Günümüzde çok yaygın olarak görülmeyen üst idrar yolları tümörleri, böbreklerin idrar havuzunda (renal pelvis) ve üreterde ortaya çıkan bir tümör çeşididir. Yaygın olmaması nedeniyle tanı konmakta çoğu zaman zorlanılan üst idrar yolları kanserinde mesane kanserine benzer tedavi yöntemleri uygulandığı söylenebilir. Diğer tümör türlerine göre çok daha saldırgan yapıda olan ve genellikle ancak ileri evreye ulaştığında teşhis edilebilen bu tümörlerde diğer kanser türlerinin tedavisinde kullanılan standart yöntemlerden yararlanılır. Buna ek olarak, özellikle son yıllarda üst idrar yolları kanseri tedavisinde yaygın olarak kullanılan endoskopik yöntemler erken evreki hastaların tedavisinde önemli rol oynayabilmektedir.
Üst İdrar Yolları Kanseri Nedir?
Üst üriner sistem olarak da bilinen üst idrar yolları, böbreklerin idrar havuzundan (renal pelvis) ve üreter adı verilen ince tüplerden oluşmaktadır. Vücutta boşaltım sistemi içinde görev alan bu organlardaki tümöral oluşumlar, idrar yollarında tıkanıklığa, böbrek fonksiyon bozukluğuna ve kanamalara sebep olabilmektedir.
Vücudun her iki yanında bulunan böbrekler, idrarın üretildiği organdır. Vücut sistemlerinin sorunsuz bir şekilde çalışması için vücut içerisinde bazı biyokimyasal süreçler gerçekleşir ve bunun sonucunda vücuttan atılması gereken bazı atık maddeler ortaya çıkar. Bu atık maddeler böbreklerde süzüldükten sonra idrar yoluyla vücuttan dışarı atılır. Böbrekler, idrar üretmenin yanı sıra metabolik faaliyetlerde de önemli bir rol oynar.
Üreter ise böbrekleri mesaneye bağlayan 26-28 cm boyunda, 3-5 mm çapında ince kanal yollarına verilen isimdir. İdrar yolu olarak da bilinen bu organ da yine böbrekler gibi vücudun her iki yanında bulunur ve böbrekte oluşturulan idrarın akışını ve mesaneye ulaşmasını sağlar.
Üst idrar yolları kanseri ise böbrek ve üreterde görülen bir kanser türüdür. Bu anlamda; böbrek ve üreterde görülen tümörler, idrarın böbrekte toplandığı ve üreterin böbrekle birleştiği renal pelvis (pelvis renalis) alanı, idrarı böbrekten mesaneye taşıyan tüpler ve bu süreçte idrarın akış sağladığı tüm idrar yolu kanallarında oluşan tümörler olarak sınıflandırabilir.
Ürotelyal Kanser Nedir?
Çoğunlukla mesanede görülen ürotelyal tümörler bazı durumlarda üst idrar yolunda da görülebilir. Bununla birlikte, bu tümörlerin görülme sıklığı daha düşüktür ve genellikle ileri yaşta bireylerde ortaya çıktığı söylenebilir. Üst idrar yolunda görülen ürotelyal kanser hem toplam ürotelyal kanser vakalarının hem de böbrek kanserlerinin yaklaşık %5’ini oluşturur. Vakaların %10’unda ise bu kanser türüne mesane kanserinin de eşlik ettiği söylenebilir.
Epitel hücreli karsinom ya da ürotelyal karsinom olarak da adlandırılan üst idrar yollarında görülen tümörler diğer tümörlere göre daha nadir olarak görülse de bu tümörlerin oldukça saldırgan yapıda olduğu unutulmamalıdır.
