Akciğerlerimiz vücudumuza oksijen temin eden, gaz alışverişi ile devücudumuzun pH sını dengede tutan organımızdır. Akciğerlerin işlevlerinde bir aksama olması, ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir. Pulmoner emboli olarak bilinen akciğer damarlarında ortaya çıkan tıkanmalar hayati önem taşımaktadır.
Pulmoner Emboli Nedir?
Emboli; damar içinde oluşan pıhtının kan akışı yoluyla bulunduğu bölgeden ayrılarak farklı vücut dokularına iletilmesi ve burada damar tıkanıklığına yol açması durumudur. Emboli eğer akciğer damarlarında tıkanmaya yol açarsa, bu duruma pulmoner emboli adı verilir.
Sağlıklı bir vücutta kan dolaşımı temelde iki ana dolaşım sistemi üzerinden sağlanır. Bunlar; vücuttan toplanan oksijensiz kanın, kalbin sağ yarısına gelip buradan akciğere gönderildiği küçük dolaşım (pulmoner dolaşım) ve akciğerden kalbin sol yarısına iletilen oksijenli kanın vücuda gönderildiği büyük dolaşımdır.
Akciğer damarlarına ulaşan bir pıhtı, oksijenle beslenmesi gereken kanın akciğere ulaşmasını engeller. Eğer vücuttan toplanan oksijensiz kan, akciğer tarafından oksijenle beslenmeden kalbin sol tarafına geçerse, vücuttaki oksijen seviyesi hayatı tehdit edecek derecede düşebilir. Bu durum da vücuttaki beyin, böbrekler ve kalp gibi birçok organın zarar görmesine neden olabilir. Bu zararın seviyesi, oluşan pıhtının kan akışını ne derecede engellediğine bağlıdır.
Klinikte pulmoner emboli vakalarının en sık karşılaşılan sebebi, bacaktaki toplardamarlardan kaynaklanan damar içi pıhtılaşmalardır. Derin ven trombozu adı verilen bu durum, erken dönemde tedavi edilmediği takdirde pulmoner emboliye neden olarak hayatı tehdit edici bir hâl alabilir. Bunun yanında, farklı nedenler vasıtasıyla da pulmoner emboli meydana gelebilir.
Araştırmalar, pulmoner emboli vakalarının yaklaşık üçte birinde, teşhis yapılamaması durumunda hayatın kaybedildiğini ortaya koymuştur. Bununla birlikte, zamanında yapılan erken müdahale ile pulmoner embolinin tedavi edilmesi mümkündür.
Pulmoner emboli sırasında akciğer damarlarında oluşan ani basınç artışı sağ kalp yetmezliğine sebep olabilir. Bu durum ölümlere sebep olabildiği gibi bazen pulmoner emboli tedavi edilse bile sağ kalp yetmezliği kalıcı olabilmektedir.
Bir kısım hastada kroınikleşen pulmoner emboliler kalıcı pulmoner hipertansiyona neden olabilmektedir. Kalıcı pulmoner hipertansiyon da hastanın yaşam kalitesini ileri derecede sınırlayan ve orta vadede kalp yetmezliğine bağlı hayati sorunlar yaratabilen bir durumdur.
Pulmoner Emboli Neden Olur?
Pulmoner embolinin en yaygın sebebi bacak toplardamarlarında gelişen damar içi pıhtılaşma olduğundan, buna zemin hazırlayan durumlarda derin ven trombozu ile birlikte pulmoner emboli gelişme riski artar. Bu doğrultuda, aşağıdaki koşullarda pulmoner emboli gelişebilir:
İleri yaş: Yaşın ilerlemesiyle beraber kanın pıhtılaşmaya yatkınlığı arttığından, pulmoner emboli gelişmesi kolaylaşır.
Hareketsizlik: Fiziksel aktivitenin fazla yer almadığı bir günlük yaşam tarzına sahip kişiler, uzun süre hareketsiz seyahat edenler veya mesleği gereği hareketsiz kalan bireylerde pulmoner emboli riski yüksektir.
Aile öyküsü: Birinci derece yakınlarında damar içi pıhtılaşma sorunu olanlar, benzer durumlara yakalanma açısından yüksek risk grubundadır.
