Zehirli yabani mantarlar; yenildiğinde mide bulantısı, kusma, karın ağrısı veya krampları, ishal, halüsinasyonlar, böbrek ve karaciğer yetmezliği gibi bir dizi semptom ve rahatsızlığa, hatta ölüme neden olabilir. Birçok mantar zehirlenmesi, insanlar zehirli mantarları yenilebilir türlerle karıştırdığında meydana gelir. Dışarıdan bakıldığında yenilebilir ve zehirli mantarları birbirinden ayırmak zor olabilir. Zehirlenme riskinden kaçınmak için doğadan mantar toplarken son derece dikkatli olunması, yenilebilir olduğundan tamamen emin olunması gerekir.
Mantar; genellikle yer üstünde yetişir ve etli, spor taşıyan ve meyve veren bir gövdeye sahiptir. Dünyanın çeşitli yerlerinde, özellikle nemli iklime sahip dağlık bölgelerde yaygın olarak yenilebilen bir gıda olarak kullanılır. Bir gıda kaynağı olarak artan tüketimleri, zehirlenme vakalarının artmasına neden olmuştur.
Doğada yetişen bazı mantarlar yenilebilirken bazıları zehirlidir ve belirli semptomlara neden olabilir; bazıları ise ölümcüldür. Yabani mantarları pişirmek, kaynatmak veya ısıtmak, mantarları güvenli bir şekilde tüketime uygun hale getirmez. Ayrıca, yanlış pişirme teknikleri nedeniyle bakteri veya virüsler gibi diğer mikroorganizmalarla kontaminasyon söz konusu olabilir. Zehirlenme riski nedeniyle yabani mantar yemekten kaçınmak gerekir.
Hangi mantarların tüketiminin güvenli olduğunu gösteren basit ve güvenilir bir test yoktur. Mantar uzmanları dahi bazı türleri teşhis etmekte zorlanabilir. Ayrıca, çoğu mantar türünün görünümü, büyüme aşamasına bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle zehirli mantarlar yenilebilir mantarlara çok benzer görünebilir ve mantar türleri karıştırılabilir.
Mantar zehirlenmesi, bazı mantar türlerinde bulunan toksik bileşenler nedeniyle meydana gelir. Amanita cinsine ait olan mantarlar, en zehirli sınıf olarak tanımlanır. Özellikle, “ölüm meleği mantarı” olarak da bilinen amanita phalloides, karaciğer hücrelerine zarar veren amatoksin adı verilen toksik bileşenler içerir. Bu beyaz mantarlar, şemsiye şeklinde üste ve gövdeye sahiptir. Bazıları zararsız mantar çeşitlerine benzese de bir yetişkini öldürmeye yetecek kadar zehir içerebilir.
En zehirli mantar türlerinden biri de sarı lekeli mantar olarak da bilinen agaricus xanthodermus türüdür. Çimlerde ve bahçelerde büyük gruplar halinde büyüyebilir. Tüketildiği zaman ortaya çıkan semptomlar, mantardaki kimyasal fenolün varlığından kaynaklanır. Semptomların şiddeti, yenen miktara göre değişir.
Tüketilen mantarın türüne göre toksinler dört ana gruba ayrılır:
Mantar zehirlenmesine neden olan bazı mantar türleri aşağıdaki gibidir:
Ölüm meleği mantarları (Amanita phalloides), dünyadaki en ölümcül mantarlardan biridir. Tüketildikten sonra gastrointestinal semptomlar 2 ila 4 gün sonra düzeliyor gibi görünebilir ancak karaciğerde toksik hasar devam eder ve iki haftaya kadar ölüme neden olabilir. Bu mantar zehirlenmesi için tam bir panzehir yoktur ve hayatta kalma erken teşhis ve tedaviye bağlıdır.
