SARS Virüsü Nedir ve Ne Zaman Ortaya Çıktı? Nasıl Tedavi Edilir?

SARS Virüsü Nedir ve Ne Zaman Ortaya Çıktı? Nasıl Tedavi Edilir?



Ciddi Akut Solunum Yolu Sendromu (SARS) ya da halk arasında gizemli zatürre olarak adlandırılan SARS virüsü, 21. yüzyılda tespit edilen ilk bulaşıcı viral solunum yolu hastalığıdır. İlk kez 2002 yılının Kasım ayında Çin’de ortaya çıkan bu hastalık, uluslararası hava seyahatleri aracılığıyla tüm dünyaya yayılarak özellikle Hong Kong, Tayvan, Singapur, Vietnam ve Kanada olmak üzere yaklaşık 37 ülkeyi etkisi altına almıştır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre SARS, dünyada toplam 8098 kişiyi enfekte ederek 774 kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur. SARS virüsü, küresel bir salgına dönüşmeden, 2003 yılının yaz aylarında, uygulanan yoğun önlemler sayesinde kontrol altına alınmıştır.

SARS Virüsü Nedir?

SARS virüsü zoonotik bir viral enfeksiyondur, bu da virüsün omurgalı bir hayvandan insana bulaştığı anlamına gelir. SARS, hastalığın İngilizce adı olan Severe Acute Respiratory Syndrome ifadesinin baş harflerinden türetilmiş bir kısaltmadır ve bu virüs, Türkçede “Ciddi Akut Solunum Yolu Sendromu” olarak adlandırılır. Hastalığın etkeni ise Coronaviridae ailesi içinde bulunan ve ciddi akut solunum yetmezliğine yol açan bir koronavirüs (CoV) olduğu için bu hastalık aynı zamanda SARS-CoV olarak adlandırılır.

Koronavirüsler, hayvan ve insanlarda üst solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan bir virüs türüdür. Genellikle koronavirüslerin neden olduğu hastalıkların, hayvanlarda şiddetli, insanlarda ise hafif ya da orta düzeyde seyrettiği söylenebilir. Ancak, SARS virüsü, insanlarda ağır belirtilere yol açan ilk koronavirüs olarak kayıtlara geçmiştir. Virüsü çevreleyen protein yapısının, elektron mikroskobunun altındaki görüntüsü bir tacı andırdığı için Latincede taç anlamına gelen corona, bu virüsün adlandırılmasında kullanılmıştır.

SARS Virüsü Ne Zaman Ortaya Çıktı?

SARS virüsü, 2003 yılının Şubat ayında Hanoi’de bir hastada akut atipik pnömoni (zatürre) ve solunum yetmezliğinin tespit edilmesinin ardından, ilk kez İtalyan epidemiyolog Dr. Carlo Urbani tarafından tanımlanmış ve SARS-CoV olarak tıp literatürüne aktarılmıştır. Ancak, daha sonrasında yapılan araştırmalara göre, ilk SARS vakası, Çin’in Guangdong eyaletinin Foshan şehrinde görülmüştür. Hastalık, bir ay içerisinde Hong Kong, Tayvan, Kanada ve Singapur’un da içinde bulunduğu yaklaşık 24 ülkeye yayılmıştır.

Kaynağı tam olarak bilinmemekle birlikte, SARS virüsünün ilk olarak Çin’in Guangdong bölgesinde bulunan bir egzotik hayvan pazarından yayıldığı düşünülmektedir. SARS virüsünün yayılmasına neden olan hayvanların ana konağının Nalburunlu yarasa (Rhinolophidae) familyasındaki cinsler, ara konağının ise misk kedileri (Viverridae) olduğu belirlenmiştir.

Ancak, virüsün insanlara nasıl bulaştığı tam olarak bilinmeyen bir konudur. Yapılan araştırmalara göre, insanların ana veya ara konaklarla doğrudan temas etmesiyle bulaşın gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Doğrudan temasa örnek olarak kasapların virüsü taşıyan hayvanı kesmesi ya da virüsü taşıyan hayvanların et veya sütünün tüketilmesi gösterilebilir.