Kemik kırıkları: Özellikle ileri yaşta görülen, büyük kemiklerde yaşanan kırıklar, ciddi seviyede damar içi pıhtılaşma ve pulmoner emboli ile sonuçlanabilir.
Kanser: Vücutta ortaya çıkan her türlü kanser durumunda, pıhtılaşmaya yatkınlık oluşacağından pulmoner emboli riski artar. Kemoterapi de pıhtılaşma riskini artırır.
Cerrahi sonrası dönem: Büyük cerrahi işlemlerin sonrasında, vücutta gelişen yoğun iyileşme süreci ile birlikte damar içi pıhtılaşma gerçekleşebilir ve pulmoner emboli ile sonuçlanabilir.
Obezite: Vücut ağırlığının artması damar içi pıhtılaşmayı kolaylaştırdığından, obez kişilerde pulmoner emboli daha kolay gelişir.
İlaç yan etkisi: Östrojen ve testosteron içerikli bazı ilaçlar, damar içi pıhtılaşmayı arttırdığından pulmoner emboli riskini yükseltir.
Pulmoner Emboli Nasıl Gelişir?
Pulmoner emboli, vücutta gelişen damar içi pıhtılaşmanın kan akımı ile akciğer damarlarına ulaşması ve burada tıkanıklığa yol açması ile ortaya çıkar. Bu nedenle, damar içinde pıhtılaşma yapabilen koşullar pulmoner emboli gelişimi açısından risk faktörü olarak kabul edilebilir. Damar içinde pıhtılaşma olması, Virchow Triadı olarak da bilinen, aşağıdaki etmenlere bağlı gelişir:
Kan akışının engellenmesi: Özellikle bacak toplardamarlarında, vücudun uzun süre hareketsiz kalmasına bağlı olarak kanın akışının engellenmesi, pıhtılaşmanın gerçekleşmesi için önemli bir risk faktörüdür. Sağlıklı kişilerde bacak kasları, kasılma ile birlikte damarlardaki kanın akışına yardımcı olur. Uzun süre ayakta kalma, oturma, seyahat etme veya hastalık nedeniyle yatma gibi durumlarda kanın bu bölgede birikmesi pıhtılaşma ile sonuçlanabilir.
Damar hasarı: Kemiklerde kırılma, damarlarda bükülme, kaslarda yırtılma veya çeşitli hastalıklarda damarların zarar görmesi gibi damar bütünlüğünü bozan sağlık problemleri pıhtılaşmaya zemin hazırlar.
Pıhtılaşmaya yatkınlık: Bazı sağlık koşullarında, hastaların pıhtılaşma mekanizmaları kendiliğinden aktifleşmeye yatkın hâle gelir. Bu kişilerde, pıhtılaşmayı tetikleyen herhangi bir koşulun varlığında hızlı bir şekilde damar içi pıhtılaşma gerçekleşebilir.
Pulmoner emboli, kan pıhtısı dışında bazı sağlık sorunları nedeniyle de gerçekleşebilir. Buna göre, aşağıdaki koşullarda kan pıhtısı gelişimi olmadan pulmoner emboli ortaya çıkabilir:
Yağ embolisi: Uzun kemiklerin travmatik etkenler nedeniyle kırılması sonrası, kemik iliğinde yer alan yağ damlacıkları akciğer damarlarını tıkayabilir. Buna yağ embolisi adı verilir.
Amniyon sıvı embolisi: Doğum esnasında, bebeği çevreleyen amniyon sıvısının damar içine girerek akciğer damarlarını tıkaması mümkündür. Buna amniyon sıvı embolisi denilmektedir.
Tümör hücrelerine bağlı emboliler: Bazı kanser türleri, kan dolaşımına yoğun miktarda tümör hücresi bırakabilir. Bu hücreler de akciğer damarlarında tıkanmaya yol açarak emboli tablosu oluşturabilir.