Sarı lekeli mantarlar; beyaz ya da sarımsı ince bir gövdeye ve şiş bir kafaya sahiptir. Genellikle üst kısmında zarımsı beyaz veya sarımsı bir halka vardır. Çimler veya yapraklar arasında kümeler ya da büyük gruplar halinde büyüyebilir. Genellikle yaz sonunda ve sonbaharda şiddetli yağmurlardan sonra ortaya çıksa da yıl boyunca büyüyebilir. Bu mantarların görünüşleri yenilebilir mantarlara çok benzer ancak maruz kalma düzeyine bağlı olarak potansiyel olarak toksiktir.
Sarı lekeli mantarların sapının kesilmesi, anında canlı bir krom sarısı reaksiyonu ortaya çıkarır. Koku güçlüdür; iyot veya kerosene benzer ve pişirildiğinde daha yoğundur. Bu mantarları yemekten kaynaklanan semptomlar, tüketimden hemen sonra veya iki saat sonra başlayabilir. Şiddetli mide bulantısı, kusma, ishal ve karın ağrılarını içerebilir.
Bu mantarlar, 30 cm'ye kadar büyüyebilir ve genellikle turuncu, gri ve krem renklerini içerir. Görünüm olarak yenilebilir istiridye mantarlarıyla karıştırılabilir. Tüketildikten 30 dakika sonra şiddetli kramplara ve kusmaya neden olur. Zehirlenme semptomları genellikle birkaç saat sürer ancak çoğunlukla uzun süreli etkiler görülmez.
Mantarın cinsine, tüketim miktarına ve kişilerin genel sağlığına bağlı olarak 30 dakika ila 24 saat arasında belirtiler ortaya çıkabilir. Semptomlar ise genellikle 2-3 gün kadar, mantarın cinsine göre bazen daha fazla devam edebilir.
Mantar zehirlenmesi, çok çeşitli gastrointestinal belirtiye neden olabilir. Semptomlar, genellikle mantar yendikten 30 dakika ila 4 saat sonra ortaya çıkar. Mide bulantısı, kusma, kramplar ve belirtilere neden olan madde atıldıktan sonra geçen ishali içerir. Şiddetli semptomlara sahip kişilerin hastaneye yatması gerekebilir. Bazı durumlarda, amatoksinlerden kaynaklanan çok ciddi bir toksisite riski vardır.
Yaygın olarak görülen semptomlar şunları içerir:
Bazı mantar türleri çok daha ciddi semptomlara da neden olabilir:
Semptomlar, çeşitli mantar türlerinin içinde bulunan toksin maddelere göre değişebilir:
Amanita, Galerina ve Lepiota gibi mantar türlerinde bulunan hepatotoksik maddeler, 6 saatten sonra belirtilere neden olur ve bunlar, 6 güne kadar etki etmeye devam edebilir.
Amatinler (amatoksin zehirlenmesi), son derece ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Ellerde ve ayaklarda sıcak ve soğukla şiddetlenen yanıcı ağrı, kızarıklık ve şişlik görülebilir. Semptomlar, mantar tüketildikten sonra 6 ila 24 saat geciktiği için özellikle tehlikelidir. Bu süre zarfında toksinler vücut tarafından tamamen emilir.
İlk 6-24 saatlik aşamada, toksinler böbrek ve karaciğeri aktif olarak yok eder ancak hastalar herhangi bir rahatsızlık hissetmez. İkinci aşama; şiddetli kusma, kanlı ishal ve şiddetli karın krampları ile karakterize edilen yaklaşık 24 saatlik bir dönemdir. Üçüncü aşama, hastaların iyileşiyor gibi göründüğü 24 saatlik bir dönemi içerir. Son aşamada ise böbrek ve karaciğer yetmezliği sıklıkla meydana gelir ve ölüme yol açan bir nüksetme söz konusudur.
Cortinarius ve A. Smithiana gibi mantar türlerinde bulunan nefrotoksik maddeler, 24-36 saat içinde belirtilere neden olur. Baş ağrısı, GI semptomlar, interstisyel nefrit ve böbrek yetmezliğine ilerleyen yan ağrısı bu belirtiler arasında bulunur.
