Ağız yaraları, dudaklar veya diş etleri gibi ağzın yumuşak dokularının iç kısmında oluşan küçük ülserlerdir. Ağız yaraları, günlük yaşamı zorlaştıran ağrılı bir durumdur ve genellikle 7-10 gün içinde iyileşir. Tuzlu su, karbonatlı su, bal, zerdeçal gibi doğal yöntemler ağız yaralarının hızlıca iyileşmesine yardımcı olur. Antiseptik ağız gargaraları, yara jelleri ve vitamin takviyeleri enfeksiyon riskini azaltır. Ağız hijyenine dikkat etmek, dengeli beslenmek, stres yönetimi ve tahriş edici gıdalardan kaçınmak yaraların önlenmesinde fayda sağlar.
Ağız yaraların ağzın alt kısmı, yanakların içi, diş etleri, dudaklar ve dil dahil olmak üzere ağzın herhangi bir yerinde oluşabilirler.
Ağız yaraları ve lezyonlarının birçok farklı türü vardır, bunlar:
Bunlar en sık görülen ağız ülseri türüdür.
Bu durum ağzınızın içinde kaşıntılı döküntülere ve dantel benzeri beyaz yaralara neden olabilir.
Bu durum ağzınızın içinde beyaz veya gri lekelere neden olur. Aşırı hücre büyümesi nedeniyle gelişir. Sigara içmek veya tütün çiğnemek gibi şeylerden kaynaklanan kronik tahriş buna neden olabilir.
Sigara içmenin veya tütün kullanımının belirtisidir. Eritroplaki olan kişilerde, genellikle alt ön dişlerinin arkasında veya dillerinin altında kırmızı lekeler görülür. Lökoplaki lezyonlarının aksine, eritroplaki lekeleri genellikle kanser öncesindeki belirtiler veya kanser olabilir.
Candida albicans adı verilen bir mayanın aşırı büyümesi ağzın içinde bu mantar enfeksiyonuna neden olur. Genellikle antibiyotik tedavisinden sonra veya bağışıklık sisteminin zayıf olduğu anlarda ortaya çıkar. Bu pamukçuklar kırmızı ve kremsi beyaz ağız yaralarına ve lekelerine neden olur.
Ağız kanseri lezyonları kırmızı veya beyaz ağız yaraları olarak ortaya çıkabilir. Bu yaralar kendiliğinden iyileşmez. Üç hafta sonra bile geçmeyen ağız yaranız varsa, doktorunuza bildirmek önemlidir.
En yaygın neden yaralanmadır (yanağınızın içini yanlışlıkla ısırmak gibi). Diğer nedenler arasında aftöz ülserasyon, bazı ilaçlar, ağızda deri döküntüleri, viral, bakteriyel ve fungal enfeksiyonlar, kimyasallar ve bazı tıbbi durumlar bulunur. İyileşmeyen bir yara ağız kanseri belirtisi olabilir.
Ağız içi yaralar, ağız içerisindeki mukozal yüzeyde meydana gelen küçük ağrılı dokusal bozukluğu tanımlayan bir terimdir. Bu yaralar dil, dudak içi, yanak içi veya ağız tabanında görülebilir. Ağız içi yaraları, ağız içindeki hassas dokuların travmaya uğraması, bağışıklık sistemi zayıflığı, vitamin eksiklikleri, genetik yatkınlık ve hormonal değişiklikler gibi nedenlerden ortaya çıkar. Ağız yaraları 21 günü (3 hafta) geçtiği halde iyileşmiyor ve devam ediyorsa kanser belirtisi olabilir.
Tuzlu suyla gargara yapmak
Antiseptik ağız gargaraları kullanmak.
Aloe vera jelini doğrudan yaraya uygulamak.
Bal sürerek bölgenin nemli kalmasını sağlamak.
B-12 vitamini ve demir takviyeleri kullanmak.
Yumuşak ve tahriş etmeyen gıdalar tüketmek.
Asitli ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak.
Reçetesiz olarak temin edebileceğiniz topikal kremleri kullanmak.
Ağız içinin nemli kalmasını sağlamak için bol su tüketmek.
Stresi azaltmaya çalışmak.
Tuzlu su veya karbonatlı su ile gargara yapmak, yaranın hızla iyileşmesine yardımcı olur. Antiseptik ağız gargaraları ve yara üzerine uygulanan özel jeller de etkilidir. Tuzlu suyla gargara için; yarım bardak ılık suda bir çay kaşığı ev tuzunu eritin, çözeltiyi 15 ila 30 saniye boyunca ağzınızın içinde çalkalayın. Bu yöntemi gerektiğinde birkaç saatte bir tekrar edebilirsiniz.
Yara iyileşene kadar baharatlı, tuzlu ve ekşi yiyeceklerden uzak durmak, bol su tüketmek, ağız hijyenine dikkat etmek, tuzlu su ile gargara yapmak, vitamin ve mineral takviyeleri almak, özellikle yemeklerden önce aftın üzerine anestezik krem sürmek ağız içindeki aft ya da aftları iyileştirmek için evde uygulanabilecek tedavi yöntemleridir.
Ağız yaraları çoğu durumda yaklaşık 10 ila 14 gün içinde kendiliğinden geçer. Ancak yara büyükse veya enfekte olmuşsa bu süre uzayabilir. Doğru bakım ve tedavi yöntemleri ile iyileşme süreci hızlandırılabilir.
Ağız içi veya dil yüzeyinde üç haftadan uzun süredir bulunan yara, kabarıklık, çukurlaşma veya renk değişikliği şeklindeki oluşumlarda bir kulak burun boğaz hekimine başvurmakta fayda vardır.