Hava embolisi: Kan dolaşımına yüksek miktarda hava ulaştığında (örneğin serum takma veya çıkarma esnasında) veya su altı dalışları gibi dış ortam basıncının değiştiği durumlarda, kan içindeki kimyasal maddelerin gaz hâline geçmesi sonucu akciğer damarları tıkanarak pulmoner emboli benzeri tablolar ortaya çıkabilir.
İleri yaş: Yaşın ilerlemesiyle beraber kanın pıhtılaşmaya yatkınlığı arttığından, pulmoner emboli gelişmesi kolaylaşır.
Hareketsizlik: Fiziksel aktivitenin fazla yer almadığı bir günlük yaşam tarzına sahip kişiler, uzun süre hareketsiz seyahat edenler veya mesleği gereği hareketsiz kalan bireylerde pulmoner emboli riski yüksektir.
Aile öyküsü: Birinci derece yakınlarında damar içi pıhtılaşma sorunu olanlar, benzer durumlara yakalanma açısından yüksek risk grubundadır.
Kemik kırıkları: Özellikle ileri yaşta görülen, büyük kemiklerde yaşanan kırıklar, ciddi seviyede damar içi pıhtılaşma ve pulmoner emboli ile sonuçlanabilir.
Kanser: Vücutta ortaya çıkan her türlü kanser durumunda, pıhtılaşmaya yatkınlık oluşacağından pulmoner emboli riski artar. Kemoterapi de pıhtılaşma riskini artırır.
Cerrahi sonrası dönem: Büyük cerrahi işlemlerin sonrasında, vücutta gelişen yoğun iyileşme süreci ile birlikte damar içi pıhtılaşma gerçekleşebilir ve pulmoner emboli ile sonuçlanabilir.
Obezite: Vücut ağırlığının artması damar içi pıhtılaşmayı kolaylaştırdığından, obez kişilerde pulmoner emboli daha kolay gelişir.
İlaç yan etkisi: Östrojen ve testosteron içerikli bazı ilaçlar, damar içi pıhtılaşmayı arttırdığından pulmoner emboli riskini yükseltir.
Pulmoner Emboli Belirtileri Nelerdir?
Pulmoner embolinin klinik belirtileri, damarlarda meydana gelen tıkanıklığın boyutu ve şiddetine bağlı değişiklik gösterir. Emboli ile ulaşan pıhtıların büyüklüğüne göre damarlara olan etkisi farklılık arz ettiğinden, hafif emboli durumunda hastada herhangi bir belirti ortaya çıkmayabilir. Daha büyük embolilerin oluşturduğu tıkanıklığın akciğer dokusundaki etkisi daha fazla olduğu için, klinik tablo belirginleşmeye başlar. Bazı vakalarda ise ilk emboli durumunda büyük akciğer damarları tıkanabildiğinden; ani gelişen, şiddetli bir tablo ortaya çıkabilir. Bu doğrultuda, aşağıdaki belirtiler pulmoner embolinin seyrinde genellikle izlenebilir:
- Ani başlangıçlı veya kademeli gelişen nefes darlığı
- Öksürük
- Göğüs ağrısı
- Solunum hızında artış
- Kalp atışında hızlanma veya zayıflama
- Ağıza kan gelmesi
- Çarpıntı
- Halsizlik, yorgunluk veya bayılma hali
- Yüzde ve parmaklarda morarma gibi renk değişiklikleri ve aşırı terleme
Pulmoner Emboli Tanısı Nasıl Konur?
Pulmoner emboli; her zaman belirgin bir klinik tabloya yol açmadığından ve bazı kalp-akciğer problemleriyle benzer şikayetlere neden olduğundan, bazı hastalarda tanısının konulması zor olabilmektedir. Bu nedenle, pulmoner emboli şüphesi olan hastaların dikkatle incelenmesi önemlidir.
Uzman bir hekim tarafından alınan hastalık öyküsü ve detaylı fizik muayene sonrası bazı ek görüntüleme ve laboratuvar tetkiklerine başvurulması gerekebilir. Bunlar arasında; kandaki pıhtılaşmanın tespit edilmesi adına d-dimer testi, akciğerdeki sorunun değerlendirilmesi adına akciğer röntgeni, akciğer ventilasyon perfüzyon görüntüleme, elektrokardiyografi (EKG), ekokardiyografi, bilgisayarlı tomografi, ultrasonografi, pulmoner anjiografi ve venografi yer alır. Tüm bu incelemeler ışığında elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonrası pulmoner emboli tanısı konulabilir.