Nefrotoksik bir madde olan orellanin, gecikmiş böbrek hasarına neden olur. Semptomlar, maddenin bulunduğu mantar tüketildikten 36 saat ila 3 hafta içinde ortaya çıkar. Mide bulantısı, kusma, uyuşukluk, anoreksi, sık idrara çıkma, susama, baş ağrısı, soğukluk ve titreme hissi (ateş genellikle yoktur) ve böbrek yetmezliği ile karakterizedir.
Zehirlenen hastaların tedavisi için toksin tipinin hızlı bir şekilde belirlenmesi büyük önem taşır. Ayrıntılı öykü alınması ve hastanın klinik belirti ve bulgularının incelenmesi gerekir. Toksinin belirlenmesi içinse mantarın türünün teşhis edilmesi gerekir ancak mantar türlerinin tanımlaması zordur. Bu, uzman bir mikolog tarafından yapılabilir. Bazı durumlarda mantarlar mevcut olmayabilir, çürümüş, pişirilmiş veya kısmen sindirilmiş olabilir.
Amanita türlerinde bulunan toksinlerin dışında, laboratuvar testlerinde teşhis edilen çok az toksin vardır. Bu nedenle, laboratuvar testleri teşhis için rutin olarak kullanılmaz. Bazı durumlarda, amatoksinlerin varlığını belirlemek için idrar testlerinden yararlanılır.
Yabani bir mantar tüketen herkes, yaşamı tehdit eden potansiyel bir hastalık riski altındadır. Bununla birlikte bazı gruplarda mantar zehirlenmesi görülmesi daha olasıdır:
Mantar toksisitesi vakalarının çoğu hafiftir veya destekleyici bakım ile düzelir. Gastrointestinal semptomlarla ortaya çıkan mantar zehirlenmeleri, yeterli destekleyici bakım sağlandığında herhangi bir komplikasyon olmaksızın iyileşir. Destekleyici tedavi, bu maddeleri ortadan kaldırma girişimlerini içerebilir. Kusma ve ishalin olduğu tüm durumlarda, kaybedilen sıvı ve elektrolitlerin yerine konması için önlemler alınır.
Halüsinojenik mantar zehirlenmesinin yönetimi öncelikle destekleyici ve semptomatiktir. Bu toksinler, nörotransmisyonu etkiler ancak nadiren ölümcüldür. Psilosibin için antitoksinler hakkında çok az araştırma yapılmıştır. Bununla birlikte, triptofanın hafifletici bir etkisi olabilir.
Amatoksin zehirlenmesinde, en şiddetli vakalar dışında hepsinde, agresif IV sıvı tedavisi uygulanabilir. Bu, idrardaki toksinleri sistemden yavaşça temizleyebilir. Karaciğer enzim seviyeleri ve kan pıhtılaşma faktörleri yakından izlenmelidir. Karaciğer enzim seviyeleri ve kan pıhtılaşma faktörleri ölçülerek belirlenen şiddetli vakalarda, deneysel IV yönteminin kullanımı ve diğer önlemler, bir karaciğer naklinden kaçınılmasına yardımcı olabilir. Penisilin kullanımı günümüzde etkili kabul edilmemektedir.
Hepatoksik mantar zehirlenmesinde dehidrasyon yaygın olarak görülür ve şiddetli olabilir. Amatoksinler böbrek tarafından atılır, bu nedenle akut tübüler nekrozu önlemek ve iyi idrar üretimini desteklemek için sıvı verilmesi son derece önemlidir. Bununla birlikte Amanita mantarlarını yiyen hastaların küçük bir azınlığı hepatoksisite geliştirir ancak akut karaciğer yetmezliği ile karaciğer nakli gerekebilir.
Orellanin zehirlenmesinde, böbrek yetmezliğinin standart yönetiminin ötesinde, orellanin zehirlenmesi vakalarında destekleyici tedavi uygulanır. Şiddetli ancak geri döndürülemez hasarı olan hastalar, semptomların başlamasından iki ila dört hafta sonra böbrek fonksiyonlarını düzeltmeye başlayabilir.