Alzheimer çoğunlukla yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan nörodejeneratif bir hastalıktır. Beyin dokusunda incelme sonucunda bellek, konuşma ve motor becerilerde bozukluklar olarak belirtiler gösterir. Bu hastalıkta davranış ve düşünme becerileri etkilenir ve hastalığın evreleri süresince giderek geriler.
- İçindekiler
- Alzheimer Hastalığının Görülme Sıklığı
- Alzheimer Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
- Alzheimer Hastalığının Evreleri
- Nedenleri ve Risk Faktörleri
- Alzheimer Hastalığı Tanısı Nasıl Konur?
- Alzheimer Hastalığında Kullanılan Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
- Alzheimer Hastalığında Kullanılabilecek Önleyici Yöntemler Nelerdir?
- Alzheimer Hastalarına Bakım Nasıl Olmalıdır?
Özellikle 65 yaşından sonra görülme sıklığında artış yaşanmaktadır. Demansın en sık görülen biçimidir. İlk evrede basit unutkanlıklar olarak ortaya çıktığından ve bunlar gündelik unutkanlıklarla karıştırılabildiğinden dolayı hastalığın tespitinde gecikme olabilir. Hastalık ilk olarak 1906 yılında Alman psikiyatrist ve nöropatalog Alois Alzheimer tarafından tespit edilmiştir ve hastalık bu sebeple onun adıyla anılmaktadır.
Alzheimer hastalığının kesin tedavisi yoktur. Ancak ilerlemesini yavaşlatıcı, hastaların hayat kalitesini yükseltme ya da fiziksel semptomları tedavi etme amacıyla uygulanan bazı tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Erken tanı, özellikle hastalığın gelişiminin yavaş olduğu erken evreyi ve hastaların bağımsız bir yaşam sürme sürelerini uzatabilmektedir.
Alzheimer Hastalığının Görülme Sıklığı
Yaşlı nüfusun arttığı ülkelerde yaşlanmayla ilgili hastalıklarda da artış gözlenmektedir. Türkiye de 2000’li yıllardan itibaren yaşlı nüfusun arttığı ülkeler arasına girmiştir. 2023 yılına kadar ülkedeki yaşlı nüfusun %10,3'e ulaşması beklenmektedir. 2012-1017 yılları arasında, Türkiye’de gerek yaşlı nüfusta gerekse demans türü hastalıkların görülme sıklığında artış gözlemlenmiştir. Bu da toplumda Alzheimer hastalığının görülme sıklığının artması anlamına gelmektedir.
2017 yılında Türkiye’de yapılan çalışmaya göre, 2017’de toplam 13.600 kişi Alzheimer nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Bunların 7901’i kadın 4999’u erkektir. Dünyada ise bugün ortalama 44 milyon civarında Alzheimer hastası bulunmaktadır ve her yıl 7 milyondan fazla kişi Alzheimer hastalığına yakalanmaktadır. 2030 yılında 75,6 milyon, 2050 yılında ise 135,5 milyon kişinin Alzheimer hastası olacağı düşünülmektedir.
Primer Demansın dejeneratif biçimlerinden biri olan Alzheimer hastalığının görülme sıklığı diğer tüm demans biçimleri arasında %50-70 oranındadır. Yani en sık görülen demans türlerinden biridir.
Alzheimer hastalığı, 40 ile 65 yaş arası hastalarda 20 kişide 1, 65 yaş üstü hastalarda 14 kişide 1 ve 80 yaş üzeri hastalarda 6 kişide bir gibi bir görülme oranına sahiptir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir sağlık sorunu olarak tanımlanmıştır.
Alzheimer Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Alzheimer hastalığının belirtileri, hastanın içinde bulunduğu evreye göre değişiklik gösterir. Ancak genel olarak belirtiler zihinsel ve fiziksel olarak iki farklı başlığa ayrılabilir.
- Bellek kaybı,
- Dil becerilerinde kayıp,
- Görsel-mekânsal becerilerde gerileme,
- Soyut düşünme ve yargıda bozukluk,
- Kişilik ve davranış değişiklikleri,
- Kendi kendine bakmada yetersizlik,
- Fiziksel işlev kayıpları en sık karşılaşılan belirtilerdir.