Pulmoner Emboli Tedavisi Nasıl Yapılır?
Pulmoner emboli tedavisi, hastada gelişen klinik durumun ciddiyeti ve şiddetine göre belirlenir. Hastada hafif belirtilerle seyreden ve küçük damarları etkileyen emboli olgularında ilaç tedavisi yeterli olabilirken; tekrarlayan ve şiddetli emboli tablosuyla izlenen hastalarda girişimsel yöntemler tercih edilebilir. Bu anlamda, aşağıdaki yöntemler pulmoner emboli tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır:
İlaç tedavisi: Ani gelişen, şiddetli emboli vakalarında, pıhtının damar içinde eritilmesine yönelik damardan trombolitik ilaçlar verilebilir. Bunun dışında, hafif olgularda ve hastalığın idame tedavisinde kan sulandırıcı antikoagülan ilaçlar reçete edilir.
Vena kava filtresi: Vücudun temel toplardamarlarından biri olan alt ana toplardamarı (vena cava inferior), bacaklardan gelen pıhtıların akciğere ulaşırken kullandığı ana dolaşım yoludur. Tekrarlayan pulmoner emboli ataklarını önlemek adına, buradan geçen pıhtıları engelleyen bir filtre girişimsel yöntemlerle takılabilir.
Katater yoluyla pıhtının eritilmesi veya çıkartılması Akciğer damarlarında tıkanıklığa yol açan pıhtı, anjiografik yöntemlerle damar içine girilerek özel kataterlerle emilebilir veya ultrasonik dalgalar ve direkt pıhtı eritici ilaçlarla eritilebilir.
Açık cerrahi: Tıkanan akciğer damarları, açık ameliyat yöntemiyle pıhtılardan temizlenebilir.
Pulmoner embolinin tedavi sonrası tekrarlamaması adına, bacak damarlarındaki pıhtıların giderilmesi ve yeniden gelişiminin önlenmesi çok önemlidir. Bu doğrultuda, kan sulandırıcı ilaç tedavisi birkaç ay veya ömür boyu devam edebilir. Yine hastalara, kanın damarlarda birikiminin önlenmesi adına varis çorabı kullanımı önerilebilir ve düzenli egzersiz yapılarak uzun süre hareketsiz kalınmaması tavsiye edilir.
Pulmoner Emboliden Korunmak İçin Neler Yapılabilir?
Damar içi pıhtılaşmayı önlemeye yönelik alınacak tedbirler sayesinde, pulmoner emboli gelişme riski azaltılabilir. Bu bakımdan aşağıdaki uygulamalar, pulmoner embolinin risk faktörlerinin giderilmesinde faydalıdır:
İdeal vücut ağırlığına gelinmesi, hem pıhtılaşmaya yatkınlığın önlenmesinde hem de bacaklara binen yükün azaltılmasında oldukça yararlıdır. Bu bakımdan yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanılmalı, gerektiğinde bir diyetisyen gözetiminde uygun diyet programları uygulanmalıdır.
Vücut özelliklerine ve yaşa uygun düzenli egzersiz yapılmalıdır.
Hareketsiz yaşam tarzından kaçınılmalıdır. Uzun süreli seyahat edecek kişilerin aralıklı mola vermesi ve bacaklarını hareket ettirmesi, dar ve sıkı ayakkabı kullanımından kaçınması; uzun süre ayakta kalmak durumunda olan kişilerin de aralıklı mola vererek hareket etmesi ve oturması faydalıdır.
Bol sıvı alınması, kanın pıhtılaşmaya yatkınlığını azaltacaktır.
Tütün ürünlerinin tüketimi damar içi pıhtılaşma riskini büyük ölçüde arttırdığından, sigara kullanımına son verilmelidir.
Östrojen ve testosteron içerikli ilaçların kullanımından önce hekime danışılmalıdır.
Risk altındaki hastalar bacaklarına koruyucu varis çorapları giymelidir.