Ağız içinde gelişen yaralar toplumda sık görülen sağlık sorunları arasındadır. Özellikle ağız hijyenine dikkat edilmemesi ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları sonucunda ağız içindeki dokularda yara oluşumu kolaylaşır. Bunun yanı sıra, vücutta görülen bazı rahatsızlıkların seyrinde ağız içindeki dokularda iltihaplanma ve yaralanmalar gelişebilir. Ağız yaralarının sık geliştiği dokulardan biri de dildir.
Dil Yaraları Nedir?
Ağız içindeki yapıların büyük çoğunluğu mukoza adı verilen özel bir epitel dokuyla kaplıdır. Bu anlamda, ağız tabanı, yanakların iç kısmı, diş etleri, bademcikler, damak ve dil; mukoza ile örtülü durumdadır. Mukoza dokusunun bütünlüğünde bozulmaya yol açan her türlü sağlık sorunu yara ve ülser gelişimi ile sonuçlanabilir. Ağız içinde gelişen bu yara ve ülserlere genel olarak aft adı verilir.
Dil mukozasında tahriş ve hasarlanmaya yol açabilen rahatsızlıkların seyrinde dil yaraları ortaya çıkabilir. Bu durumun yanı sıra, dilde bulunan çeşitli anatomik yapılarda görülen rahatsızlıklar da dil yarası gelişimine neden olabilir. Dilde bulunan tat almadan sorumlu tomurcukların iltihaplanması ve dil çevresinde yer alan tükürük bezlerine ilişkin hastalıklar bu duruma örnek verilebilir.
Dil Yaraları Nasıl Gelişir?
Mevcut klinik yaklaşımda, dilde görülen aftların hangi mekanizmalara bağlı olarak geliştiği tam anlamıyla bilinmemektedir. Bununla birlikte, yapılan çalışmalar doğrultusunda, dilde yara gelişimini tetiklediği düşünülen bazı risk faktörlerinden söz etmek mümkündür. Bu faktörler şu şekilde özetlenebilir:
• Hastaların genetik özelliklerine bağlı olarak ağız içinde yara gelişimine yatkınlık
• Özellikle ağız içi dokuların hasar almasına yol açan ve ağız hijyenine dikkat edilmemesinden kaynaklanan mikroorganizmaların çoğalması durumu
• Isırık, yabancı cisim varlığı, ağız içi protezler veya sert gıdalara bağlı fiziksel travmalar gibi ağız içi yaralanmayla sonuçlanan durumlar
• Ağız bölgesinde mukozanın bütünlüğünü önemli ölçüde bozan radyoterapi veya kemoterapi gibi tedavi yöntemlerinin uygulanması
• Günlük beslenmede ağız sağlığı için gerekli olan B12 vitamini, folik asit, demir gibi bazı vitamin ve minerallerin yeteri oranda alınmaması
• Yoğun stres ve kaygı bozukluğu
• Bağışıklık sisteminin normal işlevlerini gerçekleştiremediği AIDS gibi bazı immünolojik hastalıklar
• Yüksek ateşe neden olan bazı enfeksiyon hastalıkları
• Crohn hastalığı gibi sindirim sisteminin genelinde iltihaplanmayla seyreden inflamatuar hastalıklar
• Pemfigus vulgaris gibi cilt ve mukozada döküntü ile sonuçlanan bazı dermatolojik hastalıklar
• Dil üzerinde gelişen kanser dokularında hücrelerin hızla nekroza uğraması ve iltihaplanması
Bu faktörlerin yanında, kişinin ağız hijyeni için kullandığı ürünlerde değişikliğe gitmesi durumunda da çeşitli kimyasalların etkisiyle ağız içi ve dilde yaralanma görülebilir.
Tüm bu risk faktörlerinin etkisiyle mukoza bütünlüğünün bozulması sonucu, dokularda iltihabi reaksiyonlar gelişmeye başlar ve hasara bağlı olarak epitel dokunun altında yer alan bağ dokusu açığa çıkar. Bu duruma ülserasyon adı verilir. Ülserleşen aftlar ciddi ağrı şikayetine neden olabilir.
Dil Yaraları Hangi Belirtilere Yol Açar?
Dil yaraları; ağız içinde gelişen aftöz lezyonlarda olduğu gibi benzer klinik şikayetlerle kendini gösterebilir. Aftöz yaralar genellikle dilin ön ve yan bölgeleri, tat tomurcukları veya dilin ağız tabanı ile komşu alt kısımlarında ortaya çıkar. Bu yaralar genellikle çapı 10 mm’den küçük, beyaz-sarı renkli zeminde, çevresi kızarık ve ödemli, yuvarlak şekilli lezyonlar şeklinde görülür. Bu bakımdan dil yarasının ortaya çıkması sonucu sıklıkla görülen belirtiler şu şekildedir:
• Lezyonların ağrılı olması ve ağız içindeki dokuların hareketiyle ağrının artması
• Yemek yemede zorlanma veya yemek yerken ciddi ağrı hissetme
• Sıcak veya soğuk besinler tüketilirken ağrı veya rahatsızlık hissi
• Mide bulantısı ve kusma
• Uyku düzeninde bozulma, uykuya dalmada güçlük
• Dil hareketlerinde kısıtlılık
Dilde gelişen aftöz yaralar yaklaşık birkaç hafta içinde kendiliğinden iyileşebilir. Aftöz yaralar yıl içinde birkaç kez ağız içinde farklı dokularda tekrarlayabilir. Bununla birlikte, altta yatan nedene bağlı olarak gelişen dil yaraları boyut olarak büyüyebilir ve yol açtığı belirtiler şiddetlenebilir. Bu bakımdan, geçmeyen dil yaralarında uzman bir doktor tarafından değerlendirme yapılması oldukça önemlidir.