Ayrıca hastalarda yine evrelere bağlı olarak paranoya, deliryum, agresiflik, metabolizmada ritim bozuklukları, anksiyete, depresyon ve fobilerde artış görülebilir. Depresyon bu hastalıkta en yıkıcı etkilerden birisidir. Zaman zaman hastalığın kendisinden bile daha zorlayıcı olabilmektedir.
Alzheimer Hastalığının Evreleri
Alzheimer hastalığının üç evresi vardır.
Erken Evre
Erken evrede belirtiler çok hafif olduğundan dolayı hastalık kolaylıkla gözden kaçabilir ya da başka hastalıklarla (depresyon) karıştırılabilir. Bu evrede hastalarda bellek bozuklukları görülebilse de hastalar rutin işlerini kendi başlarına yapabilirler. Basit unutkanlıklar (alışveriş listesi, anahtar ya da ocağı açık unutma gibi), zaman kavramında silikleşme, tarihi hatırlamada güçlük, anlatılan olayların tekrar anlatılması, yeni bilgiler öğrenmede güçlükler, dil becerilerinde gerileme (kelime hatırlamada zorluk, doğru kelimeleri bulamama), karar vermede zorlanma gibi belirtiler görülür. Bu evrede hastaların iletişim becerileri henüz bozulmamıştır.
Orta Evre
Orta evrede belirtiler daha net hale gelir ve genelde tanı bu evrede konur. Bu evrede beynin dil ve konuşmadan sorumlu bölgesinden kaynaklanan bilişsel bozulmalar sıklaşır; hastalar öğrenilmiş anlamlı hareketleri tekrarlamakta zorluklar yaşar. Apraksi denen bu bozukluk, konuşma yetisinde kayıplar olarak ortaya çıkmaktadır. Hastalar rutin işlerini yapmakta sorunlar yaşar. Ev dışındaki işlerini tek başlarına yapamazlar. Yemek yeme, giyinme, tuvalet ve banyo esnasında yardıma ihtiyaç duymaya başlayabilirler. Sosyal ilişkilerde bozulmalar da bu dönemde başlar. Agresiflik, paranoya ve anksiyetede artış gözlenebilir.
İleri Evre
Üçüncü evre olan ileri evrede ise hastalarda idrarını tutamama, motor bozuklukları, postür bozukluğu ve yürüme güçlükleri gelişir. Bu dönemde hastalar neredeyse tamamen bakıma muhtaç hale gelmiştir. Beslenme, yıkanma, giyinme gibi aktivitelerin tamamında başkalarına bağımlıdır. Yutma güçlüğü de karşılaşılan durumlar arasındadır. Bu aşamadaki hastalarda enfeksiyonlarda artış ve organ yetmezlikleri de görülmekte ve bu hastalarda ölüm, çoğunlukla yatak enfeksiyonları, akciğer embolisi, beslenme bozuklukları gibi ikincil sebeplerle gerçekleşmektedir.
Nedenleri ve Risk Faktörleri
Erken yaşta gelişen Alzheimer’de genetik faktörlerin etkisi daha yüksektir. Hastalığın riskleri önlenebilir ve önlenemez riskler olarak gruplanabilir.
Önlenemez bir faktör olan ileri yaş, tüm demans türlerinde olduğu gibi bu hastalıkta da en büyük risk faktörüdür. 65 yaş sonrası hastalığın görülme sıklığı artmakta, 80 yaştan sonra ise ortalama %20 seviyelerine ulaşmaktadır.
Alkol, sigara, madde kullanımı; düşük eğitim seviyesi, hareketsiz yaşam, olumsuz hayat koşulları ve kötü beslenme önlenebilir riskler arasında sayılabilir. Kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon ve obezite de Alzheimer riskini arttırmaktadır. Ayrıyeten kadınlar erkeklerden daha yüksek risk altındadır. Özellikle menopozdan sonra beyni koruma görevi olan östrojenin azalmasıyla birlikte, beyin dejeneratif hastalıklara karşı daha savunmasız kalır.
Ani kayıp ve travmalar, kafa travmaları, beyin tümörleri, Pick hastalığı, Parkinson hastalığı veya diğer merkezi sinir sistemi bozuklukları Alzheimer riskini artıran diğer önlenemez faktörlerdir. Ayrıca kişilerin depresyon geçmişinin olması da ileri yaşta Alzheimer’ın ortaya çıkma riskini doğurabilir.
