Uzun zamandır tıp alanının farklı birimlerinde aktif şekilde kullanılan Da Vinci robotik cerrahi sistemi, mümkün olabilecek minimum kesik ile cerrahi operasyon yapılmasında etkili bir şekilde rol oynar. Yüksek görüntü kalitesi sunan robotik cerrahi sistem, özellikle hareket kabiliyeti ve operasyon hassasiyeti yönünden fark yaratmaktadır. FDA’in onay verdiği robotik cerrahi, bazı kaynaklarda “robot yardımlı cerrahi” biçiminde de tanımlanabilir.
Laparoskopik cerrahi yöntemlerinin çok daha gelişmiş bir versiyonu olan Da Vinci robotik cerrahi sistemi, minimal invaziv cerrahide ezberleri bozan güçlü bir adım atmıştır. Yüksek teknolojinin kullanıldığı bu özel sistem, günümüzde “kulak-burun-boğaz” alanında da karşılık bulmaya başlamıştır. Uyku apnesinden kanser tedavilerine dek bu alana dahil olan pek çok rahatsızlığın çözümünde Da Vinci robotik cerrahi sistemden yararlanılmaktadır.
Robotik KBB Nedir?
Otorinolarengoloji ya da halk arasındaki deyimi ile kulak burun boğaz birimlerinde; denge, tat, koku gibi temel duyu organları ile beraber solunum ve konuşma yetilerindeki aksaklıklar, yüz ve boyun kısmında oluşan şekil bozuklukları ele alınır. Kulak, burun ya da boğaz hastalıklarında çeşitli bakteriler ya da virüsler, faktör olarak ön plana çıkabilir. Hastalığın yapısına ve hastanın mevcut durumuna bağlı olarak uygulanacak tedavi yöntemi de değişebilir.
Günümüzde robotik cerrahi teknolojisinin KBB bölümünde kullanılabilmesi, pek çok kolaylığı da beraberinde getirmiştir. Özellikle baş, boyun kanserleri ve uyku apnesi gibi hastalıkların tedavisinde etkili olmaya başlamıştır. Geleneksel cerrahi yöntemlerinde cerrahlar; gırtlak kanserleri, dil kökü kanserleri ya da yutak kanserlerinde ağız içerisinden müdahale etme noktasında güçlükler yaşar. Bugün ağız yoluyla, en önemlisi de dışarıdan çok büyük kesilere ihtiyaç duyulmadan pek çok karmaşık ameliyat başarı ile neticelendirilmektedir.
Klasik cerrahide, ameliyatı gerçekleştiren cerrahın erişmekte zorlandığı son derece dar alanlar söz konusudur. Robotik cerrahinin KBB alanındaki ameliyatlarda kullanılması, bu durumu kolaylaştırmıştır. Da Vinci robotik cerrahi sistemi, en dar alanlarda bile büyük cilt kesileri oluşturmaksızın hatta kimi zaman cilt kesisine ihtiyaç duyulmadan yüksek bir ameliyat başarısı elde edilmesine yardımcı olur. Ameliyatlar, doğal giriş yeri olarak kabul edilen ağız yolundan gerçekleştirilir. İlgili alanda pek çok sinir ve damar bulunmasına rağmen robot yardımlı cerrahi teknikte en dar alanlarda bile yüksek bir hassasiyet söz konusudur.
Da Vinci sistemi laparoskopik materyallere göre ele çok daha duyarlı bir kontrol sistem barındırır. Kulak burun boğaz ameliyatlarında yapılan işlemler farklı cerrahi birimlerde olduğu üzere dört kolla gerçekleştirilmez. Büyütülmüş görüntüler ve derinlik hissi veren kameralar haricinde iki ince kol, bu ameliyatlarda işlev görür. Gerekli görülen bazı KBB ameliyatlarında kol kısımlarına lazer başlıkları da dahil edilebilir. Robotik cerrahinin üroloji ve jinekolojiden sonra kulak burun boğaz biriminde de sorunsuz bir şekilde kullanılmasında, özellikle daha ufak ve ince cerrahi materyallerin geliştirilmesi etkili olmuştur.