Dil Yaralarının Tanısı Nasıl Konur?
Dil yarası; uzman bir doktor tarafından hastadan alınan ayrıntılı hastalık öyküsü ve yapılan detaylı fizik muayene ışığında değerlendirilir. Gerekli görülen durumlarda ek tanı yöntemlerine de başvurulabilir. Aynı zamanda, şüpheli olarak değerlendirilen lezyonlardan ağız içi biyopsi alınarak patolojik inceleme yapılabilir. Tüm bu incelemelerden elde edilen veriler ışığında altta yatan hastalığın tanısı konur.
Dil yaraları; sıklıkla aftöz lezyonlar şeklinde ortaya çıktığından, altta yatan ciddi bir hastalık bulgusu olmadığı durumlarda, ağız içindeki diğer aft yaralarına yönelik yaklaşıma başvurularak tedavi sağlanır. Bununla birlikte, detaylı incelemeler sonucunda farklı hastalıkların varlığının tespit edildiği durumlarda başka tedavi yöntemleri gündeme gelebilir.
Dil Yaraları Nasıl Tedavi Edilir?
Dil yaraları çeşitli hastalık etkenlerine bağlı olarak ortaya çıkabildiğinden, tedavi öncesinde altta yatan nedenin doğru teşhis edilmesi kritik önem taşır. Bu doğrultuda, altta yatan nedene bağlı olarak dil yarası tedavisinde aşağıdaki yöntemlere başvurulabilir:
• Basit aftöz yaralarının görüldüğü vakalarda, hastaya belirtilerin hafifletilmesi veya ortadan kaldırılmasına yönelik yaşam tarzında birtakım değişiklikler yapması ve lezyonun takip edilmesi önerilir. Aftlar birkaç gün içinde kendiliğinden geçme eğiliminde olduğundan, ek tedaviye gerek duyulmaz.
• Özellikle sık aft gelişimi olan hastalarda, dil yarası için risk faktörü oluşturan noktalarda hastanın bazı önlemler alması tavsiye edilebilir. Bu anlamda, düzenli ve doğru teknikle, günde en az 2 kez diş fırçalama alışkanlığının kazanılması çok önemlidir.
• Ağız hijyeninin sağlanmasına yönelik günlük diş ipi kullanılması ve ağız bakım suları ile gargara yapılması yararlıdır. Bunun için aynı zamanda, antiseptik gargara solüsyonları da kullanılabilir.
• Yeterli ve dengeli beslenmeyle birlikte, yeteri kadar alınmayan vitamin ve minerallerin de dışarıdan takviye edilmesi yaraların giderilmesinde etkili olabilir.
• Hastanın ağız yapısına uygun olmayan ağız içi protezlerin kullanıldığı durumlarda diş hekimine başvurulması ve farklı tedavi yöntemlerinin tercih edilmesi gerekir.
• Aftöz yaralarda tahrişe yol açabilecek baharatlı, gazlı, asitli, parçacıklı ve tuzlu yiyecek ve içecekler tüketilmemelidir.
• Sigara ve alkol tüketimine son verilmelidir.
• Yoğun stres ve kaygı bozukluğu dil yarasına neden olabileceğinden, stresle etkin şekilde mücadele edilmeli; gerekli görüldüğü takdirde, psikolojik yardım alınmalıdır.
• Ciddi ağrı ve rahatsızlık hissine neden olan dil yaralarında ilaç tedavisi uygulanabilir. Bu kapsamda, klorheksidin ve tetrasiklin içerikli ağız yıkama solüsyonları, topikal uygulanan anti-inflamatuar ilaçlar ve ağrı kesiciler hastaya verilebilir. Daha ciddi sağlık sorunlarına bağlı dil yaralarında ise bağışıklık sistemi baskılayıcı ilaçlar tedaviye dahil edilebilir.
• Kanser gibi hastalıklarda cerrahi tedavi yöntemleri gündeme gelebilir. Bu durumda, dilde gelişen yara ve bu yarayla ilişkili bölgeler ameliyatla alınır.
Dil Yaraları Hakkında Sık Sorulan Sorular
Dil yaraları; sıklıkla aftöz lezyonlar şeklinde ortaya çıktığından, altta yatan ciddi bir hastalık bulgusu olmadığı durumlarda, ağız içindeki diğer aft yaralarına yönelik yaklaşıma başvurularak tedavi sağlanır.
Kanser gibi hastalıklarda cerrahi tedavi yöntemleri gündeme gelebilir. Bu durumda, dilde gelişen yara ve bu yarayla ilişkili bölgeler ameliyatla alınır.