Hastalığın nedeni henüz bilinmemekle beraber, nöronlar arasında biriken bazı proteinlerin hücre fonksiyonlarını bozduğu bilinir. Ancak bu protein birikimine neyin sebep olduğu bilinmemektedir.
Alzheimer Hastalığı Tanısı Nasıl Konur?
Hastalığın tanısını erken evrede koymak güçtür. Belirtiler, gündelik unutkanlıklar ya da depresyon ile karıştırılabilir. Ancak hastaları yakından tanıyan kişilerin, hastaların davranışlarında gözlemlediği anormallikler teşhiste önemli rol oynamaktadır. Erken teşhis hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için önemlidir. Bu sebeple yaşlı nüfusun, özellikle de risk faktörlerinden birden fazlasına sahip olan yaşlıların yakından takibi gerekmektedir. Hastalığın şüphesinde psikiyatri, sosyal hizmetler ve hasta yakınlarının iş birliği önemlidir.
Tanı için psikoterapi ve görüntüleme yöntemleri bir arada kullanılmaktadır. Bilgisayarlı tomografi (BT), pozitron emisyon tomografi (PET), manyetik rezonans (MR) gibi yöntemlere ek olarak, ayrıntılı anamnez, kan testleri, fiziksel muayene ve nöroposikolojik testler de tanı konulabilmesi için istenmektedir.
Alzheimer Hastalığında Kullanılan Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Alzheimer’i ortadan kaldıran ya da ilerlemesini durduran kesin bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Ortaya çıkışını ve ilerleyişini yavaşlatmak için kullanılan ilaçlı ve ilaçsız bazı yöntemler bulunur. İlaçlı tedavide Asetilkolinesteraz inhibitörleri ve Memantin gibi ilaçlar kullanılmaktadır. İlaçsız tedavide ise dans, masaj, egzersizler, müzik gibi rehabilite edici tedaviler uygulanmaktadır.
Alzheimer Hastalığında Kullanılabilecek Önleyici Yöntemler Nelerdir?
Egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek; alkol, sigara ve madde kullanımından uzak durmak bu hastalığın ortaya çıkmasını geciktirmek açısından faydalı olan yöntemlerdir. Kalp damar hastalıkları ve obezite, bu hastalıkta riski artırdığından dolayı kişilerin yaşlandıkça fiziksel aktivite seviyelerini korumaları, özellikle egzersiz (haftada 6 gün yarım saatlik yürüyüşler, kısa süreli yüksek yoğunluklu aerobik aktiviteler ve denge ve kuvvet antrenmanları) yapılarak nöroplastisitenin artışının sağlanması önleyici bir etmen olabilmektedir.
Balık, sebze ve meyve yönünden zengin diyetler de kişilerin genel sağlık durumlarının korunmasında öne çıkmaktadır.
Ek olarak nefes egzersizleri anksiyete ve depresyona yatkın hastalar için önemlidir.
Alzheimer Hastalarına Bakım Nasıl Olmalıdır?
Alzheimer gibi hastaların bakıma tamamen muhtaç hale geldiği hastalıklarda, hastanın kendisi kadar ona bakım veren kişi de risk altındadır. Bu sebeple, bu alanda bakım verenlerin hayat kalitelerinin artırılması için pek çok çalışma yapılmaktadır. Geriatri dernekleri, Alzheimer Vakfı, Türkiye Alzheimer Derneği bu alanda hem erken dönemdeki hastaların hem de bakım veren kişilerin pek çok bilgiye, danışmanlığa ve eğitimlere erişebileceği yerler arasında yer almaktadır.
Alzheimer Hakkında Sık Sorulan Sorular
Tanı için psikoterapi ve görüntüleme yöntemleri bir arada kullanılmaktadır. Bilgisayarlı tomografi (BT), pozitron emisyon tomografi (PET), manyetik rezonans (MR) gibi yöntemlere ek olarak, ayrıntılı anamnez, kan testleri, fiziksel muayene ve nöroposikolojik testler de tanı konulabilmesi için istenmektedir.
Egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek; alkol, sigara ve madde kullanımından uzak durmak bu hastalığın ortaya çıkmasını geciktirmek açısından faydalı olan yöntemlerdir.