunluğundaki bir cilt kesisi açılarak yapılmaktadır. Kafatasına açılan 8 mm genişliğindeki bir delikten endoskop (ışıklı kamera) ile üçüncü karıncığa ulaşılmaktadır. Bu karıncığın alt bölümü beyincik ve omurilik sıvısının dolaşım kanallarından birini oluşturmaktadır. Bu bölgenin tıkanması beyin ya da omurilik sıvısının akışkanlığını engelleyerek sıvının burada toplanmasına neden olmaktadır. Endoskopik yöntem tıkanıklığın açılarak ya da yeni bir yol oluşturularak biriken sıvının akıtılmasını sağlamaktadır.

Şant ameliyatına göre çok daha avantajlı olan EVT yönteminin de bazı riskleri bulunmaktadır. Nadiren de olsa ameliyatla açılan ve sıvının boşalmasını sağlayan açıklık kapanabilmekte, bazı hastalarda enfeksiyon, kanama ve yüksek ateş görülebilmektedir.

Endoskopik ameliyat ortalama 30 dakika kadar sürmektedir. Hastalar, ameliyattan sonra 1-2 gün hastanede kaldıktan sonra taburcu edilmektedir.

Hidrosefalide Endoskopik Yöntem Kimlere Uygulanabilir?

Endoskopik yöntem yalnızca bazı hidrosefali vakalarında uygulanabilmektedir. Beyin ve omurilik sıvısının akışını etkileyecek bir tıkanıklığı bulunmayan hastalar ve genel olarak 1 yaş altındaki bebeklerde bu yöntem tercih edilmemektedir. Özellikle 6 aydan küçük bebeklerde ameliyat sonrası komplikasyon görülme riski yetişkinlere göre oldukça yüksektir.

Bu yöntem daha önce şant ameliyatı geçiren, şantta problem bulunan ve tekrar ameliyat gerektiren hastalarda da uygulanabilmektedir; bu anlamda ameliyat sonrasında hastalar şanttan kurtarabilmektedir. Ayrıca şant enfeksiyonu gelişen hastalarda enfeksiyon düzelmeden tekrar şant takılamamaktadır. Oysa endoskopik yöntemde enfeksiyon varlığında da bu işlem yapılabilmekte ve bu süre içinde sıvı artışının oluşturacağı olumsuz etkilerden kurtulmak mümkün olmaktadır.

Endoskopik Yöntem Neden Tercih Edilmelidir?

Endoskopik yöntem şantın aksine oldukça fizyolojik bir tedavi yöntemidir. Yani beyinde ve beyin omurilik sıvısının yapısında değişiklik oluşturmaksızın normal akış sağlanmaktadır. Bu yüzden hidrosefalinin tedavisinde ilk tercih edilecek yöntem olmalıdır.

EVT yönteminde şant ameliyatına göre tahribatın az ve enfeksiyon riskinin çok düşük olması sağlanan avantajlardan en önemlisidir. Şant ameliyatlarından sonra hastaların ortalama %15’i çeşitli nedenlerle tekrar ameliyat olmakta ve bu operasyonlarla şant değişimi gerçekleştirilmektedir. Bu durum enfeksiyon riskini artırmaktadır. Bu anlamda; tekrarlayan ameliyatlara gerek duyulmaması, hastaların ömür boyu şant tüpüne ihtiyaç duymaması ve şanta göre maliyetinin oldukça düşük olması da endoskopik yöntemin tercih edilmesindeki önemli faktörlerdir.

Beyin ve Sinir Cerrahisi
Prof. Dr.
Enis Kuruoğlu
Beyin ve Sinir Cerrahisi
MEDICANA INTERNATIONAL SAMSUN
Profili Gör
Oluşturma: 29.07.2020 16:00
Son Güncelleme: 10.01.2022 15:02
Oluşturan: Enis Kuruoğlu
+A A-

İlgili Bölüm Hekimleri