1918 yılında ortaya çıkan İspanyol gribi, tüm dünyaya hızla yayılarak enfekte olan hastaların yaklaşık olarak %10’unun hayatını kaybetmesine neden olan küresel bir salgına dönüşmüştür. Dünya nüfusunun üçte birine bulaşan hastalık nedeniyle 20 ila 50 milyon arasında insanın hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. İnfluenza virüsü nedeniyle başlayan enfeksiyon, birçok kişiyi birkaç gün içerisinde etkilerken, bazı kişilerde ise belli bir süre sonra komplikasyonlara neden olmuştur.
İspanyol Gribi Nedir?
Yakın tarihin en şiddetli salgınlarından biri olan İspanyol gribi, H1N1 virüsünden kaynaklanmıştır. Kuş gribini de içine alan influenza A (H1N1) virüsünün bir alt türünden kaynaklanan hastalık, domuzlardan insanlara geçmiştir. Üç dalga şeklinde 1918-1919 yılları arasında yaşanan İspanyol gribi Amerika Birleşik Devletleri’nde başlamış, daha sonrasında salgının ikinci dalgası ilk olarak Fransa’da görülmüştür. İspanyol gribi olarak bilinse de hastalığa neden olan virüsün çıkış noktası İspanya değildir. Bazı kaynaklarda salgının Çin’de başladığı belirtilmiş olmasına rağmen, günümüzde ilk vakaların Amerika Birleşik Devletleri’nde görüldüğü kabul edilmektedir.
Yaklaşık 500 milyon kişiyi etkilediği düşünülen bu salgın sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde 675 bin, dünya genelinde ise milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Bu virüs, normal şartlarda grip mortalitesi düşük olan 20-40 yaş arasındaki sağlıklı bireyleri de etkilemesi açısından önemlidir. Bu durum, İspanyol gribinin karakteristik bir özelliğidir. Bu yaş aralığının yanı sıra, 5 yaşından küçük ve 65 yaş üzeri bireylerde de ölüm oranının yüksek olduğu söylenebilir. Günümüzde, 1918 influenza A virüsleriyle yapılan çalışmalarda bu duruma virüsün gen diziliminin neden olduğu anlaşılmıştır.
İspanyol Gribinin Tarihçesi
İspanyol gribi, ilk kez 1918 yılında 1. Dünya Savaşı’nın son aylarında ortaya çıkmıştır. Savaşın, virüsün yayılmasında önemli bir etken olduğu düşünülmektedir. Özellikle Batı cephesinde yetersiz beslenme, hijyenik olmayan koşullar, kuş ve domuz gibi yaban hayvanlarıyla temas gibi nedenlerle askerlerin bağışıklık sisteminin oldukça zayıflamasına bağlı olarak hastalık normal bir virüsten daha hızlı yayılmıştır.
1918 yılının yaz aylarında askerlerin evlerine dönmesiyle birlikte henüz tespit edilmemiş olan virüs Amerika Birleşik Devletleri’nden Fransa’ya geçmiş, daha sonrasında İngiltere ve İtalya başta olmak üzere Avrupa kıtası ve Kuzey Afrika’da yayılmaya devam etmiştir. Hindistan, Çin ve Avustralya’ya kadar yayılan virüsün genel anlamda tüm dünyayı etkisi altına aldığı söylenebilir.
Hastalığın adının “İspanyol” gribi olmasının nedeni ise virüsün ilk kez İspanya’da ortaya çıkması değildir. İspanya, 1. Dünya Savaşı sırasında hastalık ilk kez ülke sınırları içinde yayılmaya başladığında, bunun bir salgın olabileceğini gündeme getiren ilk ülkedir. Bu nedenle, 1918 yılında görülen bu salgın, “İspanyol gribi” olarak bilinmektedir.
İspanyol Gribinin Belirtileri Nelerdir?
İspanyol gribinde yaygın olarak görülen belirtiler şu şekildedir:
- Baş ağrısı
- Kanlı öksürük
- Burun kanaması
- Mide problemleri
- Terleme
- Nefes darlığı ve zatürre
- Böbrek problemleri
- Yüksek ateş
Hastalığın ilk belirtileri baş ağrısı ve yorgunluktur. Bunların ardından, kuru ve kanlı öksürük, burun kanaması, iştahsızlık ve mide problemleri görülür. Hastalığın ikinci gününde aşırı terleme ya da 40 dereceyi geçen yüksek ateş gözlenebilir. Virüs, ardından solunum yollarını etkilemeye başlar. Başta zatürre olmak üzere enfeksiyondan kaynaklanan çeşitli solunum yolu komplikasyonları İspanyol gribinde ölüme neden olan ana unsurdur.
Bu belirtiler ilk birkaç gün içinde hastaların hayatını kaybetmesine neden olmuştur. En fazla 8-10 gün içinde iyileşmeyen hastaların çoğu, zatürreden kaynaklanan komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
İspanyol Gribi Nasıl Bitti?
İspanyol gribinden ölen hasta sayısı 1919 yılının Mart ayından sonra düşüşe geçmiştir. Ancak, 1918 yılında influenza A virüsünün ne kadar yıkıcı olduğu o sırada henüz tam olarak tespit edilememiştir. 1918 Eylül ayına kadar devam eden şiddetli ikinci dalgayla birlikte ülkeler salgının yayılmasını önlemek amacıyla çeşitli tedbirler almaya başlamıştır. Örneğin, özellikle Avrupa’da etkisini gösteren ikinci dalgayla birlikte toplu faaliyetler yasaklanmış, insanların kalabalık gruplar halinde bir araya gelebileceği işletmeler faaliyetlerine geçici bir süre ara vermiştir. Aynı zamanda, ortak yaşam alanları sık aralıklarla dezenfekte edilmiştir. Bu önlemlerin yanı sıra, kişisel hijyenin sağlanması amacıyla insanlara temizlik ürünleri dağıtılmış ve halkın bilinçlenmesine yönelik olarak çeşitli çalışmalar yürütülmüştür.
Bu enfeksiyona karşı koruma sağlayacak aşı ya da ikincil bakterileri tedavi edecek bir antibiyotik olmaması nedeniyle, virüs hızla yayılmıştır. Bu anlamda, salgının yayılmasını önlemek amacıyla medikal yöntemlerden yararlanılamamıştır. Küresel ölçekte salgını kontrol etme çabaları karantina, izolasyon, dezenfektan kullanımı ve kişisel hijyenle sınırlı kalmıştır.
1919 yılının Ocak ayında başlayan üçüncü ve son dalganın ardından dünyanın pek çok bölgesinde vakalar azalmaya başlamış ve bunun sonucunda İspanyol gribi salgını sona ermiştir.