Üst İdrar Yolları Kanserinin Nedenleri
Üst idrar yolları kanserinin nedenleri diğer kanser türlerinde olduğu gibi tam olarak kesinliğe kavuşmamıştır. Ancak, bazı risk faktörlerinin kanserli hücrelerin kontrolsüz çoğalmasında etkili olduğu bilinmektedir. Bu risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir:
- Sigara ve tütün ürünlerinin kullanımı
- Yaş
- Cinsiyet
- Irk
- Kimyasal maddelere maruz kalmak
- Genetik faktörler
- Radyasyona maruz kalmak
- Ağrı kesiciler gibi bazı ilaçların kullanımı
- Yüksek tansiyon (hipertansiyon)
- Aşırı kilo (obezite)
Özellikle sigara ve tütün ürünlerinin kullanımının üst idrar yolları kanseri ile büyük ölçüde bağlantılı olduğu söylenebilir. Yapılan araştırmalar, sigara kullanımının üst idrar yollarında ürotelyal kanser görülme riskini yaklaşık 3 kat artırdığını göstermektedir. Tütün ürünleri, aynı zamanda renal pelvise oranla üreterde daha sık tümör oluşumuna neden olur.
Asbest ve kadmiyum gibi kimyasal maddelere maruz kalmak da önemli risk faktörlerinden biridir. Özellikle deri, tekstil, kauçuk üretimi gibi sanayi kollarında yaklaşık olarak 10 yıl çalışan kişilerde bu kanser türünün görülme riski daha fazladır.
Yaş ve cinsiyet de risk faktörleri arasında yer alır. Özellikle 50-60 yaş grubundaki erkeklerde üst idrar yolları kanseri görülme olasılığı kadınlara oranla daha yüksektir.
Genetik faktörler açısından bakıldığında, ailesinde ve 1. dereceden akrabalarında daha önce üst idrar yolları kanseri ya da ürotelyal kanser öyküsü bulunan bireylerde bu kanserin görülme olasılığı, ailesinde kanser öyküsü olmayan bireylere oranla daha fazladır.
Mesane tümörü de üst üriner sistemde kanser gelişimine neden olabilir. Alt üriner sistemde yer alan mesanede ürotelyal kanserin daha yaygın olarak görüldüğü söylenebilir. Bu anlamda, üst ya da alt üriner sistemde herhangi bir tümörün tespit edilmesi durumunda, böbrek, üreter ve mesanenin birlikte kontrol edilmesi gerekir.
Genetik faktörler dışında, bütün bu risk faktörlerinin genel anlamda çevresel faktörler olduğu söylenebilir. Bu nedenle, üst idrar yolları kanserinden korunmak amacıyla yukarıda sayılan risk faktörlerinden kaçınılması ve buna uygun bir hayat tarzının benimsenmesi kritik önem taşır.
Üst İdrar Yolları Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Üst idrar yolları kanserinde hastalarda yaygın olarak görülen belirtiler şu şekildedir:
- İdrarda açık ya da koyu kırmızı renkte kan (hematüri)
- İdrar yaparken acı ya da yanma hissi
- Tümörün görüldüğü bölgeye bağlı olarak sırt, böbrek ya da karın çevresinde ağrı
- Metastaz durumunda nefes darlığı, kemik ağrısı ya da göğüs ağrısı
- İleri derecede ani kilo kayıpları, iştahsızlık ve halsizlik
Bu belirtiler arasında tıp dilinde hematüri olarak adlandırılan idrarda kan görülmesi durumu en sık rastlanan ve kanserle ilişkilendirilen ayırıcı belirtidir. İdrarda kan bazı hastalarda gözle görülebilecek boyuttayken, bazı hastalarda idrardan alınacak örneğin mikroskop altında incelenmesi gerekir. Ancak, hiçbir belirtinin tek başına üst idrar yolları kanseri tanısı konusunda yeterli olmayacağı unutulmamalıdır. Kesin tanı için mutlaka gerekli bazı tetkikler yapılmalıdır.
Diğer belirtiler ise üst idrar yolları kanserinin yanı sıra, başka hastalıklara da işaret edebilecek belirtilerdir. Örneğin, böbrek taşları ve enfeksiyonlar da sırt ağrısı ve idrar yaparken yanma hissine neden olabilir.