Sars Virüsü Belirtileri

SARS virüsünün ayırt edici herhangi bir belirtisi bulunmaz. Bu nedenle, ağır seyreden bir solunum yolu hastalığının SARS olarak tanımlanabilmesi için, belirti gösteren kişinin yaklaşık on gün önce SARS virüsünden etkilenmiş bir bölgeye seyahat etmiş ya da şüpheli bir SARS hastasıyla yakın temasta bulunmuş olması gerekir. Hastalığın en yaygın belirtisinin yüksek ateş olduğu söylenebilir, ancak, bazı durumlarda bağışıklık sistemine ilişkin bir hastalığı olan kişiler ve yaşlılarda yüksek ateş belirti olarak ortaya çıkmayabilir. SARS virüsünün kuluçka süresi ortalama 2-7 gündür. Kuluçka süresi nadiren 10 güne kadar da çıkabilir. Griple benzerlik taşıyan SARS belirtileri şu şekildedir:

•Ateş (>38.0°C)

•Yorgunluk

•Huzursuzluk

•Baş ağrısı

•Kas ağrısı

•Kuru öksürük

•Nefes darlığı

•İshal

SARS Virüsü Tedavisi

SARS virüsünün bilinen etkin bir tedavisi olmadığı için genel olarak semptomatik tedavi yöntemlerine başvurulduğu söylenebilir. Bu tedavi yöntemleri de hastalığın neden olduğu belirtileri azaltmak ve hastanın hayat kalitesini yükseltmeye yöneliktir.

SARS, viral bir hastalık olduğu için antibiyotiklerin tedaviye doğrudan bir etkisi yoktur. Ancak, hastalığa bağlı olarak sekonder (ikincil) gelişen bakteriyel enfeksiyonların tedavisi için antibiyotiklere başvurulur. Genel anlamda SARS tedavisinde kullanılan ilaçlar şu şekilde sıralanabilir:

•Tipik ve atipik pnönomi belirtilerine yönelik kullanılan antibiyotikler

•Antiviral ajanlar

•Kortikosteroid ve intravenöz ribavirin

Akut solunum güçlüğü sendromu (ARDS) görülen hastalarda ise kandaki düşük oksijen seviyesini yükseltmek amacıyla entübasyon ve mekanik ventilasyon yöntemlerine başvurulabilir.

Bunun dışında, an itibariyle SARS virüsü için geliştirilen herhangi bir aşı bulunmadığı da unutulmamalıdır.

SARS Virüsü Nasıl Bulaşır?

SARS virüsü, temel olarak üç yolla bulaşabilen bir virüstür:

• Damlacık yoluyla

• Hava yoluyla

•Ağız ve burun salgıları aracılığıyla

Çoğu vakada, SARS virüsünün damlacık yoluyla bulaştığı söylenebilir. Enfekte olmuş bir hastanın hapşırması, öksürmesi ya da konuşması, damlacıkların havaya saçılmasına neden olur. Daha sonrasında virüs, bu hastanın yakınında bulunan kişilerin ağız, burun veya göz mukozasına temas ederek kişinin enfekte olmasına neden olabilir. Ayrıca, virüsün bulunduğu ortamdaki nesnelere dokunduktan sonra virüsün ağza veya burna temas etmesi sonucunda da bulaş gerçekleşebilir.

SARS hastası biriyle aynı ortamda bulunmak, aynı evi paylaşmak ya da yakın temasta bulunmak virüsün sağlıklı kişilere bulaşmasına neden olabilecek diğer faktörler arasında yer alır. Burada kullanılan yakın temas ifadesi, hasta kişiye yaklaşık bir metre mesafede bulunulması sonucunda damlacıklara maruz kalmak, öpüşmek, sarılmak veya mutfak malzemelerinin ortak kullanımı anlamına gelir. Bunun dışında, dışarıda yürürken enfekte olmuş bir insanın sağlıklı kişinin yakınından geçmesi, kalabalık olmayan bir odada hasta kişiyle kısa bir süreliğine bir arada bulunmak yakın temas anlamına gelmez.

SARS virüsünden korunmak için hasta bireylerle birlikte, bu hastaları tedavi etmekle görevli sağlık çalışanlarının izolasyonu sağlanmalı ve el hijyenine büyük önem verilmelidir. Ayrıca, hastaların hapşırırken ve öksürürken ağızlarını kapatması ve başkalarının olduğu ortamlarda cerrahi maske kullanması gerekir. Hastanın bir nedenden dolayı maske takamadığı durumlarda ise bu hastayla ilgilenen ve hastanın yakınında bulunan kişilerin maske takması önerilir.

Prof. Dr.
Reşit Mıstık
Enfeksiyon Hastalıkları
MEDICANA BURSA
Profili Gör
Oluşturma: 27.10.2020 03:03
Son Güncelleme: 23.12.2021 09:31
Oluşturan: Reşit Mıstık
+A A-

İlgili Bölüm Hekimleri