Belirli sağlık sorunları yalnızca gebelik döneminde ortaya çıkarak anne ve bebek sağlığını ciddi manada tehdit eder. Bu rahatsızlıklar hakkında yeterli ve doğru bilgiye sahip olmak; hem sağlıklı bir gebelik geçirmek, hem de doğum öncesinde ve sonrasında bebeğin sağlığını korumak adına oldukça önemlidir. Gebelikte karşılaşılan bu sağlık problemlerinden biri de gebelik kolestazıdır.
Gebelik Kolestazı Nedir?
Gebelik kolestazı; yalnızca gebelik dönemine özgü, vücuttaki safra yollarının işlevindeki bozukluk nedeniyle kandaki safra asit miktarındaki artışa bağlı olarak çeşitli şikayetlerin ortaya çıkmasıdır. Bu şikayetlerin başında ise ciltte döküntü ve kızarıklık olmadan kaşıntı yaşanması gelir. Yapılan araştırmalar, her 1000 gebelikten 1 ila 2’sinde gebelik kolestazının meydana geldiğini gösterir. Kontrol altına alınıp tedavi edilmediği takdirde, anne ve çocuk sağlığını kötü etkileyecek önemli bir rahatsızlık durumuna gelebilir.
Gebelik Kolestazı Nasıl Meydana Gelir?
Kolestaz; gebelik dışı durumlarda da meydana gelebilen, safra yollarından ince bağırsağa safra salgısının geçişindeki aksamaları tanımlamak için kullanılan sağlık problemlerinin genel adıdır. Safra salgısının engellenmesinin anatomik veya fizyolojik çok çeşitli sebepleri olabilir. Gebelik kolestazı ise bu sebeplerin dışında özel bir durum olarak görülür.
Gebelik kolestazının temel mekanizması ve nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Bununla beraber, gebelikle birlikte kandaki miktarı artış gösteren östrojen hormonunun; safra yollarındaki safra boşaltım mekanizmasını bozarak, ince bağırsağa geçen safra miktarında azalmaya yol açması ve safranın karaciğer dokularında birikmesi neden olarak gösterilebilir. Karaciğerde biriken safranın içeriğindeki safra asitleri, kana geçerek kandaki miktarını artırır ve kolestaza işaret eden semptomların gelişmesine neden olur.
Gebelik Kolestazı Nedenleri Nelerdir?
Gebelik kolestazının gelişmesinde en belirgin etken genetik faktörlerdir. Bu sebeple, ailesinde gebelik kolestazı geçirme öyküsü olan kadınların aynı rahatsızlıkla karşılaşma ihtimali yüksektir. Bununla birlikte, çeşitli durumların varlığında gebelik kolestazının meydana gelme riski artış gösterir. Bu durumlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Karaciğerde hasara neden olan sağlık sorunları: Çeşitli zehirli maddelere maruz kalınması veya karaciğeri doğrudan etkileyen bazı romatizmal hastalıklar, gebelik kolestazında biriken safra asitlerinin karaciğere verdiği hasarı daha da artırabilir.
- Kronik hepatit C enfeksiyonu: Hepatit C, karaciğerdeki safra yollarında tahribata neden olur. Bu nedenle hepatit C enfeksiyonu olan gebelerde kolestaz gelişmesi durumunda hastalık daha ağır seyreder.
- İkiz veya daha fazla sayıda bebeğe gebelik durumu: Gebelikte anne rahmindeki bebek sayısı arttıkça, gebelik hormonlarının kandaki miktarı da artış gösterir. Bunun sonucu olarak, gebelik kolestazı gelişme riski de artar.
- Tüp bebek: İn vitro fertilizasyon olarak da bilinen tüp bebek yöntemiyle birden fazla bebeğe gebe kalma ihtimali arttığından, gebelik kolestazı riski de artar.
Son olarak, daha önceki gebeliklerinde kolestaz geçirmiş olan annelerin, sonraki gebeliklerinde bu durumun tekrarlama riski giderek artar.
Gebelik Kolestazının Belirtileri Nelerdir?
Hastada gebelik kolestazının gelişmesinin birinci şartı gebeliğin meydana gelmesidir. Gebelik kolestazı, gebeliğin son üç ayında (son trimester) ortaya çıkar. Bu aylarda aşağıdaki belirtilerin varlığı gebelik kolestazı şüphesini artırır:
- Kaşıntı: Gebelik kolestazının en önemli belirtilerindendir. Herhangi bir cilt döküntüsünün ve kızarıklığının yokluğunda, el ve ayak iç kısımları dahil olmak üzere vücutta yaygın kaşıntı hissinin meydana gelmesi ile tanınır.