Üst İdrar Yolları Kanseri Tanısı Nasıl Konur?
Üst idrar yolları kanseri tanısında hastanın tıbbi öyküsü, fiziksel muayene, laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır.
Belirtilere göre hastanın ailesinde herhangi bir kanser veya üst idrar yolları kanseri öyküsü olup olmadığı öğrenildikten sonra fiziksel muayenede ele gelen herhangi bir kitle olup olmadığına bakılır.
Kan ve idrar testleri de önemli tanı yöntemleri arasında yer alır. Özellikle idrarda gözle görülmeyen kan olup olmadığı mikroskop altında incelenen idrar örneği sayesinde açığa çıkabilir.
Bunun yanı sıra, kesin tanı için genellikle görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır. Bu yöntemler aynı zamanda tümörün boyutu, yeri ve varsa yayılım alanı hakkında da bilgi verir.
Bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR), ultrasonografi ilk aşamada kullanılan yöntemlerdir. Bazı durumlarda hastalara kontrast bir madde enjekte edilerek kanserli hücrelerin olduğu bölgelerin görüntülenmesi sağlanır. Kanserli hücrelerin metastaz yapması (yayılım) durumunda ise kemik taraması ve göğüs grafisi de istenebilir.
Bu yöntemlerin dışında tanı sürecinde endoskopik yöntemlerden de yararlanılabilir. Üreterorenoskopi sayesinde tümörden doku örneği alınarak biyopsi uygulanır ve bu sayede kanserin evresi ve tümör tipi belirlenebilir.
Üst İdrar Yolları Kanseri Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Üst idrar yolları kanserinde tedavi planı, tümörün boyutuna, yerine ve metastaz yapıp yapmadığına bağlı olarak belirlenir. Aynı zamanda, hastanın yaşı ve genel sağlık durumu da göz önünde bulundurulması gereken faktörler arasında yer alır.
Tedavi yöntemi olarak hemen hemen her vakada cerrahi yöntemlerden yararlanıldığı söylenebilir. Özellikle erken evrede teşhis edilen tümörler cerrahi operasyonla alınarak iyileşme süreci hızlandırılabilir. Bununla birlikte, eğer tümör metastaz yapmışsa ilaçlı tedavi (kemoterapi) en önemli tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkar.
Cerrahi Yöntemler
Üst üriner sistem kanserlerinde altın standart tedavi 'Nefro-üreterektomi (NÜR)'dir. Nefroüreterektomi işleminde etkilenen tarafdaki böbrek ve üreter (idrar yolu) mesaneye dek tümüyle alınır. Bu işlem açık, laparoskopik ve robot yardımlı yapılabilir. Laparoskopik ve robot yardımlı yöntemlerde ameliyat izi daha az ve iyileşme süreleri daha hızlıdır. Ancak büyük ve etrafa yapışık kitlelerde açık ameliyat kaçınılmaz olabilir. Ameliyat sonrası patolojiye göre hastalara kemoterapi gerekebilir.
Bu cerrahi işlemler sırasında dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da mesanenin durumudur. Böbrek ve üreter kanserlerinde çoğu vakada mesanede de kanserli hücrelerin görülebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, yalnızca ameliyat sırasında değil ameliyat sonrası kontrollerde de alt üriner sistem ve özellikle mesane ‘sistoskopi’ ile kontrol edilmelidir.
Tek böbrekli ve ufak (milimetrik) lezyonları olan hastalarda böbrek koruyucu -endoskopik- lazerle ablasyon yöntemleri gündeme gelebilir. Yine erken evre ufak lezyonlarda tutulan üreter parçasının kısmen çıkarılması (tümör eksizyonu ve anastomoz) yapılabilir. Ancak bu tümörlerin oldukça saldırgan oldukları ve hızla ilerleyebilecekleri unutulmamalı, özellikle böbrek koruyucu işlem yapılan olgular radyolojik ve endoskopik olarak yakından izlenmelidir.