Hangi Hastalıkların Tedavisinde Kullanılıyor?
KBB cerrahisi kliniklerinde robotik cerrahi uygulamalarına tanıklık etmek mümkündür. Genel olarak bu birimi ilgilendiren kanser türlerinde, uyku apnesinde, horlamada, dil köklerinin ya da bademciklerin yeniden şekillendirilmesinde rol oynar. KBB alanında ortaya çıkan kanserlerde amaç kanserli olan dokuyu hassas bir şekilde çıkarmak ve en önemlisi sağlıklı olan dokuları muhafaza edebilmektir. Burada özellikle dil kökü kanserlerine özel bir vurgu yapmak gerekir.
Transoral robotik cerrahi işlemlerden önce uygulanan dil kökü kanserlerinin tedavisinde kişinin boyun bölgesinde ve alt çenesinde büyük kesiler açılır. Cerrahi işlemin ardından hastanın rahatça nefes alabilmesi adına gırtlakta bir delik oluşturulur. Bu tip hastalar uzun süre yutamadıkları için özel beslenme tüplerinden destek almak zorunda kalır. Oysa transoral robotik cerrahi işlemlerinde robota ait ince kollar, ağza konumlandırılır.
Robotun özelliklerinden yararlanılarak dil kökünde bulunan doku, ağızdan rahat bir şekilde çıkartılabilir. Tüm bu uygulama sürecinde ciltten özel bir kesi yapmaya ihtiyaç duyulmaz. Aynı şekilde büyük ölçüde gırtlağa delik açmaya gerek görülmez. Cerrahi işlemlerden kısa bir süre sonra hasta, ağız yoluyla beslenmeye başlar. Bu açıdan geleneksel cerrahi işlemlere kıyasla oldukça konforludur.
Da Vinci robotik cerrahi sisteminin fark yarattığı bir diğer önemli KBB hastalığı ise uyku apnesidir. Bu yaygın hastalık genellikle üst solunum yolu tıkanıklığından kaynaklı olarak meydana gelir. Bu rahatsızlıkta uyku sırasında solunu yolu kapanır ve hasta ortalama 8-10 saniye kadar nefes alamaz. Uyku apnesi probleminde genellikle üst gırtlak kısmında ya da dil kökünde yumuşak doku fazlalığı söz konusudur.
Robotik cerrahi alanındaki gelişmeler, uyku apnesi ameliyatlarına yeni bir boyut kazandırmıştır. Bu teknolojinin 3 boyutlu endoskopik görüşe olanak tanıması ve ilgili alana ağız yoluyla ulaşılmasında etkili olması, cerrahi işlemlerdeki başarı oranını artırmıştır. Robot kollarına yerleştirilen ince ve hassas ekipmanlar, tıkanıklığa sebebiyet veren yumuşak dokuları küçültür.
Uyku apnesi normal koşullarda zor ve karmaşık bir cerrahi süreç olarak kabul edilir. Uyku apnesine neden olan bölgede, birden çok problem oluşabilmektedir. Bu nedenle robotik cerrahi müdahale öncesinde hastalar rutin bir fiziki muayeneden ve uyku endoskopisinden geçirilir.
Robotik KBB Uygulamalarının Özellikleri
Robotik KBB uygulamalarının en önemli artılarından biri 3 boyutlu ve yüksek çözünürlüklü bir görüntü kalitesi sağlayabilmesidir. Bu durum, cerrahın hata payını azaltmaktadır. Bu özel teknolojide robot uçları, insan bileğine kıyasla çok daha fazla hareket becerisine sahiptir. Ameliyat sırasında 7 ayrı düzlem özelinde 540 derece hareket edebilmesi, en zorlu operasyonların bile sorunsuz şekilde neticelenmesini sağlamaktadır.
Robotik KBB uygulamalarından sonra yara izleri ve ameliyat ağrıları başta olmak üzere pek çok komplikasyon minimize edilir. Ayrıca iyileşme ve hastanede kalış süreleri de kısalır. Öte yandan titremelere bağlı hataların ortadan kalktığı bu işlemlerde enfeksiyon ve kanama gibi riskli durumlar da büyük ölçüde azalır.