- Koyu renkli idrar: Kanda artış gösteren safra asitlerinin böbreklerden süzülerek idrara geçmesiyle, idrar rengi zamanla koyulaşma gösterir.
- Açık renkli dışkılama: Safra yollarından bağırsağa safranın geçişinin zayıflamasıyla, alınan besinlerdeki yağların sindirimi bozulur ve dışkıdaki yağ miktarı artar. Bunun sonucunda macun kıvamında, açık renkli dışkılama görülür.
- Sarılık: Safranın karaciğerde birikmesinin bir sonucu olarak, karaciğer hücreleri hasar görür. Bu durumun devamında karaciğer fonksiyonlarında aksamalar meydana geldiğinden, kandaki diğer zehirli maddelerin miktarının artmasıyla sarılık ortaya çıkar.
- İştah kaybı: Kanda artan zehirli maddelerin sonucu olarak iştahta azalma görülür.
- Karın ağrısı: Özellikle karaciğerin yer aldığı karnın sağ üst kadranında ağrı oluşabilir.
- Bulantı: Karın ağrısı ve iştahta azalmaya, bulantı ve kusma eşlik edebilir.
Gebelik kolestazı sıklıkla zararsız bir durum olarak seyretme eğiliminde olsa da; vücutta meydana getirdiği aksaklıklar nedeniyle anne ve bebek sağlığını olumsuz etkileyebileceği unutulmamalıdır. Özellikle aşağıdaki durumlara yol açtığı bilindiğinden, erken tanı ve tedavisi önem kazanmaktadır:
- Erken doğum
- Bebekte büyüme ve gelişme geriliği
- Ölü doğum
- Bebekte doğum sonrası ciddi solunum problemleri
Bunların yanında, gebelik kolestazında annede besinlerdeki yağların sindiriminde sorunlar ortaya çıktığından, özellikle yağla birlikte emilen bazı vitaminlerin eksiklikleri gözlemlenebilir. Bunlar arasında K vitamini, eksikliğinde çeşitli kanama problemleri gelişebildiğinden; özellikle doğum esnasında önemlidir.
Gebelik Kolestazı Tanısı Nasıl Konur?
Gebelik kolestazı belirtileri geliştiren gebelerin bir hekim değerlendirmesine başvurması gerekir. Hekim tarafından alınan öykü ve yapılan fiziki muayene sonucunda bazı biyokimyasal kan tetkiklerine başvurulur. Sonuçta kanda artış gösteren safra asitleri ve zehirli maddeler tespit edilerek gebelik kolestazı tanısı konur. Bunun yanında, çeşitli vitaminlerin eksiklikleri de önceden tespit edilerek doğum öncesi gerekli takviyeleri sağlanabilir.
Buradaki bir diğer önemli konu, gebelikte gelişen bir diğer karaciğer hastalığı olan gebeliğin akut yağlı karaciğeri ile gebelik kolestazının birbirinden ayrımının yapılmasıdır. Akut yağlı karaciğer; gebelikte anne ve bebek yaşamını ciddi olarak tehdit eden ve sonraki gebeliklerde tekrarlamayan önemli bir rahatsızlıktır. Bilinmeyen sebeplerle karaciğer dokusunun zarar görmesi ile tanınan bu rahatsızlıkta da kolestaza benzer şekilde sarılık, bulantı, halsizlik gibi belirtiler izlenir. Ancak tablo daha şiddetlidir; kan tetkiklerinde karaciğer hasarı ciddi miktarda saptanır ve önceki gebeliklerde veya aile öyküsünde benzer bir tablonun varlığı tespit edilemez.
Gebelik Kolestazı Tedavisinde Neler Yapılır?
Gebelik kolestazı tedavisinde amaç, kanda artış gösteren safra asitlerinin miktarını azaltmak ve bu rahatsızlıkla beraber ortaya çıkan sorunların gebelik süresince kontrol altına alınmasını sağlamaktır. Bu doğrultuda, gebelik kolestazı tanısı konan kişilere uygun görülen ilaçlar reçete edilerek safra asitlerinin kandaki miktarı azaltılır. Ayrıca, safra yollarındaki bozukluk nedeniyle emilimi azalan gıdaların ve vitaminlerin takviyeleri yapılır. Kaşıntı şikayetine yönelik çeşitli ilaç tedavilerine başvurulur.
Gebelik kolestazı süresince anne ve bebek yakından takip edilir. Bu hastalık, erken doğum gibi çeşitli komplikasyonlara zemin hazırlayabildiğinden, hekim kontrolleri sıklaştırılır ve olası bir komplikasyon durumunda erken müdahalenin yapılması hedeflenir.